سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ الٓر ۚ تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ وَقُرْءَانٍۢ مُّبِينٍۢ
Türkçe Okunuşu: elif-lâm-râ. tilke âyâtu-lkitâbi vekur'ânim mubîn.
Türkçe Meali: Elif, Lam, Ra. Bunlar Kitap'ın ve apaçık olan Kuran'ın ayetleridir.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 2. Ayet
Arapça: رُّبَمَا يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَوْ كَانُوا۟ مُسْلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: rubemâ yeveddu-lleẕîne keferû lev kânû muslimîn.
Türkçe Meali: İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 3. Ayet
Arapça: ذَرْهُمْ يَأْكُلُوا۟ وَيَتَمَتَّعُوا۟ وَيُلْهِهِمُ ٱلْأَمَلُ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: ẕerhum ye'kulû veyetemette`û veyulhihimu-l'emelu fesevfe ya`lemûn.
Türkçe Meali: Bırak onları yesinler, zevk alsınlar; ümit onları avundursun; ilerde öğrenecekler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَمَآ أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا وَلَهَا كِتَابٌۭ مَّعْلُومٌۭ
Türkçe Okunuşu: vemâ ehleknâ min karyetin illâ velehâ kitâbum ma`lûm.
Türkçe Meali: Yok ettiğimiz herhangi bir kasabanın elbette belli bir yazısı vardır.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 5. Ayet
Arapça: مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَـْٔخِرُونَ
Türkçe Okunuşu: mâ tesbiku min ummetin ecelehâ vemâ yeste'ḫirûn.
Türkçe Meali: Hiçbir ümmet kendi süresini öne alamaz, geciktiremez de.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 6. Ayet
Arapça: وَقَالُوا۟ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِى نُزِّلَ عَلَيْهِ ٱلذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌۭ
Türkçe Okunuşu: vekâlû yâ eyyuhe-lleẕî nuzzile `aleyhi-ẕẕikru inneke lemecnûn.
Türkçe Meali: Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 7. Ayet
Arapça: لَّوْ مَا تَأْتِينَا بِٱلْمَلَٰٓئِكَةِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
Türkçe Okunuşu: lev mâ te'tînâ bilmelâiketi in kunte mine-ssâdikîn.
Türkçe Meali: Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 8. Ayet
Arapça: مَا نُنَزِّلُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةَ إِلَّا بِٱلْحَقِّ وَمَا كَانُوٓا۟ إِذًۭا مُّنظَرِينَ
Türkçe Okunuşu: mâ nunezzilu-lmelâikete illâ bilhakki vemâ kânû iẕem munżarîn.
Türkçe Meali: Biz melekleri ancak gerekince indiririz. O takdirde de ceza görecekler asla geri bırakılmazlar.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 9. Ayet
Arapça: إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا ٱلذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَٰفِظُونَ
Türkçe Okunuşu: innâ nahnu nezzelne-ẕẕikra veinnâ lehû lehâfiżûn.
Türkçe Meali: Doğrusu Kitap'ı Biz indirdik, onun koruyucusu elbette Biziz.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِى شِيَعِ ٱلْأَوَّلِينَ
Türkçe Okunuşu: velekad erselnâ min kablike fî şiye`i-l'evvelîn.
Türkçe Meali: And olsun ki, senden önce çeşitli ümmetlere peygamber göndermiştik.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 11. Ayet
Arapça: وَمَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُوا۟ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ ye'tîhim mir rasûlin illâ kânû bihî yestehziûn.
Türkçe Meali: Onlara gelen her peygamberi alaya alıyorlardı.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 12. Ayet
Arapça: كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُۥ فِى قُلُوبِ ٱلْمُجْرِمِينَ
Türkçe Okunuşu: keẕâlike neslukuhû fî kulûbi-lmucrimîn.
Türkçe Meali: Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 13. Ayet
Arapça: لَا يُؤْمِنُونَ بِهِۦ ۖ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ ٱلْأَوَّلِينَ
Türkçe Okunuşu: lâ yu'minûne bihî vekad ḫalet sunnetu-l'evvelîn.
Türkçe Meali: Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 14. Ayet
Arapça: وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًۭا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فَظَلُّوا۟ فِيهِ يَعْرُجُونَ
Türkçe Okunuşu: velev fetahnâ `aleyhim bâbem mine-ssemâi feżallû fîhi ya`rucûn.
Türkçe Meali: Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: "Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik" derler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 15. Ayet
Arapça: لَقَالُوٓا۟ إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَٰرُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌۭ مَّسْحُورُونَ
Türkçe Okunuşu: lekâlû innemâ sukkirat ebsârunâ bel nahnu kavmum meshûrûn.
Türkçe Meali: Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: "Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik" derler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 16. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِى ٱلسَّمَآءِ بُرُوجًۭا وَزَيَّنَّٰهَا لِلنَّٰظِرِينَ
Türkçe Okunuşu: velekad ce`alnâ fi-ssemâi burûcev vezeyyennâhâ linnâżirîn.
Türkçe Meali: And olsun ki, gökte burçlar meydana getirdik, onları bakanlar için donattık.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 17. Ayet
Arapça: وَحَفِظْنَٰهَا مِن كُلِّ شَيْطَٰنٍۢ رَّجِيمٍ
Türkçe Okunuşu: vehafiżnâhâ min kulli şeytânir racîm.
Türkçe Meali: Onları, kovulmuş her şeytandan koruduk.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 18. Ayet
Arapça: إِلَّا مَنِ ٱسْتَرَقَ ٱلسَّمْعَ فَأَتْبَعَهُۥ شِهَابٌۭ مُّبِينٌۭ
Türkçe Okunuşu: illâ meni-steraka-ssem`a feetbe`ahû şihâbum mubîn.
Türkçe Meali: Fakat kulak hırsızlığı yapan olursa, parlak bir ateş onu kovalar.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَٱلْأَرْضَ مَدَدْنَٰهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ وَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَىْءٍۢ مَّوْزُونٍۢ
Türkçe Okunuşu: vel'arda medednâhâ veelkaynâ fîhâ ravâsiye veembetnâ fîhâ min kulli şey'im mevzûn.
Türkçe Meali: Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her şeyi bir ölçüye göre bitirdik.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 20. Ayet
Arapça: وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَٰيِشَ وَمَن لَّسْتُمْ لَهُۥ بِرَٰزِقِينَ
Türkçe Okunuşu: vece`alnâ lekum fîhâ me`âyişe vemel lestum lehû birâzikîn.
Türkçe Meali: Orada sizin ve rızık veremeyeceğiniz kimseler için geçimlikler meydana getirdik.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 21. Ayet
Arapça: وَإِن مِّن شَىْءٍ إِلَّا عِندَنَا خَزَآئِنُهُۥ وَمَا نُنَزِّلُهُۥٓ إِلَّا بِقَدَرٍۢ مَّعْلُومٍۢ
Türkçe Okunuşu: veim min şey'in illâ `indenâ ḫazâinuh. vemâ nunezziluhû illâ bikaderim ma`lûm.
Türkçe Meali: Hazinesi Bizim katımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Biz onu ancak belli bir ölçüye göre indiririz.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 22. Ayet
Arapça: وَأَرْسَلْنَا ٱلرِّيَٰحَ لَوَٰقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءًۭ فَأَسْقَيْنَٰكُمُوهُ وَمَآ أَنتُمْ لَهُۥ بِخَٰزِنِينَ
Türkçe Okunuşu: veerselne-rriyâha levâkiha feenzelnâ mine-ssemâi mâen feeskaynâkumûh. vemâ entum lehû biḫâzinîn.
Türkçe Meali: Rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik; yukarıdan su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa siz onu toplayamazdınız.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 23. Ayet
Arapça: وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْىِۦ وَنُمِيتُ وَنَحْنُ ٱلْوَٰرِثُونَ
Türkçe Okunuşu: veinnâ lenahnu nuhyî venumîtu venahnu-lvâriŝûn.
Türkçe Meali: Doğrusu dirilten ve öldüren Biziz; hepsinin gerisinde de Biz kalırız.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 24. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَقْدِمِينَ مِنكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَـْٔخِرِينَ
Türkçe Okunuşu: velekad `alimne-lmustakdimîne minkum velekad `alimne-lmuste'ḫirîn.
Türkçe Meali: And olsun ki, sizden önce geçenleri biliriz; and olsun ki, geri kalanları da biliriz.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 25. Ayet
Arapça: وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ ۚ إِنَّهُۥ حَكِيمٌ عَلِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: veinne rabbeke huve yahşuruhum. innehû hakîmun `alîm.
Türkçe Meali: Doğrusu Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir. Şüphesiz O Hakim'dir, Herşeyi Bilen'dir.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 26. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ مِن صَلْصَٰلٍۢ مِّنْ حَمَإٍۢ مَّسْنُونٍۢ
Türkçe Okunuşu: velekad ḫalakne-l'insâne min salsâlim min hameim mesnûn.
Türkçe Meali: And olsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 27. Ayet
Arapça: وَٱلْجَآنَّ خَلَقْنَٰهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ ٱلسَّمُومِ
Türkçe Okunuşu: velcânne ḫalaknâhu min kablu min nâri-ssemûm.
Türkçe Meali: Cinleri de, daha önce, dumansız ateşten yarattık.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 28. Ayet
Arapça: وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَٰٓئِكَةِ إِنِّى خَٰلِقٌۢ بَشَرًۭا مِّن صَلْصَٰلٍۢ مِّنْ حَمَإٍۢ مَّسْنُونٍۢ
Türkçe Okunuşu: veiẕ kâle rabbuke lilmelâiketi innî ḫâlikum beşeram min salsâlim min hameim mesnûn.
Türkçe Meali: 'Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 29. Ayet
Arapça: فَإِذَا سَوَّيْتُهُۥ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِى فَقَعُوا۟ لَهُۥ سَٰجِدِينَ
Türkçe Okunuşu: feiẕâ sevveytuhû venefaḫtu fîhi mir rûhî feka`û lehû sâcidîn.
Türkçe Meali: 'Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 30. Ayet
Arapça: فَسَجَدَ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
Türkçe Okunuşu: fesecede-lmelâiketu kulluhum ecme`ûn.
Türkçe Meali: Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 31. Ayet
Arapça: إِلَّآ إِبْلِيسَ أَبَىٰٓ أَن يَكُونَ مَعَ ٱلسَّٰجِدِينَ
Türkçe Okunuşu: illâ iblîs. ebâ ey yekûne me`a-ssâcidîn.
Türkçe Meali: Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 32. Ayet
Arapça: قَالَ يَٰٓإِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ ٱلسَّٰجِدِينَ
Türkçe Okunuşu: kâle yâ iblîsu mâ leke ellâ tekûne me`a-ssâcidîn.
Türkçe Meali: Allah: "Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir?" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 33. Ayet
Arapça: قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُۥ مِن صَلْصَٰلٍۢ مِّنْ حَمَإٍۢ مَّسْنُونٍۢ
Türkçe Okunuşu: kâle lem ekul liescude libeşerin ḫalaktehû min salsâlim min hameim mesnûn.
Türkçe Meali: O: "Balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 34. Ayet
Arapça: قَالَ فَٱخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: kâle faḫruc minhâ feinneke racîm.
Türkçe Meali: "Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 35. Ayet
Arapça: وَإِنَّ عَلَيْكَ ٱللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلدِّينِ
Türkçe Okunuşu: veinne `aleyke-lla`nete ilâ yevmi-ddîn.
Türkçe Meali: "Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 36. Ayet
Arapça: قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِىٓ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Türkçe Okunuşu: kâle rabbi feenżirnî ilâ yevmi yub`aŝûn.
Türkçe Meali: "Rabbim! Beni hiç olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar ertele" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 37. Ayet
Arapça: قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ ٱلْمُنظَرِينَ
Türkçe Okunuşu: kâle feinneke mine-lmunżarîn.
Türkçe Meali: Allah: "Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 38. Ayet
Arapça: إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْوَقْتِ ٱلْمَعْلُومِ
Türkçe Okunuşu: ilâ yevmi-lvakti-lma`lûm.
Türkçe Meali: Allah: "Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 39. Ayet
Arapça: قَالَ رَبِّ بِمَآ أَغْوَيْتَنِى لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
Türkçe Okunuşu: kâle rabbi bimâ ağveytenî leuzeyyinenne lehum fi-l'ardi veleuğviyennehum ecme`în.
Türkçe Meali: "Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 40. Ayet
Arapça: إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ ٱلْمُخْلَصِينَ
Türkçe Okunuşu: illâ `ibâdeke minhumu-lmuḫlesîn.
Türkçe Meali: "Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 41. Ayet
Arapça: قَالَ هَٰذَا صِرَٰطٌ عَلَىَّ مُسْتَقِيمٌ
Türkçe Okunuşu: kâle hâẕâ sirâtun `aleyye mustekîm.
Türkçe Meali: 'Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır."
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 42. Ayet
Arapça: إِنَّ عِبَادِى لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَٰنٌ إِلَّا مَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلْغَاوِينَ
Türkçe Okunuşu: inne `ibâdî leyse leke `aleyhim sultânun illâ meni-ttebe`ake mine-lğâvîn.
Türkçe Meali: 'Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır."
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 43. Ayet
Arapça: وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ
Türkçe Okunuşu: veinne cehenneme lemev`iduhum ecme`în.
Türkçe Meali: "Ve Cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir."
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 44. Ayet
Arapça: لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَٰبٍۢ لِّكُلِّ بَابٍۢ مِّنْهُمْ جُزْءٌۭ مَّقْسُومٌ
Türkçe Okunuşu: lehâ seb`atu ebvâb. likulli bâbim minhum cuz'um maksûm.
Türkçe Meali: O cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 45. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّٰتٍۢ وَعُيُونٍ
Türkçe Okunuşu: inne-lmuttekîne fî cennâtiv ve`uyûn.
Türkçe Meali: Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise, cennetlerde, pınar başlarındadırlar.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 46. Ayet
Arapça: ٱدْخُلُوهَا بِسَلَٰمٍ ءَامِنِينَ
Türkçe Okunuşu: udḫulûhâ biselâmin âminîn.
Türkçe Meali: "Oraya güven içinde, esenlikle girin" denilir.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 47. Ayet
Arapça: وَنَزَعْنَا مَا فِى صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَٰنًا عَلَىٰ سُرُرٍۢ مُّتَقَٰبِلِينَ
Türkçe Okunuşu: veneza`nâ mâ fî sudûrihim min ğillin iḫvânen `alâ sururim mutekâbilîn.
Türkçe Meali: Biz onların gönüllerinde olan kini çıkardık, artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 48. Ayet
Arapça: لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌۭ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ
Türkçe Okunuşu: lâ yemessuhum fîhâ nesabuv vemâ hum minhâ bimuḫracîn.
Türkçe Meali: Onlar orada bir yorgunluk hissetmezler. Oradan çıkarılacak da değillerdir.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 49. Ayet
Arapça: ۞ نَبِّئْ عِبَادِىٓ أَنِّىٓ أَنَا ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
Türkçe Okunuşu: nebbi' `ibâdî ennî ene-lğafûru-rrahîm.
Türkçe Meali: Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 50. Ayet
Arapça: وَأَنَّ عَذَابِى هُوَ ٱلْعَذَابُ ٱلْأَلِيمُ
Türkçe Okunuşu: veenne `aẕâbî huve-l`aẕâbu-l'elîm.
Türkçe Meali: Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 51. Ayet
Arapça: وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ
Türkçe Okunuşu: venebbi'hum `an dayfi ibrâhîm.
Türkçe Meali: Onlara İbrahim'in konuklarını da anlat:
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 52. Ayet
Arapça: إِذْ دَخَلُوا۟ عَلَيْهِ فَقَالُوا۟ سَلَٰمًۭا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ
Türkçe Okunuşu: iẕ deḫalû `aleyhi fekâlû selâmâ. kâle innâ minkum vecilûn.
Türkçe Meali: İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 53. Ayet
Arapça: قَالُوا۟ لَا تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَٰمٍ عَلِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: kâlû lâ tevcel innâ nubeşşiruke biğulâmin `alîm.
Türkçe Meali: İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 54. Ayet
Arapça: قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِى عَلَىٰٓ أَن مَّسَّنِىَ ٱلْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ
Türkçe Okunuşu: kâle ebeşşertumûnî `alâ em messeniye-lkiberu febime tubeşşirûn.
Türkçe Meali: "Ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?" deyince:
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 55. Ayet
Arapça: قَالُوا۟ بَشَّرْنَٰكَ بِٱلْحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلْقَٰنِطِينَ
Türkçe Okunuşu: kâlû beşşernâke bilhakki felâ tekum mine-lkânitîn.
Türkçe Meali: "Seni gerçekten müjdeliyoruz, umutsuzlardan olma" demişlerdi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 56. Ayet
Arapça: قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِۦٓ إِلَّا ٱلضَّآلُّونَ
Türkçe Okunuşu: kâle vemey yaknetu mir rahmeti rabbihî ille-ddâllûn.
Türkçe Meali: "Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser!" diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?"
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 57. Ayet
Arapça: قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا ٱلْمُرْسَلُونَ
Türkçe Okunuşu: kâle femâ ḫatbukum eyyuhe-lmurselûn.
Türkçe Meali: "Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser!" diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?"
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 58. Ayet
Arapça: قَالُوٓا۟ إِنَّآ أُرْسِلْنَآ إِلَىٰ قَوْمٍۢ مُّجْرِمِينَ
Türkçe Okunuşu: kâlû innâ ursilnâ ilâ kavmim mucrimîn.
Türkçe Meali: Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 59. Ayet
Arapça: إِلَّآ ءَالَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ
Türkçe Okunuşu: illâ âle lût. innâ lemuneccûhum ecme`în.
Türkçe Meali: Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 60. Ayet
Arapça: إِلَّا ٱمْرَأَتَهُۥ قَدَّرْنَآ ۙ إِنَّهَا لَمِنَ ٱلْغَٰبِرِينَ
Türkçe Okunuşu: ille-mraetehû kaddernâ innehâ lemine-lğâbirîn.
Türkçe Meali: Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 61. Ayet
Arapça: فَلَمَّا جَآءَ ءَالَ لُوطٍ ٱلْمُرْسَلُونَ
Türkçe Okunuşu: felemmâ câe âle lûtini-lmurselûn.
Türkçe Meali: Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 62. Ayet
Arapça: قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌۭ مُّنكَرُونَ
Türkçe Okunuşu: kâle innekum kavmum munkerûn.
Türkçe Meali: Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 63. Ayet
Arapça: قَالُوا۟ بَلْ جِئْنَٰكَ بِمَا كَانُوا۟ فِيهِ يَمْتَرُونَ
Türkçe Okunuşu: kâlû bel ci'nâke bimâ kânû fîhi yemterûn.
Türkçe Meali: "Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 64. Ayet
Arapça: وَأَتَيْنَٰكَ بِٱلْحَقِّ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ
Türkçe Okunuşu: veeteynâke bilhakki veinnâ lesâdikûn.
Türkçe Meali: "Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 65. Ayet
Arapça: فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍۢ مِّنَ ٱلَّيْلِ وَٱتَّبِعْ أَدْبَٰرَهُمْ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌۭ وَٱمْضُوا۟ حَيْثُ تُؤْمَرُونَ
Türkçe Okunuşu: feesri biehlike bikit`im mine-lleyli vettebi` edbârahum velâ yeltefit minkum ehaduv vemdû hayŝu tu'merûn.
Türkçe Meali: "Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 66. Ayet
Arapça: وَقَضَيْنَآ إِلَيْهِ ذَٰلِكَ ٱلْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰٓؤُلَآءِ مَقْطُوعٌۭ مُّصْبِحِينَ
Türkçe Okunuşu: vekadaynâ ileyhi ẕâlike-l'emra enne dâbira hâulâi maktû`um musbihîn.
Türkçe Meali: Böylece Lut'a bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlıyacaklarını bildirdik.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 67. Ayet
Arapça: وَجَآءَ أَهْلُ ٱلْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
Türkçe Okunuşu: vecâe ehlu-lmedîneti yestebşirûn.
Türkçe Meali: Şehir halkı, sevinerek geldiler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 68. Ayet
Arapça: قَالَ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ ضَيْفِى فَلَا تَفْضَحُونِ
Türkçe Okunuşu: kâle inne hâulâi dayfî felâ tefdahûn.
Türkçe Meali: Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 69. Ayet
Arapça: وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ
Türkçe Okunuşu: vetteku-llâhe velâ tuḫzûn.
Türkçe Meali: Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 70. Ayet
Arapça: قَالُوٓا۟ أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ ٱلْعَٰلَمِينَ
Türkçe Okunuşu: kâlû evelem nenheke `ani-l`âlemîn.
Türkçe Meali: "Biz sana kimseyi misafir kabul etmeyi yasak etmemiş miydik?" dediler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 71. Ayet
Arapça: قَالَ هَٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِىٓ إِن كُنتُمْ فَٰعِلِينَ
Türkçe Okunuşu: kâle hâulâi benâtî in kuntum fâ`ilîn.
Türkçe Meali: Lut: "Alacaksanız, işte benim kızlarım" dedi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 72. Ayet
Arapça: لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِى سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
Türkçe Okunuşu: le`amruke innehum lefî sekratihim ya`mehûn.
Türkçe Meali: Senin hayatına and olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 73. Ayet
Arapça: فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
Türkçe Okunuşu: feeḫaẕethumu-ssayhatu muşrikîn.
Türkçe Meali: Tanyeri ağarırken, çığlık onları yakalayıverdi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 74. Ayet
Arapça: فَجَعَلْنَا عَٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةًۭ مِّن سِجِّيلٍ
Türkçe Okunuşu: fece`alnâ `âliyehâ sâfilehâ veemtarnâ `aleyhim hicâratem min siccîl.
Türkçe Meali: Memleketlerini alt üst ettik, üzerlerine sert taş yağdırdık.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 75. Ayet
Arapça: إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍۢ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ
Türkçe Okunuşu: inne fî ẕâlike leâyâtil lilmutevessimîn.
Türkçe Meali: Bunda, görebilen insanlar için ibretler vardır.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 76. Ayet
Arapça: وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍۢ مُّقِيمٍ
Türkçe Okunuşu: veinnehâ lebisebîlim mukîm.
Türkçe Meali: O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 77. Ayet
Arapça: إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۭ لِّلْمُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: inne fî ẕâlike leâyetel lilmu'minîn.
Türkçe Meali: Bunda inananlar için ibret vardır.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 78. Ayet
Arapça: وَإِن كَانَ أَصْحَٰبُ ٱلْأَيْكَةِ لَظَٰلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: vein kâne ashâbu-l'eyketi leżâlimîn.
Türkçe Meali: Eykeliler de, şüphesiz zalim kimselerdi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 79. Ayet
Arapça: فَٱنتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍۢ مُّبِينٍۢ
Türkçe Okunuşu: fentekamnâ minhum. veinnehumâ lebiimâmim mubîn.
Türkçe Meali: Bunun için onlardan da öç aldık. Hala her iki memleket de işlek bir yol üzerindedirler.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 80. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَٰبُ ٱلْحِجْرِ ٱلْمُرْسَلِينَ
Türkçe Okunuşu: velekad keẕẕebe ashâbu-lhicri-lmurselîn.
Türkçe Meali: And olsun ki, Hicr halkı peygamberi yalanlamışlardı.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 81. Ayet
Arapça: وَءَاتَيْنَٰهُمْ ءَايَٰتِنَا فَكَانُوا۟ عَنْهَا مُعْرِضِينَ
Türkçe Okunuşu: veâteynâhum âyâtinâ fekânû `anhâ mu`ridîn.
Türkçe Meali: Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde, yüz çevirmişlerdi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 82. Ayet
Arapça: وَكَانُوا۟ يَنْحِتُونَ مِنَ ٱلْجِبَالِ بُيُوتًا ءَامِنِينَ
Türkçe Okunuşu: vekânû yenhitûne mine-lcibâli buyûten âminîn.
Türkçe Meali: Dağlarda, güven içinde olarak evler yontuyorlardı.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 83. Ayet
Arapça: فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ
Türkçe Okunuşu: feeḫaẕethumu-ssayhatu musbihîn.
Türkçe Meali: Sabaha karşı çığlık onları yakalayıverdi.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 84. Ayet
Arapça: فَمَآ أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا۟ يَكْسِبُونَ
Türkçe Okunuşu: femâ ağnâ `anhum mâ kânû yeksibûn.
Türkçe Meali: Yaptıkları kendilerine bir fayda sağlamadı.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 85. Ayet
Arapça: وَمَا خَلَقْنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَآ إِلَّا بِٱلْحَقِّ ۗ وَإِنَّ ٱلسَّاعَةَ لَءَاتِيَةٌۭ ۖ فَٱصْفَحِ ٱلصَّفْحَ ٱلْجَمِيلَ
Türkçe Okunuşu: vemâ ḫalakne-ssemâvâti vel'arda vemâ beynehumâ illâ bilhakki. veinne-ssâ`ate leâtiyetun fasfehi-ssafha-lcemîl.
Türkçe Meali: Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları gereğince yarattık. Kıyamet günü şüphesiz gelecektir. O halde yumuşak ve iyi davran.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 86. Ayet
Arapça: إِنَّ رَبَّكَ هُوَ ٱلْخَلَّٰقُ ٱلْعَلِيمُ
Türkçe Okunuşu: inne rabbeke huve-lḫallâku-l`alîm.
Türkçe Meali: Doğrusu yaratan ve bilen ancak Rabbindir.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 87. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ ءَاتَيْنَٰكَ سَبْعًۭا مِّنَ ٱلْمَثَانِى وَٱلْقُرْءَانَ ٱلْعَظِيمَ
Türkçe Okunuşu: velekad âteynâke seb`am mine-lmeŝânî velkur'âne-l`ażîm.
Türkçe Meali: And olsun ki, sana daima tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yı ve Kuran-ı Azim'i verdik.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 88. Ayet
Arapça: لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِۦٓ أَزْوَٰجًۭا مِّنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَٱخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: lâ temuddenne `ayneyke ilâ mâ metta`nâ bihî ezvâcem minhum velâ tahzen `aleyhim vaḫfid cenâhake lilmu'minîn.
Türkçe Meali: Kafirler içinde bazı kimselere verdiğimiz kat kat servete gözünü dikme, onlara üzülme; inananları kanatların altına al.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 89. Ayet
Arapça: وَقُلْ إِنِّىٓ أَنَا ٱلنَّذِيرُ ٱلْمُبِينُ
Türkçe Okunuşu: vekul innî ene-nneẕîru-lmubîn.
Türkçe Meali: De ki: "Doğrusu ben apaçık bir uyarıcıyım."
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 90. Ayet
Arapça: كَمَآ أَنزَلْنَا عَلَى ٱلْمُقْتَسِمِينَ
Türkçe Okunuşu: kemâ enzelnâ `ale-lmuktesimîn.
Türkçe Meali: Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 91. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ جَعَلُوا۟ ٱلْقُرْءَانَ عِضِينَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne ce`alu-lkur'âne `idîn.
Türkçe Meali: Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 92. Ayet
Arapça: فَوَرَبِّكَ لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
Türkçe Okunuşu: feverabbike lenes'elennehum ecme`în.
Türkçe Meali: Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 93. Ayet
Arapça: عَمَّا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: `ammâ kânû ya`melûn.
Türkçe Meali: Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 94. Ayet
Arapça: فَٱصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ ٱلْمُشْرِكِينَ
Türkçe Okunuşu: fasda` bimâ tu'meru vea`rid `ani-lmuşrikîn.
Türkçe Meali: Artık buyrulanı açıkça ortaya koy, puta tapanlara aldırış etme.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 95. Ayet
Arapça: إِنَّا كَفَيْنَٰكَ ٱلْمُسْتَهْزِءِينَ
Türkçe Okunuşu: innâ kefeynâke-lmustehziîn.
Türkçe Meali: Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 96. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne yec`alûne me`a-llâhi ilâhen âḫar. fesevfe ya`lemûn.
Türkçe Meali: Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 97. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ
Türkçe Okunuşu: velekad na`lemu enneke yedîku sadruke bimâ yekûlûn.
Türkçe Meali: And olsun ki, söyledikleri şeylerden senin gönlünün daraldığını biliyoruz.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 98. Ayet
Arapça: فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُن مِّنَ ٱلسَّٰجِدِينَ
Türkçe Okunuşu: fesebbih bihamdi rabbike vekum mine-ssâcidîn.
Türkçe Meali: Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et.
سُورَةُ الحِجۡرِ - Hicr Suresi - 99. Ayet
Arapça: وَٱعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّىٰ يَأْتِيَكَ ٱلْيَقِينُ
Türkçe Okunuşu: va`bud rabbeke hattâ ye'tiyeke-lyekîn.
Türkçe Meali: Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ أَتَىٰٓ أَمْرُ ٱللَّهِ فَلَا تَسْتَعْجِلُوهُ ۚ سُبْحَٰنَهُۥ وَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Türkçe Okunuşu: etâ emru-llâhi felâ testa`cilûh. subhânehû vete`âlâ `ammâ yuşrikûn.
Türkçe Meali: Allah'ın buyruğu gelecektir; acele gelmesini istemeyin, Allah, ortak koştukları şeylerden münezzehtir, yücedir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 2. Ayet
Arapça: يُنَزِّلُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةَ بِٱلرُّوحِ مِنْ أَمْرِهِۦ عَلَىٰ مَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦٓ أَنْ أَنذِرُوٓا۟ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنَا۠ فَٱتَّقُونِ
Türkçe Okunuşu: yunezzilu-lmelâikete birrûhi min emrihî `alâ mey yeşâu min `ibâdihî en enẕirû ennehû lâ ilâhe illâ ene fettekûn.
Türkçe Meali: Allah kullarından dilediğine buyruğunu bildirmek için meleklerini vahiyle indirerek şöyle der: "İnsanları uyarın ki, Benden başka tanrı yoktur. Benden sakının."
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 3. Ayet
Arapça: خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ بِٱلْحَقِّ ۚ تَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Türkçe Okunuşu: ḫaleka-ssemâvâti vel'arda bilhakk. te`âlâ `ammâ yuşrikûn.
Türkçe Meali: Gökleri ve yeri gereğince yaratmıştır. Onların eş koştukları şeylerden yücedir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 4. Ayet
Arapça: خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ مِن نُّطْفَةٍۢ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌۭ مُّبِينٌۭ
Türkçe Okunuşu: ḫaleka-l'insâne min nutfetin feiẕâ huve ḫasîmum mubîn.
Türkçe Meali: İnsanı nutfeden yaratmıştır. Öyleyken o nasıl da açıkça karşı koymaktadır!
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَٱلْأَنْعَٰمَ خَلَقَهَا ۗ لَكُمْ فِيهَا دِفْءٌۭ وَمَنَٰفِعُ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ
Türkçe Okunuşu: vel'en`âme ḫalekahâ. lekum fîhâ dif'uv vemenâfi`u veminhâ te'kulûn.
Türkçe Meali: Hayvanları da yaratmıştır. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve birçok faydalar vardır. Onların etlerini de yersiniz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 6. Ayet
Arapça: وَلَكُمْ فِيهَا جَمَالٌ حِينَ تُرِيحُونَ وَحِينَ تَسْرَحُونَ
Türkçe Okunuşu: velekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne vehîne tesrahûn.
Türkçe Meali: Onları getirirken de, gönderirken de zevk alırsınız.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَتَحْمِلُ أَثْقَالَكُمْ إِلَىٰ بَلَدٍۢ لَّمْ تَكُونُوا۟ بَٰلِغِيهِ إِلَّا بِشِقِّ ٱلْأَنفُسِ ۚ إِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: vetahmilu eŝkâlekum ilâ beledil lem tekûnû bâliğîhi illâ bişikki-l'enfus. inne rabbekum leraûfur rahîm.
Türkçe Meali: Kendi kendinize zor varacağınız memleketlere, yüklerinizi taşırlar. Doğrusu Rabbiniz şefkatlidir, merhametlidir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَٱلْخَيْلَ وَٱلْبِغَالَ وَٱلْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةًۭ ۚ وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: velḫayle velbiğâle velhamîra literkebûhâ vezîneh. veyaḫluku mâ lâ ta`lemûn.
Türkçe Meali: Sizin için atları, katırları ve merkebleri binek ve süs hayvanı olarak yaratmıştır. Bilmediğiniz daha nice şeyleri de yaratır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 9. Ayet
Arapça: وَعَلَى ٱللَّهِ قَصْدُ ٱلسَّبِيلِ وَمِنْهَا جَآئِرٌۭ ۚ وَلَوْ شَآءَ لَهَدَىٰكُمْ أَجْمَعِينَ
Türkçe Okunuşu: ve`ale-llâhi kasdu-ssebîli veminhâ câir. velev şâe lehedâkum ecme`în.
Türkçe Meali: Yolun eğri olanı da vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 10. Ayet
Arapça: هُوَ ٱلَّذِىٓ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءًۭ ۖ لَّكُم مِّنْهُ شَرَابٌۭ وَمِنْهُ شَجَرٌۭ فِيهِ تُسِيمُونَ
Türkçe Okunuşu: huve-lleẕî enzele mine-ssemâi mâel lekum minhu şerâbuv veminhu şecerun fîhi tusîmûn.
Türkçe Meali: Yukarıdan size su indiren O'dur. Ondan içersiniz; hayvanları otlattığınız bitkiler de onunla biter.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 11. Ayet
Arapça: يُنۢبِتُ لَكُم بِهِ ٱلزَّرْعَ وَٱلزَّيْتُونَ وَٱلنَّخِيلَ وَٱلْأَعْنَٰبَ وَمِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ ۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۭ لِّقَوْمٍۢ يَتَفَكَّرُونَ
Türkçe Okunuşu: yumbitu lekum bihi-zzer`a vezzeytûne venneḫîle vel'a`nâbe vemin kulli-ŝŝemerât. inne fî ẕâlike leâyetel likavmiy yetefekkerûn.
Türkçe Meali: Allah onunla size ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve her türlü ürünü yetiştirir. Düşünen kimseler için bunda ders vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 12. Ayet
Arapça: وَسَخَّرَ لَكُمُ ٱلَّيْلَ وَٱلنَّهَارَ وَٱلشَّمْسَ وَٱلْقَمَرَ ۖ وَٱلنُّجُومُ مُسَخَّرَٰتٌۢ بِأَمْرِهِۦٓ ۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍۢ لِّقَوْمٍۢ يَعْقِلُونَ
Türkçe Okunuşu: veseḫḫara lekumu-lleyle vennehâra veşşemse velkamer. vennucûmu museḫḫarâtum biemrih. inne fî ẕâlike leâyâtil likavmiy ya`kilûn.
Türkçe Meali: Geceyi gündüzü, güneşi ayı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da O'nun buyruğuna boyun eğmiştir. Bunlarda, akleden kimseler için dersler vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 13. Ayet
Arapça: وَمَا ذَرَأَ لَكُمْ فِى ٱلْأَرْضِ مُخْتَلِفًا أَلْوَٰنُهُۥٓ ۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۭ لِّقَوْمٍۢ يَذَّكَّرُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ ẕerae lekum fi-l'ardi muḫtelifen elvânuh. inne fî ẕâlike leâyetel likavmiy yeẕẕekkerûn.
Türkçe Meali: Yeryüzünde rengarenk şeyleri de sizin için yaratmıştır. Bunda, öğüt alan kimseler için ibret vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 14. Ayet
Arapça: وَهُوَ ٱلَّذِى سَخَّرَ ٱلْبَحْرَ لِتَأْكُلُوا۟ مِنْهُ لَحْمًۭا طَرِيًّۭا وَتَسْتَخْرِجُوا۟ مِنْهُ حِلْيَةًۭ تَلْبَسُونَهَا وَتَرَى ٱلْفُلْكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا۟ مِن فَضْلِهِۦ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Türkçe Okunuşu: vehuve-lleẕî seḫḫara-lbahra lite'kulû minhu lahmen tariyyev vetestaḫricû minhu hilyeten telbesûnehâ. vetera-lfulke mevâḫira fîhi velitebteğû min fadlihî vele`allekum teşkurûn.
Türkçe Meali: Taze et yemeniz, takındığınız süsleri edinmeniz ve Allah'ın bol nimetinden faydalanmanız için denize -ki gemilerin onu yara yara gittiğini görürsün- boyun eğdiren de O'dur. Artık belki şükredersiniz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 15. Ayet
Arapça: وَأَلْقَىٰ فِى ٱلْأَرْضِ رَوَٰسِىَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَأَنْهَٰرًۭا وَسُبُلًۭا لَّعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Türkçe Okunuşu: veelkâ fi-l'ardi ravâsiye en temîde bikum veenhârav vesubulel le`allekum tehtedûn.
Türkçe Meali: Yeryüzünde, sarsılmayasınız diye, sabit dağlar, nehirler ve belki yolunuzu bulursunuz diye yollar ve işaretler meydana getirmiştir. Onlar yıldızla da yollarını bulurlar.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 16. Ayet
Arapça: وَعَلَٰمَٰتٍۢ ۚ وَبِٱلنَّجْمِ هُمْ يَهْتَدُونَ
Türkçe Okunuşu: ve`alâmât. vebinnecmi hum yehtedûn.
Türkçe Meali: Yeryüzünde, sarsılmayasınız diye, sabit dağlar, nehirler ve belki yolunuzu bulursunuz diye yollar ve işaretler meydana getirmiştir. Onlar yıldızla da yollarını bulurlar.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 17. Ayet
Arapça: أَفَمَن يَخْلُقُ كَمَن لَّا يَخْلُقُ ۗ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Türkçe Okunuşu: efemey yaḫluku kemel lâ yaḫluk. efelâ teẕekkerûn.
Türkçe Meali: Hiç yaratan yaratamayana benzer mi? İbret almaz mısınız?
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 18. Ayet
Arapça: وَإِن تَعُدُّوا۟ نِعْمَةَ ٱللَّهِ لَا تُحْصُوهَآ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَغَفُورٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: vein te`uddû ni`mete-llâhi lâ tuhsûhâ. inne-llâhe leğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Allah'ın verdiği nimetleri sayacak olsanız bitiremezsiniz; doğrusu Allah bağışlar, merhamet eder.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ يَعْلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعْلِنُونَ
Türkçe Okunuşu: vellâhu ya`lemu mâ tusirrûne vemâ tu`linûn.
Türkçe Meali: Allah, gizlediklerinizi de, açığa vurduklarınızı da bilir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 20. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ لَا يَخْلُقُونَ شَيْـًۭٔا وَهُمْ يُخْلَقُونَ
Türkçe Okunuşu: velleẕîne yed`ûne min dûni-llâhi lâ yaḫlukûne şey'ev vehum yuḫlekûn.
Türkçe Meali: Allah'ı bırakıp taptıkları şeyler, hiçbir şey yaratmazlar; esasen kendileri yaratıktır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 21. Ayet
Arapça: أَمْوَٰتٌ غَيْرُ أَحْيَآءٍۢ ۖ وَمَا يَشْعُرُونَ أَيَّانَ يُبْعَثُونَ
Türkçe Okunuşu: emvâtun ğayru ahyâ'. vemâ yeş`urûne eyyâne yub`aŝûn.
Türkçe Meali: Onlar cansız, ölüdürler. Ne zaman dirileceklerini de bilemezler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 22. Ayet
Arapça: إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌۭ وَٰحِدٌۭ ۚ فَٱلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِٱلْءَاخِرَةِ قُلُوبُهُم مُّنكِرَةٌۭ وَهُم مُّسْتَكْبِرُونَ
Türkçe Okunuşu: ilâhukum ilâhuv vâhid. felleẕîne lâ yu'minûne bil'âḫirati kulûbuhum munkiratuv vehum mustekbirûn.
Türkçe Meali: Tanrınız tek bir Tanrıdır. Ahirete inanmayanların kalbleri bunu inkar eder; onlar büyüklük taslarlar.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 23. Ayet
Arapça: لَا جَرَمَ أَنَّ ٱللَّهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ ۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلْمُسْتَكْبِرِينَ
Türkçe Okunuşu: lâ cerame enne-llâhe ya`lemu mâ yusirrûne vemâ yu`linûn. innehû lâ yuhibbu-lmustekbirîn.
Türkçe Meali: Onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da Allah'ın bildiğinde şüphe yoktur. O, büyüklük taslayanları sevmez.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 24. Ayet
Arapça: وَإِذَا قِيلَ لَهُم مَّاذَآ أَنزَلَ رَبُّكُمْ ۙ قَالُوٓا۟ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ kîle lehum mâẕâ enzele rabbukum kâlû esâtîru-l'evvelîn.
Türkçe Meali: Onlara: "Rabbiniz ne indirdi?" diye sorulsa: "öncekilerin masalları" derler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 25. Ayet
Arapça: لِيَحْمِلُوٓا۟ أَوْزَارَهُمْ كَامِلَةًۭ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ ۙ وَمِنْ أَوْزَارِ ٱلَّذِينَ يُضِلُّونَهُم بِغَيْرِ عِلْمٍ ۗ أَلَا سَآءَ مَا يَزِرُونَ
Türkçe Okunuşu: liyahmilû evzârahum kâmiletey yevme-lkiyâmeti vemin evzâri-lleẕîne yudillûnehum biğayri `ilm. elâ sâe mâ yezirûn.
Türkçe Meali: Böylece kıyamet günü kendi günahlarını tam olarak, bilmeden saptırdıkları kimselerin günahlarını kısmen yüklenirler. Dikkat edin, yüklendikleri yük ne kötüdür!
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 26. Ayet
Arapça: قَدْ مَكَرَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَأَتَى ٱللَّهُ بُنْيَٰنَهُم مِّنَ ٱلْقَوَاعِدِ فَخَرَّ عَلَيْهِمُ ٱلسَّقْفُ مِن فَوْقِهِمْ وَأَتَىٰهُمُ ٱلْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ
Türkçe Okunuşu: kad mekera-lleẕîne min kablihim feete-llâhu bunyânehum mine-lkavâ`idi feḫarra `aleyhimu-ssakfu min fevkihim veetâhumu-l`aẕâbu min hayŝu lâ yeş`urûn.
Türkçe Meali: Onlardan öncekiler düzen kurmuşlardı. Bunun üzerine Allah, binalarının temelini çökertti de tavanları başlarına yıkıldı. Azap, onlara farketmedikleri yerden geldi.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 27. Ayet
Arapça: ثُمَّ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ يُخْزِيهِمْ وَيَقُولُ أَيْنَ شُرَكَآءِىَ ٱلَّذِينَ كُنتُمْ تُشَٰٓقُّونَ فِيهِمْ ۚ قَالَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْعِلْمَ إِنَّ ٱلْخِزْىَ ٱلْيَوْمَ وَٱلسُّوٓءَ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme yevme-lkiyâmeti yuḫzîhim veyekûlu eyne şurakâiye-lleẕîne kuntum tuşâkkûne fîhim. kâle-lleẕîne ûtu-l`ilme inne-lḫizye-lyevme vessûe `ale-lkâfirîn.
Türkçe Meali: Sonra kıyamet günü onları rezil eder ve: "Haklarında tartıştığınız Benim ortaklarım nerede?" der. İlim sahibleri şöyle derler: "Doğrusu bugün inkarcılara rezillik ve iğrençlik vardır."
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 28. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ ظَالِمِىٓ أَنفُسِهِمْ ۖ فَأَلْقَوُا۟ ٱلسَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِن سُوٓءٍۭ ۚ بَلَىٰٓ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne teteveffâhumu-lmelâiketu żâlimî enfusihim. feelkavu-sseleme mâ kunnâ na`melu min sû'. belâ inne-llâhe `alîmum bimâ kuntum ta`melûn.
Türkçe Meali: Melekler kendilerine yazık etmiş kimselerin canlarını alırken: "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diyerek teslim olurlar. Hayır; öyle değil; doğrusu Allah onların yaptıklarını bilmektedir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 29. Ayet
Arapça: فَٱدْخُلُوٓا۟ أَبْوَٰبَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَا ۖ فَلَبِئْسَ مَثْوَى ٱلْمُتَكَبِّرِينَ
Türkçe Okunuşu: fedḫulû ebvâbe cehenneme ḫâlidîne fîhâ. felebi'se meŝve-lmutekebbirîn.
Türkçe Meali: Temelli kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklenenlerin durağı ne kötüdür!
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 30. Ayet
Arapça: ۞ وَقِيلَ لِلَّذِينَ ٱتَّقَوْا۟ مَاذَآ أَنزَلَ رَبُّكُمْ ۚ قَالُوا۟ خَيْرًۭا ۗ لِّلَّذِينَ أَحْسَنُوا۟ فِى هَٰذِهِ ٱلدُّنْيَا حَسَنَةٌۭ ۚ وَلَدَارُ ٱلْءَاخِرَةِ خَيْرٌۭ ۚ وَلَنِعْمَ دَارُ ٱلْمُتَّقِينَ
Türkçe Okunuşu: vekîle lilleẕîne-ttekav mâẕâ enzele rabbukum. kâlû ḫayrâ. lilleẕîne ahsenû fî hâẕihi-ddunyâ haseneh. veledâru-l'âḫirati ḫayr. veleni`me dâru-lmuttekîn.
Türkçe Meali: Sakınan kimselere: "Rabbiniz ne indirdi?" denince, "İyilik" derler. Bu dünyada iyi davrananlara iyilik vardır. Ahiret yurdu ise daha iyidir. Sakınanların yurdu ne güzeldir!
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 31. Ayet
Arapça: جَنَّٰتُ عَدْنٍۢ يَدْخُلُونَهَا تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ ۖ لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَآءُونَ ۚ كَذَٰلِكَ يَجْزِى ٱللَّهُ ٱلْمُتَّقِينَ
Türkçe Okunuşu: cennâtu `adniy yedḫulûnehâ tecrî min tahtihe-l'enhâru lehum fîhâ mâ yeşâûn. keẕâlike yeczi-llâhu-lmuttekîn.
Türkçe Meali: İçlerinden ırmaklar akan Adn cennetlerine girerler. Orada, diledikleri kendilerine verilir. Allah sakınanları böylece mükafatlandırır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 32. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ طَيِّبِينَ ۙ يَقُولُونَ سَلَٰمٌ عَلَيْكُمُ ٱدْخُلُوا۟ ٱلْجَنَّةَ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne teteveffâhumu-lmelâiketu tayyibîne yekûlûne selâmun `aleykumu-dḫulu-lcennete bimâ kuntum ta`melûn.
Türkçe Meali: Melekler onların canını temizlenmiş olarak alırken: "Selam size; yaptıklarınıza karşılık haydi cennete girin" derler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 33. Ayet
Arapça: هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن تَأْتِيَهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ أَوْ يَأْتِىَ أَمْرُ رَبِّكَ ۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ وَمَا ظَلَمَهُمُ ٱللَّهُ وَلَٰكِن كَانُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
Türkçe Okunuşu: hel yenżurûne illâ en te'tiyehumu-lmelâiketu ev ye'tiye emru rabbik. keẕâlike fe`ale-lleẕîne min kablihim. vemâ żalemehumu-llâhu velâkin kânû enfusehum yażlimûn.
Türkçe Meali: Onlar kendilerine yalnız meleklerin veya senin Rabbinin buyruğunun gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmemişti, ama onlar kendilerine yazık ediyorlardı.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 34. Ayet
Arapça: فَأَصَابَهُمْ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُوا۟ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا۟ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ
Türkçe Okunuşu: feesâbehum seyyietu mâ `amilû vehâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn.
Türkçe Meali: Bu yüzden, işledikleri kötülüklere uğradılar ve alay ettikleri şey onları kuşattı.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 35. Ayet
Arapça: وَقَالَ ٱلَّذِينَ أَشْرَكُوا۟ لَوْ شَآءَ ٱللَّهُ مَا عَبَدْنَا مِن دُونِهِۦ مِن شَىْءٍۢ نَّحْنُ وَلَآ ءَابَآؤُنَا وَلَا حَرَّمْنَا مِن دُونِهِۦ مِن شَىْءٍۢ ۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ فَهَلْ عَلَى ٱلرُّسُلِ إِلَّا ٱلْبَلَٰغُ ٱلْمُبِينُ
Türkçe Okunuşu: vekâle-lleẕîne eşrakû lev şâe-llâhu mâ `abednâ min dûnihî min şey'in nahnu velâ âbâunâ velâ harramnâ min dûnihî min şey'. keẕâlike fe`ale-lleẕîne min kablihim. fehel `ale-rrusuli ille-lbelâğu-lmubîn.
Türkçe Meali: Allah'a eş koşanlar: "Allah dileseydi O'ndan başka hiçbir şeye ne biz ve ne de babalarımız tapardı. O'nun buyruğu olmaksızın hiçbir şeyi haram kılmazdık" dediler. Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere apaçık tebliğden başka ne vazife düşer?
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 36. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِى كُلِّ أُمَّةٍۢ رَّسُولًا أَنِ ٱعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ وَٱجْتَنِبُوا۟ ٱلطَّٰغُوتَ ۖ فَمِنْهُم مَّنْ هَدَى ٱللَّهُ وَمِنْهُم مَّنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ ٱلضَّلَٰلَةُ ۚ فَسِيرُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ فَٱنظُرُوا۟ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُكَذِّبِينَ
Türkçe Okunuşu: velekad be`aŝnâ fî kulli ummetir rasûlen eni-`budu-llâhe vectenibu-ttâğût. feminhum men hede-llâhu veminhum men hakkat `aleyhi-ddalâleh. fesîrû fi-l'ardi fenżurû keyfe kâne `âkibetu-lmukeẕẕibîn.
Türkçe Meali: And olsun ki, her ümmete: "Allah'a kulluk edin, azdırıcılardan kaçının" diyen peygamber göndermişizdir. Allah içlerinden kimini doğru yola eriştirdi, kimi de sapıklığı haketti. Yeryüzünde gezin; peygamberleri yalanlayanların sonlarının nasıl olduğunugörün.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 37. Ayet
Arapça: إِن تَحْرِصْ عَلَىٰ هُدَىٰهُمْ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهْدِى مَن يُضِلُّ ۖ وَمَا لَهُم مِّن نَّٰصِرِينَ
Türkçe Okunuşu: in tahris `alâ hudâhum feinne-llâhe lâ yehdî mey yudillu vemâ lehum min nâsirîn.
Türkçe Meali: Onların doğru yolda olmalarına ne kadar özensen, yine de Allah, saptırdığını doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da olmaz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 38. Ayet
Arapça: وَأَقْسَمُوا۟ بِٱللَّهِ جَهْدَ أَيْمَٰنِهِمْ ۙ لَا يَبْعَثُ ٱللَّهُ مَن يَمُوتُ ۚ بَلَىٰ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّۭا وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: veaksemû billâhi cehde eymânihim lâ yeb`aŝu-llâhu mey yemût. belâ va`den `aleyhi hakkav velâkinne ekŝera-nnâsi lâ ya`lemûn.
Türkçe Meali: Ölen kimseyi Allah'ın diriltmeyeceği üzerine bütün güçleriyle Allah'a yemin ederler. Hayır; öyle değil, ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklamayı, inkar edenlerin kendilerinin yalancı olduklarını bileceklerini, Allah gerçekten vadetmiştir, fakat insanların çoğu bilmezler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 39. Ayet
Arapça: لِيُبَيِّنَ لَهُمُ ٱلَّذِى يَخْتَلِفُونَ فِيهِ وَلِيَعْلَمَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ أَنَّهُمْ كَانُوا۟ كَٰذِبِينَ
Türkçe Okunuşu: liyubeyyine lehumu-lleẕî yaḫtelifûne fîhi veliya`leme-lleẕîne keferû ennehum kânû kâẕibîn.
Türkçe Meali: Ölen kimseyi Allah'ın diriltmeyeceği üzerine bütün güçleriyle Allah'a yemin ederler. Hayır; öyle değil, ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklamayı, inkar edenlerin kendilerinin yalancı olduklarını bileceklerini, Allah gerçekten vadetmiştir, fakat insanların çoğu bilmezler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 40. Ayet
Arapça: إِنَّمَا قَوْلُنَا لِشَىْءٍ إِذَآ أَرَدْنَٰهُ أَن نَّقُولَ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
Türkçe Okunuşu: innemâ kavlunâ lişey'in iẕâ eradnâhu en nekûle lehû kun feyekûn.
Türkçe Meali: Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece ona "Ol" dememizdir ve hemen olur.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 41. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ هَاجَرُوا۟ فِى ٱللَّهِ مِنۢ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا۟ لَنُبَوِّئَنَّهُمْ فِى ٱلدُّنْيَا حَسَنَةًۭ ۖ وَلَأَجْرُ ٱلْءَاخِرَةِ أَكْبَرُ ۚ لَوْ كَانُوا۟ يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: velleẕîne hâcerû fi-llâhi mim ba`di mâ żulimû lenubevviennehum fi-ddunyâ haseneh. veleecru-l'âḫirati ekber. lev kânû ya`lemûn.
Türkçe Meali: Haksızlığa uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret eden kimseleri, and olsun ki, dünyada güzel bir yerde yerleştiririz. Ahiret ecri ise daha büyüktür, keşki bilseler!
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 42. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ صَبَرُوا۟ وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne saberû ve`alâ rabbihim yetevekkelûn.
Türkçe Meali: Onlar sabreden ve yalnız Rablerine güvenen kimselerdir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 43. Ayet
Arapça: وَمَآ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًۭا نُّوحِىٓ إِلَيْهِمْ ۚ فَسْـَٔلُوٓا۟ أَهْلَ ٱلذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim fes'elû ehle-ẕẕikri in kuntum lâ ta`lemûn.
Türkçe Meali: Doğrusu senden önce de kendilerine kitablar ve belgelerle vahyettiğimiz bir takım adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız kitablılara sorun. Sana da, insanlara gönderileni açıklayasın diye Kuran'ı indirdik. Belki düşünürler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 44. Ayet
Arapça: بِٱلْبَيِّنَٰتِ وَٱلزُّبُرِ ۗ وَأَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ٱلذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Türkçe Okunuşu: bilbeyyinâti vezzubur. veenzelnâ ileyke-ẕẕikra litubeyyine linnâsi mâ nuzzile ileyhim vele`allehum yetefekkerûn.
Türkçe Meali: Doğrusu senden önce de kendilerine kitablar ve belgelerle vahyettiğimiz bir takım adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız kitablılara sorun. Sana da, insanlara gönderileni açıklayasın diye Kuran'ı indirdik. Belki düşünürler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 45. Ayet
Arapça: أَفَأَمِنَ ٱلَّذِينَ مَكَرُوا۟ ٱلسَّيِّـَٔاتِ أَن يَخْسِفَ ٱللَّهُ بِهِمُ ٱلْأَرْضَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ ٱلْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ
Türkçe Okunuşu: efeemine-lleẕîne mekeru-sseyyiâti ey yaḫsife-llâhu bihimu-l'arda ev ye'tiyehumu-l`aẕâbu min hayŝu lâ yeş`urûn.
Türkçe Meali: Kötü işler düzenleyenler Allah'ın kendilerini yere batırmasından yahut farketmedikleri bir yerden onlara azabın gelmesinden güvende midirler?
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 46. Ayet
Arapça: أَوْ يَأْخُذَهُمْ فِى تَقَلُّبِهِمْ فَمَا هُم بِمُعْجِزِينَ
Türkçe Okunuşu: ev ye'ḫuẕehum fî tekallubihim femâ hum bimu`cizîn.
Türkçe Meali: Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şefkatlidir, merhametlidir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 47. Ayet
Arapça: أَوْ يَأْخُذَهُمْ عَلَىٰ تَخَوُّفٍۢ فَإِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌۭ رَّحِيمٌ
Türkçe Okunuşu: ev ye'ḫuẕehum `alâ teḫavvuf. feinne rabbekum leraûfur rahîm.
Türkçe Meali: Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şefkatlidir, merhametlidir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 48. Ayet
Arapça: أَوَلَمْ يَرَوْا۟ إِلَىٰ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ مِن شَىْءٍۢ يَتَفَيَّؤُا۟ ظِلَٰلُهُۥ عَنِ ٱلْيَمِينِ وَٱلشَّمَآئِلِ سُجَّدًۭا لِّلَّهِ وَهُمْ دَٰخِرُونَ
Türkçe Okunuşu: evelem yerav ilâ mâ ḫaleka-llâhu min şey'iy yetefeyyeu żilâluhû `ani-lyemîni veşşemâili succedel lillâhi vehum dâḫirûn.
Türkçe Meali: Allah'ın yarattığı şeylerin, gölgeleri sağa sola vurarak, Allah'a boyun eğerek secde etmekte olduklarını görmüyorlar mı?
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 49. Ayet
Arapça: وَلِلَّهِ يَسْجُدُ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ مِن دَآبَّةٍۢ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ
Türkçe Okunuşu: velillâhi yescudu mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'ardi min dâbbetiv velmelâiketu vehum lâ yestekbirûn.
Türkçe Meali: Göklerde ve yerde bulunan her canlı ve melekler, büyüklük taslamaksızın Allah'a secde ederler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 50. Ayet
Arapça: يَخَافُونَ رَبَّهُم مِّن فَوْقِهِمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ ۩
Türkçe Okunuşu: yeḫâfûne rabbehum min fevkihim veyef`alûne mâ yu'merûn.
Türkçe Meali: Üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 51. Ayet
Arapça: ۞ وَقَالَ ٱللَّهُ لَا تَتَّخِذُوٓا۟ إِلَٰهَيْنِ ٱثْنَيْنِ ۖ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٌۭ وَٰحِدٌۭ ۖ فَإِيَّٰىَ فَٱرْهَبُونِ
Türkçe Okunuşu: vekâle-llâhu lâ tetteḫiẕû ilâheyni-ŝneyn. innemâ huve ilâhuv vâhid. feiyyâye ferhebûn.
Türkçe Meali: Allah, "İki tanrı edinmeyin, O ancak bir tek Tanrı'dır. Yalnız Ben'den korkun" dedi.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 52. Ayet
Arapça: وَلَهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَلَهُ ٱلدِّينُ وَاصِبًا ۚ أَفَغَيْرَ ٱللَّهِ تَتَّقُونَ
Türkçe Okunuşu: velehû mâ fi-ssemâvâti vel'ardi velehu-ddînu vâsibâ. efeğayra-llâhi tettekûn.
Türkçe Meali: Göklerde ve yerde olan O'nundur. Kulluk da daima O'nadır. Allah'tan başkasından mı sakınıyorsunuz?
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 53. Ayet
Arapça: وَمَا بِكُم مِّن نِّعْمَةٍۢ فَمِنَ ٱللَّهِ ۖ ثُمَّ إِذَا مَسَّكُمُ ٱلضُّرُّ فَإِلَيْهِ تَجْـَٔرُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ bikum min ni`metin femine-llâhi ŝumme iẕâ messekumu-ddurru feileyhi tec'erûn.
Türkçe Meali: Size gelen her nimet Allah'tandır. Sonra, bir sıkıntıya uğradığınızda yalnız O'na sığınırsınız.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 54. Ayet
Arapça: ثُمَّ إِذَا كَشَفَ ٱلضُّرَّ عَنكُمْ إِذَا فَرِيقٌۭ مِّنكُم بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme iẕâ keşefe-ddurra `ankum iẕâ ferîkum minkum birabbihim yuşrikûn.
Türkçe Meali: Sıkıntılarınızı giderince de, içinizden bazıları kendilerine verdiğimize nankörlük ederek Rablerine eş koşarlar. Geçinin bakalım, yakında öğreneceksiniz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 55. Ayet
Arapça: لِيَكْفُرُوا۟ بِمَآ ءَاتَيْنَٰهُمْ ۚ فَتَمَتَّعُوا۟ ۖ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: liyekfurû bimâ âteynâhum. fetemette`û. fesevfe ta`lemûn.
Türkçe Meali: Sıkıntılarınızı giderince de, içinizden bazıları kendilerine verdiğimize nankörlük ederek Rablerine eş koşarlar. Geçinin bakalım, yakında öğreneceksiniz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 56. Ayet
Arapça: وَيَجْعَلُونَ لِمَا لَا يَعْلَمُونَ نَصِيبًۭا مِّمَّا رَزَقْنَٰهُمْ ۗ تَٱللَّهِ لَتُسْـَٔلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَفْتَرُونَ
Türkçe Okunuşu: veyec`alûne limâ lâ ya`lemûne nesîbem mimmâ razaknâhum. tellâhi letus'elunne `ammâ kuntum tefterûn.
Türkçe Meali: Kendilerine verdiğimiz rızıktan, onların ne olduğunu bilmeyen putlara pay ayırırlar. Allah'a and olsun ki, uydurup durduğunuz şeylerden elbette sorguya çekileceksiniz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 57. Ayet
Arapça: وَيَجْعَلُونَ لِلَّهِ ٱلْبَنَٰتِ سُبْحَٰنَهُۥ ۙ وَلَهُم مَّا يَشْتَهُونَ
Türkçe Okunuşu: veyec`alûne lillâhi-lbenâti subhânehû velehum mâ yeştehûn.
Türkçe Meali: Beğendikleri erkek çocukları kendilerine; kızları da Allah'a malediyorlar. O bundan münezzehtir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 58. Ayet
Arapça: وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُم بِٱلْأُنثَىٰ ظَلَّ وَجْهُهُۥ مُسْوَدًّۭا وَهُوَ كَظِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ buşşira ehaduhum bil'unŝâ żalle vechuhû musveddev vehuve keżîm.
Türkçe Meali: Aralarından birine bir kızı olduğu müjdelendiği zaman içi gamla dolarak yüzü simsiyah kesilir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 59. Ayet
Arapça: يَتَوَٰرَىٰ مِنَ ٱلْقَوْمِ مِن سُوٓءِ مَا بُشِّرَ بِهِۦٓ ۚ أَيُمْسِكُهُۥ عَلَىٰ هُونٍ أَمْ يَدُسُّهُۥ فِى ٱلتُّرَابِ ۗ أَلَا سَآءَ مَا يَحْكُمُونَ
Türkçe Okunuşu: yetevârâ mine-lkavmi min sûi mâ buşşira bih. eyumsikuhû `alâ hûnin em yedussuhû fi-tturâb. elâ sâe mâ yahkumûn.
Türkçe Meali: Kendisine verilen kötü müjde yüzünden, halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Ne kötü hükmediyorlar!
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 60. Ayet
Arapça: لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِٱلْءَاخِرَةِ مَثَلُ ٱلسَّوْءِ ۖ وَلِلَّهِ ٱلْمَثَلُ ٱلْأَعْلَىٰ ۚ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ
Türkçe Okunuşu: lilleẕîne lâ yu'minûne bil'âḫirati meŝelu-ssev'. velillâhi-lmeŝelu-l'a`lâ. vehuve-l`azîzu-lhakîm.
Türkçe Meali: Ahirete inanmayanlar kötülük misalidirler. En üstün misali ise Allah verir. O Güçlü'dür, Hakim'dir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 61. Ayet
Arapça: وَلَوْ يُؤَاخِذُ ٱللَّهُ ٱلنَّاسَ بِظُلْمِهِم مَّا تَرَكَ عَلَيْهَا مِن دَآبَّةٍۢ وَلَٰكِن يُؤَخِّرُهُمْ إِلَىٰٓ أَجَلٍۢ مُّسَمًّۭى ۖ فَإِذَا جَآءَ أَجَلُهُمْ لَا يَسْتَـْٔخِرُونَ سَاعَةًۭ ۖ وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ
Türkçe Okunuşu: velev yuâḫiẕu-llâhu-nnâse biżulmihim mâ terake `aleyhâ min dâbbetiv velâkiy yu'eḫḫiruhum ilâ ecelim musemmâ. feiẕâ câe eceluhum lâ yeste'ḫirûne sâ`atev velâ yestakdimûn.
Türkçe Meali: Allah insanları haksızlıklarından ötürü yakalayacak olsaydı, yeryüzünde canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Süreleri dolunca onu ne bir saat geciktirebilirler ne de öne alabilirler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 62. Ayet
Arapça: وَيَجْعَلُونَ لِلَّهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ أَلْسِنَتُهُمُ ٱلْكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ ٱلْحُسْنَىٰ ۖ لَا جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ ٱلنَّارَ وَأَنَّهُم مُّفْرَطُونَ
Türkçe Okunuşu: veyec`alûne lillâhi mâ yekrahûne vetesifu elsinetuhumu-lkeẕibe enne lehumu-lhusnâ. lâ cerame enne lehumu-nnâra veennehum mufratûn.
Türkçe Meali: Beğenmediklerini Allah'a malederler. Dilleri, güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu yalan yere söyler durur. Cehennemin onların olduğunda ve önceden oraya gideceklerinde şüphe yoktur.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 63. Ayet
Arapça: تَٱللَّهِ لَقَدْ أَرْسَلْنَآ إِلَىٰٓ أُمَمٍۢ مِّن قَبْلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيْطَٰنُ أَعْمَٰلَهُمْ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ ٱلْيَوْمَ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: tellâhi lekad erselnâ ilâ umemim min kablike fezeyyene lehumu-şşeytânu a`mâlehum fehuve veliyyuhumu-lyevme velehum `aẕâbun elîm.
Türkçe Meali: Allah'a and olsun ki, senden önceki ümmetlere peygamberler gönderdik. Şeytan yaptıklarını onlara hep güzel gösterdi. Bugün de dostları odur. Onlara can yakıcı azap vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 64. Ayet
Arapça: وَمَآ أَنزَلْنَا عَلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ إِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ ٱلَّذِى ٱخْتَلَفُوا۟ فِيهِ ۙ وَهُدًۭى وَرَحْمَةًۭ لِّقَوْمٍۢ يُؤْمِنُونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ enzelnâ `aleyke-lkitâbe illâ litubeyyine lehumu-lleẕi-ḫtelefû fîhi vehudev verahmetel likavmiy yu'minûn.
Türkçe Meali: Sana Kitap'ı, ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için, inanan kimselere de doğru yol rehberi ve rahmet olarak indirdik.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 65. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءًۭ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَآ ۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۭ لِّقَوْمٍۢ يَسْمَعُونَ
Türkçe Okunuşu: vellâhu enzele mine-ssemâi mâen feahyâ bihi-l'arda ba`de mevtihâ. inne fî ẕâlike leâyetel likavmiy yesme`ûn.
Türkçe Meali: Allah gökten su indirir ve ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Kulak veren kimseler için bunda ibret vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 66. Ayet
Arapça: وَإِنَّ لَكُمْ فِى ٱلْأَنْعَٰمِ لَعِبْرَةًۭ ۖ نُّسْقِيكُم مِّمَّا فِى بُطُونِهِۦ مِنۢ بَيْنِ فَرْثٍۢ وَدَمٍۢ لَّبَنًا خَالِصًۭا سَآئِغًۭا لِّلشَّٰرِبِينَ
Türkçe Okunuşu: veinne lekum fi-l'en`âmi le`ibrah. nuskîkum mimmâ fî butûnihî mim beyni ferŝiv vedemil lebenen ḫâlisan sâiğal lişşâribîn.
Türkçe Meali: Hayvanlarda da size ibretler vardır. Bağırsaklarındakiler ile kan arasından, içenlere halis ve içimi kolay süt içiririz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 67. Ayet
Arapça: وَمِن ثَمَرَٰتِ ٱلنَّخِيلِ وَٱلْأَعْنَٰبِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًۭا وَرِزْقًا حَسَنًا ۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۭ لِّقَوْمٍۢ يَعْقِلُونَ
Türkçe Okunuşu: vemin ŝemerâti-nneḫîli vel'a`nâbi tetteḫiẕûne minhu sekerav verizkan hasenâ. inne fî ẕâlike leâyetel likavmiy ya`kilûn.
Türkçe Meali: Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden şerbet, şıra (içecek) ve güzel rızık elde edersiniz. Düşünen millet için bunda ibret vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 68. Ayet
Arapça: وَأَوْحَىٰ رَبُّكَ إِلَى ٱلنَّحْلِ أَنِ ٱتَّخِذِى مِنَ ٱلْجِبَالِ بُيُوتًۭا وَمِنَ ٱلشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَ
Türkçe Okunuşu: veevhâ rabbuke ile-nnahli eni-tteḫiẕî mine-lcibâli buyûtev vemine-şşeceri vemimmâ ya`rişûn.
Türkçe Meali: Rabbin bal arısına: "Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit üründen ye; sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan yürü" diye öğretti. Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 69. Ayet
Arapça: ثُمَّ كُلِى مِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ فَٱسْلُكِى سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلًۭا ۚ يَخْرُجُ مِنۢ بُطُونِهَا شَرَابٌۭ مُّخْتَلِفٌ أَلْوَٰنُهُۥ فِيهِ شِفَآءٌۭ لِّلنَّاسِ ۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۭ لِّقَوْمٍۢ يَتَفَكَّرُونَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme kulî min kulli-ŝŝemerâti feslukî subule rabbiki ẕululâ. yaḫrucu mim butûnihâ şerâbum muḫtelifun elvânuhû fîhi şifâul linnâs. inne fî ẕâlike leâyetel likavmiy yetefekkerûn.
Türkçe Meali: Rabbin bal arısına: "Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit üründen ye; sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan yürü" diye öğretti. Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 70. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ خَلَقَكُمْ ثُمَّ يَتَوَفَّىٰكُمْ ۚ وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَىٰٓ أَرْذَلِ ٱلْعُمُرِ لِكَىْ لَا يَعْلَمَ بَعْدَ عِلْمٍۢ شَيْـًٔا ۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۭ قَدِيرٌۭ
Türkçe Okunuşu: vellâhu ḫalekakum ŝumme yeteveffâkum veminkum mey yuraddu ilâ erẕeli-l`umuri likey lâ ya`leme ba`de `ilmin şey'â. inne-llâhe `alîmun kadîr.
Türkçe Meali: Allah sizi yaratmıştır, sonra öldürecektir, içinizden bir kısmı da ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki, bilirken bilmez olurlar. Doğrusu Allah bilendir, her şeye Kadir'dir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 71. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ فَضَّلَ بَعْضَكُمْ عَلَىٰ بَعْضٍۢ فِى ٱلرِّزْقِ ۚ فَمَا ٱلَّذِينَ فُضِّلُوا۟ بِرَآدِّى رِزْقِهِمْ عَلَىٰ مَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُهُمْ فَهُمْ فِيهِ سَوَآءٌ ۚ أَفَبِنِعْمَةِ ٱللَّهِ يَجْحَدُونَ
Türkçe Okunuşu: vellâhu feddale ba`dakum `alâ ba`din fi-rrizk. feme-lleẕîne fuddilû birâddî rizkihim `alâ mâ meleket eymânuhum fehum fîhi sevâun. efebini`meti-llâhi yechadûn.
Türkçe Meali: Allah rızıkda kiminizi diğerlerine üstün tutmuştur. Üstün kılınanlar, emirleri altında bulunanların rızıklarını vermezler. Oysa rızıkta hepsi eşittir. Allah'ın nimetini bile bile inkar mı ediyorlar?
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 72. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَٰجًۭا وَجَعَلَ لَكُم مِّنْ أَزْوَٰجِكُم بَنِينَ وَحَفَدَةًۭ وَرَزَقَكُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ ۚ أَفَبِٱلْبَٰطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ ٱللَّهِ هُمْ يَكْفُرُونَ
Türkçe Okunuşu: vellâhu ce`ale lekum min enfusikum ezvâcev vece`ale lekum min ezvâcikum benîne vehafedetev verazekakum mine-ttayyibât. efebilbâtili yu'minûne vebini`meti-llâhi hum yekfurûn.
Türkçe Meali: Allah size kendinizden eşler var eder. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar var eder. Size temiz şeylerden rızık verir. Öyleyken batıla inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 73. Ayet
Arapça: وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَمْلِكُ لَهُمْ رِزْقًۭا مِّنَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ شَيْـًۭٔا وَلَا يَسْتَطِيعُونَ
Türkçe Okunuşu: veya`budûne min dûni-llâhi mâ lâ yemliku lehum rizkam mine-ssemâvâti vel'ardi şey'ev velâ yestetî`ûn.
Türkçe Meali: Allah'ı bırakıp, göklerden ve yerden kendilerine verecek rızıkları olmayan ve vermeye güç yetiremeyen şeylere mi tapıyorlar?
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 74. Ayet
Arapça: فَلَا تَضْرِبُوا۟ لِلَّهِ ٱلْأَمْثَالَ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: felâ tadribû lillâhi-l'emŝâl. inne-llâhe ya`lemu veentum lâ ta`lemûn.
Türkçe Meali: Allah'a benzerler koşmaya kalkmayın. Şüphesiz Allah bilir, siz bilmezsiniz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 75. Ayet
Arapça: ۞ ضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلًا عَبْدًۭا مَّمْلُوكًۭا لَّا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَىْءٍۢ وَمَن رَّزَقْنَٰهُ مِنَّا رِزْقًا حَسَنًۭا فَهُوَ يُنفِقُ مِنْهُ سِرًّۭا وَجَهْرًا ۖ هَلْ يَسْتَوُۥنَ ۚ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ ۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: darabe-llâhu meŝelen `abdem memlûkel lâ yakdiru `alâ şey'iv vemer razaknâhu minnâ rizkan hasenen fehuve yunfiku minhu sirrav vecehrâ. hel yestevûn. elhamdu lillâh. bel ekŝeruhum lâ ya`lemûn.
Türkçe Meali: Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel nimetlerden gizlice ve açıkça sarfeden kimseyi misal gösterir: Hiç bunlar eşit olur mu? Övülmeğe layık olan Allah'tır, fakat çoğu bilmezler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 76. Ayet
Arapça: وَضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلًۭا رَّجُلَيْنِ أَحَدُهُمَآ أَبْكَمُ لَا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَىْءٍۢ وَهُوَ كَلٌّ عَلَىٰ مَوْلَىٰهُ أَيْنَمَا يُوَجِّههُّ لَا يَأْتِ بِخَيْرٍ ۖ هَلْ يَسْتَوِى هُوَ وَمَن يَأْمُرُ بِٱلْعَدْلِ ۙ وَهُوَ عَلَىٰ صِرَٰطٍۢ مُّسْتَقِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: vedarabe-llâhu meŝeler raculeyni ehaduhumâ ebkemu lâ yakdiru `alâ şey'iv vehuve kellun `alâ mevlâhu eynemâ yuveccihhu lâ ye'ti biḫayr. hel yestevî huve vemey ye'muru bil`adli vehuve `alâ sirâtim mustekîm.
Türkçe Meali: Allah iki adamı misal veriyor: Biri hiçbir şeye gücü yetmeyen bir dilsiz ki efendisine yüktür, nereye gönderse bir hayır çıkmaz; bu, doğru yolda olan, adaletle emreden kimse ile bir olabilir mi?
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 77. Ayet
Arapça: وَلِلَّهِ غَيْبُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ وَمَآ أَمْرُ ٱلسَّاعَةِ إِلَّا كَلَمْحِ ٱلْبَصَرِ أَوْ هُوَ أَقْرَبُ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍۢ قَدِيرٌۭ
Türkçe Okunuşu: velillâhi ğaybu-ssemâvâti vel'ard. vemâ emru-ssâ`ati illâ kelemhi-lbesari ev huve akrab. inne-llâhe `alâ kulli şey'in kadîr.
Türkçe Meali: Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir, kıyamet saatinin kopuşu bir göz kırpması kadar veya daha çabuk bir zaman içinde olur. Şüphesiz Allah her şeye Kadir'dir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 78. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ أَخْرَجَكُم مِّنۢ بُطُونِ أُمَّهَٰتِكُمْ لَا تَعْلَمُونَ شَيْـًۭٔا وَجَعَلَ لَكُمُ ٱلسَّمْعَ وَٱلْأَبْصَٰرَ وَٱلْأَفْـِٔدَةَ ۙ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Türkçe Okunuşu: vellâhu aḫracekum mim butûni ummehâtikum lâ ta`lemûne şey'ev vece`ale lekumu-ssem`a vel'ebsâra vel'ef'idete le`allekum teşkurûn.
Türkçe Meali: Allah sizi annelerinizin karnından bir şey bilmez halde çıkarmıştır. Belki şükredersiniz diye size kulak, göz ve kalp vermiştir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 79. Ayet
Arapça: أَلَمْ يَرَوْا۟ إِلَى ٱلطَّيْرِ مُسَخَّرَٰتٍۢ فِى جَوِّ ٱلسَّمَآءِ مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلَّا ٱللَّهُ ۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍۢ لِّقَوْمٍۢ يُؤْمِنُونَ
Türkçe Okunuşu: elem yerav ile-ttayri museḫḫarâtin fî cevvi-ssemâ'. mâ yumsikuhunne ille-llâh. inne fî ẕâlike leâyâtil likavmiy yu'minûn.
Türkçe Meali: Göğün boşluğunda Allah'ın buyruğuna boyun eğerek uçan kuşlara bakmıyorlar mı? Onları Allah'tan başka tutan kimse yoktur. İnanan millet için bunda dersler vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 80. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنۢ بُيُوتِكُمْ سَكَنًۭا وَجَعَلَ لَكُم مِّن جُلُودِ ٱلْأَنْعَٰمِ بُيُوتًۭا تَسْتَخِفُّونَهَا يَوْمَ ظَعْنِكُمْ وَيَوْمَ إِقَامَتِكُمْ ۙ وَمِنْ أَصْوَافِهَا وَأَوْبَارِهَا وَأَشْعَارِهَآ أَثَٰثًۭا وَمَتَٰعًا إِلَىٰ حِينٍۢ
Türkçe Okunuşu: vellâhu ce`ale lekum mim buyûtikum sekenev vece`ale lekum min culûdi-l'en`âmi buyûten testeḫiffûnehâ yevme ża`nikum veyevme ikâmetikum vemin asvâfihâ veevbârihâ veeş`ârihâ eŝâŝev vemetâ`an ilâ hîn.
Türkçe Meali: Allah size evlerinizi dinlenme yeri kıldı. Hayvanların derilerinden, yolculukta ve ikamet zamanlarınızda kolayca taşıyacağınız evler; yün, tüy ve kıllarından bir süre kullanacağınız giyimlikler ve geçimlikler var etmiştir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 81. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّمَّا خَلَقَ ظِلَٰلًۭا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ ٱلْجِبَالِ أَكْنَٰنًۭا وَجَعَلَ لَكُمْ سَرَٰبِيلَ تَقِيكُمُ ٱلْحَرَّ وَسَرَٰبِيلَ تَقِيكُم بَأْسَكُمْ ۚ كَذَٰلِكَ يُتِمُّ نِعْمَتَهُۥ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْلِمُونَ
Türkçe Okunuşu: vellâhu ce`ale lekum mimmâ ḫaleka żilâlev vece`ale lekum mine-lcibâli eknânev vece`ale lekum serâbîle tekîkumu-lharra veserabîle tekîkum be'sekum. keẕâlike yutimmu ni`metehû `aleykum le`allekum tuslimûn.
Türkçe Meali: Allah yarattıklarından size gölgeler yapmış; dağlarda sığınacağınız barınaklar var etmiş, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, harpte sizi koruyacak zırhlar vermiştir. Size olan nimetini müslüman olasınız diye işte bu şekilde tamamlamaktadır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 82. Ayet
Arapça: فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ ٱلْبَلَٰغُ ٱلْمُبِينُ
Türkçe Okunuşu: fein tevellev feinnemâ `aleyke-lbelâğu-lmubîn.
Türkçe Meali: Eğer yüz çevirirlerse, sana düşenin sadece açıkça tebliğ olduğunu bil.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 83. Ayet
Arapça: يَعْرِفُونَ نِعْمَتَ ٱللَّهِ ثُمَّ يُنكِرُونَهَا وَأَكْثَرُهُمُ ٱلْكَٰفِرُونَ
Türkçe Okunuşu: ya`rifûne ni`mete-llâhi ŝumme yunkirûnehâ veekŝeruhumu-lkâfirûn.
Türkçe Meali: Allah'ın nimetini hem bilirler hem de inkar ederler. Zaten çoğu kafir kimselerdir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 84. Ayet
Arapça: وَيَوْمَ نَبْعَثُ مِن كُلِّ أُمَّةٍۢ شَهِيدًۭا ثُمَّ لَا يُؤْذَنُ لِلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ
Türkçe Okunuşu: veyevme neb`aŝu min kulli ummetin şehîden ŝumme lâ yu'ẕenu lilleẕîne keferû velâ hum yusta`tebûn.
Türkçe Meali: Kıyamet günü her ümmetten bir şahit getiririz; inkar edenlere itiraz için izin de verilmez, onların özürleri de dinlenmez.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 85. Ayet
Arapça: وَإِذَا رَءَا ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ ٱلْعَذَابَ فَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ وَلَا هُمْ يُنظَرُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ rae-lleẕîne żalemu-l`aẕâbe felâ yuḫaffefu `anhum velâ hum yunżarûn.
Türkçe Meali: Zulmedenler, azap görürlerken azabları hafifletilmez de geciktirilmez de.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 86. Ayet
Arapça: وَإِذَا رَءَا ٱلَّذِينَ أَشْرَكُوا۟ شُرَكَآءَهُمْ قَالُوا۟ رَبَّنَا هَٰٓؤُلَآءِ شُرَكَآؤُنَا ٱلَّذِينَ كُنَّا نَدْعُوا۟ مِن دُونِكَ ۖ فَأَلْقَوْا۟ إِلَيْهِمُ ٱلْقَوْلَ إِنَّكُمْ لَكَٰذِبُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ rae-lleẕîne eşrakû şurakâehum kâlû rabbenâ hâulâi şurakâune-lleẕîne kunnâ ned`û min dûnik. feelkav ileyhimu-lkavle innekum lekâẕibûn.
Türkçe Meali: Allah'a ortak koşanlar, koştukları ortakları gördüklerinde: "Rabbimiz! Seni bırakıp yalvardığımız ortaklarımız bunlardır" derler. Koştukları ortaklar: "Doğrusu siz yalancısınız" diye söz atarlar.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 87. Ayet
Arapça: وَأَلْقَوْا۟ إِلَى ٱللَّهِ يَوْمَئِذٍ ٱلسَّلَمَ ۖ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا۟ يَفْتَرُونَ
Türkçe Okunuşu: veelkav ile-llâhi yevmeiẕin-sseleme vedalle `anhum mâ kânû yefterûn.
Türkçe Meali: Puta tapanlar o gün Allah'ın hükmüne teslim olurlar; uydurdukları şeyler onlardan uzaklaşırlar.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 88. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَصَدُّوا۟ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ زِدْنَٰهُمْ عَذَابًۭا فَوْقَ ٱلْعَذَابِ بِمَا كَانُوا۟ يُفْسِدُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne keferû vesaddû `an sebîli-llâhi zidnâhum `aẕâben fevka-l`aẕâbi bimâ kânû yufsidûn.
Türkçe Meali: İnkar eden, Allah'ın yolundan alıkoyanlara, bozgunculuklarına karşılık azap üstüne azap veririz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 89. Ayet
Arapça: وَيَوْمَ نَبْعَثُ فِى كُلِّ أُمَّةٍۢ شَهِيدًا عَلَيْهِم مِّنْ أَنفُسِهِمْ ۖ وَجِئْنَا بِكَ شَهِيدًا عَلَىٰ هَٰٓؤُلَآءِ ۚ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ تِبْيَٰنًۭا لِّكُلِّ شَىْءٍۢ وَهُدًۭى وَرَحْمَةًۭ وَبُشْرَىٰ لِلْمُسْلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: veyevme neb`aŝu fî kulli ummetin şehîden `aleyhim min enfusihim veci'nâ bike şehîden `alâ hâulâ'. venezzelnâ `aleyke-lkitâbe tibyânel likulli şey'iv vehudev verahmetev vebuşrâ lilmuslimîn.
Türkçe Meali: O gün her ümmetten bir kişiyi onlara şahit tutarız. Seni de ümmetine şahit getiririz. Sana her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, rahmet ve müjde olarak Kuran'ı indirdik.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 90. Ayet
Arapça: ۞ إِنَّ ٱللَّهَ يَأْمُرُ بِٱلْعَدْلِ وَٱلْإِحْسَٰنِ وَإِيتَآئِ ذِى ٱلْقُرْبَىٰ وَيَنْهَىٰ عَنِ ٱلْفَحْشَآءِ وَٱلْمُنكَرِ وَٱلْبَغْىِ ۚ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Türkçe Okunuşu: inne-llâhe ye'muru bil`adli vel'ihsâni veîtâi ẕi-lkurbâ veyenhâ `ani-lfahşâi velmunkeri velbağy. ye`iżukum le`allekum teẕekkerûn.
Türkçe Meali: Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 91. Ayet
Arapça: وَأَوْفُوا۟ بِعَهْدِ ٱللَّهِ إِذَا عَٰهَدتُّمْ وَلَا تَنقُضُوا۟ ٱلْأَيْمَٰنَ بَعْدَ تَوْكِيدِهَا وَقَدْ جَعَلْتُمُ ٱللَّهَ عَلَيْكُمْ كَفِيلًا ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَ
Türkçe Okunuşu: veevfû bi`ahdi-llâhi iẕâ `âhettum velâ tenkudu-l'eymâne ba`de tevkîdihâ vekad ce`altumu-llâhe `aleykum kefîlâ. inne-llâhe ya`lemu mâ tef`alûn.
Türkçe Meali: Ahitleştiğiniz zaman Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah'ı kendinize kefil kılarak sağlama bağladığınız yeminleri bozmayın. Allah yaptıklarınızı şüphesiz bilir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 92. Ayet
Arapça: وَلَا تَكُونُوا۟ كَٱلَّتِى نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنۢ بَعْدِ قُوَّةٍ أَنكَٰثًۭا تَتَّخِذُونَ أَيْمَٰنَكُمْ دَخَلًۢا بَيْنَكُمْ أَن تَكُونَ أُمَّةٌ هِىَ أَرْبَىٰ مِنْ أُمَّةٍ ۚ إِنَّمَا يَبْلُوكُمُ ٱللَّهُ بِهِۦ ۚ وَلَيُبَيِّنَنَّ لَكُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ مَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
Türkçe Okunuşu: velâ tekûnû kelletî nekadat ğazlehâ mim ba`di kuvvetin enkâŝâ. tetteḫiẕûne eymânekum deḫalem beynekum en tekûne ummetun hiye erbâ min ummeh. innemâ yeblûkumu-llâhu bih. veleyubeyyinenne lekum yevme-lkiyâmeti mâ kuntum fîhi taḫtelifûn.
Türkçe Meali: Bir ümmetin diğerinden daha çok olmasından ötürü, aranızdaki yeminleri bozarak, ipliğini iyice eğirip katladıktan sonra bozan kadın gibi olmayın. Allah onunla sizi dener. And olsun ki, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size kıyamet günü açıklar.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 93. Ayet
Arapça: وَلَوْ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةًۭ وَٰحِدَةًۭ وَلَٰكِن يُضِلُّ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِى مَن يَشَآءُ ۚ وَلَتُسْـَٔلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: velev şâe-llâhu lece`alekum ummetev vâhidetev velâkiy yudillu mey yeşâu veyehdî mey yeşâ'. veletus'elunne `ammâ kuntum ta`melûn.
Türkçe Meali: Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Ama O, istediğini saptırır, istediğini doğru yola eriştirir. İşlediklerinizden, and olsun ki, sorumlu tutulacaksınız.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 94. Ayet
Arapça: وَلَا تَتَّخِذُوٓا۟ أَيْمَٰنَكُمْ دَخَلًۢا بَيْنَكُمْ فَتَزِلَّ قَدَمٌۢ بَعْدَ ثُبُوتِهَا وَتَذُوقُوا۟ ٱلسُّوٓءَ بِمَا صَدَدتُّمْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ ۖ وَلَكُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: velâ tetteḫiẕû eymânekum deḫalem beynekum fetezille kademum ba`de ŝubûtihâ veteẕûku-ssûe bimâ sadettum `an sebîli-llâh. velekum `aẕâbun `ażîm.
Türkçe Meali: Birbirinizi aldatmak için yemin etmeyin ki, bu yüzden sağlamca yere basmakta olan ayak sürçebilir; Allah yolundan alıkoymanıza karşılık kötü bir azap tadarsınız ve (ahirette de) büyük bir azaba uğrarsınız.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 95. Ayet
Arapça: وَلَا تَشْتَرُوا۟ بِعَهْدِ ٱللَّهِ ثَمَنًۭا قَلِيلًا ۚ إِنَّمَا عِندَ ٱللَّهِ هُوَ خَيْرٌۭ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: velâ teşterû bi`ahdi-llâhi ŝemenen kalîlâ. innemâ `inde-llâhi huve ḫayrul lekum in kuntum ta`lemûn.
Türkçe Meali: Allah'ın ahdini hiçbir değere değişmeyin. Eğer bilirseniz, Allah katında olan sizin için daha iyidir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 96. Ayet
Arapça: مَا عِندَكُمْ يَنفَدُ ۖ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ بَاقٍۢ ۗ وَلَنَجْزِيَنَّ ٱلَّذِينَ صَبَرُوٓا۟ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: mâ `indekum yenfedu vemâ `inde-llâhi bâk. velenecziyenne-lleẕîne saberû ecrahum biahseni mâ kânû ya`melûn.
Türkçe Meali: Sizde olanlar tükenir ama, Allah katında olanlar sonsuzdur, tükenmez. Sabredenlere ecirlerini, yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 97. Ayet
Arapça: مَنْ عَمِلَ صَٰلِحًۭا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌۭ فَلَنُحْيِيَنَّهُۥ حَيَوٰةًۭ طَيِّبَةًۭ ۖ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: men `amile sâliham min ẕekerin ev unŝâ vehuve mu'minun felenuhyiyennehû hayâten tayyibeh. velenecziyennehum ecrahum biahseni mâ kânû ya`melûn.
Türkçe Meali: Kadın, erkek, inanmış olarak kim iyi iş işlerse, ona hoş bir hayat yaşatacağız. Ecirlerini yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 98. Ayet
Arapça: فَإِذَا قَرَأْتَ ٱلْقُرْءَانَ فَٱسْتَعِذْ بِٱللَّهِ مِنَ ٱلشَّيْطَٰنِ ٱلرَّجِيمِ
Türkçe Okunuşu: feiẕâ kara'te-lkur'âne feste`iẕ billâhi mine-şşeytâni-rracîm.
Türkçe Meali: Kuran okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 99. Ayet
Arapça: إِنَّهُۥ لَيْسَ لَهُۥ سُلْطَٰنٌ عَلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Türkçe Okunuşu: innehû leyse lehû sultânun `ale-lleẕîne âmenû ve`alâ rabbihim yetevekkelûn.
Türkçe Meali: Doğrusu şeytanın, inananlar ve yalnız Rablerine güvenenler üzerinde bir nüfuzu yoktur.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 100. Ayet
Arapça: إِنَّمَا سُلْطَٰنُهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُۥ وَٱلَّذِينَ هُم بِهِۦ مُشْرِكُونَ
Türkçe Okunuşu: innemâ sultânuhû `ale-lleẕîne yetevellevnehû velleẕîne hum bihî muşrikûn.
Türkçe Meali: O'nun nüfuzu sadece, O'nu dost edinenler ve Allah'a ortak koşanlar üzerindedir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 101. Ayet
Arapça: وَإِذَا بَدَّلْنَآ ءَايَةًۭ مَّكَانَ ءَايَةٍۢ ۙ وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ قَالُوٓا۟ إِنَّمَآ أَنتَ مُفْتَرٍۭ ۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ beddelnâ âyetem mekâne âyetiv vellâhu a`lemu bimâ yunezzilu kâlû innemâ ente mufter. bel ekŝeruhum lâ ya`lemûn.
Türkçe Meali: Bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimizde, ki Allah ne indirdiğini gayet iyi bilir onlar, "Sen sadece uyduruyorsun" derler. Hayır, öyle değildir, ama onların çoğu bunu bilmezler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 102. Ayet
Arapça: قُلْ نَزَّلَهُۥ رُوحُ ٱلْقُدُسِ مِن رَّبِّكَ بِٱلْحَقِّ لِيُثَبِّتَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَهُدًۭى وَبُشْرَىٰ لِلْمُسْلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: kul nezzelehû rûhu-lkudusi mir rabbike bilhakki liyuŝebbite-lleẕîne âmenû vehudev vebuşrâ lilmuslimîn.
Türkçe Meali: De ki: "Kuran'ı; Ruhul Kudüs (Cebrail) Rabbinin katından, inananların inançlarını pekiştirmek, Müslümanlara doğruluk rehberi ve müjde olmak üzere gerçekle indirmiştir."
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 103. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّهُمْ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُۥ بَشَرٌۭ ۗ لِّسَانُ ٱلَّذِى يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِىٌّۭ وَهَٰذَا لِسَانٌ عَرَبِىٌّۭ مُّبِينٌ
Türkçe Okunuşu: velekad na`lemu ennehum yekûlûne innemâ yu`allimuhû beşer. lisânu-lleẕî yulhidûne ileyhi a`cemiyyuv vehâẕâ lisânun `arabiyyum mubîn.
Türkçe Meali: And olsun ki: "Ona elbette bir insan öğretiyor" dediklerini biliyoruz. Kast ettikleri kimsenin dili yabancıdır, Kuran ise fasih Arapça'dır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 104. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ لَا يَهْدِيهِمُ ٱللَّهُ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne lâ yu'minûne biâyâti-llâhi lâ yehdîhimu-llâhu velehum `aẕâbun elîm.
Türkçe Meali: Allah'ın ayetlerine inanmayanları Allah doğru yola eriştirmez. Onlara can yakıcı azap vardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 105. Ayet
Arapça: إِنَّمَا يَفْتَرِى ٱلْكَذِبَ ٱلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ ۖ وَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَٰذِبُونَ
Türkçe Okunuşu: innemâ yefteri-lkeẕibe-lleẕîne lâ yu'minûne biâyâti-llâh. veulâike humu-lkâẕibûn.
Türkçe Meali: Yalan uyduranlar ancak Allah'ın ayetlerine inanmayanlardır. Yalancılar işte onlardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 106. Ayet
Arapça: مَن كَفَرَ بِٱللَّهِ مِنۢ بَعْدِ إِيمَٰنِهِۦٓ إِلَّا مَنْ أُكْرِهَ وَقَلْبُهُۥ مُطْمَئِنٌّۢ بِٱلْإِيمَٰنِ وَلَٰكِن مَّن شَرَحَ بِٱلْكُفْرِ صَدْرًۭا فَعَلَيْهِمْ غَضَبٌۭ مِّنَ ٱللَّهِ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: men kefera billâhi mim ba`di îmânihî illâ men ukrihe vekalbuhû mutmeinnum bil'îmâni velâkim men şeraha bilkufri sadran fe`aleyhim ğadabum mine-llâh. velehum `aẕâbun `ażîm.
Türkçe Meali: Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü kafirliğe açanlara Allah katından bir gazap vardır; büyük azap da onlar içindir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 107. Ayet
Arapça: ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمُ ٱسْتَحَبُّوا۟ ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا عَلَى ٱلْءَاخِرَةِ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْكَٰفِرِينَ
Türkçe Okunuşu: ẕâlike biennehumu-stehabbu-lhayâte-ddunyâ `ale-l'âḫirati veenne-llâhe lâ yehdi-lkavme-lkâfirîn.
Türkçe Meali: Bu, dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın da, inkarcı milleti doğru yola eriştirmemesinden ötürü böyledir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 108. Ayet
Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ طَبَعَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَسَمْعِهِمْ وَأَبْصَٰرِهِمْ ۖ وَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْغَٰفِلُونَ
Türkçe Okunuşu: ulâike-lleẕîne tabe`a-llâhu `alâ kulûbihim vesem`ihim veebsârihim. veulâike humu-lğâfilûn.
Türkçe Meali: İşte Allah'ın kalblerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimseler bunlardır. Gafiller de işte bunlardır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 109. Ayet
Arapça: لَا جَرَمَ أَنَّهُمْ فِى ٱلْءَاخِرَةِ هُمُ ٱلْخَٰسِرُونَ
Türkçe Okunuşu: lâ cerame ennehum fi-l'âḫirati humu-lḫâsirûn.
Türkçe Meali: Ahirette zarara uğrayacakların bunlar olduğunda şüphe yoktur.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 110. Ayet
Arapça: ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ هَاجَرُوا۟ مِنۢ بَعْدِ مَا فُتِنُوا۟ ثُمَّ جَٰهَدُوا۟ وَصَبَرُوٓا۟ إِنَّ رَبَّكَ مِنۢ بَعْدِهَا لَغَفُورٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: ŝumme inne rabbeke lilleẕîne hâcerû mim ba`di mâ futinû ŝumme câhedû vesaberû inne rabbeke mim ba`dihâ leğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Rabbin, türlü eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah uğrunda savaşan ve sabreden kimselerden yanadır. Rabbin şüphesiz bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 111. Ayet
Arapça: ۞ يَوْمَ تَأْتِى كُلُّ نَفْسٍۢ تُجَٰدِلُ عَن نَّفْسِهَا وَتُوَفَّىٰ كُلُّ نَفْسٍۢ مَّا عَمِلَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: yevme te'tî kullu nefsin tucâdilu `an nefsihâ vetuveffâ kullu nefsim mâ `amilet vehum lâ yużlemûn.
Türkçe Meali: O gün, herkesin kendi derdine düşüp çabalayacağı ve herkesin işlediğinin haksızlığa uğratılmadan kendisine ödeneceği bir gündür.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 112. Ayet
Arapça: وَضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلًۭا قَرْيَةًۭ كَانَتْ ءَامِنَةًۭ مُّطْمَئِنَّةًۭ يَأْتِيهَا رِزْقُهَا رَغَدًۭا مِّن كُلِّ مَكَانٍۢ فَكَفَرَتْ بِأَنْعُمِ ٱللَّهِ فَأَذَٰقَهَا ٱللَّهُ لِبَاسَ ٱلْجُوعِ وَٱلْخَوْفِ بِمَا كَانُوا۟ يَصْنَعُونَ
Türkçe Okunuşu: vedarabe-llâhu meŝelen karyeten kânet âminetem mutmeinnetey ye'tîhâ rizkuhâ rağadem min kulli mekânin fekeferat bien`umi-llâhi feeẕâkahe-llâhu libâse-lcû`i velḫavfi bimâ kânû yasne`ûn.
Türkçe Meali: Allah size güven ve huzur içinde olan bir kasabayı misal verir: Her taraftan oraya bolca rızık geliyordu. Ama Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden Allah onlara yaptıklarına karşılık açlık ve korku belasını tattırdı.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 113. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ جَآءَهُمْ رَسُولٌۭ مِّنْهُمْ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ ٱلْعَذَابُ وَهُمْ ظَٰلِمُونَ
Türkçe Okunuşu: velekad câehum rasûlum minhum fekeẕẕebûhu feeḫaẕehumu-l`aẕâbu vehum żâlimûn.
Türkçe Meali: And olsun ki, aralarından kendilerine bir peygamber gelmişti, onu yalancı saydılar. Haksızlık ederlerken azaba uğradılar.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 114. Ayet
Arapça: فَكُلُوا۟ مِمَّا رَزَقَكُمُ ٱللَّهُ حَلَٰلًۭا طَيِّبًۭا وَٱشْكُرُوا۟ نِعْمَتَ ٱللَّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ
Türkçe Okunuşu: fekulû mimmâ razekakumu-llâhu halâlen tayyibâ. veşkurû ni`mete-llâhi in kuntum iyyâhu ta`budûn.
Türkçe Meali: Yalnız Allah'a kulluk ediyorsanız, Allah'ın size helal ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin, O'nun nimetine şükredin.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 115. Ayet
Arapça: إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ ٱلْمَيْتَةَ وَٱلدَّمَ وَلَحْمَ ٱلْخِنزِيرِ وَمَآ أُهِلَّ لِغَيْرِ ٱللَّهِ بِهِۦ ۖ فَمَنِ ٱضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍۢ وَلَا عَادٍۢ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: innemâ harrame `aleykumu-lmeytete veddeme velahme-lḫinzîri vemâ uhille liğayri-llâhi bih. femeni-dturra ğayra bâğiv velâ `âdin feinne-llâhe ğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Allah size ancak leşi, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkasının adına kesilenleri haram etmiştir. Darda kalan, aşırı gitmemek ve başkasının hakkına el uzatmamak şartiyle bunun dışındadır. Allah şüphesiz bağışlar, merhamet eder.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 116. Ayet
Arapça: وَلَا تَقُولُوا۟ لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ ٱلْكَذِبَ هَٰذَا حَلَٰلٌۭ وَهَٰذَا حَرَامٌۭ لِّتَفْتَرُوا۟ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ ۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ
Türkçe Okunuşu: velâ tekûlû limâ tesifu elsinetukumu-lkeẕibe hâẕâ halâluv vehâẕâ harâmul litefterû `ale-llâhi-lkeẕib. inne-lleẕîne yefterûne `ale-llâhi-lkeẕibe lâ yuflihûn.
Türkçe Meali: Diliniz yalana alışmış olduğu için, "şu haram, bu helaldir" demeyin, zira Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar ise, saadete şüphesiz erişemezler.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 117. Ayet
Arapça: مَتَٰعٌۭ قَلِيلٌۭ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: metâ`un kalîl. velehum `aẕâbun elîm.
Türkçe Meali: Az bir geçim ama ardından can yakıcı bir azap onlaradır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 118. Ayet
Arapça: وَعَلَى ٱلَّذِينَ هَادُوا۟ حَرَّمْنَا مَا قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِن قَبْلُ ۖ وَمَا ظَلَمْنَٰهُمْ وَلَٰكِن كَانُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
Türkçe Okunuşu: ve`ale-lleẕîne hâdû harramnâ mâ kasasnâ `aleyke min kabl. vemâ żalemnâhum velâkin kânû enfusehum yażlimûn.
Türkçe Meali: Sana anlattıklarımızı, daha önce, yahudi olanlara da haram kılmıştık; biz onlara zulmetmedik, onlar kendilerine zulmediyorlardı.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 119. Ayet
Arapça: ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ عَمِلُوا۟ ٱلسُّوٓءَ بِجَهَٰلَةٍۢ ثُمَّ تَابُوا۟ مِنۢ بَعْدِ ذَٰلِكَ وَأَصْلَحُوٓا۟ إِنَّ رَبَّكَ مِنۢ بَعْدِهَا لَغَفُورٌۭ رَّحِيمٌ
Türkçe Okunuşu: ŝumme inne rabbeke lilleẕîne `amilu-ssûe bicehâletin ŝumme tâbû mim ba`di ẕâlike veaslehû inne rabbeke mim ba`dihâ leğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Sonra doğrusu Rabbin, bilmeyerek kötülük işleyip ardından tevbe eden ve ıslah olanlardan yanadır. Rabbin bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 120. Ayet
Arapça: إِنَّ إِبْرَٰهِيمَ كَانَ أُمَّةًۭ قَانِتًۭا لِّلَّهِ حَنِيفًۭا وَلَمْ يَكُ مِنَ ٱلْمُشْرِكِينَ
Türkçe Okunuşu: inne ibrâhîme kâne ummeten kânitel lillâhi hanîfâ. velem yeku mine-lmuşrikîn.
Türkçe Meali: İbrahim, şüphesiz Allah'a boyun eğen ve O'na yönelen bir önderdi; puta tapanlardan değildi.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 121. Ayet
Arapça: شَاكِرًۭا لِّأَنْعُمِهِ ۚ ٱجْتَبَىٰهُ وَهَدَىٰهُ إِلَىٰ صِرَٰطٍۢ مُّسْتَقِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: şâkiral lien`umih. ictebâhu vehedâhu ilâ sirâtim mustekîm.
Türkçe Meali: Rabbinin nimetlerine şükrederdi; Rabbi de onu seçti ve doğru yola eriştirdi.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 122. Ayet
Arapça: وَءَاتَيْنَٰهُ فِى ٱلدُّنْيَا حَسَنَةًۭ ۖ وَإِنَّهُۥ فِى ٱلْءَاخِرَةِ لَمِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Türkçe Okunuşu: veâteynâhu fi-ddunyâ haseneh. veinnehû fi-l'âḫirati lemine-ssâlihîn.
Türkçe Meali: Dünyada ona güzellik verdik, ahirette de o mutlaka barışsever iyiler arasında yer alacaktır.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 123. Ayet
Arapça: ثُمَّ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ أَنِ ٱتَّبِعْ مِلَّةَ إِبْرَٰهِيمَ حَنِيفًۭا ۖ وَمَا كَانَ مِنَ ٱلْمُشْرِكِينَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme evhaynâ ileyke eni-ttebi` millete ibrâhîme hanîfâ. vemâ kâne mine-lmuşrikîn.
Türkçe Meali: Şimdi sana, "Doğruya yönelen, puta tapanlardan olmayan İbrahim'in dinine uy" diye vahyettik.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 124. Ayet
Arapça: إِنَّمَا جُعِلَ ٱلسَّبْتُ عَلَى ٱلَّذِينَ ٱخْتَلَفُوا۟ فِيهِ ۚ وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَحْكُمُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُوا۟ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Türkçe Okunuşu: innemâ cu`ile-ssebtu `ale-lleẕîne-ḫtelefû fîh. veinne rabbeke leyahkumu beynehum yevme-lkiyâmeti fîmâ kânû fîhi yaḫtelifûn.
Türkçe Meali: Cumartesi ibadeti, ancak o gün üzerinde çekişenlere farz kılındı. Rabbin, ayrılığa düştükleri şeylerde, kıyamet günü aralarında hükmedecektir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 125. Ayet
Arapça: ٱدْعُ إِلَىٰ سَبِيلِ رَبِّكَ بِٱلْحِكْمَةِ وَٱلْمَوْعِظَةِ ٱلْحَسَنَةِ ۖ وَجَٰدِلْهُم بِٱلَّتِى هِىَ أَحْسَنُ ۚ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ ۖ وَهُوَ أَعْلَمُ بِٱلْمُهْتَدِينَ
Türkçe Okunuşu: ud`u ilâ sebîli rabbike bilhikmeti velmev`iżati-lhaseneti vecâdilhum billetî hiye ahsen. inne rabbeke huve a`lemu bimen dalle `an sebîlihî vehuve a`lemu bilmuhtedîn.
Türkçe Meali: Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış; doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 126. Ayet
Arapça: وَإِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُوا۟ بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُم بِهِۦ ۖ وَلَئِن صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌۭ لِّلصَّٰبِرِينَ
Türkçe Okunuşu: vein `âkabtum fe`âkibû bimiŝli mâ `ûkibtum bih. velein sabertum lehuve ḫayrul lissâbirîn.
Türkçe Meali: Eğer ceza vermek isterseniz size yapılanın aynıyla mukabele edin. Sabrederseniz and olsun ki bu, sabredenler için daha iyidir.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 127. Ayet
Arapça: وَٱصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ إِلَّا بِٱللَّهِ ۚ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَلَا تَكُ فِى ضَيْقٍۢ مِّمَّا يَمْكُرُونَ
Türkçe Okunuşu: vasbir vemâ sabruke illâ billâhi velâ tahzen `aleyhim velâ teku fî daykim mimmâ yemkurûn.
Türkçe Meali: Sabret, senin sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır; onlara üzülme, kurdukları düzenlerden de endişe etme.
سُورَةُ النَّحۡلِ - Nahl Suresi - 128. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوا۟ وَّٱلَّذِينَ هُم مُّحْسِنُونَ
Türkçe Okunuşu: inne-llâhe me`a-lleẕîne-ttekav velleẕîne hum muhsinûn.
Türkçe Meali: Allah şüphesiz sakınanlarla ve iyilik yapanlarla beraberdir.