سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 93. Ayet
Arapça: ۞ إِنَّمَا ٱلسَّبِيلُ عَلَى ٱلَّذِينَ يَسْتَـْٔذِنُونَكَ وَهُمْ أَغْنِيَآءُ ۚ رَضُوا۟ بِأَن يَكُونُوا۟ مَعَ ٱلْخَوَالِفِ وَطَبَعَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: inneme-ssebîlu `ale-lleẕîne yeste'ẕinûneke vehum ağniyâ'. radû biey yekûnû me`a-lḫavâlifi vetabe`a-llâhu `alâ kulûbihim fehum lâ ya`lemûn.
Türkçe Meali: Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyen, geride kalan kadınlarla bulunmaya razı olanlara ve Allah kalblerini mühürlemiş olduğu için bilmeyenleredir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 94. Ayet
Arapça: يَعْتَذِرُونَ إِلَيْكُمْ إِذَا رَجَعْتُمْ إِلَيْهِمْ ۚ قُل لَّا تَعْتَذِرُوا۟ لَن نُّؤْمِنَ لَكُمْ قَدْ نَبَّأَنَا ٱللَّهُ مِنْ أَخْبَارِكُمْ ۚ وَسَيَرَى ٱللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُۥ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَٰلِمِ ٱلْغَيْبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: ya`teẕirûne ileykum iẕâ raca`tum ileyhim. kul lâ ta`teẕirû len nu'mine lekum kad nebbeene-llâhu min aḫbârikum. veseyere-llâhu `amelekum verasûluhû ŝumme turaddûne ilâ `âlimi-lğaybi veşşehâdeti feyunebbiukum bimâ kuntum ta`melûn.
Türkçe Meali: Savaştan döndüğünüzde size özür beyan ederler. Onlara de ki: "özür beyan etmeyin, size inanmayacağız, Allah haberlerinizi bize bildirmiştir. Allah da, Peygamberi de işleyeceklerinizi görecektir. Sonunda, görülmeyeni ve görüneni bilen Allah'a geri çevrileceksiniz. O, işlediklerinizi size haber verecektir."
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 95. Ayet
Arapça: سَيَحْلِفُونَ بِٱللَّهِ لَكُمْ إِذَا ٱنقَلَبْتُمْ إِلَيْهِمْ لِتُعْرِضُوا۟ عَنْهُمْ ۖ فَأَعْرِضُوا۟ عَنْهُمْ ۖ إِنَّهُمْ رِجْسٌۭ ۖ وَمَأْوَىٰهُمْ جَهَنَّمُ جَزَآءًۢ بِمَا كَانُوا۟ يَكْسِبُونَ
Türkçe Okunuşu: seyahlifûne billâhi lekum iẕe-nkalebtum ileyhim litu`ridû `anhum. fea`ridû `anhum. innehum rics. veme'vâhum cehennem. cezâem bimâ kânû yeksibûn.
Türkçe Meali: Döndüğünüzde kendilerine çıkışmamanız için, Allah'a yemin edeceklerdir. Siz onlardan yüz çevirin; çünkü pistirler. Yaptıklarının karşılığı olarak varacakları yer cehennemdir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 96. Ayet
Arapça: يَحْلِفُونَ لَكُمْ لِتَرْضَوْا۟ عَنْهُمْ ۖ فَإِن تَرْضَوْا۟ عَنْهُمْ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يَرْضَىٰ عَنِ ٱلْقَوْمِ ٱلْفَٰسِقِينَ
Türkçe Okunuşu: yahlifûne lekum literdav `anhum. fein terdav `anhum feinne-llâhe lâ yerdâ `ani-lkavmi-lfâsikîn.
Türkçe Meali: Kendilerinden hoşnut olasınız diye, size and verirler. Siz onlardan hoşnut olsanız bile, Allah, yoldan çıkmış kimselerden razı olmaz.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 97. Ayet
Arapça: ٱلْأَعْرَابُ أَشَدُّ كُفْرًۭا وَنِفَاقًۭا وَأَجْدَرُ أَلَّا يَعْلَمُوا۟ حُدُودَ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ ۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: el'a`râbu eşeddu kufrav venifâkav veecderu ellâ ya`lemû hudûde mâ enzele-llâhu `alâ rasûlih. vellâhu `alîmun hakîm.
Türkçe Meali: Bedevilerin küfür ve nifakları her yönden, daha ileridir. Allah'ın, Peygamberine indirdiğinin sınırlarını bilmemek, onlara daha layıktır. Allah bilendir, hakimdir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 98. Ayet
Arapça: وَمِنَ ٱلْأَعْرَابِ مَن يَتَّخِذُ مَا يُنفِقُ مَغْرَمًۭا وَيَتَرَبَّصُ بِكُمُ ٱلدَّوَآئِرَ ۚ عَلَيْهِمْ دَآئِرَةُ ٱلسَّوْءِ ۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: vemine-l'a`râbi mey yetteḫiẕu mâ yunfiku mağramev veyeterabbesu bikumu-ddevâir. `aleyhim dâiratu-ssev'. vellâhu semî`un `alîm.
Türkçe Meali: Bedevilerden, Allah yolunda sarfettiklerini angarya sayanlar ve sizin başınıza belalar gelmesini bekleyenler vardır. Belalar onlara olsun; Allah işitir ve bilir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 99. Ayet
Arapça: وَمِنَ ٱلْأَعْرَابِ مَن يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَيَتَّخِذُ مَا يُنفِقُ قُرُبَٰتٍ عِندَ ٱللَّهِ وَصَلَوَٰتِ ٱلرَّسُولِ ۚ أَلَآ إِنَّهَا قُرْبَةٌۭ لَّهُمْ ۚ سَيُدْخِلُهُمُ ٱللَّهُ فِى رَحْمَتِهِۦٓ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: vemine-l'a`râbi mey yu'minu billâhi velyevmi-l'âḫiri veyetteḫiẕu mâ yunfiku kurubâtin `inde-llâhi vesalevâti-rrasûl. elâ innehâ kurbetul lehum. seyudḫiluhumu-llâhu fî rahmetih. inne-llâhe ğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Bedevilerden, Allah'a ve ahiret gününe inanan, sarfettiğini, Allah katında ibadet ve Peygamberin dualarına nail olmağa vesile sayanlar da vardır. Bilin ki, verdikleri onlar için ibadettir. Allah, onlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 100. Ayet
Arapça: وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلْأَوَّلُونَ مِنَ ٱلْمُهَٰجِرِينَ وَٱلْأَنصَارِ وَٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوهُم بِإِحْسَٰنٍۢ رَّضِىَ ٱللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا۟ عَنْهُ وَأَعَدَّ لَهُمْ جَنَّٰتٍۢ تَجْرِى تَحْتَهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًۭا ۚ ذَٰلِكَ ٱلْفَوْزُ ٱلْعَظِيمُ
Türkçe Okunuşu: vessâbikûne-l'evvelûne mine-lmuhâcirîne vel'ensâri velleẕîne-ttebe`ûhum biihsânir radiye-llâhu `anhum veradû `anhu vee`adde lehum cennâtin tecrî tahtehe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ ebedâ. ẕâlike-lfevzu-l`ażîm.
Türkçe Meali: İyilik yarışında önceliği kazanan Muhacirler ve Ensar ile, onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnuddurlar. Allah onlara, içinde temelli ve ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır; işte büyük kurtuluş budur.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 101. Ayet
Arapça: وَمِمَّنْ حَوْلَكُم مِّنَ ٱلْأَعْرَابِ مُنَٰفِقُونَ ۖ وَمِنْ أَهْلِ ٱلْمَدِينَةِ ۖ مَرَدُوا۟ عَلَى ٱلنِّفَاقِ لَا تَعْلَمُهُمْ ۖ نَحْنُ نَعْلَمُهُمْ ۚ سَنُعَذِّبُهُم مَّرَّتَيْنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ إِلَىٰ عَذَابٍ عَظِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: vemimmen havlekum mine-l'a`râbi munâfikûn. vemin ehli-lmedîneti meradû `ale-nnifâki lâ ta`lemuhum. nahnu na`lemuhum. senu`aẕẕibuhum merrateyni ŝumme yuraddûne ilâ `aẕâbin `ażîm.
Türkçe Meali: Çevrenizdeki Bedeviler içinde ikiyüzlüler ve Medine'liler içinde de ikiyüzlülükte direnenler vardır. Onları siz değil, ancak Biz biliriz. Kendilerine iki defa azabedeceğiz; onlar sonra da büyük bir azaba uğratılırlar.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 102. Ayet
Arapça: وَءَاخَرُونَ ٱعْتَرَفُوا۟ بِذُنُوبِهِمْ خَلَطُوا۟ عَمَلًۭا صَٰلِحًۭا وَءَاخَرَ سَيِّئًا عَسَى ٱللَّهُ أَن يَتُوبَ عَلَيْهِمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌۭ رَّحِيمٌ
Türkçe Okunuşu: veâḫarûne-`terafû biẕunûbihim ḫaletû `amelen sâlihav veâḫara seyyiâ. `asa-llâhu ey yetûbe `aleyhim. inne-llâhe ğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Savaştan geri kalanların bir kısmı da, suçlarını itiraf ettiler. Onlar iyi işi kötüyle karıştırmışlardı. Allah'ın onların tevbesini kabul etmesi umulur; çünkü O bağışlayandır, merhamet edendir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 103. Ayet
Arapça: خُذْ مِنْ أَمْوَٰلِهِمْ صَدَقَةًۭ تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِم بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْ ۖ إِنَّ صَلَوٰتَكَ سَكَنٌۭ لَّهُمْ ۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Türkçe Okunuşu: ḫuẕ min emvâlihim sadekaten tutahhiruhum vetuzekkîhim bihâ vesalli `aleyhim. inne salâteke sekenul lehum. vellâhu semî`un `alîm.
Türkçe Meali: Mallarının bir kısmını, kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak al, onlara dua et; senin duan onlar için bir güvendir. Allah işitir ve bilir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 104. Ayet
Arapça: أَلَمْ يَعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ هُوَ يَقْبَلُ ٱلتَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِۦ وَيَأْخُذُ ٱلصَّدَقَٰتِ وَأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ
Türkçe Okunuşu: elem ya`lemû enne-llâhe huve yakbelu-ttevbete `an `ibâdihî veye'ḫuẕu-ssadekâti veenne-llâhe huve-ttevvâbu-rrahîm.
Türkçe Meali: Allah'ın, kullarının tevbesini kabul ettiğini, sadakalar aldığını, Allah'ın tevbeleri kabul ve merhamet eden olduğunu bilmiyorlar mı?
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 105. Ayet
Arapça: وَقُلِ ٱعْمَلُوا۟ فَسَيَرَى ٱللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُۥ وَٱلْمُؤْمِنُونَ ۖ وَسَتُرَدُّونَ إِلَىٰ عَٰلِمِ ٱلْغَيْبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: vekuli-`melû feseyere-llâhu `amelekum verasûluhû velmu'minûn. veseturaddûne ilâ `âlimi-lğaybi veşşehâdeti feyunebbiukum bimâ kuntum ta`melûn.
Türkçe Meali: De ki: "İstediğinizi işleyin; Allah, Peygamberi ve müminler işlediklerinizi görecektir. Hepiniz, görülmeyeni ve görüleni bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O size, işlediklerinizi bildirecektir."
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 106. Ayet
Arapça: وَءَاخَرُونَ مُرْجَوْنَ لِأَمْرِ ٱللَّهِ إِمَّا يُعَذِّبُهُمْ وَإِمَّا يَتُوبُ عَلَيْهِمْ ۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: veâḫarûne murcevne liemri-llâhi immâ yu`aẕẕibuhum veimmâ yetûbu `aleyhim. vellâhu `alîmun hakîm.
Türkçe Meali: Savaştan geri kalanların bir kısmının işi de Allah'ın buyruğuna kalmıştır. Allah onlara ya azabeder, ya da tevbelerini kabul eder. O bilendir, hakimdir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 107. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُوا۟ مَسْجِدًۭا ضِرَارًۭا وَكُفْرًۭا وَتَفْرِيقًۢا بَيْنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَإِرْصَادًۭا لِّمَنْ حَارَبَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ مِن قَبْلُ ۚ وَلَيَحْلِفُنَّ إِنْ أَرَدْنَآ إِلَّا ٱلْحُسْنَىٰ ۖ وَٱللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَٰذِبُونَ
Türkçe Okunuşu: velleẕîne-tteḫaẕû mesciden dirârav vekufrav vetefrîkam beyne-lmu'minîne veirsâdel limen hârabe-llâhe verasûlehû min kabl. veleyahlifunne in eradnâ ille-lhusnâ. vellâhu yeşhedu innehum lekâẕibûn.
Türkçe Meali: Zarar vermek, inkar etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamber'ine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescid kurup: "Biz sadece iyilik yapmak istedik" diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahiddir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 108. Ayet
Arapça: لَا تَقُمْ فِيهِ أَبَدًۭا ۚ لَّمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى ٱلتَّقْوَىٰ مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَن تَقُومَ فِيهِ ۚ فِيهِ رِجَالٌۭ يُحِبُّونَ أَن يَتَطَهَّرُوا۟ ۚ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُطَّهِّرِينَ
Türkçe Okunuşu: lâ tekum fîhi ebedâ. lemescidun ussise `ale-ttakvâ min evveli yevmin ehakku en tekûme fîh. fîhi ricâluy yuhibbûne ey yetetahherû. vellâhu yuhibbu-lmuttahhirîn.
Türkçe Meali: O mescide hiç girme! İlk gününden beri Allah'a karşı gelmekten sakınmak için kurulan mescidde bulunman daha uygundur. Orada, arınmak isteyen insanlar vardır. Allah, arınmak isteyenleri sever.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 109. Ayet
Arapça: أَفَمَنْ أَسَّسَ بُنْيَٰنَهُۥ عَلَىٰ تَقْوَىٰ مِنَ ٱللَّهِ وَرِضْوَٰنٍ خَيْرٌ أَم مَّنْ أَسَّسَ بُنْيَٰنَهُۥ عَلَىٰ شَفَا جُرُفٍ هَارٍۢ فَٱنْهَارَ بِهِۦ فِى نَارِ جَهَنَّمَ ۗ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلظَّٰلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: efemen essese bunyânehû `alâ takvâ mine-llâhi veridvânin ḫayrun em men essese bunyânehû `alâ şefâ curufin hârin fenhâra bihî fî nâri cehennem. vellâhu lâ yehdi-lkavme-żżâlimîn.
Türkçe Meali: Yapısını, Allah'tan sakınmak ve Onun hoşnudluğuna ermek için yapan kimse mi daha hayırlıdır; yoksa, yapısını kayacak bir yar kıyısına yapıp da onunla beraber cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden kimselere doğru yolu göstermez.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 110. Ayet
Arapça: لَا يَزَالُ بُنْيَٰنُهُمُ ٱلَّذِى بَنَوْا۟ رِيبَةًۭ فِى قُلُوبِهِمْ إِلَّآ أَن تَقَطَّعَ قُلُوبُهُمْ ۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Türkçe Okunuşu: lâ yezâlu bunyânuhumu-lleẕî benev rîbeten fî kulûbihim illâ en tekatta`a kulûbuhum. vellâhu `alîmun hakîm.
Türkçe Meali: Yaptıkları bina, kalblerinde şüphe ve ızdırap kaynağı olmakta kalbleri paralanana kadar devam edecektir. Allah bilendir, hakimdir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 111. Ayet
Arapça: ۞ إِنَّ ٱللَّهَ ٱشْتَرَىٰ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ أَنفُسَهُمْ وَأَمْوَٰلَهُم بِأَنَّ لَهُمُ ٱلْجَنَّةَ ۚ يُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَيَقْتُلُونَ وَيُقْتَلُونَ ۖ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّۭا فِى ٱلتَّوْرَىٰةِ وَٱلْإِنجِيلِ وَٱلْقُرْءَانِ ۚ وَمَنْ أَوْفَىٰ بِعَهْدِهِۦ مِنَ ٱللَّهِ ۚ فَٱسْتَبْشِرُوا۟ بِبَيْعِكُمُ ٱلَّذِى بَايَعْتُم بِهِۦ ۚ وَذَٰلِكَ هُوَ ٱلْفَوْزُ ٱلْعَظِيمُ
Türkçe Okunuşu: inne-llâhe-şterâ mine-lmu'minîne enfusehum veemvâlehum bienne lehumu-lcenneh. yukâtilûne fî sebîli-llâhi feyaktulûne veyuktelûne va`den `aleyhi hakkan fi-ttevrâti vel'incîli velkur'ân. vemen evfâ bi`ahdihî mine-llâhi festebşirû bibey`ikumu-lleẕî bâya`tum bih. veẕâlike huve-lfevzu-l`ażîm.
Türkçe Meali: Allah şüphesiz, Allah yolunda savaşıp, öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını Tevrat, İncil ve Kuran'da söz verilmiş bir hak olarak cennete karşılık satın almıştır. Verdiği sözü Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse, yaptığınız alışverişe sevinin; bu büyük başarıdır.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 112. Ayet
Arapça: ٱلتَّٰٓئِبُونَ ٱلْعَٰبِدُونَ ٱلْحَٰمِدُونَ ٱلسَّٰٓئِحُونَ ٱلرَّٰكِعُونَ ٱلسَّٰجِدُونَ ٱلْءَامِرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَٱلنَّاهُونَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَٱلْحَٰفِظُونَ لِحُدُودِ ٱللَّهِ ۗ وَبَشِّرِ ٱلْمُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: ettâibûne-l`âbidûne-lhâmidûne-ssâihûne-rrâki`ûne-ssâcidûne-l'âmirûne bilma`rûfi vennâhûne `ani-lmunkeri velhâfiżûne lihudûdi-llâh. vebeşşiri-lmu'minîn.
Türkçe Meali: Allah'a tevbe eden, kullukta bulunan, O'nu öven, O'nun uğrunda gezen, rüku ve secde eden, uygun olanı buyurup fenalığı yasak eden ve Allah'ın yasalarını koruyan müminlere de müjdele.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 113. Ayet
Arapça: مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَن يَسْتَغْفِرُوا۟ لِلْمُشْرِكِينَ وَلَوْ كَانُوٓا۟ أُو۟لِى قُرْبَىٰ مِنۢ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحَٰبُ ٱلْجَحِيمِ
Türkçe Okunuşu: mâ kâne linnebiyyi velleẕîne âmenû ey yestağfirû lilmuşrikîne velev kânû ulî kurbâ mim ba`di mâ tebeyyene lehum ennehum ashâbu-lcehîm.
Türkçe Meali: Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar için mağfiret dilemek Peygamber'e ve müminlere yaraşmaz.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 114. Ayet
Arapça: وَمَا كَانَ ٱسْتِغْفَارُ إِبْرَٰهِيمَ لِأَبِيهِ إِلَّا عَن مَّوْعِدَةٍۢ وَعَدَهَآ إِيَّاهُ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۥٓ أَنَّهُۥ عَدُوٌّۭ لِّلَّهِ تَبَرَّأَ مِنْهُ ۚ إِنَّ إِبْرَٰهِيمَ لَأَوَّٰهٌ حَلِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: vemâ kâne-stiğfâru ibrâhîme liebîhi illâ `am mev`idetiv ve`adehâ iyyâh. felemmâ tebeyyene lehû ennehû `aduvvul lillâhi teberrae minh. inne ibrâhîme leevvâhun halîm.
Türkçe Meali: İbrahim'in, babası için mağfiret dilemesi, sadece ona verdiği bir sözden ötürü idi.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 115. Ayet
Arapça: وَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيُضِلَّ قَوْمًۢا بَعْدَ إِذْ هَدَىٰهُمْ حَتَّىٰ يُبَيِّنَ لَهُم مَّا يَتَّقُونَ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ
Türkçe Okunuşu: vemâ kâne-llâhu liyudille kavmem ba`de iẕ hedâhum hattâ yubeyyine lehum mâ yettekûn. inne-llâhe bikulli şey'in `alîm.
Türkçe Meali: Allah, bir milleti doğru yola eriştirdikten sonra, sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça, sapıklığa düşürmez. Allah şüphesiz her şeyi bilir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 116. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱللَّهَ لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۖ يُحْىِۦ وَيُمِيتُ ۚ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِن وَلِىٍّۢ وَلَا نَصِيرٍۢ
Türkçe Okunuşu: inne-llâhe lehû mulku-ssemâvâti vel'ard. yuhyî veyumît. vemâ lekum min dûni-llâhi miv veliyyiv velâ nesîr.
Türkçe Meali: Göklerin ve yerin hükümranlığı elbette Allah'ındır; dirilten ve öldüren O'dur. Allah'tan başka dost ve yardımcınız yoktur.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 117. Ayet
Arapça: لَّقَد تَّابَ ٱللَّهُ عَلَى ٱلنَّبِىِّ وَٱلْمُهَٰجِرِينَ وَٱلْأَنصَارِ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوهُ فِى سَاعَةِ ٱلْعُسْرَةِ مِنۢ بَعْدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٍۢ مِّنْهُمْ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ ۚ إِنَّهُۥ بِهِمْ رَءُوفٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: lekat tâbe-llâhu `ale-nnebiyyi velmuhâcirîne vel'ensâri-lleẕîne-ttebe`ûhu fî sâ`ati-l`usrati mim ba`di mâ kâde yezîğu kulûbu ferîkim minhum ŝumme tâbe `aleyhim. innehû bihim raûfur rahîm.
Türkçe Meali: And olsun ki, Allah, sıkıntılı bir zamanda bir kısmının kalbleri kaymak üzere iken Peygamber'e uyan Muhacirlerle Ensarın ve Peygamberin tevbelerini kabul etti. Tevbelerini, onlara karşı şefkatli ve merhametli olduğu için kabul etmiştir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 118. Ayet
Arapça: وَعَلَى ٱلثَّلَٰثَةِ ٱلَّذِينَ خُلِّفُوا۟ حَتَّىٰٓ إِذَا ضَاقَتْ عَلَيْهِمُ ٱلْأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ وَضَاقَتْ عَلَيْهِمْ أَنفُسُهُمْ وَظَنُّوٓا۟ أَن لَّا مَلْجَأَ مِنَ ٱللَّهِ إِلَّآ إِلَيْهِ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ لِيَتُوبُوٓا۟ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ
Türkçe Okunuşu: ve`ale-ŝŝelâŝeti-lleẕîne ḫullifû. hattâ iẕâ dâkat `aleyhimu-l'ardu bimâ rahubet vedâkat `aleyhim enfusuhum veżannû el lâ melcee mine-llâhi illâ ileyh. ŝumme tâbe `aleyhim liyetûbû. inne-llâhe huve-ttevvâbu-rrahîm.
Türkçe Meali: Bütün genişliğine rağmen yer onlara dar gelerek nefisleri kendilerini sıkıştırıp, Allah'tan başka sığınacak kimse olmadığını anlayan, savaştan geri kalmış üç kişinin tevbesini de kabul etti. Allah, tevbe ettikleri için onların tevbesini kabul etmiştir. Çünkü O tevbeleri kabul eden, merhametli olandır.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 119. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَكُونُوا۟ مَعَ ٱلصَّٰدِقِينَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenu-tteku-llâhe vekûnû me`a-ssâdikîn.
Türkçe Meali: Ey inananlar! Allah'tan sakının ve doğrularla beraber olun.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 120. Ayet
Arapça: مَا كَانَ لِأَهْلِ ٱلْمَدِينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُم مِّنَ ٱلْأَعْرَابِ أَن يَتَخَلَّفُوا۟ عَن رَّسُولِ ٱللَّهِ وَلَا يَرْغَبُوا۟ بِأَنفُسِهِمْ عَن نَّفْسِهِۦ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ لَا يُصِيبُهُمْ ظَمَأٌۭ وَلَا نَصَبٌۭ وَلَا مَخْمَصَةٌۭ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا يَطَـُٔونَ مَوْطِئًۭا يَغِيظُ ٱلْكُفَّارَ وَلَا يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّۢ نَّيْلًا إِلَّا كُتِبَ لَهُم بِهِۦ عَمَلٌۭ صَٰلِحٌ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ ٱلْمُحْسِنِينَ
Türkçe Okunuşu: mâ kâne liehli-lmedîneti vemen havlehum mine-l'a`râbi ey yeteḫallefû `ar rasûli-llâhi velâ yerğabû bienfusihim `an nefsih. ẕâlike biennehum lâ yusîbuhum żameuv velâ nesabuv velâ maḫmesatun fî sebîli-llâhi velâ yetaûne mevtiey yeğîżu-lkuffâra velâ yenâlûne min `aduvvin neylen illâ kutibe lehum bihî `amelun sâlih. inne-llâhe lâ yudî`u ecra-lmuhsinîn.
Türkçe Meali: Medinelilere ve çevrelerinde bulunan Bedevilere, savaşta Allah'ın Peygamberinden geri kalmak, kendilerini ona tercih etmek yaraşmaz. Çünkü Allah yolunda susuzluğa, yorgunluğa, açlığa uğramak, kafirleri kızdıracak bir yeri işgal etmek ve düşmana başarı kazanmak karşılığında, onların yararlı bir iş yaptıkları mutlaka yazılır. Doğrusu Allah iyilik yapanların ecrini zayi etmez.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 121. Ayet
Arapça: وَلَا يُنفِقُونَ نَفَقَةًۭ صَغِيرَةًۭ وَلَا كَبِيرَةًۭ وَلَا يَقْطَعُونَ وَادِيًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمْ لِيَجْزِيَهُمُ ٱللَّهُ أَحْسَنَ مَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: velâ yunfikûne nefekaten sağîratev velâ kebîratev velâ yakta`ûne vâdiyen illâ kutibe lehum liyecziyehumu-llâhu ahsene mâ kânû ya`melûn.
Türkçe Meali: Allah, yaptıklarının karşılığını en güzel şekilde kendilerine vermek üzere, az veya çok sarfettikleri her şey, yürüdükleri her yol, onlar için yazılır.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 122. Ayet
Arapça: ۞ وَمَا كَانَ ٱلْمُؤْمِنُونَ لِيَنفِرُوا۟ كَآفَّةًۭ ۚ فَلَوْلَا نَفَرَ مِن كُلِّ فِرْقَةٍۢ مِّنْهُمْ طَآئِفَةٌۭ لِّيَتَفَقَّهُوا۟ فِى ٱلدِّينِ وَلِيُنذِرُوا۟ قَوْمَهُمْ إِذَا رَجَعُوٓا۟ إِلَيْهِمْ لَعَلَّهُمْ يَحْذَرُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ kâne-lmu'minûne liyenfirû kâffeh. felevlâ nefera min kulli firkatim minhum tâifetul liyetefekkahû fi-ddîni veliyunẕirû kavmehum iẕâ race`û ileyhim le`allehum yahẕerûn.
Türkçe Meali: İnananlar toptan savaşa çıkmamalıdır. Her topluluktan bir taifenin dini iyi öğrenmek ve milletlerini geri döndüklerinde uyarmak üzere geri kalmaları gerekli olmaz mı? Ki böylece belki yanlış hareketlerden çekinirler.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 123. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ قَٰتِلُوا۟ ٱلَّذِينَ يَلُونَكُم مِّنَ ٱلْكُفَّارِ وَلْيَجِدُوا۟ فِيكُمْ غِلْظَةًۭ ۚ وَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلْمُتَّقِينَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû kâtilu-lleẕîne yelûnekum mine-lkuffâri velyecidû fîkum ğilżah. va`lemû enne-llâhe me`a-lmuttekîn.
Türkçe Meali: Ey inananlar! Yakınınızda bulunan inkarcılarla savaşın; sizi kendilerine karşı sert bulsunlar. Bilin ki Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 124. Ayet
Arapça: وَإِذَا مَآ أُنزِلَتْ سُورَةٌۭ فَمِنْهُم مَّن يَقُولُ أَيُّكُمْ زَادَتْهُ هَٰذِهِۦٓ إِيمَٰنًۭا ۚ فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ فَزَادَتْهُمْ إِيمَٰنًۭا وَهُمْ يَسْتَبْشِرُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ mâ unzilet sûratun feminhum mey yekûlu eyyukum zâdethu hâẕihî îmânâ. feemme-lleẕîne âmenû fezâdethum îmânev vehum yestebşirûn.
Türkçe Meali: Bir sure inince, aralarında "Bu, hanginizin imanını artırdı?" diyen ikiyüzlüler vardır. İnananların ise imanını artırmıştır; onlar birbirlerine bunu müjdelemek isterler.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 125. Ayet
Arapça: وَأَمَّا ٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌۭ فَزَادَتْهُمْ رِجْسًا إِلَىٰ رِجْسِهِمْ وَمَاتُوا۟ وَهُمْ كَٰفِرُونَ
Türkçe Okunuşu: veemme-lleẕîne fi kulûbihim meradun fezâdethum ricsen ilâ ricsihim vemâtû vehum kâfirûn.
Türkçe Meali: Kalblerinde hastalık olanların ise pisliklerine pislik katmıştır; onlar kafir olarak ölmüşlerdir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 126. Ayet
Arapça: أَوَلَا يَرَوْنَ أَنَّهُمْ يُفْتَنُونَ فِى كُلِّ عَامٍۢ مَّرَّةً أَوْ مَرَّتَيْنِ ثُمَّ لَا يَتُوبُونَ وَلَا هُمْ يَذَّكَّرُونَ
Türkçe Okunuşu: evelâ yeravne ennehum yuftenûne fî kulli `âmim merraten ev merrateyni ŝumme lâ yetûbûne velâ hum yeẕẕekkerûn.
Türkçe Meali: Onlar, yılda bir iki defa belaya uğratılıp imtihana çekildiklerini görmüyorlar mı? Böyleyken yine tevbe etmiyorlar, ibret de almıyorlar.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 127. Ayet
Arapça: وَإِذَا مَآ أُنزِلَتْ سُورَةٌۭ نَّظَرَ بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ هَلْ يَرَىٰكُم مِّنْ أَحَدٍۢ ثُمَّ ٱنصَرَفُوا۟ ۚ صَرَفَ ٱللَّهُ قُلُوبَهُم بِأَنَّهُمْ قَوْمٌۭ لَّا يَفْقَهُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ mâ unzilet sûratun neżara ba`duhum ilâ ba`d. hel yerâkum min ehadin ŝumme-nsarafû. sarafe-llâhu kulûbehum biennehum kavmul lâ yefkahûn.
Türkçe Meali: Bir sure inince, "Sizi bir kimse görüyor mu?" diye birbirlerine bakarlar, sonra dönüp giderler. Anlamaz bir güruh olmalarına karşılık Allah onların kalblerini imandan döndürmüştür.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 128. Ayet
Arapça: لَقَدْ جَآءَكُمْ رَسُولٌۭ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِٱلْمُؤْمِنِينَ رَءُوفٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: lekad câekum rasûlum min enfusikum `azîz. `aleyhi mâ `anittum harîsun `aleykum bilmu'minîne raûfur rahîm.
Türkçe Meali: Ey inananlar! And olsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir.
سُورَةُ التَّوۡبَةِ - Tevbe Suresi - 129. Ayet
Arapça: فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَقُلْ حَسْبِىَ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ ۖ وَهُوَ رَبُّ ٱلْعَرْشِ ٱلْعَظِيمِ
Türkçe Okunuşu: fein tevellev fekul hasbiye-llâh. lâ ilâhe illâ hû. `aleyhi tevekkeltu vehuve rabbu-l`arşi-l`ażîm.
Türkçe Meali: Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Allah bana yeter; O'ndan başka tanrı yoktur, yalnız O'na güveniyorum; O büyük arşın Rabbidir."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ الٓر ۚ تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْحَكِيمِ
Türkçe Okunuşu: elif-lâm-râ. tilke âyâtu-lkitâbi-lhakîm.
Türkçe Meali: Elif, Lam, Ra. İşte bunlar hikmetli Kitap'ın ayetleridir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 2. Ayet
Arapça: أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَآ إِلَىٰ رَجُلٍۢ مِّنْهُمْ أَنْ أَنذِرِ ٱلنَّاسَ وَبَشِّرِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِندَ رَبِّهِمْ ۗ قَالَ ٱلْكَٰفِرُونَ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌۭ مُّبِينٌ
Türkçe Okunuşu: ekâne linnâsi `aceben en evhaynâ ilâ raculim minhum en enẕiri-nnâse vebeşşiri-lleẕîne âmenû enne lehum kademe sidkin `inde rabbihim. kâle-lkâfirûne inne hâẕâ lesâhirum mubîn.
Türkçe Meali: İçlerinden birine, "İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele" diye vahyetmemiz, insanların tuhafına mı gitti ki, kafirler: "Bu apaçık bir büyücüdür" dediler?
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 3. Ayet
Arapça: إِنَّ رَبَّكُمُ ٱللَّهُ ٱلَّذِى خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ فِى سِتَّةِ أَيَّامٍۢ ثُمَّ ٱسْتَوَىٰ عَلَى ٱلْعَرْشِ ۖ يُدَبِّرُ ٱلْأَمْرَ ۖ مَا مِن شَفِيعٍ إِلَّا مِنۢ بَعْدِ إِذْنِهِۦ ۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمْ فَٱعْبُدُوهُ ۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Türkçe Okunuşu: inne rabbekumu-llâhu-lleẕî ḫaleka-ssemâvâti vel'arda fî sitteti eyyâmin ŝumme-stevâ `ale-l`arşi yudebbiru-l'emr. mâ min şefî`in illâ mim ba`di iẕnih. ẕâlikumu-llâhu rabbukum fa`budûh. efelâ teẕekkerûn.
Türkçe Meali: Doğrusu sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra arşa hükmeden, işi düzenleyen Allah'tır, izni olmadan kimse şefaat edemez. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'na kulluk edin. Nasihat dinlemez misiniz?
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 4. Ayet
Arapça: إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًۭا ۖ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقًّا ۚ إِنَّهُۥ يَبْدَؤُا۟ ٱلْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ لِيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ بِٱلْقِسْطِ ۚ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَهُمْ شَرَابٌۭ مِّنْ حَمِيمٍۢ وَعَذَابٌ أَلِيمٌۢ بِمَا كَانُوا۟ يَكْفُرُونَ
Türkçe Okunuşu: ileyhi merci`ukum cemî`â. va`de-llâhi hakkâ. innehû yebdeu-lḫalka ŝumme yu`îduhû liyecziye-lleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti bilkist. velleẕîne keferû lehum şerâbum min hamîmiv ve`aẕâbun elîmum bimâ kânû yekfurûn.
Türkçe Meali: Hepinizin dönüşü, O'nadır. Allah'ın vadi haktır. O, önce yaratır, sonra inanıp yararlı işler yapanların ve inkar edenlerin hareketlerinin karşılığını adaletle vermek için tekrar diriltir. İnkarcılara, inkarlarından ötürü kızgın bir içecek ve can yakıcı azab vardır.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 5. Ayet
Arapça: هُوَ ٱلَّذِى جَعَلَ ٱلشَّمْسَ ضِيَآءًۭ وَٱلْقَمَرَ نُورًۭا وَقَدَّرَهُۥ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا۟ عَدَدَ ٱلسِّنِينَ وَٱلْحِسَابَ ۚ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ ذَٰلِكَ إِلَّا بِٱلْحَقِّ ۚ يُفَصِّلُ ٱلْءَايَٰتِ لِقَوْمٍۢ يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: huve-lleẕî ce`ale-şşemse diyâev velkamera nûrav vekadderahû menâzile lita`lemû `adede-ssinîne velhisâb. mâ ḫaleka-llâhu ẕâlike illâ bilhakk. yufessilu-l'âyâti likavmiy ya`lemûn.
Türkçe Meali: Güneşi ışıklı ve ayı nurlu yapan; yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için, aya konak yerleri düzenleyen O'dur. Allah bunları ancak gerçeğe göre yaratmıştır; bilen millete ayetleri uzun uzadıya açıklıyor.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 6. Ayet
Arapça: إِنَّ فِى ٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ ٱللَّهُ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍۢ لِّقَوْمٍۢ يَتَّقُونَ
Türkçe Okunuşu: inne fi-ḫtilâfi-lleyli vennehâri vemâ ḫaleka-llâhu fi-ssemâvâti vel'ardi leâyâtil likavmiy yettekûn.
Türkçe Meali: Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, Allah'ın göklerde ve yerde yarattıklarında, O'na karşı gelmekten sakınan kimseler için ayetler vardır.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 7. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَآءَنَا وَرَضُوا۟ بِٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا وَٱطْمَأَنُّوا۟ بِهَا وَٱلَّذِينَ هُمْ عَنْ ءَايَٰتِنَا غَٰفِلُونَ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne lâ yercûne likâenâ veradû bilhayâti-ddunyâ vatmeennû bihâ velleẕîne hum `an âyâtinâ ğâfilûn.
Türkçe Meali: Bizimle karşılaşmayı ummayan ve dünya hayatından hoşnut olup ona bağlananların ve ayetlerimizden habersiz bulunanların, işte bunların kazandıklarına karşılık varacakları yer cehennemdir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 8. Ayet
Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ مَأْوَىٰهُمُ ٱلنَّارُ بِمَا كَانُوا۟ يَكْسِبُونَ
Türkçe Okunuşu: ulâike me'vâhumu-nnâru bimâ kânû yeksibûn.
Türkçe Meali: Bizimle karşılaşmayı ummayan ve dünya hayatından hoşnut olup ona bağlananların ve ayetlerimizden habersiz bulunanların, işte bunların kazandıklarına karşılık varacakları yer cehennemdir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 9. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُم بِإِيمَٰنِهِمْ ۖ تَجْرِى مِن تَحْتِهِمُ ٱلْأَنْهَٰرُ فِى جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti yehdîhim rabbuhum biîmânihim. tecrî min tahtihimu-l'enhâru fî cennâti-nne`îm.
Türkçe Meali: İnananlar ve yararlı iş yapanları, imanlarına karşılık Rableri doğru yola eriştirir; nimet cennetlerinde onların altlarından ırmaklar akar.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 10. Ayet
Arapça: دَعْوَىٰهُمْ فِيهَا سُبْحَٰنَكَ ٱللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلَٰمٌۭ ۚ وَءَاخِرُ دَعْوَىٰهُمْ أَنِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
Türkçe Okunuşu: da`vâhum fîhâ subhâneke-llâhumme vetehiyyetuhum fîhâ selâm. veâḫiru da`vâhum eni-lhamdu lillâhi rabbi-l`âlemîn.
Türkçe Meali: Oradaki duaları: "Münezzehsin ey Allah'ım", dirlik temennileri: "Selam size" ve dualarının sonu da: "Alemlerin Rabbi Allah'a hamd olsun"dur.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 11. Ayet
Arapça: ۞ وَلَوْ يُعَجِّلُ ٱللَّهُ لِلنَّاسِ ٱلشَّرَّ ٱسْتِعْجَالَهُم بِٱلْخَيْرِ لَقُضِىَ إِلَيْهِمْ أَجَلُهُمْ ۖ فَنَذَرُ ٱلَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَآءَنَا فِى طُغْيَٰنِهِمْ يَعْمَهُونَ
Türkçe Okunuşu: velev yu`accilu-llâhu linnâsi-şşerra-sti`câlehum bilḫayri lekudiye ileyhim eceluhum. feneẕeru-lleẕîne lâ yercûne likâenâ fî tuğyânihim ya`mehûn.
Türkçe Meali: İyiliği acele isteyen kimselere Allah fenalığı da çarçabuk verseydi, süreleri hemen bitmiş olurdu. Bizimle karşılaşmayı ummayanları, azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken bırakırız.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 12. Ayet
Arapça: وَإِذَا مَسَّ ٱلْإِنسَٰنَ ٱلضُّرُّ دَعَانَا لِجَنۢبِهِۦٓ أَوْ قَاعِدًا أَوْ قَآئِمًۭا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُۥ مَرَّ كَأَن لَّمْ يَدْعُنَآ إِلَىٰ ضُرٍّۢ مَّسَّهُۥ ۚ كَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ messe-l'insâne-ddurru de`ânâ licembihî ev kâ`iden ev kâimen. felemmâ keşefnâ `anhu durrahû merra keel lem yed`unâ ilâ durrim messeh. keẕâlike zuyyine lilmusrifîne mâ kânû ya`melûn.
Türkçe Meali: İnsana bir darlık gelince, yan yatarken, oturur veya ayakta iken bize yalvarıp yakarır; biz darlığını giderince, başına gelen darlıktan ötürü bize hiç yalvarmamışa döner. İşlerinde tutumsuz olanlara, yaptıkları böylece güzel görünür.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 13. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا ٱلْقُرُونَ مِن قَبْلِكُمْ لَمَّا ظَلَمُوا۟ ۙ وَجَآءَتْهُمْ رُسُلُهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ وَمَا كَانُوا۟ لِيُؤْمِنُوا۟ ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْقَوْمَ ٱلْمُجْرِمِينَ
Türkçe Okunuşu: velekad ehlekne-lkurûne min kablikum lemmâ żalemû vecâethum rusuluhum bilbeyyinâti vemâ kânû liyu'minû. keẕâlike neczi-lkavme-lmucrimîn.
Türkçe Meali: And olsun ki, sizden önce nice nesilleri, peygamberleri onlara belgeler getirmişken, haksızlık ederek inanmadıkları zaman yok etmiştik. İşte biz suçlu milleti böyle cezalandırırız.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 14. Ayet
Arapça: ثُمَّ جَعَلْنَٰكُمْ خَلَٰٓئِفَ فِى ٱلْأَرْضِ مِنۢ بَعْدِهِمْ لِنَنظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme ce`alnâkum ḫalâife fi-l'ardi mim ba`dihim linenżura keyfe ta`melûn.
Türkçe Meali: Sonra onların ardından, nasıl davranacağınıza bakmak için sizi yeryüzünde onların yerine geçirdik.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 15. Ayet
Arapça: وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ ءَايَاتُنَا بَيِّنَٰتٍۢ ۙ قَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَآءَنَا ٱئْتِ بِقُرْءَانٍ غَيْرِ هَٰذَآ أَوْ بَدِّلْهُ ۚ قُلْ مَا يَكُونُ لِىٓ أَنْ أُبَدِّلَهُۥ مِن تِلْقَآئِ نَفْسِىٓ ۖ إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَىٰٓ إِلَىَّ ۖ إِنِّىٓ أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّى عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ tutlâ `aleyhim âyâtunâ beyyinâtin kâle-lleẕîne lâ yercûne likâene-'ti bikur'ânin ğayri hâẕâ ev beddilh. kul mâ yekûnu lî en ubeddilehû min tilkâi nefsî. in ettebi`u illâ mâ yûhâ ileyy. innî eḫâfu in `asaytu rabbî `aẕâbe yevmin `ażîm.
Türkçe Meali: Ayetlerimiz onlara açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, "Bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir" dediler. De ki: "Onu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarım. Ben Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabına uğramaktan korkarım."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 16. Ayet
Arapça: قُل لَّوْ شَآءَ ٱللَّهُ مَا تَلَوْتُهُۥ عَلَيْكُمْ وَلَآ أَدْرَىٰكُم بِهِۦ ۖ فَقَدْ لَبِثْتُ فِيكُمْ عُمُرًۭا مِّن قَبْلِهِۦٓ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Türkçe Okunuşu: kul lev şâe-llâhu mâ televtuhû `aleykum velâ edrâkum bih. fekad lebiŝtu fîkum `umuram min kablih. efelâ ta`kilûn.
Türkçe Meali: De ki: "Allah dileseydi ben onu size okumazdım, size de bildirmemiş olurdu. Daha önce yıllarca aranızda bulundum, hiç düşünmüyor musunuz?"
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 17. Ayet
Arapça: فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِـَٔايَٰتِهِۦٓ ۚ إِنَّهُۥ لَا يُفْلِحُ ٱلْمُجْرِمُونَ
Türkçe Okunuşu: femen ażlemu mimmeni-fterâ `ale-llâhi keẕiben ev keẕẕebe biâyâtih. innehû lâ yuflihu-lmucrimûn.
Türkçe Meali: Allah'a karşı yalan uyduran veya ayetlerini yalan sayandan daha zalim kim olabilir? Suçlular elbette saadete erişemezler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 18. Ayet
Arapça: وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنفَعُهُمْ وَيَقُولُونَ هَٰٓؤُلَآءِ شُفَعَٰٓؤُنَا عِندَ ٱللَّهِ ۚ قُلْ أَتُنَبِّـُٔونَ ٱللَّهَ بِمَا لَا يَعْلَمُ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَلَا فِى ٱلْأَرْضِ ۚ سُبْحَٰنَهُۥ وَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Türkçe Okunuşu: veya`budûne min dûni-llâhi mâ lâ yedurruhum velâ yenfe`uhum veyekûlûne hâulâi şufe`âunâ `inde-llâh. kul etunebbiûne-llâhe bimâ lâ ya`lemu fi-ssemâvâti velâ fi-l'ard. subhânehû vete`âlâ `ammâ yuşrikûn.
Türkçe Meali: Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar: "Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır" derler. De ki: "Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?" Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَمَا كَانَ ٱلنَّاسُ إِلَّآ أُمَّةًۭ وَٰحِدَةًۭ فَٱخْتَلَفُوا۟ ۚ وَلَوْلَا كَلِمَةٌۭ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِىَ بَيْنَهُمْ فِيمَا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ kâne-nnâsu illâ ummetev vâhideten faḫtelefû. velevlâ kelimetun sebekat mir rabbike lekudiye beynehum fîmâ fîhi yaḫtelifûn.
Türkçe Meali: İnsanlar bir tek ümmettiler, sonra ayrılığa düştüler; şayet Rabbinden, daha önce bir takdir geçmemiş olsaydı, aralarında ihtilafa düştükleri şeyler hakkında hüküm çoktan verilmiş olurdu.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 20. Ayet
Arapça: وَيَقُولُونَ لَوْلَآ أُنزِلَ عَلَيْهِ ءَايَةٌۭ مِّن رَّبِّهِۦ ۖ فَقُلْ إِنَّمَا ٱلْغَيْبُ لِلَّهِ فَٱنتَظِرُوٓا۟ إِنِّى مَعَكُم مِّنَ ٱلْمُنتَظِرِينَ
Türkçe Okunuşu: veyekûlûne levlâ unzile `aleyhi âyetum mir rabbih. fekul inneme-lğaybu lillâhi fenteżirû. innî me`akum mine-lmunteżirîn.
Türkçe Meali: "Rabbinden ona (Muhammed'e) bir mucize indirilse ne olur!" derler. Onlara de ki: "Gaybı bilmek Allah'a mahsustur; bekleyin, doğrusu ben de sizinle birlikte beklemekteyim."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 21. Ayet
Arapça: وَإِذَآ أَذَقْنَا ٱلنَّاسَ رَحْمَةًۭ مِّنۢ بَعْدِ ضَرَّآءَ مَسَّتْهُمْ إِذَا لَهُم مَّكْرٌۭ فِىٓ ءَايَاتِنَا ۚ قُلِ ٱللَّهُ أَسْرَعُ مَكْرًا ۚ إِنَّ رُسُلَنَا يَكْتُبُونَ مَا تَمْكُرُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ eẕakne-nnâse rahmetem mim ba`di darrâe messethum iẕâ lehum mekrun fî âyâtinâ. kuli-llâhu esra`u mekrâ. inne rusulenâ yektubûne mâ temkurûn.
Türkçe Meali: İnsanlara darlık geldikten sonra onlara bolluğu taddırdığımızda, hemen ayetlerimize dil uzatmağa kalkışırlar; onlara de ki: "Hile yapanın cezasını vermekte Allah daha çabuktur." Elçi meleklerimiz kurduğunuz tuzakları hiç şüphesiz yazmaktadırlar.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 22. Ayet
Arapça: هُوَ ٱلَّذِى يُسَيِّرُكُمْ فِى ٱلْبَرِّ وَٱلْبَحْرِ ۖ حَتَّىٰٓ إِذَا كُنتُمْ فِى ٱلْفُلْكِ وَجَرَيْنَ بِهِم بِرِيحٍۢ طَيِّبَةٍۢ وَفَرِحُوا۟ بِهَا جَآءَتْهَا رِيحٌ عَاصِفٌۭ وَجَآءَهُمُ ٱلْمَوْجُ مِن كُلِّ مَكَانٍۢ وَظَنُّوٓا۟ أَنَّهُمْ أُحِيطَ بِهِمْ ۙ دَعَوُا۟ ٱللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَ لَئِنْ أَنجَيْتَنَا مِنْ هَٰذِهِۦ لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلشَّٰكِرِينَ
Türkçe Okunuşu: huve-lleẕî yuseyyirukum fi-lberri velbahr. hattâ iẕâ kuntum fi-lfulk. vecerayne bihim birîhin tayyibetiv veferihû bihâ câethâ rîhun `âsifuv vecâehumu-lmevcu min kulli mekâniv veżannû ennehum uhîta bihim de`avu-llâhe muḫlisîne lehu-ddîn. lein enceytenâ min hâẕihî lenekûnenne mine-şşâkirîn.
Türkçe Meali: Sizi karada ve denizde yürüten Allah'tır. Bulunduğunuz gemi, içindekileri güzel bir rüzgarla götürürken yolcular neşelenirler; bir fırtına çıkıp da onları her taraftan dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları anda ise Allah'ın dinine sarılarak, "Bizi bu tehlikeden kurtarırsan and olsun ki şükredenlerden oluruz" diye O'na yalvarırlar.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 23. Ayet
Arapça: فَلَمَّآ أَنجَىٰهُمْ إِذَا هُمْ يَبْغُونَ فِى ٱلْأَرْضِ بِغَيْرِ ٱلْحَقِّ ۗ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِنَّمَا بَغْيُكُمْ عَلَىٰٓ أَنفُسِكُم ۖ مَّتَٰعَ ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا ۖ ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُكُمْ فَنُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: felemmâ encâhum iẕâ hum yebğûne fi-l'ardi biğayri-lhakk. yâ eyyuhe-nnâsu innemâ bağyukum `alâ enfusikum metâ`a-lhayâti-ddunyâ ŝumme ileynâ merci`ukum fenunebbiukum bimâ kuntum ta`melûn.
Türkçe Meali: Allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara başlarlar. Ey insanlar! Geçici dünya hayatında yaptığınız taşkınlık aleyhinizedir. Sonra dönüşünüz Bizedir. Yaptıklarınızı size bildiririz.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 24. Ayet
Arapça: إِنَّمَا مَثَلُ ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا كَمَآءٍ أَنزَلْنَٰهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ فَٱخْتَلَطَ بِهِۦ نَبَاتُ ٱلْأَرْضِ مِمَّا يَأْكُلُ ٱلنَّاسُ وَٱلْأَنْعَٰمُ حَتَّىٰٓ إِذَآ أَخَذَتِ ٱلْأَرْضُ زُخْرُفَهَا وَٱزَّيَّنَتْ وَظَنَّ أَهْلُهَآ أَنَّهُمْ قَٰدِرُونَ عَلَيْهَآ أَتَىٰهَآ أَمْرُنَا لَيْلًا أَوْ نَهَارًۭا فَجَعَلْنَٰهَا حَصِيدًۭا كَأَن لَّمْ تَغْنَ بِٱلْأَمْسِ ۚ كَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ ٱلْءَايَٰتِ لِقَوْمٍۢ يَتَفَكَّرُونَ
Türkçe Okunuşu: innemâ meŝelu-lhayâti-ddunyâ kemâin enzelnâhu mine-ssemâi faḫteleta bihî nebâtu-l'ardi mimmâ ye'kulu-nnâsu vel'en`âm. hattâ iẕâ eḫaẕeti-l'ardu zuḫrufehâ vezzeyyenet veżanne ehluhâ ennehum kâdirûne `aleyhâ etâhâ emrunâ leylen ev nehâran fece`alnâhâ hasîden keel lem tağne bil'ems. keẕâlike nufessilu-l'âyâti likavmiy yetefekkerûn.
Türkçe Meali: Dünya hayatı gökten indirdiğimiz su gibidir ki, onunla insan ve hayvanların yiyeceği bitkiler yetişip birbirine karışmıştır. Yeryüzünün süslenip bezendiği ve yerin sahiplerinin bütün bunlara malik olduklarını sandıkları sırada, gece veya gündüz buyruğumuz o yere gelmiş ve orayı hiçbir şey bitirmemişe çevirmişiz; bir gün önce birşey yokmuş gibi olmuştur. Düşünen millet için ayetleri böylece uzun açıklıyoruz.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 25. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ يَدْعُوٓا۟ إِلَىٰ دَارِ ٱلسَّلَٰمِ وَيَهْدِى مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٍۢ مُّسْتَقِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: vellâhu yed`û ilâ dâri-sselâm. veyehdî mey yeşâu ilâ sirâtim mustekîm.
Türkçe Meali: Allah, cennete çağırır ve dilediğini doğru yola eriştirir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 26. Ayet
Arapça: ۞ لِّلَّذِينَ أَحْسَنُوا۟ ٱلْحُسْنَىٰ وَزِيَادَةٌۭ ۖ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌۭ وَلَا ذِلَّةٌ ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْجَنَّةِ ۖ هُمْ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Türkçe Okunuşu: lilleẕîne ahsenu-lhusnâ veziyâdeh. velâ yerheku vucûhehum kateruv velâ ẕilleh. ulâike ashâbu-lcenneh. hum fîhâ ḫâlidûn.
Türkçe Meali: İyi davrananlara; daima daha iyisi ve üstünü verilir. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalırlar.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 27. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ كَسَبُوا۟ ٱلسَّيِّـَٔاتِ جَزَآءُ سَيِّئَةٍۭ بِمِثْلِهَا وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌۭ ۖ مَّا لَهُم مِّنَ ٱللَّهِ مِنْ عَاصِمٍۢ ۖ كَأَنَّمَآ أُغْشِيَتْ وُجُوهُهُمْ قِطَعًۭا مِّنَ ٱلَّيْلِ مُظْلِمًا ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلنَّارِ ۖ هُمْ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Türkçe Okunuşu: velleẕîne kesebu-sseyyiâti cezâu seyyietim bimiŝlihâ veterhekuhum ẕilleh. mâ lehum mine-llâhi min `âsim. keennemâ uğşiyet vucûhuhum kita`am mine-lleyli mużlimâ. ulâike ashâbu-nnâr. hum fîhâ ḫâlidûn.
Türkçe Meali: Kötülük işleyenlere kötülükleri kadar ceza verilir; onların yüzlerini zillet bürür; Allah'a karşı onları savunacak yoktur; yüzleri, geceden kara bir parçayla örtülmüş gibidir. Bunlar cehennemliklerdir, orada temelli kalırlar.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 28. Ayet
Arapça: وَيَوْمَ نَحْشُرُهُمْ جَمِيعًۭا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذِينَ أَشْرَكُوا۟ مَكَانَكُمْ أَنتُمْ وَشُرَكَآؤُكُمْ ۚ فَزَيَّلْنَا بَيْنَهُمْ ۖ وَقَالَ شُرَكَآؤُهُم مَّا كُنتُمْ إِيَّانَا تَعْبُدُونَ
Türkçe Okunuşu: veyevme nahşuruhum cemî`an ŝumme nekûlu lilleẕîne eşrakû mekânekum entum veşurakâukum. fezeyyelnâ beynehum vekâle şurakâuhum mâ kuntum iyyânâ ta`budûn.
Türkçe Meali: Onların hepsini bir gün toplarız, sonra, puta tapanlara, "Siz ve putlarınız yerlerinize! deyip onları birbirlerinden ayırırız. Putları ise: "Bize tapmıyordunuz ki. Allah, sizinle bizim aramızda şahit olarak yeter. Sizin tapınmanızdan bizim haberimiz yoktu" derler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 29. Ayet
Arapça: فَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدًۢا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ إِن كُنَّا عَنْ عِبَادَتِكُمْ لَغَٰفِلِينَ
Türkçe Okunuşu: fekefâ billâhi şehîdem beynenâ vebeynekum in kunnâ `an `ibâdetikum leğâfilîn.
Türkçe Meali: Onların hepsini bir gün toplarız, sonra, puta tapanlara, "Siz ve putlarınız yerlerinize! deyip onları birbirlerinden ayırırız. Putları ise: "Bize tapmıyordunuz ki. Allah, sizinle bizim aramızda şahit olarak yeter. Sizin tapınmanızdan bizim haberimiz yoktu" derler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 30. Ayet
Arapça: هُنَالِكَ تَبْلُوا۟ كُلُّ نَفْسٍۢ مَّآ أَسْلَفَتْ ۚ وَرُدُّوٓا۟ إِلَى ٱللَّهِ مَوْلَىٰهُمُ ٱلْحَقِّ ۖ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا۟ يَفْتَرُونَ
Türkçe Okunuşu: hunâlike teblû kullu nefsim mâ eslefet veruddû ile-llâhi mevlâhumu-lhakki vedalle `anhum mâ kânû yefterûn.
Türkçe Meali: İşte orada herkes dünyada yapmış olduğuyla imtihan verir ve gerçek Mevlaları olan Allah'a döndürülür. Uydurdukları putlar da ortadan kaybolmuştur.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 31. Ayet
Arapça: قُلْ مَن يَرْزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ أَمَّن يَمْلِكُ ٱلسَّمْعَ وَٱلْأَبْصَٰرَ وَمَن يُخْرِجُ ٱلْحَىَّ مِنَ ٱلْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ ٱلْمَيِّتَ مِنَ ٱلْحَىِّ وَمَن يُدَبِّرُ ٱلْأَمْرَ ۚ فَسَيَقُولُونَ ٱللَّهُ ۚ فَقُلْ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Türkçe Okunuşu: kul mey yerzukukum mine-ssemâi vel'ardi emmey yemliku-ssem`a vel'ebsâra vemey yuḫricu-lhayye mine-lmeyyiti veyuḫricu-lmeyyite mine-lhayyi vemey yudebbiru-l'emr. feseyekûlûne-llâh. fekul efelâ tettekûn.
Türkçe Meali: De ki: "Gökten ve yerden size rızık veren kimdir? Kulak ve gözlerin sahibi kimdir? Diriyi ölüden çıkaran, ölüyü de diriden çıkaran kimdir? Her işi düzenleyen kimdir?" Onlar: "Allah'tır! " diyecekler. "O halde O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" de.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 32. Ayet
Arapça: فَذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمُ ٱلْحَقُّ ۖ فَمَاذَا بَعْدَ ٱلْحَقِّ إِلَّا ٱلضَّلَٰلُ ۖ فَأَنَّىٰ تُصْرَفُونَ
Türkçe Okunuşu: feẕâlikumu-llâhu rabbukumu-lhakk. femâẕâ ba`de-lhakki ille-ddalâl. feennâ tusrafûn.
Türkçe Meali: İşte gerçek Rabbiniz Allah budur. Gerçeğin dışında sadece sapıklık vardır. Öyleyse nasıl olup da döndürülüyorsunuz?
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 33. Ayet
Arapça: كَذَٰلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى ٱلَّذِينَ فَسَقُوٓا۟ أَنَّهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Türkçe Okunuşu: keẕâlike hakkat kelimetu rabbike `ale-lleẕîne fesekû ennehum lâ yu'minûn.
Türkçe Meali: Böylece, fasık olanların inanmayacaklarına dair Rabbinin söylediği söz gerçekleşti.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 34. Ayet
Arapça: قُلْ هَلْ مِن شُرَكَآئِكُم مَّن يَبْدَؤُا۟ ٱلْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ ۚ قُلِ ٱللَّهُ يَبْدَؤُا۟ ٱلْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ ۖ فَأَنَّىٰ تُؤْفَكُونَ
Türkçe Okunuşu: kul hel min şurakâikum mey yebdeu-lḫalka ŝumme yu`îduh. kuli-llâhu yebdeu-lḫalka ŝumme yu`îduhû feennâ tu'fekûn.
Türkçe Meali: De ki: "Koştuğunuz ortaklardan, önce yaratan, sonra bunu tekrar eden var mıdır?" De ki: "Allah önce yaratır, sonra bunu tekrar eder. Nasıl da döndürülürsünüz! "
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 35. Ayet
Arapça: قُلْ هَلْ مِن شُرَكَآئِكُم مَّن يَهْدِىٓ إِلَى ٱلْحَقِّ ۚ قُلِ ٱللَّهُ يَهْدِى لِلْحَقِّ ۗ أَفَمَن يَهْدِىٓ إِلَى ٱلْحَقِّ أَحَقُّ أَن يُتَّبَعَ أَمَّن لَّا يَهِدِّىٓ إِلَّآ أَن يُهْدَىٰ ۖ فَمَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ
Türkçe Okunuşu: kul hel min şurakâikum mey yehdî ile-lhakk. kuli-llâhu yehdî lilhakk. efemey yehdî ile-lhakki ehakku ey yuttebe`a emmel lâ yehiddî illâ ey yuhdâ. femâ lekum. keyfe tahkumûn.
Türkçe Meali: De ki: "Koştuğunuz ortaklardan gerçeğe eriştiren var mıdır?" De ki: "Ama Allah gerçeğe eriştirir. Gerçeğe eriştiren mi, yoksa, birisi götürmezse gidemeyen mi uyulmağa daha layıktır? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?"
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 36. Ayet
Arapça: وَمَا يَتَّبِعُ أَكْثَرُهُمْ إِلَّا ظَنًّا ۚ إِنَّ ٱلظَّنَّ لَا يُغْنِى مِنَ ٱلْحَقِّ شَيْـًٔا ۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِمَا يَفْعَلُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ yettebi`u ekŝeruhum illâ żannâ. inne-żżanne lâ yuğnî mine-lhakki şey'â. inne-llâhe `alîmum bimâ yef`alûn.
Türkçe Meali: Onların çoğu zanna uyarlar; gerçekte ise zan, hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Allah, yaptıklarını şüphesiz bilir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 37. Ayet
Arapça: وَمَا كَانَ هَٰذَا ٱلْقُرْءَانُ أَن يُفْتَرَىٰ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلَٰكِن تَصْدِيقَ ٱلَّذِى بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ ٱلْكِتَٰبِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِن رَّبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
Türkçe Okunuşu: vemâ kâne hâẕe-lkur'ânu ey yufterâ min dûni-llâhi velâkin tasdîka-lleẕî beyne yedeyhi vetefsîle-lkitâbi lâ raybe fîhi mir rabbi-l`âlemîn.
Türkçe Meali: Bu Kuran, Allah'tandır, başkası tarafından uydurulmuş değildir. Ancak kendinden öncekini doğrular ve O Kitap'ı açıklar. Alemlerin Rabbinden geldiğinden şüphe yoktur.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 38. Ayet
Arapça: أَمْ يَقُولُونَ ٱفْتَرَىٰهُ ۖ قُلْ فَأْتُوا۟ بِسُورَةٍۢ مِّثْلِهِۦ وَٱدْعُوا۟ مَنِ ٱسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ
Türkçe Okunuşu: em yekûlûne-fterâh. kul fe'tû bisûratim miŝlihî ved`û meni-steta`tum min dûni-llâhi in kuntum sâdikîn.
Türkçe Meali: Senin için, "Onu uydurdu mu?" diyorlar. De ki: "Onun surelerine benzer bir sure meydana getirin, iddianızda samimi iseniz, Allah'tan başka çağırabileceklerinizi de çağırın."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 39. Ayet
Arapça: بَلْ كَذَّبُوا۟ بِمَا لَمْ يُحِيطُوا۟ بِعِلْمِهِۦ وَلَمَّا يَأْتِهِمْ تَأْوِيلُهُۥ ۚ كَذَٰلِكَ كَذَّبَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۖ فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلظَّٰلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: bel keẕẕebû bimâ lem yuhîtû bi`ilmihî velemmâ ye'tihim te'vîluh. keẕâlike keẕẕebe-lleẕîne min kablihim fenżur keyfe kâne `âkibetu-żżâlimîn.
Türkçe Meali: Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine bildirilmemiş olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böylece yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 40. Ayet
Arapça: وَمِنْهُم مَّن يُؤْمِنُ بِهِۦ وَمِنْهُم مَّن لَّا يُؤْمِنُ بِهِۦ ۚ وَرَبُّكَ أَعْلَمُ بِٱلْمُفْسِدِينَ
Türkçe Okunuşu: veminhum mey yu'minu bihî veminhum mel lâ yu'minu bih. verabbuke a`lemu bilmufsidîn.
Türkçe Meali: Aralarında ona inanan ve inanmayan vardır. Rabbin, bozguncuları daha iyi bilir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 41. Ayet
Arapça: وَإِن كَذَّبُوكَ فَقُل لِّى عَمَلِى وَلَكُمْ عَمَلُكُمْ ۖ أَنتُم بَرِيٓـُٔونَ مِمَّآ أَعْمَلُ وَأَنَا۠ بَرِىٓءٌۭ مِّمَّا تَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: vein keẕẕebûke fekul lî `amelî velekum `amelukum. entum berîûne mimmâ a`melu veenâ berîum mimmâ ta`melûn.
Türkçe Meali: Seni yalanlarlarsa, "Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız sizedir; siz benim yaptığımdan sorumlu değilsiniz, ben de sizin yaptığınızdan sorumlu değilim" de.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 42. Ayet
Arapça: وَمِنْهُم مَّن يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ ۚ أَفَأَنتَ تُسْمِعُ ٱلصُّمَّ وَلَوْ كَانُوا۟ لَا يَعْقِلُونَ
Türkçe Okunuşu: veminhum mey yestemi`ûne ileyk. efeente tusmi`u-ssumme velev kânû lâ ya`kilûn.
Türkçe Meali: Aralarında sana kulak veren vardır. Sen, sağırlara, üstelik akılları da almazsa, işittirebilir misin?
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 43. Ayet
Arapça: وَمِنْهُم مَّن يَنظُرُ إِلَيْكَ ۚ أَفَأَنتَ تَهْدِى ٱلْعُمْىَ وَلَوْ كَانُوا۟ لَا يُبْصِرُونَ
Türkçe Okunuşu: veminhum mey yenżuru ileyk. efeente tehdi-l`umye velev kânû lâ yubsirûn.
Türkçe Meali: Aralarında sana bakan vardır. Sen körleri, görmezlerken doğru yola iletebilir misin?
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 44. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَظْلِمُ ٱلنَّاسَ شَيْـًۭٔا وَلَٰكِنَّ ٱلنَّاسَ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
Türkçe Okunuşu: inne-llâhe lâ yażlimu-nnâse şey'ev velâkinne-nnâse enfusehum yażlimûn.
Türkçe Meali: Allah insanlara hiç zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 45. Ayet
Arapça: وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ كَأَن لَّمْ يَلْبَثُوٓا۟ إِلَّا سَاعَةًۭ مِّنَ ٱلنَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيْنَهُمْ ۚ قَدْ خَسِرَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُوا۟ بِلِقَآءِ ٱللَّهِ وَمَا كَانُوا۟ مُهْتَدِينَ
Türkçe Okunuşu: veyevme yahşuruhum keel lem yelbeŝû illâ sâ`atem mine-nnehâri yete`ârafûne beynehum. kad ḫasira-lleẕîne keẕẕebû bilikâi-llâhi vemâ kânû muhtedîn.
Türkçe Meali: Onları toplayacağı kıyamet günü, sanki gündüz, birbirleriyle sadece tanışacakları bir saat kadar kalmış gibidirler. Allah'ın karşısına çıkmayı yalan sayanlar kaybetmişlerdir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 46. Ayet
Arapça: وَإِمَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ ٱلَّذِى نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ ٱللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ
Türkçe Okunuşu: veimmâ nuriyenneke ba`da-lleẕî ne`iduhum ev neteveffeyenneke feileynâ merci`uhum ŝumme-llâhu şehîdun `alâ mâ yef`alûn.
Türkçe Meali: Onlara, söz verdiğimiz azabın bir kısmını ya dünyada sana gösteririz, veya senin ruhunu alırız da nasıl olsa onların dönüşü Bizedir; (ahirette görürsün) Allah onların yaptıklarına şahiddir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 47. Ayet
Arapça: وَلِكُلِّ أُمَّةٍۢ رَّسُولٌۭ ۖ فَإِذَا جَآءَ رَسُولُهُمْ قُضِىَ بَيْنَهُم بِٱلْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: velikulli ummetir rasûl. feiẕâ câe rasûluhum kudiye beynehum bilkisti vehum lâ yużlemûn.
Türkçe Meali: Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onlara peygamberleri geldiğinde aralarında adaletle hüküm verilmiş olur. Onların hakları yenmez.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 48. Ayet
Arapça: وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ
Türkçe Okunuşu: veyekûlûne metâ hâẕe-lva`du in kuntum sâdikîn.
Türkçe Meali: "Bu iddiada samimi iseniz, bu azabın gerçekleşmesi ne zamandır? söyle" derler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 49. Ayet
Arapça: قُل لَّآ أَمْلِكُ لِنَفْسِى ضَرًّۭا وَلَا نَفْعًا إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُ ۗ لِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌ ۚ إِذَا جَآءَ أَجَلُهُمْ فَلَا يَسْتَـْٔخِرُونَ سَاعَةًۭ ۖ وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ
Türkçe Okunuşu: kul lâ emliku linefsî darrav velâ nef`an illâ mâ şâe-llâh. likulli ummetin ecelun. iẕâ câe eceluhum felâ yeste'ḫirûne sâ`atev velâ yestakdimûn.
Türkçe Meali: De ki: "Allah'ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Her ümmet için bir süre vardır; süreleri sona erince bir saat bile geciktirilmezler ve öne de alınmazlar."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 50. Ayet
Arapça: قُلْ أَرَءَيْتُمْ إِنْ أَتَىٰكُمْ عَذَابُهُۥ بَيَٰتًا أَوْ نَهَارًۭا مَّاذَا يَسْتَعْجِلُ مِنْهُ ٱلْمُجْرِمُونَ
Türkçe Okunuşu: kul era'eytum in etâkum `aẕâbuhû beyâten ev nehâram mâẕâ yesta`cilu minhu-lmucrimûn.
Türkçe Meali: De ki: "Allah'ın azabı size gece veya gündüz gelirse, ne yaparsınız? Suçlular neye bunda acele ediyorlar?"
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 51. Ayet
Arapça: أَثُمَّ إِذَا مَا وَقَعَ ءَامَنتُم بِهِۦٓ ۚ ءَآلْـَٰٔنَ وَقَدْ كُنتُم بِهِۦ تَسْتَعْجِلُونَ
Türkçe Okunuşu: eŝumme iẕâ mâ veka`a âmentum bih. âl'âne vekad kuntum bihî testa`cilûn.
Türkçe Meali: Vuku bulduktan sonra mı O'na inanacaksınız? İnanmayanlar azabı görünce, "şimdi miydi?" derler. "Elbette, siz onu acele istiyordunuz" denir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 52. Ayet
Arapça: ثُمَّ قِيلَ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ ذُوقُوا۟ عَذَابَ ٱلْخُلْدِ هَلْ تُجْزَوْنَ إِلَّا بِمَا كُنتُمْ تَكْسِبُونَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme kîle lilleẕîne żalemû ẕûkû `aẕâbe-lḫuld. hel tuczevne illâ bimâ kuntum teksibûn.
Türkçe Meali: Haksızlık edenlere de: "Sürekli azabı tadın, ancak yaptığınıza karşılık ceza çekiyorsunuz" denir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 53. Ayet
Arapça: ۞ وَيَسْتَنۢبِـُٔونَكَ أَحَقٌّ هُوَ ۖ قُلْ إِى وَرَبِّىٓ إِنَّهُۥ لَحَقٌّۭ ۖ وَمَآ أَنتُم بِمُعْجِزِينَ
Türkçe Okunuşu: veyestembiûneke ehakkun hû. kul î verabbî innehû lehakkuv vemâ entum bimu`cizîn.
Türkçe Meali: "O gerçek midir?" diye senden sorarlar. De ki: "Evet, Rabbim hakkı için o gerçektir, siz aciz kılamazsınız (önleyemezsiniz)."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 54. Ayet
Arapça: وَلَوْ أَنَّ لِكُلِّ نَفْسٍۢ ظَلَمَتْ مَا فِى ٱلْأَرْضِ لَٱفْتَدَتْ بِهِۦ ۗ وَأَسَرُّوا۟ ٱلنَّدَامَةَ لَمَّا رَأَوُا۟ ٱلْعَذَابَ ۖ وَقُضِىَ بَيْنَهُم بِٱلْقِسْطِ ۚ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: velev enne likulli nefsin żalemet mâ fi-l'ardi leftedet bih. veeserru-nnedâmete lemmâ raevu-l`aẕâb. vekudiye beynehum bilkisti vehum lâ yużlemûn.
Türkçe Meali: Haksızlık etmiş olan her kişi, yeryüzünde olan her şeye sahip olsa, onu azabın fidyesi olarak verirdi. Azabı görünce pişmanlık gösterdiler. Haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmolunmuştur.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 55. Ayet
Arapça: أَلَآ إِنَّ لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۗ أَلَآ إِنَّ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقٌّۭ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: elâ inne lillâhi mâ fi-ssemâvâti vel'ard. elâ inne va`de-llâhi hakkuv velâkinne ekŝerahum lâ ya`lemûn.
Türkçe Meali: İyi bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir, ama çoğu bunu bilmez.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 56. Ayet
Arapça: هُوَ يُحْىِۦ وَيُمِيتُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Türkçe Okunuşu: huve yuhyî veyumîtu veileyhi turce`ûn.
Türkçe Meali: Dirilten ve öldüren O'dur. O'na döneceksiniz.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 57. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدْ جَآءَتْكُم مَّوْعِظَةٌۭ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَآءٌۭ لِّمَا فِى ٱلصُّدُورِ وَهُدًۭى وَرَحْمَةٌۭ لِّلْمُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-nnâsu kad câetkum mev`iżatum mir rabbikum veşifâul limâ fi-ssudûri vehudev verahmetul lilmu'minîn.
Türkçe Meali: Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalblerde olana şifa, inananlara doğruyu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 58. Ayet
Arapça: قُلْ بِفَضْلِ ٱللَّهِ وَبِرَحْمَتِهِۦ فَبِذَٰلِكَ فَلْيَفْرَحُوا۟ هُوَ خَيْرٌۭ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
Türkçe Okunuşu: kul bifadli-llâhi vebirahmetihî febiẕâlike felyefrahû. huve ḫayrum mimmâ yecme`ûn.
Türkçe Meali: De ki: "Bunlar, Allah'ın bol nimeti ve rahmetiyledir." Buna sevinsinler. O, onların topladıklarından daha hayırlıdır.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 59. Ayet
Arapça: قُلْ أَرَءَيْتُم مَّآ أَنزَلَ ٱللَّهُ لَكُم مِّن رِّزْقٍۢ فَجَعَلْتُم مِّنْهُ حَرَامًۭا وَحَلَٰلًۭا قُلْ ءَآللَّهُ أَذِنَ لَكُمْ ۖ أَمْ عَلَى ٱللَّهِ تَفْتَرُونَ
Türkçe Okunuşu: kul era'eytum mâ enzele-llâhu lekum mir rizkin fece`altum minhu harâmev vehalâlâ. kul ellâhu eẕine lekum em `ale-llâhi tefterûn.
Türkçe Meali: De ki: "Allah'ın size indirdiği rızkın bir kısmını haram, bir kısmını helal kıldığınızı görmüyor musunuz?" De ki: "Size Allah mı izin verdi, yoksa Allah'a karşı yalan mı uyduruyorsunuz?"
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 60. Ayet
Arapça: وَمَا ظَنُّ ٱلَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ żannu-lleẕîne yefterûne `ale-llâhi-lkeẕibe yevme-lkiyâmeh. inne-llâhe leẕû fadlin `ale-nnâsi velâkinne ekŝerahum lâ yeşkurûn.
Türkçe Meali: Allah'a karşı yalan uyduranlar kıyamet gününü ne zannederler? Doğrusu Allah'ın insanlara olan nimeti boldur, fakat çoğu şükretmezler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 61. Ayet
Arapça: وَمَا تَكُونُ فِى شَأْنٍۢ وَمَا تَتْلُوا۟ مِنْهُ مِن قُرْءَانٍۢ وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ إِلَّا كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا إِذْ تُفِيضُونَ فِيهِ ۚ وَمَا يَعْزُبُ عَن رَّبِّكَ مِن مِّثْقَالِ ذَرَّةٍۢ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَا فِى ٱلسَّمَآءِ وَلَآ أَصْغَرَ مِن ذَٰلِكَ وَلَآ أَكْبَرَ إِلَّا فِى كِتَٰبٍۢ مُّبِينٍ
Türkçe Okunuşu: vemâ tekûnu fî şe'niv vemâ tetlû minhu min kur'âniv velâ ta`melûne min `amelin illâ kunnâ `aleykum şuhûden iẕ tufîdûne fîh. vemâ ya`zubu `ar rabbike mim miŝkâli ẕerratin fi-l'ardi velâ fi-ssemâi velâ asğara min ẕâlike velâ ekbera illâ fî kitâbim mubîn.
Türkçe Meali: Ne iş yaparsan yap ve sizler ona dair Kuran'dan ne okursanız okuyun; ne yaparsanız yapın; yaptıklarınıza daldığınız anda, mutlaka Biz sizi görürüz. Yerde ve gökte hiçbir zerre Rabbinden gizli değildir. Bundan daha küçüğü veya daha büyüğü şüphesiz apaçık bir Kitap'dadır.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 62. Ayet
Arapça: أَلَآ إِنَّ أَوْلِيَآءَ ٱللَّهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Türkçe Okunuşu: elâ inne evliyâe-llâhi lâ ḫavfun `aleyhim velâ hum yahzenûn.
Türkçe Meali: İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 63. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَكَانُوا۟ يَتَّقُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne âmenû vekânû yettekûn.
Türkçe Meali: Onlar Allah'a inanmış ve O'na karşı gelmekten sakınmışlardır.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 64. Ayet
Arapça: لَهُمُ ٱلْبُشْرَىٰ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا وَفِى ٱلْءَاخِرَةِ ۚ لَا تَبْدِيلَ لِكَلِمَٰتِ ٱللَّهِ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلْفَوْزُ ٱلْعَظِيمُ
Türkçe Okunuşu: lehumu-lbuşrâ fi-lhayâti-ddunyâ vefi-l'âḫirah. lâ tebdîle likelimâti-llâh. ẕâlike huve-lfevzu-l`ażîm.
Türkçe Meali: Dünya hayatında da, ahirette de müjde onlaradır. Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. Bu büyük başarıdır.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 65. Ayet
Arapça: وَلَا يَحْزُنكَ قَوْلُهُمْ ۘ إِنَّ ٱلْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا ۚ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ
Türkçe Okunuşu: velâ yahzunke kavluhum. inne-l`izzete lillâhi cemî`â. huve-ssemî`u-l`alîm.
Türkçe Meali: İnkarcıların sözleri seni üzmesin, çünkü bütün kudret Allah'ındır. O, işitir ve bilir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 66. Ayet
Arapça: أَلَآ إِنَّ لِلَّهِ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ ۗ وَمَا يَتَّبِعُ ٱلَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ شُرَكَآءَ ۚ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ
Türkçe Okunuşu: elâ inne lillâhi men fi-ssemâvâti vemen fi-l'ard. vemâ yettebi`u-lleẕîne yed`ûne min dûni-llâhi şurakâ'. iy yettebi`ûne ille-żżanne vein hum illâ yaḫrusûn.
Türkçe Meali: İyi bilin ki, göklerde ve yerde kim varsa hepsi Allah'ındır. Allah'ı bırakıp ortak koşanlar sadece zanna uyanlardır. Onlar ancak tahminde bulunuyorlar.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 67. Ayet
Arapça: هُوَ ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيْلَ لِتَسْكُنُوا۟ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبْصِرًا ۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍۢ لِّقَوْمٍۢ يَسْمَعُونَ
Türkçe Okunuşu: huve-lleẕî ce`ale lekumu-lleyle liteskunû fîhi vennehâra mubsirâ. inne fî ẕâlike leâyâtil likavmiy yesme`ûn.
Türkçe Meali: Size geceyi dinlenesiniz diye karanlık ve gündüzü çalışasınız diye aydınlık olarak yaratan Allah'tır. Kulak veren millet için bunlarda ayetler vardır.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 68. Ayet
Arapça: قَالُوا۟ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدًۭا ۗ سُبْحَٰنَهُۥ ۖ هُوَ ٱلْغَنِىُّ ۖ لَهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۚ إِنْ عِندَكُم مِّن سُلْطَٰنٍۭ بِهَٰذَآ ۚ أَتَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: kâlu-tteḫaẕe-llâhu veleden subhâneh. huve-lğaniyy. lehû mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'ard. in `indekum min sultânim bihâẕâ. etekûlûne `ale-llâhi mâ lâ ta`lemûn.
Türkçe Meali: "Allah çocuk edindi" dediler; haşa; O müstağnidir; göklerde ve yerde olanlara sahiptir. Elinizde, onun çocuk edindiğine dair bir delil yoktur, bilmediğiniz şeyi Allah'a karşı nasıl söylüyorsunuz?
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 69. Ayet
Arapça: قُلْ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ
Türkçe Okunuşu: kul inne-lleẕîne yefterûne `ale-llâhi-lkeẕibe lâ yuflihûn.
Türkçe Meali: De ki: "Allah'a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa erişemezler."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 70. Ayet
Arapça: مَتَٰعٌۭ فِى ٱلدُّنْيَا ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ نُذِيقُهُمُ ٱلْعَذَابَ ٱلشَّدِيدَ بِمَا كَانُوا۟ يَكْفُرُونَ
Türkçe Okunuşu: metâ`un fi-ddunyâ ŝumme ileynâ merci`uhum ŝumme nuẕîkuhumu-l`aẕâbe-şşedîde bimâ kânû yekfurûn.
Türkçe Meali: Onlar için dünyada bir müddet geçinme vardır, sonra dönüşleri Bizedir. İnkarlarına karşılık onlara çetin azab taddıracağız.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 71. Ayet
Arapça: ۞ وَٱتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ نُوحٍ إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِۦ يَٰقَوْمِ إِن كَانَ كَبُرَ عَلَيْكُم مَّقَامِى وَتَذْكِيرِى بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ فَعَلَى ٱللَّهِ تَوَكَّلْتُ فَأَجْمِعُوٓا۟ أَمْرَكُمْ وَشُرَكَآءَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُنْ أَمْرُكُمْ عَلَيْكُمْ غُمَّةًۭ ثُمَّ ٱقْضُوٓا۟ إِلَىَّ وَلَا تُنظِرُونِ
Türkçe Okunuşu: vetlu `aleyhim nebee nûh. iẕ kâle likavmihî yâ kavmi in kâne kebura `aleykum mekâmî veteẕkîrî biâyâti-llâhi fe`ale-llâhi tevekkeltu feecmi`û emrakum veşurakâekum ŝumme lâ yekun emrukum `aleykum ğummeten ŝumme-kdû ileyye velâ tunżirûn.
Türkçe Meali: Onlara Nuh'un başından geçenleri anlat: Milletine, "Ey milletim! Eğer durumum, Allah'ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geliyorsa ki ben Allah'a güvenmişimdir siz ve koştuğunuz ortaklar elbirliği edin; yapacağınız iş sonra size bir tasa vermesin. Sonra onu bana uygulayın ve beni ertelemeyin" demişti.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 72. Ayet
Arapça: فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُم مِّنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِىَ إِلَّا عَلَى ٱللَّهِ ۖ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ ٱلْمُسْلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: fein tevelleytum femâ seeltukum min ecr. in ecriye illâ `ale-llâhi veumirtu en ekûne mine-lmuslimîn.
Türkçe Meali: "Eğer yüz çevirirseniz bilin ki, ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim Allah'a aiddir. Müslimlerden olmakla emrolundum."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 73. Ayet
Arapça: فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَٰهُ وَمَن مَّعَهُۥ فِى ٱلْفُلْكِ وَجَعَلْنَٰهُمْ خَلَٰٓئِفَ وَأَغْرَقْنَا ٱلَّذِينَ كَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا ۖ فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُنذَرِينَ
Türkçe Okunuşu: fekeẕẕebûhu fenecceynâhu vemem me`ahû fi-lfulki vece`alnâhum ḫalâife veağrakne-lleẕîne keẕẕebû biâyâtinâ. fenżur keyfe kâne `âkibetu-lmunẕerîn.
Türkçe Meali: Onu yalancı saydılar; ama Biz onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Onları ötekilerin yerine geçirdik, ayetlerimizi yalanlayanları suda boğduk. Uyarılanlardan söz dinlemeyenlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 74. Ayet
Arapça: ثُمَّ بَعَثْنَا مِنۢ بَعْدِهِۦ رُسُلًا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ فَجَآءُوهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ فَمَا كَانُوا۟ لِيُؤْمِنُوا۟ بِمَا كَذَّبُوا۟ بِهِۦ مِن قَبْلُ ۚ كَذَٰلِكَ نَطْبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِ ٱلْمُعْتَدِينَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme be`aŝnâ mim ba`dihî rusulen ilâ kavmihim fecâûhum bilbeyyinâti femâ kânû liyu'minû bimâ keẕẕebû bihî min kabl. keẕâlike natbe`u `alâ kulûbi-lmu`tedîn.
Türkçe Meali: Sonra onun ardından milletlere peygamberler gönderdik, onlara belgeler getirdiler. Diğerlerinin daha önce yalan saymış olduklarına bunlar da inanmadılar. Aşırı gidenlerin kalblerini işte böylece mühürleriz.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 75. Ayet
Arapça: ثُمَّ بَعَثْنَا مِنۢ بَعْدِهِم مُّوسَىٰ وَهَٰرُونَ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَإِي۟هِۦ بِـَٔايَٰتِنَا فَٱسْتَكْبَرُوا۟ وَكَانُوا۟ قَوْمًۭا مُّجْرِمِينَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme be`aŝnâ mim ba`dihim mûsâ vehârûne ilâ fir`avne vemeleihî biâyâtinâ festekberû vekânû kavmem mucrimîn.
Türkçe Meali: Onların ardından da Firavun ve erkanına ayetlerimizle Musa ve Harun'u gönderdik. Ama büyüklük tasladılar ve suçlu bir millet oldular.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 76. Ayet
Arapça: فَلَمَّا جَآءَهُمُ ٱلْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُوٓا۟ إِنَّ هَٰذَا لَسِحْرٌۭ مُّبِينٌۭ
Türkçe Okunuşu: felemmâ câehumu-lhakku min `indinâ kâlû inne hâẕâ lesihrum mubîn.
Türkçe Meali: Gerçek, katımızdan onlara gelince: "Doğrusu bu apaçık bir büyüdür" dediler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 77. Ayet
Arapça: قَالَ مُوسَىٰٓ أَتَقُولُونَ لِلْحَقِّ لَمَّا جَآءَكُمْ ۖ أَسِحْرٌ هَٰذَا وَلَا يُفْلِحُ ٱلسَّٰحِرُونَ
Türkçe Okunuşu: kâle mûsâ etekûlûne lilhakki lemmâ câekum. esihrun hâẕâ. velâ yuflihu-ssâhirûn.
Türkçe Meali: Musa: "Size gelen gerçeğe dil mi uzatırsınız? Bu sihir midir? Sihirbazlar zaten başarı kazanamazlar" dedi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 78. Ayet
Arapça: قَالُوٓا۟ أَجِئْتَنَا لِتَلْفِتَنَا عَمَّا وَجَدْنَا عَلَيْهِ ءَابَآءَنَا وَتَكُونَ لَكُمَا ٱلْكِبْرِيَآءُ فِى ٱلْأَرْضِ وَمَا نَحْنُ لَكُمَا بِمُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: kâlû eci'tenâ litelfitenâ `ammâ vecednâ `aleyhi âbâenâ vetekûne lekume-lkibriyâu fi-l'ard. vemâ nahnu lekumâ bimu'minîn.
Türkçe Meali: "Siz ikiniz, bizi babalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan çevirmek ve yeryüzünün büyükleri olasınız diye mi geldiniz? Biz size inanmıyoruz" dediler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 79. Ayet
Arapça: وَقَالَ فِرْعَوْنُ ٱئْتُونِى بِكُلِّ سَٰحِرٍ عَلِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: vekâle fir`avnu-'tûnî bikulli sâhirin `alîm.
Türkçe Meali: Firavun: "Bütün bilgin sihirbazları bana getirin" dedi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 80. Ayet
Arapça: فَلَمَّا جَآءَ ٱلسَّحَرَةُ قَالَ لَهُم مُّوسَىٰٓ أَلْقُوا۟ مَآ أَنتُم مُّلْقُونَ
Türkçe Okunuşu: felemmâ câe-sseharatu kâle lehum mûsâ elkû mâ entum mulkûn.
Türkçe Meali: Sihirbazlar gelince Musa onlara: "Atacağınızı atın" dedi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 81. Ayet
Arapça: فَلَمَّآ أَلْقَوْا۟ قَالَ مُوسَىٰ مَا جِئْتُم بِهِ ٱلسِّحْرُ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ سَيُبْطِلُهُۥٓ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُصْلِحُ عَمَلَ ٱلْمُفْسِدِينَ
Türkçe Okunuşu: felemmâ elkav kâle mûsâ mâ ci'tum bihi-ssihr. inne-llâhe seyubtiluh. inne-llâhe lâ yuslihu `amele-lmufsidîn.
Türkçe Meali: Attıklarında, Musa: "Yaptığınız sihirdir, fakat Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini elbette düzeltmez. Suçlular istemese de Allah sözleriyle hakkı gerçekleştirecektir" dedi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 82. Ayet
Arapça: وَيُحِقُّ ٱللَّهُ ٱلْحَقَّ بِكَلِمَٰتِهِۦ وَلَوْ كَرِهَ ٱلْمُجْرِمُونَ
Türkçe Okunuşu: veyuhikku-llâhu-lhakka bikelimâtihî velev kerihe-lmucrimûn.
Türkçe Meali: Attıklarında, Musa: "Yaptığınız sihirdir, fakat Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini elbette düzeltmez. Suçlular istemese de Allah sözleriyle hakkı gerçekleştirecektir" dedi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 83. Ayet
Arapça: فَمَآ ءَامَنَ لِمُوسَىٰٓ إِلَّا ذُرِّيَّةٌۭ مِّن قَوْمِهِۦ عَلَىٰ خَوْفٍۢ مِّن فِرْعَوْنَ وَمَلَإِي۟هِمْ أَن يَفْتِنَهُمْ ۚ وَإِنَّ فِرْعَوْنَ لَعَالٍۢ فِى ٱلْأَرْضِ وَإِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلْمُسْرِفِينَ
Türkçe Okunuşu: femâ âmene limûsâ illâ ẕurriyyetum min kavmihî `alâ ḫavfim min fir`avne vemeleihim ey yeftinehum. veinne fir`avne le`âlin fi-l'ard. veinnehû lemine-lmusrifîn.
Türkçe Meali: Firavun ve erkanının kendilerine fenalık yapmasından korktuklarından, milletinin bir kısım gençleri dışında, kimse Musa'ya inanmamıştı, çünkü Firavun o yerde hakimdi. O, gerçekten aşırı gidenlerdendi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 84. Ayet
Arapça: وَقَالَ مُوسَىٰ يَٰقَوْمِ إِن كُنتُمْ ءَامَنتُم بِٱللَّهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُوٓا۟ إِن كُنتُم مُّسْلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: vekâle mûsâ yâ kavmi in kuntum âmentum billâhi fe`aleyhi tevekkelû in kuntum muslimîn.
Türkçe Meali: Musa: "Ey milletim! Allah'a inanıyorsanız ve teslim olmuşsanız O'na güvenin" dedi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 85. Ayet
Arapça: فَقَالُوا۟ عَلَى ٱللَّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةًۭ لِّلْقَوْمِ ٱلظَّٰلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: fekâlû `ale-llâhi tevekkelnâ. rabbenâ lâ tec`alnâ fitnetel lilkavmi-żżâlimîn.
Türkçe Meali: "Allah'a güvendik; Ey Rabbimiz! Zalim bir millet ile bizi sınama, rahmetinle bizi kafirlerden kurtar" dediler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 86. Ayet
Arapça: وَنَجِّنَا بِرَحْمَتِكَ مِنَ ٱلْقَوْمِ ٱلْكَٰفِرِينَ
Türkçe Okunuşu: veneccinâ birahmetike mine-lkavmi-lkâfirîn.
Türkçe Meali: "Allah'a güvendik; Ey Rabbimiz! Zalim bir millet ile bizi sınama, rahmetinle bizi kafirlerden kurtar" dediler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 87. Ayet
Arapça: وَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰ وَأَخِيهِ أَن تَبَوَّءَا لِقَوْمِكُمَا بِمِصْرَ بُيُوتًۭا وَٱجْعَلُوا۟ بُيُوتَكُمْ قِبْلَةًۭ وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ ۗ وَبَشِّرِ ٱلْمُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: veevhaynâ ilâ mûsâ veeḫîhi en tebevveâ likavmikumâ bimisra buyûtev vec`alû buyûtekum kibletev veekîmu-ssalâh. vebeşşiri-lmu'minîn.
Türkçe Meali: Musa ve kardeşine: "Mısır'da milletinize evler hazırlayın; evlerinizi namazgah edinin, namaz kılın" diye vahyettik, "İnananlara müjde et."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 88. Ayet
Arapça: وَقَالَ مُوسَىٰ رَبَّنَآ إِنَّكَ ءَاتَيْتَ فِرْعَوْنَ وَمَلَأَهُۥ زِينَةًۭ وَأَمْوَٰلًۭا فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا رَبَّنَا لِيُضِلُّوا۟ عَن سَبِيلِكَ ۖ رَبَّنَا ٱطْمِسْ عَلَىٰٓ أَمْوَٰلِهِمْ وَٱشْدُدْ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُوا۟ حَتَّىٰ يَرَوُا۟ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَلِيمَ
Türkçe Okunuşu: vekâle mûsâ rabbenâ inneke âteyte fir`avne vemeleehû zînetev veemvâlen fi-lhayâti-ddunyâ rabbenâ liyudillû `an sebîlik. rabbene-tmis `alâ emvâlihim veşdud `alâ kulûbihim felâ yu'minû hattâ yeravu-l`aẕâbe-l'elîm.
Türkçe Meali: Musa: "Rabbimiz! Doğrusu sen Firavun'a ve erkanına ziynetler ve dünya hayatında mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan şaşırtmaları için mi? Rabbimiz! Mallarını yok et, kalblerini sık; çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe inanmazlar" dedi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 89. Ayet
Arapça: قَالَ قَدْ أُجِيبَت دَّعْوَتُكُمَا فَٱسْتَقِيمَا وَلَا تَتَّبِعَآنِّ سَبِيلَ ٱلَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: kâle kad ucîbet da`vetukumâ festekîmâ velâ tettebi`ânni sebîle-lleẕîne lâ ya`lemûn.
Türkçe Meali: Allah: "İkinizin duası kabul olundu. Dürüst hareket edin; bilmeyenlerin yoluna asla uymayın" dedi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 90. Ayet
Arapça: ۞ وَجَٰوَزْنَا بِبَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ٱلْبَحْرَ فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُۥ بَغْيًۭا وَعَدْوًا ۖ حَتَّىٰٓ إِذَآ أَدْرَكَهُ ٱلْغَرَقُ قَالَ ءَامَنتُ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱلَّذِىٓ ءَامَنَتْ بِهِۦ بَنُوٓا۟ إِسْرَٰٓءِيلَ وَأَنَا۠ مِنَ ٱلْمُسْلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: vecâveznâ bibenî isrâîle-lbahra feetbe`ahum fir`avnu vecunûduhû bağyev ve`advâ. hattâ iẕâ edrakehu-lğaraku kâle âmentu ennehû lâ ilâhe ille-lleẕî âmenet bihî benû isrâîle veenâ mine-lmuslimîn.
Türkçe Meali: İsrailoğullarını denizden geçirdik, Firavun ve askerleri haksızlık ve düşmanlıkla ardlarına düştüler. Firavun boğulacağı anda: "İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, artık ben O'na teslim olanlardanım" dedi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 91. Ayet
Arapça: ءَآلْـَٰٔنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنتَ مِنَ ٱلْمُفْسِدِينَ
Türkçe Okunuşu: âl'âne vekad `asayte kablu vekunte mine-lmufsidîn.
Türkçe Meali: O'na: "Şimdi mi inandın? Daha önce baş kaldırmış ve bozgunculuk etmiştin" dendi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 92. Ayet
Arapça: فَٱلْيَوْمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُونَ لِمَنْ خَلْفَكَ ءَايَةًۭ ۚ وَإِنَّ كَثِيرًۭا مِّنَ ٱلنَّاسِ عَنْ ءَايَٰتِنَا لَغَٰفِلُونَ
Türkçe Okunuşu: felyevme nuneccîke bibedenike litekûne limen ḫalfeke âyeh. veinne keŝîram mine-nnâsi `an âyâtinâ leğâfilûn.
Türkçe Meali: "Senden sonrakilere bir ibret teşkil etmesi için bugün sadece senin cesedini çıkarıp (sahile) atacağız" dedik. Doğrusu insanların çoğu ayetlerimizden habersizdir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 93. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ بَوَّأْنَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ مُبَوَّأَ صِدْقٍۢ وَرَزَقْنَٰهُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ فَمَا ٱخْتَلَفُوا۟ حَتَّىٰ جَآءَهُمُ ٱلْعِلْمُ ۚ إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِى بَيْنَهُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُوا۟ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Türkçe Okunuşu: velekad bevve'nâ benî isrâîle mubevvee sidkiv verazaknâhum mine-ttayyibât. feme-ḫtelefû hattâ câehumu-l`ilm. inne rabbeke yakdî beynehum yevme-lkiyâmeti fîmâ kânû fîhi yaḫtelifûn.
Türkçe Meali: And olsun ki, İsrailoğullarını iyi bir yere yerleştirdik, onlara temiz rızıklar verdik, kendilerine bir bilgi gelene kadar ayrılığa düşmediler.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 94. Ayet
Arapça: فَإِن كُنتَ فِى شَكٍّۢ مِّمَّآ أَنزَلْنَآ إِلَيْكَ فَسْـَٔلِ ٱلَّذِينَ يَقْرَءُونَ ٱلْكِتَٰبَ مِن قَبْلِكَ ۚ لَقَدْ جَآءَكَ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلْمُمْتَرِينَ
Türkçe Okunuşu: fein kunte fî şekkim mimmâ enzelnâ ileyke fes'eli-lleẕîne yakraûne-lkitâbe min kablik. lekad câeke-lhakku mir rabbike felâ tekûnenne mine-lmumterîn.
Türkçe Meali: Sana indirdiğimizden şüphede isen, senden önce indirdiğimiz Kitap'ları okuyanlara sor. And olsun ki, sana Rabbinden gerçek gelmiştir, sakın şüphelenenlerden olma.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 95. Ayet
Arapça: وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ فَتَكُونَ مِنَ ٱلْخَٰسِرِينَ
Türkçe Okunuşu: velâ tekûnenne mine-lleẕîne keẕẕebû biâyâti-llâhi fetekûne mine-lḫâsirîn.
Türkçe Meali: Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan da olma, yoksa kaybedenlerden olursun.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 96. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ حَقَّتْ عَلَيْهِمْ كَلِمَتُ رَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne hakkat `aleyhim kelimetu rabbike lâ yu'minûn.
Türkçe Meali: Doğrusu Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, can yakıcı azabı görene kadar kendilerine her türlü belge gelse bile inanmazlar.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 97. Ayet
Arapça: وَلَوْ جَآءَتْهُمْ كُلُّ ءَايَةٍ حَتَّىٰ يَرَوُا۟ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَلِيمَ
Türkçe Okunuşu: velev câethum kullu âyetin hattâ yeravu-l`aẕâbe-l'elîm.
Türkçe Meali: Doğrusu Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, can yakıcı azabı görene kadar kendilerine her türlü belge gelse bile inanmazlar.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 98. Ayet
Arapça: فَلَوْلَا كَانَتْ قَرْيَةٌ ءَامَنَتْ فَنَفَعَهَآ إِيمَٰنُهَآ إِلَّا قَوْمَ يُونُسَ لَمَّآ ءَامَنُوا۟ كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ ٱلْخِزْىِ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا وَمَتَّعْنَٰهُمْ إِلَىٰ حِينٍۢ
Türkçe Okunuşu: felevlâ kânet karyetun âmenet fenefe`ahâ îmânuhâ illâ kavme yûnus. lemmâ âmenû keşefnâ `anhum `aẕâbe-lḫizyi fi-lhayâti-ddunyâ vemetta`nâhum ilâ hîn.
Türkçe Meali: Bir kent halkı inanmalı değil miydi ki, imanları kendilerine fayda versin! İşte Yunus'un milleti, inandığı zaman, dünya hayatında rezilliği gerektiren azabı onlardan kaldırdık ve onları bir süre daha bu dünyada geçindirdik.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 99. Ayet
Arapça: وَلَوْ شَآءَ رَبُّكَ لَءَامَنَ مَن فِى ٱلْأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا ۚ أَفَأَنتَ تُكْرِهُ ٱلنَّاسَ حَتَّىٰ يَكُونُوا۟ مُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: velev şâe rabbuke leâmene men fi-l'ardi kulluhum cemî`â. efeente tukrihu-nnâse hattâ yekûnû mu'minîn.
Türkçe Meali: Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı. Öyle iken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 100. Ayet
Arapça: وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَن تُؤْمِنَ إِلَّا بِإِذْنِ ٱللَّهِ ۚ وَيَجْعَلُ ٱلرِّجْسَ عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ kâne linefsin en tu'mine illâ biiẕni-llâh. veyec`alu-rricse `ale-lleẕîne lâ ya`kilûn.
Türkçe Meali: Allah'ın izni olmadıkça hiç kimse inanamaz. O, aklını kullanmayanlara kötü bir azab verir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 101. Ayet
Arapça: قُلِ ٱنظُرُوا۟ مَاذَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ وَمَا تُغْنِى ٱلْءَايَٰتُ وَٱلنُّذُرُ عَن قَوْمٍۢ لَّا يُؤْمِنُونَ
Türkçe Okunuşu: kuli-nżurû mâẕâ fi-ssemâvâti vel'ard. vemâ tuğni-l'âyâtu vennuẕuru `an kavmil lâ yu'minûn.
Türkçe Meali: "Göklerde ve yerde neler var, bir bakın" de. İnanmayacak bir millete ayetler ve uyarmalar fayda vermez.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 102. Ayet
Arapça: فَهَلْ يَنتَظِرُونَ إِلَّا مِثْلَ أَيَّامِ ٱلَّذِينَ خَلَوْا۟ مِن قَبْلِهِمْ ۚ قُلْ فَٱنتَظِرُوٓا۟ إِنِّى مَعَكُم مِّنَ ٱلْمُنتَظِرِينَ
Türkçe Okunuşu: fehel yenteżirûne illâ miŝle eyyâmi-lleẕîne ḫalev min kablihim. kul fenteżirû innî me`akum mine-lmunteżirîn.
Türkçe Meali: Kendilerinden önce geçenlerin başlarına gelen olaylardan başka bir şey mi bekliyorlar? "Bekleyin, ben de sizinle beraber beklemekteyim" de.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 103. Ayet
Arapça: ثُمَّ نُنَجِّى رُسُلَنَا وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ۚ كَذَٰلِكَ حَقًّا عَلَيْنَا نُنجِ ٱلْمُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme nuneccî rusulenâ velleẕîne âmenû keẕâlik. hakkan `aleynâ nunci-lmu'minîn.
Türkçe Meali: Sonra Biz, peygamberlerimizi ve inananları böylece kurtarırız, inananları (verdiğimiz söz gereğince) kurtarmamız Bize haktır.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 104. Ayet
Arapça: قُلْ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِن كُنتُمْ فِى شَكٍّۢ مِّن دِينِى فَلَآ أَعْبُدُ ٱلَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلَٰكِنْ أَعْبُدُ ٱللَّهَ ٱلَّذِى يَتَوَفَّىٰكُمْ ۖ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: kul yâ eyyuhe-nnâsu in kuntum fî şekkim min dînî felâ a`budu-lleẕîne ta`budûne min dûni-llâhi velâkin a`budu-llâhe-lleẕî yeteveffâkum. veumirtu en ekûne mine-lmu'minîn.
Türkçe Meali: De ki: "Ey insanlar! Benim dinimden şüphede iseniz bilin ki ben Allah'tan başka taptıklarınıza tapmam. Ancak, sizi öldürecek olan Allah'a kulluk ederim. İnananlardan olmakla emrolundum."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 105. Ayet
Arapça: وَأَنْ أَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًۭا وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلْمُشْرِكِينَ
Türkçe Okunuşu: veen ekim vecheke lildîni hanîfâ. velâ tekûnenne mine-lmuşrikîn.
Türkçe Meali: (Muhammed'e) "Yüzünü, doğruya yönelmiş olarak dine çevir, sakın ortak koşanlardan olma; sana fayda da zarar da veremeyecek, Allah'tan başkasına yalvarma; öyle yaparsan şüphesiz, zalimlerden olursun" denildi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 106. Ayet
Arapça: وَلَا تَدْعُ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكَ وَلَا يَضُرُّكَ ۖ فَإِن فَعَلْتَ فَإِنَّكَ إِذًۭا مِّنَ ٱلظَّٰلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: velâ ted`u min dûni-llâhi mâ lâ yenfe`uke velâ yedurruk. fein fe`alte feinneke iẕem mine-żżâlimîn.
Türkçe Meali: (Muhammed'e) "Yüzünü, doğruya yönelmiş olarak dine çevir, sakın ortak koşanlardan olma; sana fayda da zarar da veremeyecek, Allah'tan başkasına yalvarma; öyle yaparsan şüphesiz, zalimlerden olursun" denildi.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 107. Ayet
Arapça: وَإِن يَمْسَسْكَ ٱللَّهُ بِضُرٍّۢ فَلَا كَاشِفَ لَهُۥٓ إِلَّا هُوَ ۖ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍۢ فَلَا رَآدَّ لِفَضْلِهِۦ ۚ يُصِيبُ بِهِۦ مَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦ ۚ وَهُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
Türkçe Okunuşu: veiy yemseske-llâhu bidurrin felâ kâşife lehû illâ hû. veiy yuridke biḫayrin felâ râdde lifadlih. yusîbu bihî mey yeşâu min `ibâdih. vehuve-lğafûru-rrahîm.
Türkçe Meali: Allah sana bir sıkıntı verirse, onu O'ndan başkası gideremez. Sana bir iyilik dilerse O'nun nimetini engelleyecek yoktur. O'nu kullarından dilediğine verir. O, bağışlayandır, merhametlidir.
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 108. Ayet
Arapça: قُلْ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدْ جَآءَكُمُ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكُمْ ۖ فَمَنِ ٱهْتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهْتَدِى لِنَفْسِهِۦ ۖ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا ۖ وَمَآ أَنَا۠ عَلَيْكُم بِوَكِيلٍۢ
Türkçe Okunuşu: kul yâ eyyuhe-nnâsu kad câekumu-lhakku mir rabbikum. femeni-htedâ feinnemâ yehtedî linefsih. vemen dalle feinnemâ yedillu `aleyhâ. vemâ ene `aleykum bivekîl.
Türkçe Meali: De ki: "Ey insanlar! Rabbinizden size gerçek gelmiştir. Doğru yola giren ancak kendisi için girmiş ve sapıtan da kendi zararına olarak sapıtmıştır. Ben sizin üzerinize vekil değilim."
سُورَةُ يُونُسَ - Yunus Suresi - 109. Ayet
Arapça: وَٱتَّبِعْ مَا يُوحَىٰٓ إِلَيْكَ وَٱصْبِرْ حَتَّىٰ يَحْكُمَ ٱللَّهُ ۚ وَهُوَ خَيْرُ ٱلْحَٰكِمِينَ
Türkçe Okunuşu: vettebi` mâ yûhâ ileyke vasbir hattâ yahkume-llâh. vehuve ḫayru-lhâkimîn.
Türkçe Meali: Sana vahyedilene uy; Allah hükmünü verene kadar sabret. O, hüküm verenlerin en iyisidir.
سُورَةُ هُودٍ - Hud Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ الٓر ۚ كِتَٰبٌ أُحْكِمَتْ ءَايَٰتُهُۥ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِن لَّدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ
Türkçe Okunuşu: elif-lâm-râ. kitâbun uhkimet âyâtuhû ŝumme fussilet mil ledun hakîmin ḫabîr.
Türkçe Meali: Elif, Lam, Ra. Bu Kitap, hakim ve haberdar olan Allah tarafından, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayetleri kesin kılınmış, sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitap'dır. Ben size, O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim. Rabbinizden mağfiret dileyin ve O'na tevbe edin ki, belli bir süreye kadar sizi güzelce geçindirsin ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz o zaman ben doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkarım.
سُورَةُ هُودٍ - Hud Suresi - 2. Ayet
Arapça: أَلَّا تَعْبُدُوٓا۟ إِلَّا ٱللَّهَ ۚ إِنَّنِى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌۭ وَبَشِيرٌۭ
Türkçe Okunuşu: ellâ ta`budû ille-llâh. innenî lekum minhu neẕîruv vebeşîr.
Türkçe Meali: Elif, Lam, Ra. Bu Kitap, hakim ve haberdar olan Allah tarafından, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayetleri kesin kılınmış, sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitap'dır. Ben size, O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim. Rabbinizden mağfiret dileyin ve O'na tevbe edin ki, belli bir süreye kadar sizi güzelce geçindirsin ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz o zaman ben doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkarım.
سُورَةُ هُودٍ - Hud Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَأَنِ ٱسْتَغْفِرُوا۟ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوٓا۟ إِلَيْهِ يُمَتِّعْكُم مَّتَٰعًا حَسَنًا إِلَىٰٓ أَجَلٍۢ مُّسَمًّۭى وَيُؤْتِ كُلَّ ذِى فَضْلٍۢ فَضْلَهُۥ ۖ وَإِن تَوَلَّوْا۟ فَإِنِّىٓ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍۢ كَبِيرٍ
Türkçe Okunuşu: veeni-stağfirû rabbekum ŝumme tûbû ileyhi yumetti`kum metâ`an hasenen ilâ ecelim musemmev veyu'ti kulle ẕî fadlin fadleh. vein tevellev feinnî eḫâfu `aleykum `aẕâbe yevmin kebîr.
Türkçe Meali: Elif, Lam, Ra. Bu Kitap, hakim ve haberdar olan Allah tarafından, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayetleri kesin kılınmış, sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitap'dır. Ben size, O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim. Rabbinizden mağfiret dileyin ve O'na tevbe edin ki, belli bir süreye kadar sizi güzelce geçindirsin ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz o zaman ben doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkarım.
سُورَةُ هُودٍ - Hud Suresi - 4. Ayet
Arapça: إِلَى ٱللَّهِ مَرْجِعُكُمْ ۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍۢ قَدِيرٌ
Türkçe Okunuşu: ile-llâhi merci`ukum. vehuve `alâ kulli şey'in kadîr.
Türkçe Meali: Dönüşünüz ancak Allah'adır. O her şeye Kadir'dir.
سُورَةُ هُودٍ - Hud Suresi - 5. Ayet
Arapça: أَلَآ إِنَّهُمْ يَثْنُونَ صُدُورَهُمْ لِيَسْتَخْفُوا۟ مِنْهُ ۚ أَلَا حِينَ يَسْتَغْشُونَ ثِيَابَهُمْ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ ۚ إِنَّهُۥ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Türkçe Okunuşu: elâ innehum yeŝnûne sudûrahum liyestaḫfû minh. elâ hîne yestağşûne ŝiyâbehum ya`lemu mâ yusirrûne vemâ yu`linûne. innehû `alîmum biẕâti-ssudûr.
Türkçe Meali: Bilin ki, onlar Kuran okunurken gizlenmek için iki büklüm olurlar. Bilin ki, elbiselerine büründüklerinde bile Allah onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. Çünkü O, kalblerde olanı bilendir.