سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ
Türkçe Okunuşu: `amme yetesâelûn.
Türkçe Meali: Neyi soruşturuyorlar?
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 2. Ayet
Arapça: عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلْعَظِيمِ
Türkçe Okunuşu: `ani-nnebei-l`ażîm.
Türkçe Meali: Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bir olay olan tekrar dirilme haberini mi?
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 3. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕî hum fîhi muḫtelifûn.
Türkçe Meali: Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bir olay olan tekrar dirilme haberini mi?
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 4. Ayet
Arapça: كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: kellâ seya`lemûn.
Türkçe Meali: Hayır; şüphesiz görüp bileceklerdir.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 5. Ayet
Arapça: ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme kellâ seya`lemûn.
Türkçe Meali: Yine hayır; elbette görüp bileceklerdir.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 6. Ayet
Arapça: أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ مِهَٰدًۭا
Türkçe Okunuşu: elem nec`ali-l'arda mihâdâ.
Türkçe Meali: Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı?
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَٱلْجِبَالَ أَوْتَادًۭا
Türkçe Okunuşu: velcibâle evtâdâ.
Türkçe Meali: Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı?
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَخَلَقْنَٰكُمْ أَزْوَٰجًۭا
Türkçe Okunuşu: veḫalaknâkum ezvâcâ.
Türkçe Meali: Sizi çift çift yarattık;
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 9. Ayet
Arapça: وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًۭا
Türkçe Okunuşu: vece`alnâ nevmekum subâtâ.
Türkçe Meali: Uykunuzu dinlenme vakti kıldık;
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَجَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِبَاسًۭا
Türkçe Okunuşu: vece`alne-lleyle libâsâ.
Türkçe Meali: Geceyi bir örtü yaptık;
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 11. Ayet
Arapça: وَجَعَلْنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشًۭا
Türkçe Okunuşu: vece`alne-nnehâra me`âşâ.
Türkçe Meali: Gündüzü geçimi sağlama vakti kıldık;
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 12. Ayet
Arapça: وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًۭا شِدَادًۭا
Türkçe Okunuşu: vebeneynâ fevkakum seb`an şidâdâ.
Türkçe Meali: Üstünüze yedi kat sağlam gök bina ettik;
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 13. Ayet
Arapça: وَجَعَلْنَا سِرَاجًۭا وَهَّاجًۭا
Türkçe Okunuşu: vece`alnâ sirâcev vehhâcâ.
Türkçe Meali: Parlak ışık veren güneşi varettik;
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 14. Ayet
Arapça: وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءًۭ ثَجَّاجًۭا
Türkçe Okunuşu: veenzelnâ mine-lmu`sirâti mâen ŝeccâcâ.
Türkçe Meali: Taneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 15. Ayet
Arapça: لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّۭا وَنَبَاتًۭا
Türkçe Okunuşu: linuḫrice bihî habbev venebâtâ.
Türkçe Meali: Taneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 16. Ayet
Arapça: وَجَنَّٰتٍ أَلْفَافًا
Türkçe Okunuşu: vecennâtin elfâfâ.
Türkçe Meali: Taneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 17. Ayet
Arapça: إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَٰتًۭا
Türkçe Okunuşu: inne yevme-lfasli kâne mîkâtâ.
Türkçe Meali: Doğrusu, hüküm gününün vakti elbette tesbit edilmiştir.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 18. Ayet
Arapça: يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًۭا
Türkçe Okunuşu: yevme yunfeḫu fi-ssûri fete'tûne efvâcâ.
Türkçe Meali: Sura üfürüldüğü gün hepiniz bölük bölük gelirsiniz.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًۭا
Türkçe Okunuşu: vefutihati-ssemâu fekânet ebvâbâ.
Türkçe Meali: Gökler kapı kapı açılacaktır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 20. Ayet
Arapça: وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا
Türkçe Okunuşu: vesuyyirati-lcibâlu fekânet serâbâ.
Türkçe Meali: Dağlar yürütülüp serap olacaktır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 21. Ayet
Arapça: إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًۭا
Türkçe Okunuşu: inne cehenneme kânet mirsâdâ.
Türkçe Meali: Cehennem, yalnız azgınları bekleyen yerdir. Dönecekleri yer orasıdır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 22. Ayet
Arapça: لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابًۭا
Türkçe Okunuşu: littâğîne meâbâ.
Türkçe Meali: Cehennem, yalnız azgınları bekleyen yerdir. Dönecekleri yer orasıdır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 23. Ayet
Arapça: لَّٰبِثِينَ فِيهَآ أَحْقَابًۭا
Türkçe Okunuşu: lâbiŝîne fîhâ ahkâbâ.
Türkçe Meali: Orada çağlar boyunca (nice devirler) kalacaklardır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 24. Ayet
Arapça: لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًۭا وَلَا شَرَابًا
Türkçe Okunuşu: lâ yeẕûkûne fîhâ berdev velâ şerâbâ.
Türkçe Meali: Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin....
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 25. Ayet
Arapça: إِلَّا حَمِيمًۭا وَغَسَّاقًۭا
Türkçe Okunuşu: illâ hamîmev veğassâkâ.
Türkçe Meali: Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin....
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 26. Ayet
Arapça: جَزَآءًۭ وِفَاقًا
Türkçe Okunuşu: cezâev vifâkâ.
Türkçe Meali: Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin....
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 27. Ayet
Arapça: إِنَّهُمْ كَانُوا۟ لَا يَرْجُونَ حِسَابًۭا
Türkçe Okunuşu: innehum kânû lâ yercûne hisâbâ.
Türkçe Meali: Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini sanmazlardı.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 28. Ayet
Arapça: وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابًۭا
Türkçe Okunuşu: vekeẕẕebû biâyâtinâ kiẕẕâbâ.
Türkçe Meali: Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 29. Ayet
Arapça: وَكُلَّ شَىْءٍ أَحْصَيْنَٰهُ كِتَٰبًۭا
Türkçe Okunuşu: vekulle şey'in ahsaynâhu kitâbâ.
Türkçe Meali: Biz de herşeyi yazıp saymışızdır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 30. Ayet
Arapça: فَذُوقُوا۟ فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
Türkçe Okunuşu: feẕûkû felen nezîdekum illâ `aẕâbâ.
Türkçe Meali: Şöyle deriz: "Artık tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız."
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 31. Ayet
Arapça: إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا
Türkçe Okunuşu: inne lilmuttekîne mefâzâ.
Türkçe Meali: Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 32. Ayet
Arapça: حَدَآئِقَ وَأَعْنَٰبًۭا
Türkçe Okunuşu: hadâika vea`nâbâ.
Türkçe Meali: Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 33. Ayet
Arapça: وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًۭا
Türkçe Okunuşu: vekevâ`ibe etrâbâ.
Türkçe Meali: Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 34. Ayet
Arapça: وَكَأْسًۭا دِهَاقًۭا
Türkçe Okunuşu: veke'sen dihâkâ.
Türkçe Meali: Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 35. Ayet
Arapça: لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًۭا وَلَا كِذَّٰبًۭا
Türkçe Okunuşu: lâ yesme`ûne fîhâ lağvev velâ kiẕẕâbâ.
Türkçe Meali: Orada boş ve yalan söz işitmezler.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 36. Ayet
Arapça: جَزَآءًۭ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابًۭا
Türkçe Okunuşu: cezâem mir rabbike `atâen hisâbâ.
Türkçe Meali: Bunlar Rabbinin katından, hesabları karşılığı verilenlerdir.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 37. Ayet
Arapça: رَّبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ٱلرَّحْمَٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًۭا
Türkçe Okunuşu: rabbi-ssemâvâti vel'ardi vemâ beynehume-rrahmâni lâ yemlikûne minhu ḫitâbâ.
Türkçe Meali: O, göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. O, önünde kimsenin konuşmayacağı Rahman olan Allah'tır.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 38. Ayet
Arapça: يَوْمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ صَفًّۭا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًۭا
Türkçe Okunuşu: yevme yekûmu-rrûhu velmelâiketu saffâ. lâ yetekellemûne illâ men eẕine lehu-rrahmânu vekâle savâbâ.
Türkçe Meali: Cebrail ve meleklerin dizi dizi durdukları gün, Rahman olan Allah'ın izni olmadan kimse konuşamayacaktır. Konuştuğu zaman da doğruyu söyleyecektir.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 39. Ayet
Arapça: ذَٰلِكَ ٱلْيَوْمُ ٱلْحَقُّ ۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا
Türkçe Okunuşu: ẕâlike-lyevmu-lhakk. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî meâbâ.
Türkçe Meali: İşte gerçek gün budur. Dileyen kimse, Rabbine götürecek bir yol benimser.
سُورَةُ النَّبَإِ - Nebe Suresi - 40. Ayet
Arapça: إِنَّآ أَنذَرْنَٰكُمْ عَذَابًۭا قَرِيبًۭا يَوْمَ يَنظُرُ ٱلْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلْكَافِرُ يَٰلَيْتَنِى كُنتُ تُرَٰبًۢا
Türkçe Okunuşu: innâ enẕernâkum `aẕâben karîbâ. yevme yenżuru-lmeru mâ kaddemet yedâhu veyekûlu-lkâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ.
Türkçe Meali: Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün kişi elleriyle sunduğuna bakar ve inkarcı da: "Keşke toprak olaydım" der.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلنَّٰزِعَٰتِ غَرْقًۭا
Türkçe Okunuşu: vennâzi`âti ğarkâ.
Türkçe Meali: Canları boğarcasına şiddetle çekip alanlara and olsun,
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَٱلنَّٰشِطَٰتِ نَشْطًۭا
Türkçe Okunuşu: vennâşitâti neştâ.
Türkçe Meali: Canları kolaylıkla alanlara and olsun,
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَٱلسَّٰبِحَٰتِ سَبْحًۭا
Türkçe Okunuşu: vessâbihâti sebhâ.
Türkçe Meali: Yüzüp yüzüp gidenlere and olsun,
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 4. Ayet
Arapça: فَٱلسَّٰبِقَٰتِ سَبْقًۭا
Türkçe Okunuşu: fessâbikâti sebkâ.
Türkçe Meali: Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 5. Ayet
Arapça: فَٱلْمُدَبِّرَٰتِ أَمْرًۭا
Türkçe Okunuşu: felmudebbirâti emrâ.
Türkçe Meali: Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 6. Ayet
Arapça: يَوْمَ تَرْجُفُ ٱلرَّاجِفَةُ
Türkçe Okunuşu: yevme tercufu-rrâcifeh.
Türkçe Meali: O gün bir sarsıntı sarsar.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 7. Ayet
Arapça: تَتْبَعُهَا ٱلرَّادِفَةُ
Türkçe Okunuşu: tetbe`uhe-rrâdifeh.
Türkçe Meali: Peşinden bir diğeri gelir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 8. Ayet
Arapça: قُلُوبٌۭ يَوْمَئِذٍۢ وَاجِفَةٌ
Türkçe Okunuşu: kulûbuy yevmeiẕiv vâcifeh.
Türkçe Meali: O gün kalbler titrer.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 9. Ayet
Arapça: أَبْصَٰرُهَا خَٰشِعَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: ebsâruhâ ḫâşi`ah.
Türkçe Meali: İnsanların gözleri yere döner.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 10. Ayet
Arapça: يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِى ٱلْحَافِرَةِ
Türkçe Okunuşu: yekûlûne einnâ lemerdûdûne fi-lhâfirah.
Türkçe Meali: Derler ki: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz?"
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 11. Ayet
Arapça: أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًۭا نَّخِرَةًۭ
Türkçe Okunuşu: eiẕâ kunnâ `iżâmen neḫirah.
Türkçe Meali: "Ufalanmış kemik olduğumuz zaman mı?"
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 12. Ayet
Arapça: قَالُوا۟ تِلْكَ إِذًۭا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: kâlû tilke iẕen kerratun ḫâsirah.
Türkçe Meali: Derler ki: "O takdirde bu zararına bir dönüştür."
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 13. Ayet
Arapça: فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌۭ وَٰحِدَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: feinnemâ hiye zecratuv vâhideh.
Türkçe Meali: Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 14. Ayet
Arapça: فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ
Türkçe Okunuşu: feiẕâ hum bissâhirah.
Türkçe Meali: Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 15. Ayet
Arapça: هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: hel etâke hadîŝu mûsâ.
Türkçe Meali: Musa'nın başından geçen olay sana geldi mi?
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 16. Ayet
Arapça: إِذْ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلْوَادِ ٱلْمُقَدَّسِ طُوًى
Türkçe Okunuşu: iẕ nâdâhu rabbuhû bilvâdi-lmukaddesi tuvâ.
Türkçe Meali: Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitap etmişti:
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 17. Ayet
Arapça: ٱذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ
Türkçe Okunuşu: iẕheb ilâ fir`avne innehû tağâ.
Türkçe Meali: "Firavun'a git; doğrusu o azmıştır."
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 18. Ayet
Arapça: فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَىٰٓ أَن تَزَكَّىٰ
Türkçe Okunuşu: fekul hel leke ilâ en tezekkâ.
Türkçe Meali: "Ona de ki: Arınmağa niyetin var mı?"
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ
Türkçe Okunuşu: veehdiyeke ilâ rabbike fetaḫşâ.
Türkçe Meali: "Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın."
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 20. Ayet
Arapça: فَأَرَىٰهُ ٱلْءَايَةَ ٱلْكُبْرَىٰ
Türkçe Okunuşu: feerâhu-l'âyete-lkubrâ.
Türkçe Meali: Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 21. Ayet
Arapça: فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ
Türkçe Okunuşu: fekeẕẕebe ve`asâ.
Türkçe Meali: Ama Firavun yalanladı ve baş kaldırdı.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 22. Ayet
Arapça: ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ
Türkçe Okunuşu: ŝumme edbera yes`â.
Türkçe Meali: Geri dönüp yürüdü.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 23. Ayet
Arapça: فَحَشَرَ فَنَادَىٰ
Türkçe Okunuşu: fehaşera fenâdâ.
Türkçe Meali: Adamlarını toplayıp seslendi:
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 24. Ayet
Arapça: فَقَالَ أَنَا۠ رَبُّكُمُ ٱلْأَعْلَىٰ
Türkçe Okunuşu: fekâle ene rabbukumu-l'a`lâ.
Türkçe Meali: "Sizin en yüce rabbiniz benim" dedi.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 25. Ayet
Arapça: فَأَخَذَهُ ٱللَّهُ نَكَالَ ٱلْءَاخِرَةِ وَٱلْأُولَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: feeḫaẕehu-llâhu nekâle-l'âḫirati vel'ûlâ.
Türkçe Meali: Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 26. Ayet
Arapça: إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَعِبْرَةًۭ لِّمَن يَخْشَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: inne fî ẕâlike le`ibratel limey yaḫşâ.
Türkçe Meali: Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 27. Ayet
Arapça: ءَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ ٱلسَّمَآءُ ۚ بَنَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: eentum eşeddu ḫalkan emi-ssemâu. benâhâ.
Türkçe Meali: Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 28. Ayet
Arapça: رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّىٰهَا
Türkçe Okunuşu: rafe`a semkehâ fesevvâhâ.
Türkçe Meali: Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 29. Ayet
Arapça: وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: veağtaşe leylehâ veaḫrace duhâhâ.
Türkçe Meali: Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 30. Ayet
Arapça: وَٱلْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَىٰهَآ
Türkçe Okunuşu: vel'arda ba`de ẕâlike dehâhâ.
Türkçe Meali: Ardından yeri düzenlemiştir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 31. Ayet
Arapça: أَخْرَجَ مِنْهَا مَآءَهَا وَمَرْعَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: aḫrace minhâ mâehâ vemer`âhâ.
Türkçe Meali: Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 32. Ayet
Arapça: وَٱلْجِبَالَ أَرْسَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: velcibâle ersâhâ.
Türkçe Meali: Dağları yerleştirmiştir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 33. Ayet
Arapça: مَتَٰعًۭا لَّكُمْ وَلِأَنْعَٰمِكُمْ
Türkçe Okunuşu: metâ`al lekum velien`âmikum.
Türkçe Meali: Bunları sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için yapmıştır.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 34. Ayet
Arapça: فَإِذَا جَآءَتِ ٱلطَّآمَّةُ ٱلْكُبْرَىٰ
Türkçe Okunuşu: feiẕâ câeti-ttâmmetu-lkubrâ.
Türkçe Meali: Güç yetirilemeyen en büyük baskın geldiği zaman, o gün, insan ne uğurda çalıştığını anlar.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 35. Ayet
Arapça: يَوْمَ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ مَا سَعَىٰ
Türkçe Okunuşu: yevme yeteẕekkeru-l'insânu mâ se`â.
Türkçe Meali: Güç yetirilemeyen en büyük baskın geldiği zaman, o gün, insan ne uğurda çalıştığını anlar.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 36. Ayet
Arapça: وَبُرِّزَتِ ٱلْجَحِيمُ لِمَن يَرَىٰ
Türkçe Okunuşu: veburrizeti-lcehîmu limey yerâ.
Türkçe Meali: Cehennem her bakanın göreceği şekilde gösterilir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 37. Ayet
Arapça: فَأَمَّا مَن طَغَىٰ
Türkçe Okunuşu: feemmâ men tağâ.
Türkçe Meali: İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 38. Ayet
Arapça: وَءَاثَرَ ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا
Türkçe Okunuşu: veâŝera-lhayâte-ddunyâ.
Türkçe Meali: İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 39. Ayet
Arapça: فَإِنَّ ٱلْجَحِيمَ هِىَ ٱلْمَأْوَىٰ
Türkçe Okunuşu: feinne-lcehîme hiye-lme'vâ.
Türkçe Meali: İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 40. Ayet
Arapça: وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِۦ وَنَهَى ٱلنَّفْسَ عَنِ ٱلْهَوَىٰ
Türkçe Okunuşu: veemmâ men ḫâfe mekâme rabbihî venehe-nnefse `ani-lhevâ.
Türkçe Meali: Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 41. Ayet
Arapça: فَإِنَّ ٱلْجَنَّةَ هِىَ ٱلْمَأْوَىٰ
Türkçe Okunuşu: feinne-lcennete hiye-lme'vâ.
Türkçe Meali: Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 42. Ayet
Arapça: يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلسَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: yes'elûneke `ani-ssâ`ati eyyâne mursâhâ.
Türkçe Meali: Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 43. Ayet
Arapça: فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَىٰهَآ
Türkçe Okunuşu: fîme ente min ẕikrâhâ.
Türkçe Meali: Nerde senden onu anlatması?
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 44. Ayet
Arapça: إِلَىٰ رَبِّكَ مُنتَهَىٰهَآ
Türkçe Okunuşu: ilâ rabbike muntehâhâ.
Türkçe Meali: Onun bilgisi Rabbine aittir.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 45. Ayet
Arapça: إِنَّمَآ أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: innemâ ente munẕiru mey yaḫşâhâ.
Türkçe Meali: Sen sadece kıyametten korkanı uyaransın.
سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Nâziât Suresi - 46. Ayet
Arapça: كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوٓا۟ إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: keennehum yevme yeravnehâ lem yelbeŝû illâ `aşiyyeten ev duhâhâ.
Türkçe Meali: Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ عَبَسَ وَتَوَلَّىٰٓ
Türkçe Okunuşu: `abese vetevellâ.
Türkçe Meali: Yanına kör bir kimse geldi diye (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 2. Ayet
Arapça: أَن جَآءَهُ ٱلْأَعْمَىٰ
Türkçe Okunuşu: en câehu-l'a`mâ.
Türkçe Meali: Yanına kör bir kimse geldi diye (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُۥ يَزَّكَّىٰٓ
Türkçe Okunuşu: vemâ yudrîke le`allehû yezzekkâ.
Türkçe Meali: Ne bilirsin, belki de o arınacak;
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 4. Ayet
Arapça: أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ ٱلذِّكْرَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: ev yeẕẕekkeru fetenfe`ahu-ẕẕikrâ.
Türkçe Meali: Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 5. Ayet
Arapça: أَمَّا مَنِ ٱسْتَغْنَىٰ
Türkçe Okunuşu: emmâ meni-stağnâ.
Türkçe Meali: Ama sen, kendisini öğütten müstağni gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 6. Ayet
Arapça: فَأَنتَ لَهُۥ تَصَدَّىٰ
Türkçe Okunuşu: feente lehû tesaddâ.
Türkçe Meali: Ama sen, kendisini öğütten müstağni gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ
Türkçe Okunuşu: vemâ `aleyke ellâ yezzekkâ.
Türkçe Meali: Arınmak istememesinden sana ne?
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَأَمَّا مَن جَآءَكَ يَسْعَىٰ
Türkçe Okunuşu: veemmâ men câeke yes`â.
Türkçe Meali: Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 9. Ayet
Arapça: وَهُوَ يَخْشَىٰ
Türkçe Okunuşu: vehuve yaḫşâ.
Türkçe Meali: Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 10. Ayet
Arapça: فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّىٰ
Türkçe Okunuşu: feente `anhu telehhâ.
Türkçe Meali: Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 11. Ayet
Arapça: كَلَّآ إِنَّهَا تَذْكِرَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: kellâ innehâ teẕkirah.
Türkçe Meali: Dikkat et; bu Kuran bir öğüttür.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 12. Ayet
Arapça: فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ
Türkçe Okunuşu: femen şâe ẕekerah.
Türkçe Meali: Dileyen onu öğüt kabul eder.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 13. Ayet
Arapça: فِى صُحُفٍۢ مُّكَرَّمَةٍۢ
Türkçe Okunuşu: fî suhufim mukerrameh.
Türkçe Meali: O, kutsal kılınmış, yüceltilmiş, arınmış sahifeler üzerindedir.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 14. Ayet
Arapça: مَّرْفُوعَةٍۢ مُّطَهَّرَةٍۭ
Türkçe Okunuşu: merfû`atim mutahherah.
Türkçe Meali: O, kutsal kılınmış, yüceltilmiş, arınmış sahifeler üzerindedir.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 15. Ayet
Arapça: بِأَيْدِى سَفَرَةٍۢ
Türkçe Okunuşu: bieydî seferah.
Türkçe Meali: İyi kimseler, saygıdeğer elçilerin eliyle yazılmıştır.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 16. Ayet
Arapça: كِرَامٍۭ بَرَرَةٍۢ
Türkçe Okunuşu: kirâmim berarah.
Türkçe Meali: İyi kimseler, saygıdeğer elçilerin eliyle yazılmıştır.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 17. Ayet
Arapça: قُتِلَ ٱلْإِنسَٰنُ مَآ أَكْفَرَهُۥ
Türkçe Okunuşu: kutile-l'insânu mâ ekferah.
Türkçe Meali: Canı çıksın o insanın, o ne nankördür!
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 18. Ayet
Arapça: مِنْ أَىِّ شَىْءٍ خَلَقَهُۥ
Türkçe Okunuşu: min eyyi şey'in ḫalekah.
Türkçe Meali: Allah onu hangi şeyden yaratmış?
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 19. Ayet
Arapça: مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُۥ فَقَدَّرَهُۥ
Türkçe Okunuşu: min nutfeh. ḫalekahû fekadderah.
Türkçe Meali: Onu meniden yaratıp merhalelerden geçirerek ona şekil vermiş;
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 20. Ayet
Arapça: ثُمَّ ٱلسَّبِيلَ يَسَّرَهُۥ
Türkçe Okunuşu: ŝumme-ssebîle yesserah.
Türkçe Meali: Sonra, yolu ona kolaylaştırmıştır.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 21. Ayet
Arapça: ثُمَّ أَمَاتَهُۥ فَأَقْبَرَهُۥ
Türkçe Okunuşu: ŝumme emâtehû feakberah.
Türkçe Meali: Sonra onu öldürür ve kabre koyar.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 22. Ayet
Arapça: ثُمَّ إِذَا شَآءَ أَنشَرَهُۥ
Türkçe Okunuşu: ŝumme iẕâ şâe enşerah.
Türkçe Meali: Sonra, dilediği zaman onu tekrar diriltir.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 23. Ayet
Arapça: كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَآ أَمَرَهُۥ
Türkçe Okunuşu: kellâ lemmâ yakdi mâ emerah.
Türkçe Meali: Hayır; Allah'ın kendisine buyurduğunu hala yerine getirmemiştir.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 24. Ayet
Arapça: فَلْيَنظُرِ ٱلْإِنسَٰنُ إِلَىٰ طَعَامِهِۦٓ
Türkçe Okunuşu: felyenżuri-l'insânu ilâ ta`âmih.
Türkçe Meali: İnsan, yiyeceğine bir baksın;
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 25. Ayet
Arapça: أَنَّا صَبَبْنَا ٱلْمَآءَ صَبًّۭا
Türkçe Okunuşu: ennâ sabebne-lmâe sabbâ.
Türkçe Meali: Doğrusu suyu bol bol indirmekteyiz.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 26. Ayet
Arapça: ثُمَّ شَقَقْنَا ٱلْأَرْضَ شَقًّۭا
Türkçe Okunuşu: ŝumme şakakne-l'arda şekkâ.
Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 27. Ayet
Arapça: فَأَنۢبَتْنَا فِيهَا حَبًّۭا
Türkçe Okunuşu: feembetnâ fîhâ habbâ.
Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 28. Ayet
Arapça: وَعِنَبًۭا وَقَضْبًۭا
Türkçe Okunuşu: ve`inebev vekadbâ.
Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 29. Ayet
Arapça: وَزَيْتُونًۭا وَنَخْلًۭا
Türkçe Okunuşu: vezeytûnev venaḫlâ.
Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 30. Ayet
Arapça: وَحَدَآئِقَ غُلْبًۭا
Türkçe Okunuşu: vehadâika ğulbâ.
Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 31. Ayet
Arapça: وَفَٰكِهَةًۭ وَأَبًّۭا
Türkçe Okunuşu: vefâkihetev veebbâ.
Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 32. Ayet
Arapça: مَّتَٰعًۭا لَّكُمْ وَلِأَنْعَٰمِكُمْ
Türkçe Okunuşu: metâ`al lekum velien`âmikum.
Türkçe Meali: Bunlar sizin ve hayvanlarınız için geçimliktir.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 33. Ayet
Arapça: فَإِذَا جَآءَتِ ٱلصَّآخَّةُ
Türkçe Okunuşu: feiẕâ câeti-ssâḫḫah.
Türkçe Meali: O muazzam gürültü, kıyamet kopup geldiği zaman;
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 34. Ayet
Arapça: يَوْمَ يَفِرُّ ٱلْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ
Türkçe Okunuşu: yevme yefirru-lmeru min eḫîh.
Türkçe Meali: O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 35. Ayet
Arapça: وَأُمِّهِۦ وَأَبِيهِ
Türkçe Okunuşu: veummihî veebîh.
Türkçe Meali: O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 36. Ayet
Arapça: وَصَٰحِبَتِهِۦ وَبَنِيهِ
Türkçe Okunuşu: vesâhibetihî vebenîh.
Türkçe Meali: O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 37. Ayet
Arapça: لِكُلِّ ٱمْرِئٍۢ مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍۢ شَأْنٌۭ يُغْنِيهِ
Türkçe Okunuşu: likulli-mriim minhum yevmeiẕin şe'nuy yuğnîh.
Türkçe Meali: O gün, herkesin kendine yeter derdi vardır.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 38. Ayet
Arapça: وُجُوهٌۭ يَوْمَئِذٍۢ مُّسْفِرَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: vucûhuy yevmeiẕim musfirah.
Türkçe Meali: O gün bir takım yüzler aydınlıktır, gülmekte ve sevinmektedir.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 39. Ayet
Arapça: ضَاحِكَةٌۭ مُّسْتَبْشِرَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: dâhiketum mustebşirah.
Türkçe Meali: O gün bir takım yüzler aydınlıktır, gülmekte ve sevinmektedir.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 40. Ayet
Arapça: وَوُجُوهٌۭ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: vevucûhuy yevmeiẕin `aleyhâ ğaberah.
Türkçe Meali: O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 41. Ayet
Arapça: تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ
Türkçe Okunuşu: terhekuhâ katerah.
Türkçe Meali: O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür.
سُورَةُ عَبَسَ - Abese Suresi - 42. Ayet
Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَفَرَةُ ٱلْفَجَرَةُ
Türkçe Okunuşu: ulâike humu-lkeferatu-lfecerah.
Türkçe Meali: İşte bunlar inkarcı olanlar, Allah'ın buyruğundan çıkanlardır.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا ٱلشَّمْسُ كُوِّرَتْ
Türkçe Okunuşu: iẕe-şşemsu kuvvirat.
Türkçe Meali: Güneş dürülüp ışığı kalmadığı zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلنُّجُومُ ٱنكَدَرَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-nnucûmu-nkederat.
Türkçe Meali: Yıldızlar düşüp, söndüğü zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْجِبَالُ سُيِّرَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-lcibâlu suyyirat.
Türkçe Meali: Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْعِشَارُ عُطِّلَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-l`işâru `uttilet.
Türkçe Meali: Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْوُحُوشُ حُشِرَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-lvuhûşu huşirat.
Türkçe Meali: Yabani hayvanlar bir araya toplatıldığı zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 6. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْبِحَارُ سُجِّرَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-lbihâru succirat.
Türkçe Meali: Denizler kaynaştırıldığı zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلنُّفُوسُ زُوِّجَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-nnufûsu zuvvicet.
Türkçe Meali: Canlar bedenlerle birleştirildiği zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْمَوْءُۥدَةُ سُئِلَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-lmev'ûdetu suilet.
Türkçe Meali: Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 9. Ayet
Arapça: بِأَىِّ ذَنۢبٍۢ قُتِلَتْ
Türkçe Okunuşu: bieyyi ẕembin kutilet.
Türkçe Meali: Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلصُّحُفُ نُشِرَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-ssuhufu nuşirat.
Türkçe Meali: Amel defterleri açıldığı zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 11. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ كُشِطَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-ssemâu kuşitat.
Türkçe Meali: Gök yerinden oynatıldığı zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 12. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْجَحِيمُ سُعِّرَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-lcehîmu su``irat.
Türkçe Meali: Cehennem alevlendirildiği zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 13. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-lcennetu uzlifet.
Türkçe Meali: Cennet yaklaştırıldığı zaman;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 14. Ayet
Arapça: عَلِمَتْ نَفْسٌۭ مَّآ أَحْضَرَتْ
Türkçe Okunuşu: `alimet nefsum mâ ahdarat.
Türkçe Meali: İnsanoğlu önceden ne hazırladığını görecektir.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 15. Ayet
Arapça: فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلْخُنَّسِ
Türkçe Okunuşu: felâ uksimu bilḫunnes.
Türkçe Meali: Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 16. Ayet
Arapça: ٱلْجَوَارِ ٱلْكُنَّسِ
Türkçe Okunuşu: elcevâri-lkunnes.
Türkçe Meali: Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 17. Ayet
Arapça: وَٱلَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ
Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ `as`as.
Türkçe Meali: Kararmaya başlayan geceye and olsun;
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 18. Ayet
Arapça: وَٱلصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ
Türkçe Okunuşu: vessubhi iẕâ teneffes.
Türkçe Meali: Ağarmaya başlayan sabaha and olsun ki,
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 19. Ayet
Arapça: إِنَّهُۥ لَقَوْلُ رَسُولٍۢ كَرِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: innehû lekavlu rasûlin kerîm.
Türkçe Meali: Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 20. Ayet
Arapça: ذِى قُوَّةٍ عِندَ ذِى ٱلْعَرْشِ مَكِينٍۢ
Türkçe Okunuşu: ẕî kuvvetin `inde ẕi-l`arşi mekîn.
Türkçe Meali: Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 21. Ayet
Arapça: مُّطَاعٍۢ ثَمَّ أَمِينٍۢ
Türkçe Okunuşu: mutâ`in ŝemme emîn.
Türkçe Meali: Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 22. Ayet
Arapça: وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍۢ
Türkçe Okunuşu: vemâ sâhibukum bimecnûn.
Türkçe Meali: Arkadaşınız (Muhammed) asla deli değildir.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 23. Ayet
Arapça: وَلَقَدْ رَءَاهُ بِٱلْأُفُقِ ٱلْمُبِينِ
Türkçe Okunuşu: velekad raâhu bil'ufuki-lmubîn.
Türkçe Meali: And olsun ki, o, Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 24. Ayet
Arapça: وَمَا هُوَ عَلَى ٱلْغَيْبِ بِضَنِينٍۢ
Türkçe Okunuşu: vemâ huve `ale-lğaybi bidanîn.
Türkçe Meali: Peygamber, görülmeyenler hakkında söylediklerinden ötürü töhmet altında tutulamaz.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 25. Ayet
Arapça: وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَٰنٍۢ رَّجِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: vemâ huve bikavli şeytânir racîm.
Türkçe Meali: Bu Kuran, kovulmuş şeytanın sözü olamaz.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 26. Ayet
Arapça: فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ
Türkçe Okunuşu: feeyne teẕhebûn.
Türkçe Meali: Nereye gidiyorsunuz?
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 27. Ayet
Arapça: إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌۭ لِّلْعَٰلَمِينَ
Türkçe Okunuşu: in huve illâ ẕikrul lil`âlemîn.
Türkçe Meali: Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 28. Ayet
Arapça: لِمَن شَآءَ مِنكُمْ أَن يَسْتَقِيمَ
Türkçe Okunuşu: limen şâe minkum ey yestekîm.
Türkçe Meali: Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür.
سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Tekvir Suresi - 29. Ayet
Arapça: وَمَا تَشَآءُونَ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلْعَٰلَمِينَ
Türkçe Okunuşu: vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâhu rabbu-l`âlemîn.
Türkçe Meali: Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe sizler bir şey dileyemezsiniz.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا ٱلسَّمَآءُ ٱنفَطَرَتْ
Türkçe Okunuşu: iẕe-ssemâu-nfetarat.
Türkçe Meali: Gök yarıldığı zaman,
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْكَوَاكِبُ ٱنتَثَرَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-lkevâkibu-nteŝerat.
Türkçe Meali: Yıldızlar dağılıp döküldüğü zaman,
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْبِحَارُ فُجِّرَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-lbihâru fuccirat.
Türkçe Meali: Denizler kaynaştığı zaman,
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْقُبُورُ بُعْثِرَتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-lkubûru bu`ŝirat.
Türkçe Meali: Kabirlerin içi dışa çıktığı zaman,
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 5. Ayet
Arapça: عَلِمَتْ نَفْسٌۭ مَّا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ
Türkçe Okunuşu: `alimet nefsum mâ kaddemet veeḫḫarat.
Türkçe Meali: İnsanoğlu, ne yaptığını ve ne yapmadığını görür.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 6. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلْإِنسَٰنُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ ٱلْكَرِيمِ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-l'insânu mâ ğarrake birabbike-lkerîm.
Türkçe Meali: Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 7. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى خَلَقَكَ فَسَوَّىٰكَ فَعَدَلَكَ
Türkçe Okunuşu: elleẕî ḫalekake fesevvâke fe`adelek.
Türkçe Meali: Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 8. Ayet
Arapça: فِىٓ أَىِّ صُورَةٍۢ مَّا شَآءَ رَكَّبَكَ
Türkçe Okunuşu: fî eyyi sûratim mâ şâe rakkebek.
Türkçe Meali: Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 9. Ayet
Arapça: كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِٱلدِّينِ
Türkçe Okunuşu: kellâ bel tukeẕẕibûne biddîn.
Türkçe Meali: Hayır, hayır; doğrusu siz dini yalanlıyorsunuz.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَٰفِظِينَ
Türkçe Okunuşu: veinne `aleykum lehâfiżîn.
Türkçe Meali: Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 11. Ayet
Arapça: كِرَامًۭا كَٰتِبِينَ
Türkçe Okunuşu: kirâmen kâtibîn.
Türkçe Meali: Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 12. Ayet
Arapça: يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ
Türkçe Okunuşu: ya`lemûne mâ tef`alûn.
Türkçe Meali: Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 13. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلْأَبْرَارَ لَفِى نَعِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: inne-l'ebrâra lefî ne`îm.
Türkçe Meali: İyiler şüphesiz nimet içindedirler.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 14. Ayet
Arapça: وَإِنَّ ٱلْفُجَّارَ لَفِى جَحِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: veinne-lfuccâra lefî cehîm.
Türkçe Meali: Allah'ın buyruğundan çıkanlar cehennemdedirler.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 15. Ayet
Arapça: يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ ٱلدِّينِ
Türkçe Okunuşu: yaslevnehâ yevme-ddîn.
Türkçe Meali: Din Günü oraya girerler.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 16. Ayet
Arapça: وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَآئِبِينَ
Türkçe Okunuşu: vemâ hum `anhâ biğâibîn.
Türkçe Meali: Oradan bir daha ayrılamazlar.
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 17. Ayet
Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا يَوْمُ ٱلدِّينِ
Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ yevmu-ddîn.
Türkçe Meali: Din gününün ne olduğunu sen nereden bilirsin?
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 18. Ayet
Arapça: ثُمَّ مَآ أَدْرَىٰكَ مَا يَوْمُ ٱلدِّينِ
Türkçe Okunuşu: ŝumme mâ edrâke mâ yevmu-ddîn.
Türkçe Meali: Evet, din gününün ne olduğunu nereden bileceksin?
سُورَةُ الانفِطَارِ - İnfitar Suresi - 19. Ayet
Arapça: يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌۭ لِّنَفْسٍۢ شَيْـًۭٔا ۖ وَٱلْأَمْرُ يَوْمَئِذٍۢ لِّلَّهِ
Türkçe Okunuşu: yevme lâ temliku nefsul linefsin şey'â. vel'emru yevmeiẕil lillâh.
Türkçe Meali: O gün, kimsenin kimseye hiçbir fayda sağlamayacağı bir gündür. O gün buyruk, yalnız Allah'ındır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَيْلٌۭ لِّلْمُطَفِّفِينَ
Türkçe Okunuşu: veylul lilmutaffifîn.
Türkçe Meali: İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 2. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ إِذَا ٱكْتَالُوا۟ عَلَى ٱلنَّاسِ يَسْتَوْفُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne iẕe-ktâlû `ale-nnâsi yestevfûn.
Türkçe Meali: İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَإِذَا كَالُوهُمْ أَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ kâlûhum ev vezenûhum yuḫsirûn.
Türkçe Meali: İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 4. Ayet
Arapça: أَلَا يَظُنُّ أُو۟لَٰٓئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ
Türkçe Okunuşu: elâ yeżunnu ulâike ennehum meb`ûŝûn.
Türkçe Meali: Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı?
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 5. Ayet
Arapça: لِيَوْمٍ عَظِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: liyevmin `ażîm.
Türkçe Meali: Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı?
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 6. Ayet
Arapça: يَوْمَ يَقُومُ ٱلنَّاسُ لِرَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
Türkçe Okunuşu: yevme yekûmu-nnâsu lirabbi-l`âlemîn.
Türkçe Meali: O gün insanlar Alemlerin Rabbinin huzurunda dururlar.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 7. Ayet
Arapça: كَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلْفُجَّارِ لَفِى سِجِّينٍۢ
Türkçe Okunuşu: kellâ inne kitâbe-lfuccâri lefî siccîn.
Türkçe Meali: Sakının; Allah'ın buyruğundan dışarı çıkanlar, muhakkak "Siccin" adlı defterde yazılıdır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا سِجِّينٌۭ
Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ siccîn.
Türkçe Meali: Siccin'in ne olduğunu sen nerden bilirsin?
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 9. Ayet
Arapça: كِتَٰبٌۭ مَّرْقُومٌۭ
Türkçe Okunuşu: kitâbum merkûm.
Türkçe Meali: O, yazılmış bir kitaptır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَيْلٌۭ يَوْمَئِذٍۢ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Türkçe Okunuşu: veyluy yevmeiẕil lilmukeẕẕibîn.
Türkçe Meali: Yalanlayanların o gün vay haline!
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 11. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ ٱلدِّينِ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne yukeẕẕibûne biyevmi-ddîn.
Türkçe Meali: Onlar, kıyamet gününü yalanlamış olanlardır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 12. Ayet
Arapça: وَمَا يُكَذِّبُ بِهِۦٓ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
Türkçe Okunuşu: vemâ yukeẕẕibu bihî illâ kullu mu`tedin eŝîm.
Türkçe Meali: Oysa onu mütecaviz günahkardan başka kimse yalanlamaz.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 13. Ayet
Arapça: إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ
Türkçe Okunuşu: iẕâ tutlâ `aleyhi âyâtunâ kâle esâtîru-l'evvelîn.
Türkçe Meali: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman "Öncekilerin masalları" der.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 14. Ayet
Arapça: كَلَّا ۖ بَلْ ۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا۟ يَكْسِبُونَ
Türkçe Okunuşu: kellâ bel râne `alâ kulûbihim mâ kânû yeksibûn.
Türkçe Meali: Hayır, hayır; onların kazandıkları kalblerini paslandırıp körletmiştir.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 15. Ayet
Arapça: كَلَّآ إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍۢ لَّمَحْجُوبُونَ
Türkçe Okunuşu: kellâ innehum `ar rabbihim yevmeiẕil lemahcûbûn.
Türkçe Meali: Hayır; doğrusu onlar o gün, Rablerinden yoksun kalacaklardır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 16. Ayet
Arapça: ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُوا۟ ٱلْجَحِيمِ
Türkçe Okunuşu: ŝumme innehum lesâlu-lcehîm.
Türkçe Meali: Sonra onlar, şüphesiz, cehenneme gireceklerdir.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 17. Ayet
Arapça: ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme yukâlu hâẕe-lleẕî kuntum bihî tukeẕẕibûn.
Türkçe Meali: Sonra da: "yalanlayıp durduğunuz işte budur" denecektir.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 18. Ayet
Arapça: كَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلْأَبْرَارِ لَفِى عِلِّيِّينَ
Türkçe Okunuşu: kellâ inne kitâbe-l'ebrâri lefî `illiyyîn.
Türkçe Meali: Ama iyilerin defteri yüksek katlardadır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا عِلِّيُّونَ
Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ `illiyyûn.
Türkçe Meali: O yüksek katların ne olduğunu sen bilir misin?
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 20. Ayet
Arapça: كِتَٰبٌۭ مَّرْقُومٌۭ
Türkçe Okunuşu: kitâbum merkûm.
Türkçe Meali: O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 21. Ayet
Arapça: يَشْهَدُهُ ٱلْمُقَرَّبُونَ
Türkçe Okunuşu: yeşheduhu-lmukarrabûn.
Türkçe Meali: O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 22. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلْأَبْرَارَ لَفِى نَعِيمٍ
Türkçe Okunuşu: inne-l'ebrâra lefî ne`îm.
Türkçe Meali: İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 23. Ayet
Arapça: عَلَى ٱلْأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ
Türkçe Okunuşu: `ale-l'erâiki yenżurûn.
Türkçe Meali: İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 24. Ayet
Arapça: تَعْرِفُ فِى وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ ٱلنَّعِيمِ
Türkçe Okunuşu: ta`rifu fî vucûhihim nadrate-nne`îm.
Türkçe Meali: Onları, yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 25. Ayet
Arapça: يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍۢ مَّخْتُومٍ
Türkçe Okunuşu: yuskavne mir rahîkim maḫtûm.
Türkçe Meali: Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 26. Ayet
Arapça: خِتَٰمُهُۥ مِسْكٌۭ ۚ وَفِى ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ ٱلْمُتَنَٰفِسُونَ
Türkçe Okunuşu: ḫitâmuhû misk. vefî ẕâlike felyetenâfesi-lmutenâfisûn.
Türkçe Meali: Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 27. Ayet
Arapça: وَمِزَاجُهُۥ مِن تَسْنِيمٍ
Türkçe Okunuşu: vemizâcuhû min tesnîm.
Türkçe Meali: Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 28. Ayet
Arapça: عَيْنًۭا يَشْرَبُ بِهَا ٱلْمُقَرَّبُونَ
Türkçe Okunuşu: `ayney yeşrabu bihe-lmukarrabûn.
Türkçe Meali: Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 29. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ أَجْرَمُوا۟ كَانُوا۟ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ يَضْحَكُونَ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne ecramû kânû mine-lleẕîne âmenû yadhakûn.
Türkçe Meali: Suçlular, şüphesiz, inanmış olanlara gülerlerdi.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 30. Ayet
Arapça: وَإِذَا مَرُّوا۟ بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ merrû bihim yeteğâmezûn.
Türkçe Meali: Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 31. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱنقَلَبُوٓا۟ إِلَىٰٓ أَهْلِهِمُ ٱنقَلَبُوا۟ فَكِهِينَ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-nkalebû ilâ ehlihimu-nkalebû fekihîn.
Türkçe Meali: Taraftarlarına vardıklarında bununla eğlenirlerdi.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 32. Ayet
Arapça: وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوٓا۟ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَضَآلُّونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ raevhum kâlû inne hâulâi ledâllûn.
Türkçe Meali: İnananları gördükleri zaman: "Doğrusu bunlar sapık olanlardır" derlerdi.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 33. Ayet
Arapça: وَمَآ أُرْسِلُوا۟ عَلَيْهِمْ حَٰفِظِينَ
Türkçe Okunuşu: vemâ ursilû `aleyhim hâfiżîn.
Türkçe Meali: Oysa kendileri, inananlara gözcü olarak gönderilmemişlerdi.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 34. Ayet
Arapça: فَٱلْيَوْمَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مِنَ ٱلْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ
Türkçe Okunuşu: felyevme-lleẕîne âmenû mine-lkuffâri yadhakûn.
Türkçe Meali: Bugün de, inananlar inkarcılara gülerler.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 35. Ayet
Arapça: عَلَى ٱلْأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ
Türkçe Okunuşu: `ale-l'erâiki yenżurûn.
Türkçe Meali: Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.
سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Mutaffifin Suresi - 36. Ayet
Arapça: هَلْ ثُوِّبَ ٱلْكُفَّارُ مَا كَانُوا۟ يَفْعَلُونَ
Türkçe Okunuşu: hel ŝuvvibe-lkuffâru mâ kânû yef`alûn.
Türkçe Meali: Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا ٱلسَّمَآءُ ٱنشَقَّتْ
Türkçe Okunuşu: iẕe-ssemâu-nşekkat.
Türkçe Meali: Gök yarılıp Rabbine boyun eğdiği zaman, ki gök boyun eğecektir.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
Türkçe Okunuşu: veeẕinet lirabbihâ vehukkat.
Türkçe Meali: Gök yarılıp Rabbine boyun eğdiği zaman, ki gök boyun eğecektir.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَإِذَا ٱلْأَرْضُ مُدَّتْ
Türkçe Okunuşu: veiẕe-l'ardu muddet.
Türkçe Meali: Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَأَلْقَتْ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتْ
Türkçe Okunuşu: veelkat mâ fîhâ veteḫallet.
Türkçe Meali: Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
Türkçe Okunuşu: veeẕinet lirabbihâ vehukkat.
Türkçe Meali: Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 6. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلْإِنسَٰنُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَىٰ رَبِّكَ كَدْحًۭا فَمُلَٰقِيهِ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-l'insânu inneke kâdihun ilâ rabbike kedhan femulâkîh.
Türkçe Meali: Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalarsın, sonunda O'na kavuşacaksın.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 7. Ayet
Arapça: فَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ بِيَمِينِهِۦ
Türkçe Okunuşu: feemmâ men ûtiye kitâbehû biyemînih.
Türkçe Meali: Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 8. Ayet
Arapça: فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًۭا يَسِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: fesevfe yuhâsebu hisâbey yesîrâ.
Türkçe Meali: Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 9. Ayet
Arapça: وَيَنقَلِبُ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ مَسْرُورًۭا
Türkçe Okunuşu: veyenkalibu ilâ ehlihî mesrûrâ.
Türkçe Meali: Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ وَرَآءَ ظَهْرِهِۦ
Türkçe Okunuşu: veemmâ men ûtiye kitâbehû verâe żahrih.
Türkçe Meali: Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 11. Ayet
Arapça: فَسَوْفَ يَدْعُوا۟ ثُبُورًۭا
Türkçe Okunuşu: fesevfe yed`û ŝubûrâ.
Türkçe Meali: Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 12. Ayet
Arapça: وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا
Türkçe Okunuşu: veyaslâ se`îrâ.
Türkçe Meali: Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 13. Ayet
Arapça: إِنَّهُۥ كَانَ فِىٓ أَهْلِهِۦ مَسْرُورًا
Türkçe Okunuşu: innehû kâne fî ehlihî mesrûrâ.
Türkçe Meali: Çünkü o, dünyada, adamlarının yanında iken zevk içindeydi.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 14. Ayet
Arapça: إِنَّهُۥ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ
Türkçe Okunuşu: innehû żanne el ley yehûr.
Türkçe Meali: Zira; o, bir daha dirilip dönmeyeceğini sanmıştı.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 15. Ayet
Arapça: بَلَىٰٓ إِنَّ رَبَّهُۥ كَانَ بِهِۦ بَصِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: belâ. inne rabbehû kâne bihî besîrâ.
Türkçe Meali: Bilin ki, Rabbi onu şüphesiz görmekteydi.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 16. Ayet
Arapça: فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلشَّفَقِ
Türkçe Okunuşu: felâ uksimu bişşefek.
Türkçe Meali: Akşamın alaca karanlığına and olsun;
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 17. Ayet
Arapça: وَٱلَّيْلِ وَمَا وَسَقَ
Türkçe Okunuşu: velleyli vemâ veseka.
Türkçe Meali: Geceye ve gecenin içinde olan şeylere and olsun;
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 18. Ayet
Arapça: وَٱلْقَمَرِ إِذَا ٱتَّسَقَ
Türkçe Okunuşu: velkameri iẕe-tteseka.
Türkçe Meali: Dolunay halindeki aya and olsun ki:
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 19. Ayet
Arapça: لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍۢ
Türkçe Okunuşu: leterkebunne tabekan `an tabak.
Türkçe Meali: Şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğratılacaksınız. (tabakadan tabakaya bineceksiniz)
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 20. Ayet
Arapça: فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Türkçe Okunuşu: femâ lehum lâ yu'minûn.
Türkçe Meali: Onlara ne oluyor da inanmıyorlar?
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 21. Ayet
Arapça: وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ ٱلْقُرْءَانُ لَا يَسْجُدُونَ ۩
Türkçe Okunuşu: veiẕâ kurie `aleyhimu-lkur'ânu lâ yescudûn.
Türkçe Meali: Onlara Kuran okunduğu zaman neden secde etmiyorlar?
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 22. Ayet
Arapça: بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ يُكَذِّبُونَ
Türkçe Okunuşu: beli-lleẕîne keferû yukeẕẕibûn.
Türkçe Meali: Aksine, inkarcılar yalanlıyorlar.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 23. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ
Türkçe Okunuşu: vellâhu a`lemu bimâ yû`ûn.
Türkçe Meali: Oysa, Allah, onların sakladıklarını çok iyi bilir.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 24. Ayet
Arapça: فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Türkçe Okunuşu: febeşşirhum bi`aẕâbin elîm.
Türkçe Meali: Onlara can yakıcı azabı müjde et.
سُورَةُ الانشِقَاقِ - İnşikak Suresi - 25. Ayet
Arapça: إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۭ
Türkçe Okunuşu: ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti lehum ecrun ğayru memnûn.
Türkçe Meali: Yalnız, inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, kesintisiz ecir vardır.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلْبُرُوجِ
Türkçe Okunuşu: vessemâi ẕâti-lburûc.
Türkçe Meali: İçinde burçları bulunan göğe and olsun;
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَٱلْيَوْمِ ٱلْمَوْعُودِ
Türkçe Okunuşu: velyevmi-lmev`ûd.
Türkçe Meali: Söz verilen kıyamet gününe and olsun;
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَشَاهِدٍۢ وَمَشْهُودٍۢ
Türkçe Okunuşu: veşâhidiv vemeşhûd.
Türkçe Meali: Şahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar öldükten sonra diriltileceklerdir.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 4. Ayet
Arapça: قُتِلَ أَصْحَٰبُ ٱلْأُخْدُودِ
Türkçe Okunuşu: kutile ashâbu-l'uḫdûd.
Türkçe Meali: Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 5. Ayet
Arapça: ٱلنَّارِ ذَاتِ ٱلْوَقُودِ
Türkçe Okunuşu: ennâri ẕâti-lvekûd.
Türkçe Meali: Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 6. Ayet
Arapça: إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۭ
Türkçe Okunuşu: iẕ hum `aleyhâ ku`ûd.
Türkçe Meali: Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِٱلْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌۭ
Türkçe Okunuşu: vehum `alâ mâ yef`alûne bilmu'minîne şuhûd.
Türkçe Meali: Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَمَا نَقَمُوا۟ مِنْهُمْ إِلَّآ أَن يُؤْمِنُوا۟ بِٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَمِيدِ
Türkçe Okunuşu: vemâ nekamû minhum illâ ey yu'minû billâhi-l`azîzi-lhamîd.
Türkçe Meali: Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 9. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍۢ شَهِيدٌ
Türkçe Okunuşu: elleẕî lehû mulku-ssemâvâti vel'ard. vellâhu `alâ kulli şey'in şehîd.
Türkçe Meali: Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 10. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ فَتَنُوا۟ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا۟ فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ ٱلْحَرِيقِ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne fetenu-lmu'minîne velmu'minâti ŝumme lem yetûbû felehum `aẕâbu cehenneme velehum `aẕâbu-lharîk.
Türkçe Meali: Ama inanmış erkek ve kadınlara işkence ederek onları dinlerinden çevirmeğe uğraşanlar, eğer tevbe etmezlerse, onlara cehennem azabı vardır. Yakıcı azap da onlaradır.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 11. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمْ جَنَّٰتٌۭ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ ۚ ذَٰلِكَ ٱلْفَوْزُ ٱلْكَبِيرُ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti lehum cennâtun tecrî min tahtihe-l'enhâr. ẕâlike-lfevzu-lkebîr.
Türkçe Meali: Şüphesiz inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. Bu, büyük kurtuluştur.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 12. Ayet
Arapça: إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ
Türkçe Okunuşu: inne batşe rabbike leşedîd.
Türkçe Meali: Doğrusu Rabbinin yakalaması amansızdır.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 13. Ayet
Arapça: إِنَّهُۥ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
Türkçe Okunuşu: innehû huve yubdiu veyu`îd.
Türkçe Meali: Önce yaratıp sonra bunu tekrar eden O'dur.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 14. Ayet
Arapça: وَهُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلْوَدُودُ
Türkçe Okunuşu: vehuve-lğafûru-lvedûd.
Türkçe Meali: Yüce arşın sahibi, çok seven, bağışlayan O'dur.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 15. Ayet
Arapça: ذُو ٱلْعَرْشِ ٱلْمَجِيدُ
Türkçe Okunuşu: ẕu-l`arşi-lmecîd.
Türkçe Meali: Yüce arşın sahibi, çok seven, bağışlayan O'dur.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 16. Ayet
Arapça: فَعَّالٌۭ لِّمَا يُرِيدُ
Türkçe Okunuşu: fa``âlul limâ yurîd.
Türkçe Meali: Her dilediğini mutlaka yapandır.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 17. Ayet
Arapça: هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْجُنُودِ
Türkçe Okunuşu: hel etâke hadîŝu-lcunûd.
Türkçe Meali: Firavun ve Semud ordularının haberi sana geldi mi?
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 18. Ayet
Arapça: فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ
Türkçe Okunuşu: fir`avne veŝemûd.
Türkçe Meali: Firavun ve Semud ordularının haberi sana geldi mi?
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 19. Ayet
Arapça: بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فِى تَكْذِيبٍۢ
Türkçe Okunuşu: beli-lleẕîne keferû fî tekẕîb.
Türkçe Meali: Doğrusu inkar edenler, hep yalanlayagelmişlerdir.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 20. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ مِن وَرَآئِهِم مُّحِيطٌۢ
Türkçe Okunuşu: vellâhu miv verâihim muhît.
Türkçe Meali: Oysa Allah onları ardlarından çevirmiştir.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 21. Ayet
Arapça: بَلْ هُوَ قُرْءَانٌۭ مَّجِيدٌۭ
Türkçe Okunuşu: bel huve kur'ânum mecîd.
Türkçe Meali: Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kuran'dır.
سُورَةُ البُرُوجِ - Bürûc Suresi - 22. Ayet
Arapça: فِى لَوْحٍۢ مَّحْفُوظٍۭ
Türkçe Okunuşu: fî levhim mahfûż.
Türkçe Meali: Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kuran'dır.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلسَّمَآءِ وَٱلطَّارِقِ
Türkçe Okunuşu: vessemâi vettârik.
Türkçe Meali: Göğe ve Tarık'a and olsun;
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلطَّارِقُ
Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke me-ttârik.
Türkçe Meali: Tarık'ın ne olduğunu sen bilir misin?
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 3. Ayet
Arapça: ٱلنَّجْمُ ٱلثَّاقِبُ
Türkçe Okunuşu: ennecmu-ŝŝâkib.
Türkçe Meali: O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 4. Ayet
Arapça: إِن كُلُّ نَفْسٍۢ لَّمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۭ
Türkçe Okunuşu: in kullu nefsil lemmâ `aleyhâ hâfiż.
Türkçe Meali: Üzerinde gözetici olmayan kimse yoktur.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 5. Ayet
Arapça: فَلْيَنظُرِ ٱلْإِنسَٰنُ مِمَّ خُلِقَ
Türkçe Okunuşu: felyenżuri-l'insânu mimme ḫulik.
Türkçe Meali: Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 6. Ayet
Arapça: خُلِقَ مِن مَّآءٍۢ دَافِقٍۢ
Türkçe Okunuşu: ḫulika mim mâin dâfik.
Türkçe Meali: O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 7. Ayet
Arapça: يَخْرُجُ مِنۢ بَيْنِ ٱلصُّلْبِ وَٱلتَّرَآئِبِ
Türkçe Okunuşu: yaḫrucu mim beyni-ssulbi vetterâib.
Türkçe Meali: O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 8. Ayet
Arapça: إِنَّهُۥ عَلَىٰ رَجْعِهِۦ لَقَادِرٌۭ
Türkçe Okunuşu: innehû `alâ rac`ihî lekâdir.
Türkçe Meali: Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 9. Ayet
Arapça: يَوْمَ تُبْلَى ٱلسَّرَآئِرُ
Türkçe Okunuşu: yevme tuble-sserâir.
Türkçe Meali: Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 10. Ayet
Arapça: فَمَا لَهُۥ مِن قُوَّةٍۢ وَلَا نَاصِرٍۢ
Türkçe Okunuşu: femâ lehû min kuvvetiv velâ nâsir.
Türkçe Meali: O gün, insanın gücü de, yardımcısı da olmaz.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 11. Ayet
Arapça: وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلرَّجْعِ
Türkçe Okunuşu: vessemâi ẕâti-rrac`.
Türkçe Meali: Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki,
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 12. Ayet
Arapça: وَٱلْأَرْضِ ذَاتِ ٱلصَّدْعِ
Türkçe Okunuşu: vel'ardi ẕâti-ssad`.
Türkçe Meali: Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki,
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 13. Ayet
Arapça: إِنَّهُۥ لَقَوْلٌۭ فَصْلٌۭ
Türkçe Okunuşu: innehû lekavlun fasl.
Türkçe Meali: Doğrusu bu Kuran kesin bir sözdür.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 14. Ayet
Arapça: وَمَا هُوَ بِٱلْهَزْلِ
Türkçe Okunuşu: vemâ huve bilhezl.
Türkçe Meali: O, eğlence için değildir.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 15. Ayet
Arapça: إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًۭا
Türkçe Okunuşu: innehum yekîdûne keydâ.
Türkçe Meali: Gerçekten onlar düzen kuruyorlar.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 16. Ayet
Arapça: وَأَكِيدُ كَيْدًۭا
Türkçe Okunuşu: veekîdu keydâ.
Türkçe Meali: Ben de bir düzen kurmaktayım.
سُورَةُ الطَّارِقِ - Târık Suresi - 17. Ayet
Arapça: فَمَهِّلِ ٱلْكَٰفِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًۢا
Türkçe Okunuşu: femehhili-lkâfirîne emhilhum ruveydâ.
Türkçe Meali: Sen inkarcılara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri bırak.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ سَبِّحِ ٱسْمَ رَبِّكَ ٱلْأَعْلَى
Türkçe Okunuşu: sebbihi-sme rabbike-l'a`lâ.
Türkçe Meali: Yüce Rabbinin adını tesbih et.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 2. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى خَلَقَ فَسَوَّىٰ
Türkçe Okunuşu: elleẕî ḫaleka fesevvâ.
Türkçe Meali: O, yaratıp şekil vermiştir.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِى قَدَّرَ فَهَدَىٰ
Türkçe Okunuşu: velleẕî kaddera fehedâ.
Türkçe Meali: O, her şeyi ölçüyle yapıp doğru yolu göstermiştir.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِىٓ أَخْرَجَ ٱلْمَرْعَىٰ
Türkçe Okunuşu: velleẕî aḫrace-lmer`â.
Türkçe Meali: O, yeşillikler bitirmiştir.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 5. Ayet
Arapça: فَجَعَلَهُۥ غُثَآءً أَحْوَىٰ
Türkçe Okunuşu: fece`alehû ğuŝâen ahvâ.
Türkçe Meali: Sonra da onları siyah çerçöpe çevirmiştir.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 6. Ayet
Arapça: سَنُقْرِئُكَ فَلَا تَنسَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: senukriuke felâ tensâ.
Türkçe Meali: Sana Kuran'ı Biz okutacağız ve asla unutmayacaksın;
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 7. Ayet
Arapça: إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُ ۚ إِنَّهُۥ يَعْلَمُ ٱلْجَهْرَ وَمَا يَخْفَىٰ
Türkçe Okunuşu: illâ mâ şâe-llâh. innehû ya`lemu-lcehra vemâ yaḫfâ.
Türkçe Meali: Allah'ın dilediği bundan müstesnadır. Doğrusu açığı da, gizliyi de bilen O'dur.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَىٰ
Türkçe Okunuşu: venuyessiruke lilyusrâ.
Türkçe Meali: Kolay olanı yapmayı sana kolaylaştırırız.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 9. Ayet
Arapça: فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ ٱلذِّكْرَىٰ
Türkçe Okunuşu: feẕekkir in nefe`ati-ẕẕikrâ.
Türkçe Meali: Faydalı olacaksa insanlara öğüt ver.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 10. Ayet
Arapça: سَيَذَّكَّرُ مَن يَخْشَىٰ
Türkçe Okunuşu: seyeẕẕekkeru mey yaḫşâ.
Türkçe Meali: Allah'tan korkan öğüt alacaktır.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 11. Ayet
Arapça: وَيَتَجَنَّبُهَا ٱلْأَشْقَى
Türkçe Okunuşu: veyetecennebuhe-l'eşkâ.
Türkçe Meali: Bedbaht olan ondan kaçınacaktır.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 12. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى يَصْلَى ٱلنَّارَ ٱلْكُبْرَىٰ
Türkçe Okunuşu: elleẕî yasle-nnâra-lkubrâ.
Türkçe Meali: O, en büyük ateşe yaslanacaktır.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 13. Ayet
Arapça: ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَىٰ
Türkçe Okunuşu: ŝumme lâ yemûtu fîhâ velâ yahyâ.
Türkçe Meali: O, orada ne ölecektir ne de dirilecektir.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 14. Ayet
Arapça: قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّىٰ
Türkçe Okunuşu: kad efleha men tezekkâ.
Türkçe Meali: Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 15. Ayet
Arapça: وَذَكَرَ ٱسْمَ رَبِّهِۦ فَصَلَّىٰ
Türkçe Okunuşu: veẕekera-sme rabbihî fesallâ.
Türkçe Meali: Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 16. Ayet
Arapça: بَلْ تُؤْثِرُونَ ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا
Türkçe Okunuşu: bel tu'ŝirûne-lhayâte-ddunyâ.
Türkçe Meali: Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 17. Ayet
Arapça: وَٱلْءَاخِرَةُ خَيْرٌۭ وَأَبْقَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: vel'âḫiratu ḫayruv veebkâ.
Türkçe Meali: Oysa ahiret daha iyi ve daha bakidir.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 18. Ayet
Arapça: إِنَّ هَٰذَا لَفِى ٱلصُّحُفِ ٱلْأُولَىٰ
Türkçe Okunuşu: inne hâẕâ lefi-ssuhufi-l'ûlâ.
Türkçe Meali: Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır.
سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - A'lâ Suresi - 19. Ayet
Arapça: صُحُفِ إِبْرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ
Türkçe Okunuşu: suhufi ibrâhîme vemûsâ.
Türkçe Meali: Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْغَٰشِيَةِ
Türkçe Okunuşu: hel etâke hadîŝu-lğâşiyeh.
Türkçe Meali: Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 2. Ayet
Arapça: وُجُوهٌۭ يَوْمَئِذٍ خَٰشِعَةٌ
Türkçe Okunuşu: vucûhuy yevmeiẕin ḫâşi`ah.
Türkçe Meali: O gün bir takım yüzler zillete bürünmüştür.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 3. Ayet
Arapça: عَامِلَةٌۭ نَّاصِبَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: `âmiletun nâsibeh.
Türkçe Meali: Zor işler altında bitkin düşmüştür.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 4. Ayet
Arapça: تَصْلَىٰ نَارًا حَامِيَةًۭ
Türkçe Okunuşu: taslâ nâran hâmiyeh.
Türkçe Meali: Yakıcı ateşe yaslanırlar.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 5. Ayet
Arapça: تُسْقَىٰ مِنْ عَيْنٍ ءَانِيَةٍۢ
Türkçe Okunuşu: tuskâ min `aynin âniyeh.
Türkçe Meali: Kızgın bir kaynaktan içirilirler.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 6. Ayet
Arapça: لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍۢ
Türkçe Okunuşu: leyse lehum ta`âmun illâ min darî`.
Türkçe Meali: Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 7. Ayet
Arapça: لَّا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِى مِن جُوعٍۢ
Türkçe Okunuşu: lâ yusminu velâ yuğnî min cû`.
Türkçe Meali: Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 8. Ayet
Arapça: وُجُوهٌۭ يَوْمَئِذٍۢ نَّاعِمَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: vucûhuy yevmeiẕin nâ`imeh.
Türkçe Meali: İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 9. Ayet
Arapça: لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: lisa`yihâ râdiyeh.
Türkçe Meali: Yaptıklarından hoşnuddurlar.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 10. Ayet
Arapça: فِى جَنَّةٍ عَالِيَةٍۢ
Türkçe Okunuşu: fî cennetin `âliyeh.
Türkçe Meali: Yüksek bir cennettedirler.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 11. Ayet
Arapça: لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَٰغِيَةًۭ
Türkçe Okunuşu: lâ tesme`u fîhâ lâğiyeh.
Türkçe Meali: Orada boş söz işitmezler.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 12. Ayet
Arapça: فِيهَا عَيْنٌۭ جَارِيَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: fîhâ `aynun câriyeh.
Türkçe Meali: Orada akan kaynak vardır.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 13. Ayet
Arapça: فِيهَا سُرُرٌۭ مَّرْفُوعَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: fîhâ sururum merfû`ah.
Türkçe Meali: Orada, yükseltilmiş tahtlar vardır.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 14. Ayet
Arapça: وَأَكْوَابٌۭ مَّوْضُوعَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: veekvâbum mevdû`ah.
Türkçe Meali: Yerleştirilmiş kaseler,
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 15. Ayet
Arapça: وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: venemâriku masfûfeh.
Türkçe Meali: Sıra sıra yastıklar,
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 16. Ayet
Arapça: وَزَرَابِىُّ مَبْثُوثَةٌ
Türkçe Okunuşu: vezerâbiyyu mebŝûŝeh.
Türkçe Meali: Serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 17. Ayet
Arapça: أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ
Türkçe Okunuşu: efelâ yenżurûne ile-l'ibili keyfe ḫulikat.
Türkçe Meali: Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 18. Ayet
Arapça: وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ رُفِعَتْ
Türkçe Okunuşu: veile-ssemâi keyfe rufi`at.
Türkçe Meali: Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَإِلَى ٱلْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ
Türkçe Okunuşu: veile-lcibâli keyfe nusibet.
Türkçe Meali: Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 20. Ayet
Arapça: وَإِلَى ٱلْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ
Türkçe Okunuşu: veile-l'ardi keyfe sutihat.
Türkçe Meali: Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 21. Ayet
Arapça: فَذَكِّرْ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٌۭ
Türkçe Okunuşu: feẕekkir innemâ ente muẕekkir.
Türkçe Meali: Sen öğüt ver! Esasen sen sadece bir öğütçüsün.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 22. Ayet
Arapça: لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ
Türkçe Okunuşu: leste `aleyhim bimusaytir.
Türkçe Meali: Sen, onlara zor kullanacak değilsin.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 23. Ayet
Arapça: إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ
Türkçe Okunuşu: illâ men tevellâ vekefera.
Türkçe Meali: Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 24. Ayet
Arapça: فَيُعَذِّبُهُ ٱللَّهُ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَكْبَرَ
Türkçe Okunuşu: feyu`aẕẕibuhu-llâhu-l`aẕâbe-l'ekber.
Türkçe Meali: Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 25. Ayet
Arapça: إِنَّ إِلَيْنَآ إِيَابَهُمْ
Türkçe Okunuşu: inne ileynâ iyâbehum.
Türkçe Meali: Doğrusu onların dönüşü Bize'dir.
سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Gâşiye Suresi - 26. Ayet
Arapça: ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُم
Türkçe Okunuşu: ŝumme inne `aleynâ hisâbehum.
Türkçe Meali: Şüphesiz sonra hesaplarını görmek de Bize düşmektedir.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلْفَجْرِ
Türkçe Okunuşu: velfecr.
Türkçe Meali: Tanyerinin ağarmasına and olsun;
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَلَيَالٍ عَشْرٍۢ
Türkçe Okunuşu: veleyâlin `aşr.
Türkçe Meali: Zilhicce ayının ilk on gecesine and olsun;
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَٱلشَّفْعِ وَٱلْوَتْرِ
Türkçe Okunuşu: veşşef`i velvetr.
Türkçe Meali: Herşeyin çiftine de, tekine de and olsun;
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَٱلَّيْلِ إِذَا يَسْرِ
Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ yesr.
Türkçe Meali: Gelip geçen geceye and olsun ki, bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 5. Ayet
Arapça: هَلْ فِى ذَٰلِكَ قَسَمٌۭ لِّذِى حِجْرٍ
Türkçe Okunuşu: hel fî ẕâlike kasemul liẕî hicr.
Türkçe Meali: Gelip geçen geceye and olsun ki, bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 6. Ayet
Arapça: أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
Türkçe Okunuşu: elem tera keyfe fe`ale rabbuke bi`âd.
Türkçe Meali: Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 7. Ayet
Arapça: إِرَمَ ذَاتِ ٱلْعِمَادِ
Türkçe Okunuşu: irame ẕâti-l`imâd.
Türkçe Meali: Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 8. Ayet
Arapça: ٱلَّتِى لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِى ٱلْبِلَٰدِ
Türkçe Okunuşu: elletî lem yuḫlak miŝluhâ fi-lbilâd.
Türkçe Meali: Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 9. Ayet
Arapça: وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُوا۟ ٱلصَّخْرَ بِٱلْوَادِ
Türkçe Okunuşu: veŝemûde-lleẕîne câbu-ssaḫra bilvâd.
Türkçe Meali: Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَفِرْعَوْنَ ذِى ٱلْأَوْتَادِ
Türkçe Okunuşu: vefir`avne ẕi-l'evtâd.
Türkçe Meali: Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 11. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ طَغَوْا۟ فِى ٱلْبِلَٰدِ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne tağav fi-lbilâd.
Türkçe Meali: Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 12. Ayet
Arapça: فَأَكْثَرُوا۟ فِيهَا ٱلْفَسَادَ
Türkçe Okunuşu: feekŝerû fîhe-lfesâd.
Türkçe Meali: Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 13. Ayet
Arapça: فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ
Türkçe Okunuşu: fesabbe `aleyhim rabbuke sevta `aẕâb.
Türkçe Meali: Rabbin onları azap kırbacından geçirmiştir.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 14. Ayet
Arapça: إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلْمِرْصَادِ
Türkçe Okunuşu: inne rabbeke lebilmirsâd.
Türkçe Meali: Doğrusu Rabbin hep gözetlemektedir.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 15. Ayet
Arapça: فَأَمَّا ٱلْإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ
Türkçe Okunuşu: feemme-l'insânu iẕâ me-btelâhu rabbuhû feekramehû vene``amehû feyekûlu rabbî ekramen.
Türkçe Meali: Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: "Rabbim beni şerefli kıldı" der.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 16. Ayet
Arapça: وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَٰنَنِ
Türkçe Okunuşu: veemmâ iẕâ me-btelâhu fekadera `aleyhi rizkahû feyekûlu rabbî ehânen.
Türkçe Meali: Ama onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: "Rabbim bana hor baktı" der.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 17. Ayet
Arapça: كَلَّا ۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ
Türkçe Okunuşu: kellâ bel lâ tukrimûne-lyetîm.
Türkçe Meali: Hayır; yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 18. Ayet
Arapça: وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ
Türkçe Okunuşu: velâ tehâddûne `alâ ta`âmi-lmiskîn.
Türkçe Meali: Yoksulu yedirmek konusunda birbirinize özenmiyorsunuz.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًۭا لَّمًّۭا
Türkçe Okunuşu: vete'kulûne-tturâŝe eklel lemmâ.
Türkçe Meali: Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 20. Ayet
Arapça: وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّۭا جَمًّۭا
Türkçe Okunuşu: vetuhibbûne-lmâle hubben cemmâ.
Türkçe Meali: Malı pek çok seviyorsunuz.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 21. Ayet
Arapça: كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّۭا دَكًّۭا
Türkçe Okunuşu: kellâ iẕâ dukketi-l'ardu dekken dekkâ.
Türkçe Meali: Ama yer, çarpılıp paralandığı zaman;
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 22. Ayet
Arapça: وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّۭا صَفًّۭا
Türkçe Okunuşu: vecâe rabbuke velmeleku saffen saffâ.
Türkçe Meali: Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince,
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 23. Ayet
Arapça: وَجِا۟ىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَ ۚ يَوْمَئِذٍۢ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ
Türkçe Okunuşu: vecîe yevmeiẕim bicehenneme yevmeiẕiy yeteẕekkeru-l'insânu veennâ lehu-ẕẕikrâ.
Türkçe Meali: O gün, cehennem ortaya konur. O gün insan öğüt almaya çalışır ama artık öğütten ona ne?
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 24. Ayet
Arapça: يَقُولُ يَٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى
Türkçe Okunuşu: yekûlu yâ leytenî kaddemtu lihayâtî.
Türkçe Meali: "Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaymışım" der.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 25. Ayet
Arapça: فَيَوْمَئِذٍۢ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٌۭ
Türkçe Okunuşu: feyevmeiẕil lâ yu`aẕẕibu `aẕâbehû ehad.
Türkçe Meali: O gün, hiç kimse, Allah'ın azabettiği gibi azabedemez.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 26. Ayet
Arapça: وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُۥٓ أَحَدٌۭ
Türkçe Okunuşu: velâ yûŝiku veŝâkahû ehad.
Türkçe Meali: Hiç kimse O'nun vurduğu bağ gibisini bağlayamaz.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 27. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيَّتُهَا ٱلنَّفْسُ ٱلْمُطْمَئِنَّةُ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyetuhe-nnefsu-lmutmeinneh.
Türkçe Meali: Ey huzur içinde olan can!
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 28. Ayet
Arapça: ٱرْجِعِىٓ إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةًۭ مَّرْضِيَّةًۭ
Türkçe Okunuşu: irci`î ilâ rabbiki râdiyetem merdiyyeh.
Türkçe Meali: O, senden, sen de O'ndan hoşnut olarak Rabbine dön!
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 29. Ayet
Arapça: فَٱدْخُلِى فِى عِبَٰدِى
Türkçe Okunuşu: fedḫulî fî `ibâdî.
Türkçe Meali: Ey can! İyi kullarımın arasına gir.
سُورَةُ الفَجۡرِ - Fecr Suresi - 30. Ayet
Arapça: وَٱدْخُلِى جَنَّتِى
Türkçe Okunuşu: vedḫulî cennetî.
Türkçe Meali: Cennetime gir.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ لَآ أُقْسِمُ بِهَٰذَا ٱلْبَلَدِ
Türkçe Okunuşu: lâ uksimu bihâẕe-lbeled.
Türkçe Meali: Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَأَنتَ حِلٌّۢ بِهَٰذَا ٱلْبَلَدِ
Türkçe Okunuşu: veente hillum bihâẕe-lbeled.
Türkçe Meali: Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَوَالِدٍۢ وَمَا وَلَدَ
Türkçe Okunuşu: vevâlidiv vemâ veled.
Türkçe Meali: Doğurana ve doğurduğuna and olsun ki;
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 4. Ayet
Arapça: لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ فِى كَبَدٍ
Türkçe Okunuşu: lekad ḫalakne-l'insâne fî kebed.
Türkçe Meali: İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 5. Ayet
Arapça: أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌۭ
Türkçe Okunuşu: eyahsebu el ley yakdira `aleyhi ehad.
Türkçe Meali: İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 6. Ayet
Arapça: يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًۭا لُّبَدًا
Türkçe Okunuşu: yekûlu ehlektu mâlel lubedâ.
Türkçe Meali: "Yığın yığın mal tüketmişimdir" diyor.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 7. Ayet
Arapça: أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ
Türkçe Okunuşu: eyahsebu el lem yerahû ehad.
Türkçe Meali: O, kimsenin kendisini görmediğini mi zannediyor?
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 8. Ayet
Arapça: أَلَمْ نَجْعَل لَّهُۥ عَيْنَيْنِ
Türkçe Okunuşu: elem nec`al lehû `ayneyn.
Türkçe Meali: Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 9. Ayet
Arapça: وَلِسَانًۭا وَشَفَتَيْنِ
Türkçe Okunuşu: velisânev veşefeteyn.
Türkçe Meali: Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَهَدَيْنَٰهُ ٱلنَّجْدَيْنِ
Türkçe Okunuşu: vehedeynâhu-nnecdeyn.
Türkçe Meali: Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 11. Ayet
Arapça: فَلَا ٱقْتَحَمَ ٱلْعَقَبَةَ
Türkçe Okunuşu: fele-ktehame-l`akabeh.
Türkçe Meali: Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 12. Ayet
Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْعَقَبَةُ
Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke me-l`akabeh.
Türkçe Meali: O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 13. Ayet
Arapça: فَكُّ رَقَبَةٍ
Türkçe Okunuşu: fekku rakabeh.
Türkçe Meali: O geçit, bir köle ve esir azadetmek,
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 14. Ayet
Arapça: أَوْ إِطْعَٰمٌۭ فِى يَوْمٍۢ ذِى مَسْغَبَةٍۢ
Türkçe Okunuşu: ev it`âmun fî yevmin ẕî mesğabeh.
Türkçe Meali: Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 15. Ayet
Arapça: يَتِيمًۭا ذَا مَقْرَبَةٍ
Türkçe Okunuşu: yetîmen ẕâ makrabeh.
Türkçe Meali: Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 16. Ayet
Arapça: أَوْ مِسْكِينًۭا ذَا مَتْرَبَةٍۢ
Türkçe Okunuşu: ev miskînen ẕâ metrabeh.
Türkçe Meali: Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 17. Ayet
Arapça: ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلْمَرْحَمَةِ
Türkçe Okunuşu: ŝumme kâne mine-lleẕîne âmenû vetevâsav bissabri vetevâsav bilmerhameh.
Türkçe Meali: Sonra, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 18. Ayet
Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ
Türkçe Okunuşu: ulâike ashâbu-lmeymeneh.
Türkçe Meali: İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا هُمْ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ
Türkçe Okunuşu: velleẕîne keferû biâyâtinâ hum ashâbu-lmeş'emeh.
Türkçe Meali: Ayetlerimizi inkar edenler, işte onlar amel defterleri sollarından verilenlerdir.
سُورَةُ البَلَدِ - Beled Suresi - 20. Ayet
Arapça: عَلَيْهِمْ نَارٌۭ مُّؤْصَدَةٌۢ
Türkçe Okunuşu: `aleyhim nârum mu'sadeh.
Türkçe Meali: Onlar her yönden ateşle kapatılacaklardır.
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلشَّمْسِ وَضُحَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: veşşemsi veduhâhâ.
Türkçe Meali: Güneşe ve onun ışığına,
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَٱلْقَمَرِ إِذَا تَلَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: velkameri iẕâ telâhâ.
Türkçe Meali: Ardından gelmekte olan aya,
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَٱلنَّهَارِ إِذَا جَلَّىٰهَا
Türkçe Okunuşu: vennehâri iẕâ cellâhâ.
Türkçe Meali: Onu ortaya koyan gündüze,
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَٱلَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ yağşâhâ.
Türkçe Meali: Onu bürüyen geceye,
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَٱلسَّمَآءِ وَمَا بَنَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: vessemâi vemâ benâhâ.
Türkçe Meali: Göğe ve onu yapana,
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 6. Ayet
Arapça: وَٱلْأَرْضِ وَمَا طَحَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: vel'ardi vemâ tahâhâ.
Türkçe Meali: Yere ve onu yayana,
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَنَفْسٍۢ وَمَا سَوَّىٰهَا
Türkçe Okunuşu: venefsiv vemâ sevvâhâ.
Türkçe Meali: Kişiye ve onu şekillendirene,
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 8. Ayet
Arapça: فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: feelhemehâ fucûrahâ vetakvâhâ.
Türkçe Meali: Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun ki:
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 9. Ayet
Arapça: قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّىٰهَا
Türkçe Okunuşu: kad efleha men zekkâhâ.
Türkçe Meali: Kendini arıtan saadete ermiştir.
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا
Türkçe Okunuşu: vekad ḫâbe men dessâhâ.
Türkçe Meali: Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır.
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 11. Ayet
Arapça: كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَىٰهَآ
Türkçe Okunuşu: keẕẕebet ŝemûdu bitağvâhâ.
Türkçe Meali: Semud milleti, içlerinden en azgını ileri atılınca, azgınlığı yüzünden peygamberleri yalanladı.
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 12. Ayet
Arapça: إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشْقَىٰهَا
Türkçe Okunuşu: iẕi-mbe`aŝe eşkâhâ.
Türkçe Meali: Semud milleti, içlerinden en azgını ileri atılınca, azgınlığı yüzünden peygamberleri yalanladı.
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 13. Ayet
Arapça: فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ ٱللَّهِ نَاقَةَ ٱللَّهِ وَسُقْيَٰهَا
Türkçe Okunuşu: fekâle lehum rasûlu-llâhi nâkate-llâhi vesukyâhâ.
Türkçe Meali: Allah'ın peygamberi onlara, Allah'ın devesini göstermiş ve: "Allah'ın bu devesine ve onun su hakkına dokunmayın" demişti.
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 14. Ayet
Arapça: فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنۢبِهِمْ فَسَوَّىٰهَا
Türkçe Okunuşu: fekeẕẕebûhu fe`akarûhâ. fedemdeme `aleyhim rabbuhum biẕembihim fesevvâhâ.
Türkçe Meali: Onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onların üzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onları.
سُورَةُ الشَّمۡسِ - Şems Suresi - 15. Ayet
Arapça: وَلَا يَخَافُ عُقْبَٰهَا
Türkçe Okunuşu: velâ yeḫâfu `ukbâhâ.
Türkçe Meali: Bu işin sonundan O'nun korkusu yoktur.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰ
Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ yağşâ.
Türkçe Meali: Kararıp ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَٱلنَّهَارِ إِذَا تَجَلَّىٰ
Türkçe Okunuşu: vennehâri iẕâ tecellâ.
Türkçe Meali: Açılıp aydınlattığı zaman gündüze and olsun.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَمَا خَلَقَ ٱلذَّكَرَ وَٱلْأُنثَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: vemâ ḫaleka-ẕẕekera vel'unŝâ.
Türkçe Meali: Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki:
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 4. Ayet
Arapça: إِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتَّىٰ
Türkçe Okunuşu: inne sa`yekum leşettâ.
Türkçe Meali: Doğrusu sizin çalışmalarınız çeşitlidir.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 5. Ayet
Arapça: فَأَمَّا مَنْ أَعْطَىٰ وَٱتَّقَىٰ
Türkçe Okunuşu: feemmâ men a`tâ vettekâ.
Türkçe Meali: Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini doğrulayanın işlerini kolaylaştırırız.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 6. Ayet
Arapça: وَصَدَّقَ بِٱلْحُسْنَىٰ
Türkçe Okunuşu: vesaddeka bilhusnâ.
Türkçe Meali: Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini doğrulayanın işlerini kolaylaştırırız.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 7. Ayet
Arapça: فَسَنُيَسِّرُهُۥ لِلْيُسْرَىٰ
Türkçe Okunuşu: fesenuyessiruhû lilyusrâ.
Türkçe Meali: Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini doğrulayanın işlerini kolaylaştırırız.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَأَمَّا مَنۢ بَخِلَ وَٱسْتَغْنَىٰ
Türkçe Okunuşu: veemmâ mem beḫile vestağnâ.
Türkçe Meali: Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 9. Ayet
Arapça: وَكَذَّبَ بِٱلْحُسْنَىٰ
Türkçe Okunuşu: vekeẕẕebe bilhusnâ.
Türkçe Meali: Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 10. Ayet
Arapça: فَسَنُيَسِّرُهُۥ لِلْعُسْرَىٰ
Türkçe Okunuşu: fesenuyessiruhû lil`usrâ.
Türkçe Meali: Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 11. Ayet
Arapça: وَمَا يُغْنِى عَنْهُ مَالُهُۥٓ إِذَا تَرَدَّىٰٓ
Türkçe Okunuşu: vemâ yuğnî `anhu mâluhû iẕâ teraddâ.
Türkçe Meali: O kimse ölüp ateşe yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 12. Ayet
Arapça: إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَىٰ
Türkçe Okunuşu: inne `aleynâ lelhudâ.
Türkçe Meali: Bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 13. Ayet
Arapça: وَإِنَّ لَنَا لَلْءَاخِرَةَ وَٱلْأُولَىٰ
Türkçe Okunuşu: veinne lenâ lel'âḫirate vel'ûlâ.
Türkçe Meali: Şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 14. Ayet
Arapça: فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًۭا تَلَظَّىٰ
Türkçe Okunuşu: feenẕertukum nâran teleżżâ.
Türkçe Meali: Sizi alevler saçan ateşle uyardım;
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 15. Ayet
Arapça: لَا يَصْلَىٰهَآ إِلَّا ٱلْأَشْقَى
Türkçe Okunuşu: lâ yaslâhâ ille-l'eşkâ.
Türkçe Meali: Oraya, yalanlayıp yüz çevirmiş olan o en azgından başkası yaslanmaz.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 16. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Türkçe Okunuşu: elleẕî keẕẕebe vetevellâ.
Türkçe Meali: Oraya, yalanlayıp yüz çevirmiş olan o en azgından başkası yaslanmaz.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 17. Ayet
Arapça: وَسَيُجَنَّبُهَا ٱلْأَتْقَى
Türkçe Okunuşu: veseyucennebuhe-l'etkâ.
Türkçe Meali: Arınmak için malını veren, en çok sakınan kimse ise ondan uzak tutulur.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 18. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى يُؤْتِى مَالَهُۥ يَتَزَكَّىٰ
Türkçe Okunuşu: elleẕî yu'tî mâlehû yetezekkâ.
Türkçe Meali: Arınmak için malını veren, en çok sakınan kimse ise ondan uzak tutulur.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 19. Ayet
Arapça: وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُۥ مِن نِّعْمَةٍۢ تُجْزَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: vemâ liehadin `indehû min ni`metin tuczâ.
Türkçe Meali: O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinin hoşnudluğunu (rızasını) gözeterek yapmıştır.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 20. Ayet
Arapça: إِلَّا ٱبْتِغَآءَ وَجْهِ رَبِّهِ ٱلْأَعْلَىٰ
Türkçe Okunuşu: ille-btiğâe vechi rabbihi-l'a`lâ.
Türkçe Meali: O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinin hoşnudluğunu (rızasını) gözeterek yapmıştır.
سُورَةُ اللَّيۡلِ - Leyl Suresi - 21. Ayet
Arapça: وَلَسَوْفَ يَرْضَىٰ
Türkçe Okunuşu: velesevfe yerdâ.
Türkçe Meali: Elbette kendisi de hoşnut (razı) olacaktır.
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلضُّحَىٰ
Türkçe Okunuşu: vedduhâ.
Türkçe Meali: Kuşluk vaktine and olsun;
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَٱلَّيْلِ إِذَا سَجَىٰ
Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ secâ.
Türkçe Meali: Sükun erdiği zaman geceye and olsun ki,
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 3. Ayet
Arapça: مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَىٰ
Türkçe Okunuşu: mâ vedde`ake rabbuke vemâ kalâ.
Türkçe Meali: Rabbin seni ne bıraktı ve ne de sana darıldı.
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَلَلْءَاخِرَةُ خَيْرٌۭ لَّكَ مِنَ ٱلْأُولَىٰ
Türkçe Okunuşu: velel'âḫiratu ḫayrul leke mine-l'ûlâ.
Türkçe Meali: Doğrusu ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır.
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: velesevfe yu`tîke rabbuke feterdâ.
Türkçe Meali: Rabbin şüphesiz sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 6. Ayet
Arapça: أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًۭا فَـَٔاوَىٰ
Türkçe Okunuşu: elem yecidke yetîmen feâvâ.
Türkçe Meali: Seni öksüz bulup da barındırmadı mı?
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَوَجَدَكَ ضَآلًّۭا فَهَدَىٰ
Türkçe Okunuşu: vevecedeke dâllen fehedâ.
Türkçe Meali: Seni şaşırmış bulup, doğru yola eriştirmedi mi?
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَوَجَدَكَ عَآئِلًۭا فَأَغْنَىٰ
Türkçe Okunuşu: vevecedeke `âilen feağnâ.
Türkçe Meali: Seni fakir bulup zenginleştirmedi mi?
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 9. Ayet
Arapça: فَأَمَّا ٱلْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ
Türkçe Okunuşu: feemme-lyetîme felâ takher.
Türkçe Meali: Öyleyse sakın öksüze kötü muamele etme;
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَأَمَّا ٱلسَّآئِلَ فَلَا تَنْهَرْ
Türkçe Okunuşu: veemme-ssâile felâ tenher.
Türkçe Meali: Ve sakın bir şey isteyeni azarlama;
سُورَةُ الضُّحَىٰ - Duhâ Suresi - 11. Ayet
Arapça: وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ
Türkçe Okunuşu: veemmâ bini`meti rabbike fehaddiŝ.
Türkçe Meali: Yalnızca Rabbinin nimetini anlat.
سُورَةُ الشَّرۡحِ - İnşirâh Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
Türkçe Okunuşu: elem neşrah leke sadrak.
Türkçe Meali: Senin gönlünü açmadık mı?
سُورَةُ الشَّرۡحِ - İnşirâh Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ
Türkçe Okunuşu: veveda`nâ `anke vizrak.
Türkçe Meali: Belini büken yükünü üzerinden almadık mı?
سُورَةُ الشَّرۡحِ - İnşirâh Suresi - 3. Ayet
Arapça: ٱلَّذِىٓ أَنقَضَ ظَهْرَكَ
Türkçe Okunuşu: elleẕî enkada żahrak.
Türkçe Meali: Belini büken yükünü üzerinden almadık mı?
سُورَةُ الشَّرۡحِ - İnşirâh Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ
Türkçe Okunuşu: verafa`nâ leke ẕikrak.
Türkçe Meali: Senin şanını yükseltmedik mi?
سُورَةُ الشَّرۡحِ - İnşirâh Suresi - 5. Ayet
Arapça: فَإِنَّ مَعَ ٱلْعُسْرِ يُسْرًا
Türkçe Okunuşu: feinne me`a-l`usri yusrâ.
Türkçe Meali: Elbette güçlükle beraber şüphesiz bir kolaylık vardır.
سُورَةُ الشَّرۡحِ - İnşirâh Suresi - 6. Ayet
Arapça: إِنَّ مَعَ ٱلْعُسْرِ يُسْرًۭا
Türkçe Okunuşu: inne me`a-l`usri yusrâ.
Türkçe Meali: Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
سُورَةُ الشَّرۡحِ - İnşirâh Suresi - 7. Ayet
Arapça: فَإِذَا فَرَغْتَ فَٱنصَبْ
Türkçe Okunuşu: feiẕâ ferağte fensab.
Türkçe Meali: Öyleyse, bir işi bitirince diğerine giriş;
سُورَةُ الشَّرۡحِ - İnşirâh Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَإِلَىٰ رَبِّكَ فَٱرْغَب
Türkçe Okunuşu: veilâ rabbike ferğab.
Türkçe Meali: Ve ümit edeceğini yalnız Rabbinden iste.
سُورَةُ التِّينِ - Tin Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِّسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلتِّينِ وَٱلزَّيْتُونِ
Türkçe Okunuşu: vettîni vezzeytûn.
Türkçe Meali: İncir ve zeytine and olsun,
سُورَةُ التِّينِ - Tin Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَطُورِ سِينِينَ
Türkçe Okunuşu: vetûri sînîn.
Türkçe Meali: And olsun Sina dağına,
سُورَةُ التِّينِ - Tin Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَهَٰذَا ٱلْبَلَدِ ٱلْأَمِينِ
Türkçe Okunuşu: vehâẕe-lbeledi-l'emîn.
Türkçe Meali: And olsun bu güvenli Mekke şehrine ki:
سُورَةُ التِّينِ - Tin Suresi - 4. Ayet
Arapça: لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ فِىٓ أَحْسَنِ تَقْوِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: lekad ḫalakne-l'insâne fî ahseni takvîm.
Türkçe Meali: Biz insanı en güzel şekilde yarattık,
سُورَةُ التِّينِ - Tin Suresi - 5. Ayet
Arapça: ثُمَّ رَدَدْنَٰهُ أَسْفَلَ سَٰفِلِينَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme radednâhu esfele sâfilîn.
Türkçe Meali: Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.
سُورَةُ التِّينِ - Tin Suresi - 6. Ayet
Arapça: إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۢ
Türkçe Okunuşu: ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti felehum ecrun ğayru memnûn.
Türkçe Meali: Yalnız, inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Onlara kesintisiz ecir vardır.
سُورَةُ التِّينِ - Tin Suresi - 7. Ayet
Arapça: فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِٱلدِّينِ
Türkçe Okunuşu: femâ yukeẕẕibuke ba`du biddîn.
Türkçe Meali: Öyleyken, sana dini yalan saydırtan nedir?
سُورَةُ التِّينِ - Tin Suresi - 8. Ayet
Arapça: أَلَيْسَ ٱللَّهُ بِأَحْكَمِ ٱلْحَٰكِمِينَ
Türkçe Okunuşu: eleyse-llâhu biahkemi-lhâkimîn.
Türkçe Meali: Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ٱقْرَأْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلَّذِى خَلَقَ
Türkçe Okunuşu: ikra' bismi rabbike-lleẕî ḫalek.
Türkçe Meali: Yaratan Rabbinin adıyla oku!
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 2. Ayet
Arapça: خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ مِنْ عَلَقٍ
Türkçe Okunuşu: ḫaleka-l'insâne min `alak.
Türkçe Meali: O, insanı pıhtılaşmış kandan (alak'tan) yarattı.
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 3. Ayet
Arapça: ٱقْرَأْ وَرَبُّكَ ٱلْأَكْرَمُ
Türkçe Okunuşu: ikra' verabbuke-l'ekram.
Türkçe Meali: Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 4. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى عَلَّمَ بِٱلْقَلَمِ
Türkçe Okunuşu: elleẕî `alleme bilkalem.
Türkçe Meali: Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 5. Ayet
Arapça: عَلَّمَ ٱلْإِنسَٰنَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
Türkçe Okunuşu: `alleme-l'insâne mâ lem ya`lem.
Türkçe Meali: Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 6. Ayet
Arapça: كَلَّآ إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لَيَطْغَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: kellâ inne-l'insâne leyatğâ.
Türkçe Meali: Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 7. Ayet
Arapça: أَن رَّءَاهُ ٱسْتَغْنَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: er raâhu-stağnâ.
Türkçe Meali: Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 8. Ayet
Arapça: إِنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ ٱلرُّجْعَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: inne ilâ rabbike-rruc`â.
Türkçe Meali: Dönüş şüphesiz Rabbinedir.
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 9. Ayet
Arapça: أَرَءَيْتَ ٱلَّذِى يَنْهَىٰ
Türkçe Okunuşu: era'eyte-lleẕî yenhâ.
Türkçe Meali: Sen, namaz kılan kulu bundan menedeni gördün mü?
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 10. Ayet
Arapça: عَبْدًا إِذَا صَلَّىٰٓ
Türkçe Okunuşu: `abden iẕâ sallâ.
Türkçe Meali: Sen, namaz kılan kulu bundan menedeni gördün mü?
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 11. Ayet
Arapça: أَرَءَيْتَ إِن كَانَ عَلَى ٱلْهُدَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: era'eyte in kâne `ale-lhudâ.
Türkçe Meali: Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 12. Ayet
Arapça: أَوْ أَمَرَ بِٱلتَّقْوَىٰٓ
Türkçe Okunuşu: ev emera bittakvâ.
Türkçe Meali: Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 13. Ayet
Arapça: أَرَءَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰٓ
Türkçe Okunuşu: era'eyte in keẕẕebe vetevellâ.
Türkçe Meali: Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 14. Ayet
Arapça: أَلَمْ يَعْلَم بِأَنَّ ٱللَّهَ يَرَىٰ
Türkçe Okunuşu: elem ya`lem bienne-llâhe yerâ.
Türkçe Meali: Allah'ın her şeyi görmekte olduğunu bilmez mi?
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 15. Ayet
Arapça: كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًۢا بِٱلنَّاصِيَةِ
Türkçe Okunuşu: kellâ leil lem yentehi lenesfe`am binnâsiyeh.
Türkçe Meali: Ama bundan vazgeçmezse, and olsun ki, onu perçeminden,
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 16. Ayet
Arapça: نَاصِيَةٍۢ كَٰذِبَةٍ خَاطِئَةٍۢ
Türkçe Okunuşu: nâsiyetin kâẕibetin ḫâtieh.
Türkçe Meali: Yalancı ve günahkar perçeminden cehenneme sürükleriz.
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 17. Ayet
Arapça: فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۥ
Türkçe Okunuşu: felyed`u nâdiyeh.
Türkçe Meali: O zaman, kafadarlarını çağırsın,
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 18. Ayet
Arapça: سَنَدْعُ ٱلزَّبَانِيَةَ
Türkçe Okunuşu: sened`u-zzebâniyeh.
Türkçe Meali: Biz de zebanileri çağıracağız.
سُورَةُ العَلَقِ - Alak Suresi - 19. Ayet
Arapça: كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَٱسْجُدْ وَٱقْتَرِب ۩
Türkçe Okunuşu: kellâ. lâ tuti`hu vescud vakterib.
Türkçe Meali: Sakın ona uyma; sen secde et, Rabbine yaklaş.
سُورَةُ القَدۡرِ - Kadir Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِّسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِنَّآ أَنزَلْنَٰهُ فِى لَيْلَةِ ٱلْقَدْرِ
Türkçe Okunuşu: innâ enzelnâhu fî leyleti-lkadr.
Türkçe Meali: Doğrusu, Biz, Kuran'ı kadir gecesinde indirmişizdir.
سُورَةُ القَدۡرِ - Kadir Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا لَيْلَةُ ٱلْقَدْرِ
Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ leyletu-lkadr.
Türkçe Meali: Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin?
سُورَةُ القَدۡرِ - Kadir Suresi - 3. Ayet
Arapça: لَيْلَةُ ٱلْقَدْرِ خَيْرٌۭ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍۢ
Türkçe Okunuşu: leyletu-lkadri ḫayrum min elfi şehr.
Türkçe Meali: Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.
سُورَةُ القَدۡرِ - Kadir Suresi - 4. Ayet
Arapça: تَنَزَّلُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ وَٱلرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍۢ
Türkçe Okunuşu: tenezzelu-lmelâiketu verrûhu fîhâ biiẕni rabbihim. min kulli emr.
Türkçe Meali: Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler.
سُورَةُ القَدۡرِ - Kadir Suresi - 5. Ayet
Arapça: سَلَٰمٌ هِىَ حَتَّىٰ مَطْلَعِ ٱلْفَجْرِ
Türkçe Okunuşu: selâmun. hiye hattâ matle`i-lfecr.
Türkçe Meali: O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.
سُورَةُ البَيِّنَةِ - Beyyine Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ لَمْ يَكُنِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ وَٱلْمُشْرِكِينَ مُنفَكِّينَ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ ٱلْبَيِّنَةُ
Türkçe Okunuşu: lem yekuni-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmuşrikîne munfekkîne hattâ te'tiyehumu-lbeyyineh.
Türkçe Meali: Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.
سُورَةُ البَيِّنَةِ - Beyyine Suresi - 2. Ayet
Arapça: رَسُولٌۭ مِّنَ ٱللَّهِ يَتْلُوا۟ صُحُفًۭا مُّطَهَّرَةًۭ
Türkçe Okunuşu: rasûlum mine-llâhi yetlû suhufem mutahherah.
Türkçe Meali: Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.
سُورَةُ البَيِّنَةِ - Beyyine Suresi - 3. Ayet
Arapça: فِيهَا كُتُبٌۭ قَيِّمَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: fîhâ kutubun kayyimeh.
Türkçe Meali: Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.
سُورَةُ البَيِّنَةِ - Beyyine Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَمَا تَفَرَّقَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ إِلَّا مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَتْهُمُ ٱلْبَيِّنَةُ
Türkçe Okunuşu: vemâ teferraka-lleẕîne ûtu-lkitâbe illâ mim ba`di mâ câethumu-lbeyyineh.
Türkçe Meali: Ama, kendilerine kitap verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler.
سُورَةُ البَيِّنَةِ - Beyyine Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَمَآ أُمِرُوٓا۟ إِلَّا لِيَعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَ حُنَفَآءَ وَيُقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ ۚ وَذَٰلِكَ دِينُ ٱلْقَيِّمَةِ
Türkçe Okunuşu: vemâ umirû illâ liya`budu-llâhe muḫlisîne lehu-ddîne hunefâe veyukîmu-ssalâte veyu'tu-zzekâte veẕâlike dînu-lkayyimeh.
Türkçe Meali: Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur.
سُورَةُ البَيِّنَةِ - Beyyine Suresi - 6. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ وَٱلْمُشْرِكِينَ فِى نَارِ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ هُمْ شَرُّ ٱلْبَرِيَّةِ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmuşrikîne fî nâri cehenneme ḫâlidîne fîhâ. ulâike hum şerru-lberiyyeh.
Türkçe Meali: Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkar edenler, şüphesiz içinde temelli kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte bunlar, yaratıkların en kötüsüdürler.
سُورَةُ البَيِّنَةِ - Beyyine Suresi - 7. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ أُو۟لَٰٓئِكَ هُمْ خَيْرُ ٱلْبَرِيَّةِ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti ulâike hum ḫayru-lberiyyeh.
Türkçe Meali: Fakat, inanıp yararlı iş işleyenler, işte onlar da, yaratıkların en iyileridirler.
سُورَةُ البَيِّنَةِ - Beyyine Suresi - 8. Ayet
Arapça: جَزَآؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّٰتُ عَدْنٍۢ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًۭا ۖ رَّضِىَ ٱللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا۟ عَنْهُ ۚ ذَٰلِكَ لِمَنْ خَشِىَ رَبَّهُۥ
Türkçe Okunuşu: cezâuhum `inde rabbihim cennâtu `adnin tecrî min tahtihe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ ebedâ. radiye-llâhu `anhum veradû `anh. ẕâlike limen ḫaşiye rabbeh.
Türkçe Meali: Onların Rableri katındaki mükafatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razıdır. Onlar da Allah'tan razıdır. Bu, Rabbinden korkan kimseyedir.
سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Zilzâl Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا زُلْزِلَتِ ٱلْأَرْضُ زِلْزَالَهَا
Türkçe Okunuşu: iẕâ zulzileti-l'ardu zilzâlehâ.
Türkçe Meali: Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;
سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Zilzâl Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَأَخْرَجَتِ ٱلْأَرْضُ أَثْقَالَهَا
Türkçe Okunuşu: veaḫraceti-l'ardu eŝkâlehâ.
Türkçe Meali: Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;
سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Zilzâl Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَقَالَ ٱلْإِنسَٰنُ مَا لَهَا
Türkçe Okunuşu: vekâle-l'insânu mâ lehâ.
Türkçe Meali: Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;
سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Zilzâl Suresi - 4. Ayet
Arapça: يَوْمَئِذٍۢ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا
Türkçe Okunuşu: yevmeiẕin tuhaddiŝu aḫbârahâ.
Türkçe Meali: İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır.
سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Zilzâl Suresi - 5. Ayet
Arapça: بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَىٰ لَهَا
Türkçe Okunuşu: bienne rabbeke evhâ lehâ.
Türkçe Meali: İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır.
سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Zilzâl Suresi - 6. Ayet
Arapça: يَوْمَئِذٍۢ يَصْدُرُ ٱلنَّاسُ أَشْتَاتًۭا لِّيُرَوْا۟ أَعْمَٰلَهُمْ
Türkçe Okunuşu: yevmeiẕiy yasduru-nnâsu eştâtel liyurav a`mâlehum.
Türkçe Meali: O gün insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler.
سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Zilzâl Suresi - 7. Ayet
Arapça: فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًۭا يَرَهُۥ
Türkçe Okunuşu: femey ya`mel miŝkâle ẕerratin ḫayray yerah.
Türkçe Meali: Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür.
سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Zilzâl Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۢ شَرًّۭا يَرَهُۥ
Türkçe Okunuşu: vemey ya`mel miŝkâle ẕerratin şerray yerah.
Türkçe Meali: Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلْعَٰدِيَٰتِ ضَبْحًۭا
Türkçe Okunuşu: vel`âdiyâti dabhâ.
Türkçe Meali: And olsun Allah yolunda koştukça koşanlara;
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 2. Ayet
Arapça: فَٱلْمُورِيَٰتِ قَدْحًۭا
Türkçe Okunuşu: felmûriyâti kadhâ.
Türkçe Meali: And olsun kıvılcımlar saçanlara;
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 3. Ayet
Arapça: فَٱلْمُغِيرَٰتِ صُبْحًۭا
Türkçe Okunuşu: felmuğîrâti subhâ.
Türkçe Meali: Sabah sabah akına çıkanlara;
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 4. Ayet
Arapça: فَأَثَرْنَ بِهِۦ نَقْعًۭا
Türkçe Okunuşu: feeŝerne bihî nak`â.
Türkçe Meali: Ve tozu dumana katanlara;
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 5. Ayet
Arapça: فَوَسَطْنَ بِهِۦ جَمْعًا
Türkçe Okunuşu: fevesatne bihî cem`â.
Türkçe Meali: Düşman topluluğunun içine dalanlara ki:
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 6. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لِرَبِّهِۦ لَكَنُودٌۭ
Türkçe Okunuşu: inne-l'insâne lirabbihî lekenûd.
Türkçe Meali: İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَإِنَّهُۥ عَلَىٰ ذَٰلِكَ لَشَهِيدٌۭ
Türkçe Okunuşu: veinnehû `alâ ẕâlike leşehîd.
Türkçe Meali: Doğrusu kendisi de bunların hepsine şahittir.
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَإِنَّهُۥ لِحُبِّ ٱلْخَيْرِ لَشَدِيدٌ
Türkçe Okunuşu: veinnehû lihubbi-lḫayri leşedîd.
Türkçe Meali: Gerçekten mala da pek düşkündür.
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 9. Ayet
Arapça: ۞ أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِى ٱلْقُبُورِ
Türkçe Okunuşu: efelâ ya`lemu iẕâ bu`ŝira mâ fi-lkubûr.
Türkçe Meali: İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَحُصِّلَ مَا فِى ٱلصُّدُورِ
Türkçe Okunuşu: vehussile mâ fi-ssudûr.
Türkçe Meali: İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?
سُورَةُ العَادِيَاتِ - Âdiyât Suresi - 11. Ayet
Arapça: إِنَّ رَبَّهُم بِهِمْ يَوْمَئِذٍۢ لَّخَبِيرٌۢ
Türkçe Okunuşu: inne rabbehum bihim yevmeiẕil leḫabîr.
Türkçe Meali: Doğrusu Rableri o gün onların her şeyinden haberdardır.
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ٱلْقَارِعَةُ
Türkçe Okunuşu: elkâri`ah.
Türkçe Meali: Gürültü koparacak olan
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 2. Ayet
Arapça: مَا ٱلْقَارِعَةُ
Türkçe Okunuşu: me-lkâri`ah.
Türkçe Meali: Nedir o gürültü koparacak olan?
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْقَارِعَةُ
Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke me-lkâri`ah.
Türkçe Meali: O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen bilir misin?
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 4. Ayet
Arapça: يَوْمَ يَكُونُ ٱلنَّاسُ كَٱلْفَرَاشِ ٱلْمَبْثُوثِ
Türkçe Okunuşu: yevme yekûnu-nnâsu kelferâşi-lmebŝûŝ.
Türkçe Meali: O gün insanlar, ateş etrafında çırpınıp dökülen pervaneye dönecekler.
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٱلْمَنفُوشِ
Türkçe Okunuşu: vetekûnu-lcibâlu kel`ihni-lmenfûş.
Türkçe Meali: Dağlar, atılmış renkli yüne benzeyecekler.
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 6. Ayet
Arapça: فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَٰزِينُهُۥ
Türkçe Okunuşu: feemmâ men ŝekulet mevâzînuh.
Türkçe Meali: Ama tartıları ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır.
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 7. Ayet
Arapça: فَهُوَ فِى عِيشَةٍۢ رَّاضِيَةٍۢ
Türkçe Okunuşu: fehuve fî `îşetir râdiyeh.
Türkçe Meali: Ama tartıları ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır.
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 8. Ayet
Arapça: وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَٰزِينُهُۥ
Türkçe Okunuşu: veemmâ men ḫaffet mevâzînuh.
Türkçe Meali: Tartıları hafif gelenler ise,
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 9. Ayet
Arapça: فَأُمُّهُۥ هَاوِيَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: feummuhû hâviyeh.
Türkçe Meali: Onların yeri bir çukurdur.
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا هِيَهْ
Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ hiyeh.
Türkçe Meali: O çukurun ne olduğunu sen bilir misin?
سُورَةُ القَارِعَةِ - Kâria Suresi - 11. Ayet
Arapça: نَارٌ حَامِيَةٌۢ
Türkçe Okunuşu: nârun hâmiyeh.
Türkçe Meali: O, kızgın bir ateştir.
سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Tekâsür Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ أَلْهَىٰكُمُ ٱلتَّكَاثُرُ
Türkçe Okunuşu: elhâkumu-ttekâŝur.
Türkçe Meali: Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz.
سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Tekâsür Suresi - 2. Ayet
Arapça: حَتَّىٰ زُرْتُمُ ٱلْمَقَابِرَ
Türkçe Okunuşu: hattâ zurtumu-lmekâbir.
Türkçe Meali: Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz.
سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Tekâsür Suresi - 3. Ayet
Arapça: كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: kellâ sevfe ta`lemûn.
Türkçe Meali: Hayır; öyle olmayın; yakında bileceksiniz.
سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Tekâsür Suresi - 4. Ayet
Arapça: ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu: ŝumme kellâ sevfe ta`lemûn.
Türkçe Meali: Hayır; gözünüzü açın; yakında bileceksiniz.
سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Tekâsür Suresi - 5. Ayet
Arapça: كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ ٱلْيَقِينِ
Türkçe Okunuşu: kellâ lev ta`lemûne `ilme-lyekîn.
Türkçe Meali: Dikkat edin, şayet yaptığınızın sonucunu kesin olarak bir bilseniz!
سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Tekâsür Suresi - 6. Ayet
Arapça: لَتَرَوُنَّ ٱلْجَحِيمَ
Türkçe Okunuşu: leteravunne-lcehîm.
Türkçe Meali: And olsun ki, cehennemi göreceksiniz.
سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Tekâsür Suresi - 7. Ayet
Arapça: ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ ٱلْيَقِينِ
Türkçe Okunuşu: ŝumme leteravunnehâ `ayne-lyekîn.
Türkçe Meali: And olsun ki, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.
سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Tekâsür Suresi - 8. Ayet
Arapça: ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ ٱلنَّعِيمِ
Türkçe Okunuşu: ŝumme letus'elunne yevmeiẕin `ani-nne`îm.
Türkçe Meali: Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz.
سُورَةُ العَصۡرِ - Asr Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلْعَصْرِ
Türkçe Okunuşu: vel`asr.
Türkçe Meali: İkindi vaktine (Asra; çağa) and olsun ki,
سُورَةُ العَصۡرِ - Asr Suresi - 2. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لَفِى خُسْرٍ
Türkçe Okunuşu: inne-l'insâne lefî ḫusr.
Türkçe Meali: İnsan hiç şüphesiz hüsran içindedir.
سُورَةُ العَصۡرِ - Asr Suresi - 3. Ayet
Arapça: إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلْحَقِّ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلصَّبْرِ
Türkçe Okunuşu: ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti vetevâsav bilhakki vetevâsav bissabr.
Türkçe Meali: Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, birbirlerine gerçeği tavsiye edenler ve sabırlı olmayı tavsiye edenler bunun dışındadır.
سُورَةُ الهُمَزَةِ - Hümeze Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَيْلٌۭ لِّكُلِّ هُمَزَةٍۢ لُّمَزَةٍ
Türkçe Okunuşu: veylul likulli humezetil lumezeh.
Türkçe Meali: Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline!
سُورَةُ الهُمَزَةِ - Hümeze Suresi - 2. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى جَمَعَ مَالًۭا وَعَدَّدَهُۥ
Türkçe Okunuşu: elleẕî ceme`a mâlev ve`addedeh.
Türkçe Meali: Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline!
سُورَةُ الهُمَزَةِ - Hümeze Suresi - 3. Ayet
Arapça: يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُۥٓ أَخْلَدَهُۥ
Türkçe Okunuşu: yahsebu enne mâlehû aḫledeh.
Türkçe Meali: Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır.
سُورَةُ الهُمَزَةِ - Hümeze Suresi - 4. Ayet
Arapça: كَلَّا ۖ لَيُنۢبَذَنَّ فِى ٱلْحُطَمَةِ
Türkçe Okunuşu: kellâ leyumbeẕenne fi-lhutameh.
Türkçe Meali: Hayır; o, and olsun ki, Hutame'ye atılacaktır.
سُورَةُ الهُمَزَةِ - Hümeze Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْحُطَمَةُ
Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke me-lhutameh.
Türkçe Meali: Hutame'nin ne olduğunu sen bilir misin?
سُورَةُ الهُمَزَةِ - Hümeze Suresi - 6. Ayet
Arapça: نَارُ ٱللَّهِ ٱلْمُوقَدَةُ
Türkçe Okunuşu: nâru-llâhi-lmûkadeh.
Türkçe Meali: O, yüreklere çökecek olan, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.
سُورَةُ الهُمَزَةِ - Hümeze Suresi - 7. Ayet
Arapça: ٱلَّتِى تَطَّلِعُ عَلَى ٱلْأَفْـِٔدَةِ
Türkçe Okunuşu: elletî tettali`u `ale-l'ef'ideh.
Türkçe Meali: O, yüreklere çökecek olan, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.
سُورَةُ الهُمَزَةِ - Hümeze Suresi - 8. Ayet
Arapça: إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌۭ
Türkçe Okunuşu: innehâ `aleyhim mu'sadeh.
Türkçe Meali: Onlar, uzun sütunlar arasında, her yönden o ateşle kapatılmışlardır.
سُورَةُ الهُمَزَةِ - Hümeze Suresi - 9. Ayet
Arapça: فِى عَمَدٍۢ مُّمَدَّدَةٍۭ
Türkçe Okunuşu: fî `amedim mumeddedeh.
Türkçe Meali: Onlar, uzun sütunlar arasında, her yönden o ateşle kapatılmışlardır.
سُورَةُ الفِيلِ - Fil Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَٰبِ ٱلْفِيلِ
Türkçe Okunuşu: elem tera keyfe fe`ale rabbuke biashâbi-lfîl.
Türkçe Meali: Fil sahiplerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
سُورَةُ الفِيلِ - Fil Suresi - 2. Ayet
Arapça: أَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِى تَضْلِيلٍۢ
Türkçe Okunuşu: elem yec`al keydehum fî tadlîl.
Türkçe Meali: Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı?
سُورَةُ الفِيلِ - Fil Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَأَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا أَبَابِيلَ
Türkçe Okunuşu: veersele `aleyhim tayran ebâbîl.
Türkçe Meali: Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi.
سُورَةُ الفِيلِ - Fil Suresi - 4. Ayet
Arapça: تَرْمِيهِم بِحِجَارَةٍۢ مِّن سِجِّيلٍۢ
Türkçe Okunuşu: termîhim bihicâratim min siccîl.
Türkçe Meali: Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi.
سُورَةُ الفِيلِ - Fil Suresi - 5. Ayet
Arapça: فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍۢ مَّأْكُولٍۭ
Türkçe Okunuşu: fece`alehum ke`asfim me'kûl.
Türkçe Meali: Sonunda onları, yenilmiş ekin gibi yaptı.
سُورَةُ قُرَيۡشٍ - Kureyş Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ لِإِيلَٰفِ قُرَيْشٍ
Türkçe Okunuşu: liîlâfi kurayş.
Türkçe Meali: Kureyş kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında uzlaşması ve anlaşması sağlanmıştır.
سُورَةُ قُرَيۡشٍ - Kureyş Suresi - 2. Ayet
Arapça: إِۦلَٰفِهِمْ رِحْلَةَ ٱلشِّتَآءِ وَٱلصَّيْفِ
Türkçe Okunuşu: îlâfihim rihlete-şşitâi vessayf.
Türkçe Meali: Kureyş kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında uzlaşması ve anlaşması sağlanmıştır.
سُورَةُ قُرَيۡشٍ - Kureyş Suresi - 3. Ayet
Arapça: فَلْيَعْبُدُوا۟ رَبَّ هَٰذَا ٱلْبَيْتِ
Türkçe Okunuşu: felya`budû rabbe hâẕe-lbeyt.
Türkçe Meali: Öyleyse kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Ev'in (Kabe'nin) Rabbine kulluk etsinler.
سُورَةُ قُرَيۡشٍ - Kureyş Suresi - 4. Ayet
Arapça: ٱلَّذِىٓ أَطْعَمَهُم مِّن جُوعٍۢ وَءَامَنَهُم مِّنْ خَوْفٍۭ
Türkçe Okunuşu: elleẕî at`amehum min cû`iv veâmenehum min ḫavf.
Türkçe Meali: Öyleyse kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Ev'in (Kabe'nin) Rabbine kulluk etsinler.
سُورَةُ المَاعُونِ - Mâûn Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ أَرَءَيْتَ ٱلَّذِى يُكَذِّبُ بِٱلدِّينِ
Türkçe Okunuşu: era'eyte-lleẕî yukeẕẕibu biddîn.
Türkçe Meali: Dini yalan sayanı gördün mü?
سُورَةُ المَاعُونِ - Mâûn Suresi - 2. Ayet
Arapça: فَذَٰلِكَ ٱلَّذِى يَدُعُّ ٱلْيَتِيمَ
Türkçe Okunuşu: feẕâlike-lleẕî yedu``u-lyetîm.
Türkçe Meali: Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur.
سُورَةُ المَاعُونِ - Mâûn Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ
Türkçe Okunuşu: velâ yehuddu `alâ ta`âmi-lmiskîn.
Türkçe Meali: Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur.
سُورَةُ المَاعُونِ - Mâûn Suresi - 4. Ayet
Arapça: فَوَيْلٌۭ لِّلْمُصَلِّينَ
Türkçe Okunuşu: feveylul lilmusallîn.
Türkçe Meali: Vay o namaz kılanların haline ki:
سُورَةُ المَاعُونِ - Mâûn Suresi - 5. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne hum `an salâtihim sâhûn.
Türkçe Meali: Onlar kıldıkları namazdan gafildirler.
سُورَةُ المَاعُونِ - Mâûn Suresi - 6. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ هُمْ يُرَآءُونَ
Türkçe Okunuşu: elleẕîne hum yurâûn.
Türkçe Meali: Onlar gösteriş yaparlar.
سُورَةُ المَاعُونِ - Mâûn Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَيَمْنَعُونَ ٱلْمَاعُونَ
Türkçe Okunuşu: veyemne`ûne-lmâ`ûn.
Türkçe Meali: Onlar basit şeyleri dahi vermezler.
سُورَةُ الكَوۡثَرِ - Kevser Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِنَّآ أَعْطَيْنَٰكَ ٱلْكَوْثَرَ
Türkçe Okunuşu: innâ a`taynâke-lkevŝer.
Türkçe Meali: Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir.
سُورَةُ الكَوۡثَرِ - Kevser Suresi - 2. Ayet
Arapça: فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَٱنْحَرْ
Türkçe Okunuşu: fesalli lirabbike venhar.
Türkçe Meali: Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes.
سُورَةُ الكَوۡثَرِ - Kevser Suresi - 3. Ayet
Arapça: إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ ٱلْأَبْتَرُ
Türkçe Okunuşu: inne şânieke huve-l'ebter.
Türkçe Meali: Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir.
سُورَةُ الكَافِرُونَ - Kâfirûn Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ يَٰٓأَيُّهَا ٱلْكَٰفِرُونَ
Türkçe Okunuşu: kul yâ eyyuhe-lkâfirûn.
Türkçe Meali: De ki: "Ey inkarcılar!"
سُورَةُ الكَافِرُونَ - Kâfirûn Suresi - 2. Ayet
Arapça: لَآ أَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ
Türkçe Okunuşu: lâ a`budu mâ ta`budûn.
Türkçe Meali: "Ben sizin taptıklarınıza tapmam."
سُورَةُ الكَافِرُونَ - Kâfirûn Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَلَآ أَنتُمْ عَٰبِدُونَ مَآ أَعْبُدُ
Türkçe Okunuşu: velâ entum `âbidûne mâ a`bud.
Türkçe Meali: "Benim taptığıma da sizler tapmazsınız."
سُورَةُ الكَافِرُونَ - Kâfirûn Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَلَآ أَنَا۠ عَابِدٌۭ مَّا عَبَدتُّمْ
Türkçe Okunuşu: velâ ene `âbidum mâ `abettum.
Türkçe Meali: "Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim."
سُورَةُ الكَافِرُونَ - Kâfirûn Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَلَآ أَنتُمْ عَٰبِدُونَ مَآ أَعْبُدُ
Türkçe Okunuşu: velâ entum `âbidûne mâ a`bud.
Türkçe Meali: "Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz."
سُورَةُ الكَافِرُونَ - Kâfirûn Suresi - 6. Ayet
Arapça: لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِىَ دِينِ
Türkçe Okunuşu: lekum dînukum veliye dîn.
Türkçe Meali: "Sizin dininiz size, benim dinim banadır."
سُورَةُ النَّصۡرِ - Nasr Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا جَآءَ نَصْرُ ٱللَّهِ وَٱلْفَتْحُ
Türkçe Okunuşu: iẕâ câe nasru-llâhi velfeth.
Türkçe Meali: Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.
سُورَةُ النَّصۡرِ - Nasr Suresi - 2. Ayet
Arapça: وَرَأَيْتَ ٱلنَّاسَ يَدْخُلُونَ فِى دِينِ ٱللَّهِ أَفْوَاجًۭا
Türkçe Okunuşu: veraeyte-nnâse yedḫulûne fî dîni-llâhi efvâcâ.
Türkçe Meali: Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.
سُورَةُ النَّصۡرِ - Nasr Suresi - 3. Ayet
Arapça: فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَٱسْتَغْفِرْهُ ۚ إِنَّهُۥ كَانَ تَوَّابًۢا
Türkçe Okunuşu: fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh. innehû kâne tevvâbâ.
Türkçe Meali: Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.
سُورَةُ المَسَدِ - Tebbet Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ تَبَّتْ يَدَآ أَبِى لَهَبٍۢ وَتَبَّ
Türkçe Okunuşu: tebbet yedâ ebî lehebiv vetebb.
Türkçe Meali: Ebu Leheb'in elleri kurusun; kurudu da!
سُورَةُ المَسَدِ - Tebbet Suresi - 2. Ayet
Arapça: مَآ أَغْنَىٰ عَنْهُ مَالُهُۥ وَمَا كَسَبَ
Türkçe Okunuşu: mâ ağnâ `anhu mâluhû vemâ keseb.
Türkçe Meali: Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi.
سُورَةُ المَسَدِ - Tebbet Suresi - 3. Ayet
Arapça: سَيَصْلَىٰ نَارًۭا ذَاتَ لَهَبٍۢ
Türkçe Okunuşu: seyaslâ nâran ẕâte leheb.
Türkçe Meali: Alevli ateşe yaslanacaktır.
سُورَةُ المَسَدِ - Tebbet Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَٱمْرَأَتُهُۥ حَمَّالَةَ ٱلْحَطَبِ
Türkçe Okunuşu: vemraetuh. hammâlete-lhatab.
Türkçe Meali: Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır.
سُورَةُ المَسَدِ - Tebbet Suresi - 5. Ayet
Arapça: فِى جِيدِهَا حَبْلٌۭ مِّن مَّسَدٍۭ
Türkçe Okunuşu: fî cîdihâ hablum mim mesed.
Türkçe Meali: Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır.
سُورَةُ الإِخۡلَاصِ - İhlâs Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ هُوَ ٱللَّهُ أَحَدٌ
Türkçe Okunuşu: kul huve-llâhu ehad.
Türkçe Meali: De ki: O Allah bir tektir.
سُورَةُ الإِخۡلَاصِ - İhlâs Suresi - 2. Ayet
Arapça: ٱللَّهُ ٱلصَّمَدُ
Türkçe Okunuşu: allâhu-ssamed.
Türkçe Meali: Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır.
سُورَةُ الإِخۡلَاصِ - İhlâs Suresi - 3. Ayet
Arapça: لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
Türkçe Okunuşu: lem yelid velem yûled.
Türkçe Meali: O doğurmamış ve doğmamıştır.
سُورَةُ الإِخۡلَاصِ - İhlâs Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَلَمْ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدٌۢ
Türkçe Okunuşu: velem yekul lehû kufuven ehad.
Türkçe Meali: Hiçbir şey O'na denk değildir.
سُورَةُ الفَلَقِ - Felâk Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلْفَلَقِ
Türkçe Okunuşu: kul e`ûẕu birabbi-lfelek.
Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."
سُورَةُ الفَلَقِ - Felâk Suresi - 2. Ayet
Arapça: مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
Türkçe Okunuşu: min şerri mâ ḫalek.
Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."
سُورَةُ الفَلَقِ - Felâk Suresi - 3. Ayet
Arapça: وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
Türkçe Okunuşu: vemin şerri ğâsikin iẕâ vekab.
Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."
سُورَةُ الفَلَقِ - Felâk Suresi - 4. Ayet
Arapça: وَمِن شَرِّ ٱلنَّفَّٰثَٰتِ فِى ٱلْعُقَدِ
Türkçe Okunuşu: vemin şerri-nneffâŝâti fi-l`ukad.
Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."
سُورَةُ الفَلَقِ - Felâk Suresi - 5. Ayet
Arapça: وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
Türkçe Okunuşu: vemin şerri hâsidin iẕâ hased.
Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."
سُورَةُ النَّاسِ - Nâs Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ
Türkçe Okunuşu: kul e`ûẕu birabbi-nnâs.
Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."
سُورَةُ النَّاسِ - Nâs Suresi - 2. Ayet
Arapça: مَلِكِ ٱلنَّاسِ
Türkçe Okunuşu: meliki-nnâs.
Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."
سُورَةُ النَّاسِ - Nâs Suresi - 3. Ayet
Arapça: إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ
Türkçe Okunuşu: ilâhi-nnâs.
Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."
سُورَةُ النَّاسِ - Nâs Suresi - 4. Ayet
Arapça: مِن شَرِّ ٱلْوَسْوَاسِ ٱلْخَنَّاسِ
Türkçe Okunuşu: min şerri-lvesvâsi-lḫannâs.
Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."
سُورَةُ النَّاسِ - Nâs Suresi - 5. Ayet
Arapça: ٱلَّذِى يُوَسْوِسُ فِى صُدُورِ ٱلنَّاسِ
Türkçe Okunuşu: elleẕî yuvesvisu fî sudûri-nnâs.
Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."
سُورَةُ النَّاسِ - Nâs Suresi - 6. Ayet
Arapça: مِنَ ٱلْجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ
Türkçe Okunuşu: mine-lcinneti vennâs.
Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."