سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 24. Ayet
Arapça: ۞ وَٱلْمُحْصَنَٰتُ مِنَ ٱلنِّسَآءِ إِلَّا مَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُكُمْ ۖ كِتَٰبَ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ ۚ وَأُحِلَّ لَكُم مَّا وَرَآءَ ذَٰلِكُمْ أَن تَبْتَغُوا۟ بِأَمْوَٰلِكُم مُّحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَٰفِحِينَ ۚ فَمَا ٱسْتَمْتَعْتُم بِهِۦ مِنْهُنَّ فَـَٔاتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ فَرِيضَةًۭ ۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا تَرَٰضَيْتُم بِهِۦ مِنۢ بَعْدِ ٱلْفَرِيضَةِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: velmuhsanâtu mine-nnisâi illâ mâ meleket eymânukum. kitâbe-llâhi `aleykum. veuhille lekum mâ verâe ẕâlikum en tebteğû biemvâlikum muhsinîne ğayra musâfihîn. feme-stemta`tum bihî minhunne feâtûhunne ucûrahunne ferîdah. velâ cunâha `aleykum fîmâ terâdaytum bihî mim ba`di-lferîdah. inne-llâhe kâne `alîmen hakîmâ.
Türkçe Meali: Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Maliki bulunduğunuz cariyeler müstesna, bunlar, Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bunlardan başkasını, zinadan kaçınıp, iffetli olarak, mallarınızla istemeniz size helal kılındı. Onlardan faydalandığınıza mukabil, kararlaştırılmış olan mehirlerini verin; kararlaştırılandan başka, karşılıklı hoşnud olduğunuz hususda size bir sorumluluk yoktur. Allah Bilen'dir, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 25. Ayet
Arapça: وَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ مِنكُمْ طَوْلًا أَن يَنكِحَ ٱلْمُحْصَنَٰتِ ٱلْمُؤْمِنَٰتِ فَمِن مَّا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُكُم مِّن فَتَيَٰتِكُمُ ٱلْمُؤْمِنَٰتِ ۚ وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَٰنِكُم ۚ بَعْضُكُم مِّنۢ بَعْضٍۢ ۚ فَٱنكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أَهْلِهِنَّ وَءَاتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِٱلْمَعْرُوفِ مُحْصَنَٰتٍ غَيْرَ مُسَٰفِحَٰتٍۢ وَلَا مُتَّخِذَٰتِ أَخْدَانٍۢ ۚ فَإِذَآ أُحْصِنَّ فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَٰحِشَةٍۢ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى ٱلْمُحْصَنَٰتِ مِنَ ٱلْعَذَابِ ۚ ذَٰلِكَ لِمَنْ خَشِىَ ٱلْعَنَتَ مِنكُمْ ۚ وَأَن تَصْبِرُوا۟ خَيْرٌۭ لَّكُمْ ۗ وَٱللَّهُ غَفُورٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: vemel lem yesteti` minkum tavlen ey yenkiha-lmuhsenâti-lmu'minâti femim mâ meleket eymânukum min feteyâtikumu-lmu'minât. vellâhu a`lemu biîmânikum. ba`dukum mim ba`d. fenkihûhunne biiẕni ehlihinne veâtûhunne ucûrahunne bilma`rûfi muhsanâtin ğayra mesâfihâtiv velâ mutteḫiẕâti aḫdân. feiẕâ uhsinne fein eteyne bifâhişetin fe`aleyhinne nisfu mâ `ale-lmuhsenâti mine-l`aẕâb. ẕâlike limen ḫaşiye-l`anete minkum. veen tasbirû ḫayrul lekum. vellâhu ğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Sizden, hür mümin kadınlarla evlenmeye güç yetiremiyen kimse, ellerinizdeki mümin cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı çok iyi bilir. Birbirinizdensiniz, aynı soydansınız. Onlarla, zinadan kaçınmaları, iffetli olmaları ve gizli dost tutmamış olmaları halinde, velilerinin izniyle evlenin ve örfe uygun bir şekilde mehirlerini verin. Evlendiklerinde zina edecek olurlarsa, onlara, hür kadınlara edilen azabın yarısı edilir. Cariye ile evlenmedeki bu izin içinizden, günaha girme korkusu olanlaradır. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 26. Ayet
Arapça: يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيُبَيِّنَ لَكُمْ وَيَهْدِيَكُمْ سُنَنَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ وَيَتُوبَ عَلَيْكُمْ ۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: yurîdu-llâhu liyubeyyine lekum veyehdiyekum sunene-lleẕîne min kablikum veyetûbe `aleykum. vellâhu `alîmun hakîm.
Türkçe Meali: Allah size açıklamak ve sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tevbenizi kabul etmek ister. Allah Bilen'dir, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 27. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ يُرِيدُ أَن يَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَيُرِيدُ ٱلَّذِينَ يَتَّبِعُونَ ٱلشَّهَوَٰتِ أَن تَمِيلُوا۟ مَيْلًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: vellâhu yurîdu ey yetûbe `aleykum veyurîdu-lleẕîne yettebi`ûne-şşehevâti en temîlû meylen `ażîmâ.
Türkçe Meali: Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister, şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa girmenizi isterler.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 28. Ayet
Arapça: يُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُخَفِّفَ عَنكُمْ ۚ وَخُلِقَ ٱلْإِنسَٰنُ ضَعِيفًۭا
Türkçe Okunuşu: yurîdu-llâhu ey yuḫaffife `ankum. veḫulika-l'insânu da`îfâ.
Türkçe Meali: İnsan zayıf yaratılmış olduğundan Allah sizden yükü hafifletmek ister.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 29. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تَأْكُلُوٓا۟ أَمْوَٰلَكُم بَيْنَكُم بِٱلْبَٰطِلِ إِلَّآ أَن تَكُونَ تِجَٰرَةً عَن تَرَاضٍۢ مِّنكُمْ ۚ وَلَا تَقْتُلُوٓا۟ أَنفُسَكُمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû lâ te'kulû emvâlekum beynekum bilbâtili illâ en tekûne ticâraten `an terâdim minkum velâ taktulû enfusekum. inne-llâhe kâne bikum rahîmâ.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Mallarınızı aranızda haksızlıkla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yeyin, haram ile nefsinizi mahvetmeyin. Allah şüphesiz ki size merhamet eder.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 30. Ayet
Arapça: وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ عُدْوَٰنًۭا وَظُلْمًۭا فَسَوْفَ نُصْلِيهِ نَارًۭا ۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرًا
Türkçe Okunuşu: vemey yef`al ẕâlike `udvânev veżulmen fesevfe nuslîhi nârâ. vekâne ẕâlike `ale-llâhi yesîrâ.
Türkçe Meali: Bunu kim aşırı giderek haksızlıkla yaparsa, onu ateşe sokacağız. Bu, Allah'a kolaydır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 31. Ayet
Arapça: إِن تَجْتَنِبُوا۟ كَبَآئِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُم مُّدْخَلًۭا كَرِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: in tectenibû kebâira mâ tunhevne `anhu nukeffir `ankum seyyiâtikum venudḫilkum mudḫalen kerîmâ.
Türkçe Meali: Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 32. Ayet
Arapça: وَلَا تَتَمَنَّوْا۟ مَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بِهِۦ بَعْضَكُمْ عَلَىٰ بَعْضٍۢ ۚ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٌۭ مِّمَّا ٱكْتَسَبُوا۟ ۖ وَلِلنِّسَآءِ نَصِيبٌۭ مِّمَّا ٱكْتَسَبْنَ ۚ وَسْـَٔلُوا۟ ٱللَّهَ مِن فَضْلِهِۦٓ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: velâ tetemennev mâ feddale-llâhu bihî ba`dakum `alâ ba`d. lirricâli nesîbum mimme-ktesebû velinnisâi nesîbum mimme-ktesebn. ves'elu-llâhe min fadlih. inne-llâhe kâne bikulli şey'in `alîmâ.
Türkçe Meali: Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri özlemeyin. Erkeklere, kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah'tan bol nimet isteyin. Doğrusu Allah her şeyi bilir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 33. Ayet
Arapça: وَلِكُلٍّۢ جَعَلْنَا مَوَٰلِىَ مِمَّا تَرَكَ ٱلْوَٰلِدَانِ وَٱلْأَقْرَبُونَ ۚ وَٱلَّذِينَ عَقَدَتْ أَيْمَٰنُكُمْ فَـَٔاتُوهُمْ نَصِيبَهُمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍۢ شَهِيدًا
Türkçe Okunuşu: velikullin ce`alnâ mevâliye mimmâ terake-lvâlidâni vel'akrabûn. velleẕîne `akadet eymânukum feâtûhum nesîbehum. inne-llâhe kâne `alâ kulli şey'in şehîdâ.
Türkçe Meali: Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından her birine varisler kıldık. Kendileriyle yeminleştiğiniz kimselere hisselerini veriniz. Doğrusu Allah her şeye şahiddir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 34. Ayet
Arapça: ٱلرِّجَالُ قَوَّٰمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ بِمَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍۢ وَبِمَآ أَنفَقُوا۟ مِنْ أَمْوَٰلِهِمْ ۚ فَٱلصَّٰلِحَٰتُ قَٰنِتَٰتٌ حَٰفِظَٰتٌۭ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ ٱللَّهُ ۚ وَٱلَّٰتِى تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَٱهْجُرُوهُنَّ فِى ٱلْمَضَاجِعِ وَٱضْرِبُوهُنَّ ۖ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا۟ عَلَيْهِنَّ سَبِيلًا ۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيًّۭا كَبِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: erricâlu kavvâmûne `ale-nnisâi bimâ feddale-llâhu ba`dahum `alâ ba`div vebimâ enfekû min emvâlihim. fessâlihâtu kânitâtun hâfiżâtul lilğaybi bimâ hafiża-llâh. vellâtî teḫâfûne nuşûzehunne fe`iżûhunne vehcurûhunne fi-lmedâci`i vadribûhunn. fein eta`nekum felâ tebğû `aleyhinne sebîlâ. inne-llâhe kâne `aliyyen kebîrâ.
Türkçe Meali: Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarfetmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce'dir, Büyük'tür.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 35. Ayet
Arapça: وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَٱبْعَثُوا۟ حَكَمًۭا مِّنْ أَهْلِهِۦ وَحَكَمًۭا مِّنْ أَهْلِهَآ إِن يُرِيدَآ إِصْلَٰحًۭا يُوَفِّقِ ٱللَّهُ بَيْنَهُمَآ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا خَبِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: vein ḫiftum şikâka beynihimâ feb`aŝû hakemem min ehlihî vehakemem min ehlihâ. iy yurîdâ islâhay yuveffiki-llâhu beynehumâ. inne-llâhe kâne `alîmen ḫabîrâ.
Türkçe Meali: Karı kocanın arasının açılmasından endişelenirseniz, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin; bunlar düzeltmek isterlerse, Allah onların aralarını buldurur. Doğrusu Allah her şeyi Bilen ve haberdar olandır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 36. Ayet
Arapça: ۞ وَٱعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ وَلَا تُشْرِكُوا۟ بِهِۦ شَيْـًۭٔا ۖ وَبِٱلْوَٰلِدَيْنِ إِحْسَٰنًۭا وَبِذِى ٱلْقُرْبَىٰ وَٱلْيَتَٰمَىٰ وَٱلْمَسَٰكِينِ وَٱلْجَارِ ذِى ٱلْقُرْبَىٰ وَٱلْجَارِ ٱلْجُنُبِ وَٱلصَّاحِبِ بِٱلْجَنۢبِ وَٱبْنِ ٱلسَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُكُمْ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالًۭا فَخُورًا
Türkçe Okunuşu: va`budu-llâhe velâ tuşrikû bihî şey'ev vebilvâlideyni ihsânev vebiẕi-lkurbâ velyetâmâ velmesâkîni velcâri ẕi-lkurbâ velcâri-lcunubi vessâhibi bilcembi vebni-ssebîli vemâ meleket eymânukum. inne-llâhe lâ yuhibbu men kâne muḫtâlen feḫûrâ.
Türkçe Meali: Allah'a kulluk edin, O'na bir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve elinizin altında bulunan kimselere iyilik edin. Allah, kendini beğenip öğünenleri elbette sevmez.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 37. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ ٱلنَّاسَ بِٱلْبُخْلِ وَيَكْتُمُونَ مَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضْلِهِۦ ۗ وَأَعْتَدْنَا لِلْكَٰفِرِينَ عَذَابًۭا مُّهِينًۭا
Türkçe Okunuşu: elleẕîne yebḫalûne veye'murûne-nnâse bilbuḫli veyektumûne mâ âtâhumu-llâhu min fadlih. vea`tednâ lilkâfirîne `aẕâbem muhînâ.
Türkçe Meali: Onlar cimrilik ederler, insanlara cimrilik tavsiyesinde bulunurlar, Allah'ın bol nimetinden kendilerine verdiğini gizlerler. Kafirlere aşağılık bir azab hazırlamışızdır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 38. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ رِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَلَا بِٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ ۗ وَمَن يَكُنِ ٱلشَّيْطَٰنُ لَهُۥ قَرِينًۭا فَسَآءَ قَرِينًۭا
Türkçe Okunuşu: velleẕîne yunfikûne emvâlehum riâe-nnâsi velâ yu'minûne billâhi velâ bilyevmi-l'âḫir. vemey yekuni-şşeytânu lehû karînen fesâe karînâ.
Türkçe Meali: Mallarını insanlara gösteriş için sarfedip, Allah'a ve ahiret gününe inanmayanları da Allah sevmez. Şeytanın arkadaş olduğu kimsenin ne fena arkadaşı vardır!
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 39. Ayet
Arapça: وَمَاذَا عَلَيْهِمْ لَوْ ءَامَنُوا۟ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَأَنفَقُوا۟ مِمَّا رَزَقَهُمُ ٱللَّهُ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِهِمْ عَلِيمًا
Türkçe Okunuşu: vemâẕâ `aleyhim lev âmenû billâhi velyevmi-l'âḫiri veenfekû mimmâ razekahumu-llâh. vekâne-llâhu bihim `alîmâ.
Türkçe Meali: Bunlar Allah'a, ahiret gününe inanmış, Allah'ın verdiği rızıklardan sarfetmiş olsalardı ne zararı olurdu? Oysa Allah onları bilir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 40. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۢ ۖ وَإِن تَكُ حَسَنَةًۭ يُضَٰعِفْهَا وَيُؤْتِ مِن لَّدُنْهُ أَجْرًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: inne-llâhe lâ yażlimu miŝkâle ẕerrah. vein teku hasenetey yudâ`ifhâ veyu'ti mil ledunhu ecran `ażîmâ.
Türkçe Meali: Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz, zerre kadar iyilik olsa onu kat kat arttırır ve yapana büyük ecir verir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 41. Ayet
Arapça: فَكَيْفَ إِذَا جِئْنَا مِن كُلِّ أُمَّةٍۭ بِشَهِيدٍۢ وَجِئْنَا بِكَ عَلَىٰ هَٰٓؤُلَآءِ شَهِيدًۭا
Türkçe Okunuşu: fekeyfe iẕâ ci'nâ min kulli ummetim bişehîdiv veci'nâ bike `alâ hâulâi şehîdâ.
Türkçe Meali: Her ümmete bir şahid getirdiğimiz ve seni de bunlara şahid getirdiğimiz vakit durumları nasıl olacak?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 42. Ayet
Arapça: يَوْمَئِذٍۢ يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَعَصَوُا۟ ٱلرَّسُولَ لَوْ تُسَوَّىٰ بِهِمُ ٱلْأَرْضُ وَلَا يَكْتُمُونَ ٱللَّهَ حَدِيثًۭا
Türkçe Okunuşu: yevmeiẕiy yeveddu-lleẕîne keferû ve`asavu-rrasûle lev tusevvâ bihimu-l'ard. velâ yektumûne-llâhe hadîŝâ.
Türkçe Meali: O gün, inkar edip Peygambere baş kaldırmış olanlar, yerle bir olmayı ne kadar isterler ve Allah'tan bir söz gizleyemezler.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 43. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تَقْرَبُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنتُمْ سُكَٰرَىٰ حَتَّىٰ تَعْلَمُوا۟ مَا تَقُولُونَ وَلَا جُنُبًا إِلَّا عَابِرِى سَبِيلٍ حَتَّىٰ تَغْتَسِلُوا۟ ۚ وَإِن كُنتُم مَّرْضَىٰٓ أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ أَوْ جَآءَ أَحَدٌۭ مِّنكُم مِّنَ ٱلْغَآئِطِ أَوْ لَٰمَسْتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَلَمْ تَجِدُوا۟ مَآءًۭ فَتَيَمَّمُوا۟ صَعِيدًۭا طَيِّبًۭا فَٱمْسَحُوا۟ بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَفُوًّا غَفُورًا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû lâ takrabu-ssalâte veentum sukârâ hattâ ta`lemû mâ tekûlûne velâ cunuben illâ `âbirî sebîlin hattâ tağtesilû. vein kuntum merdâ ev `alâ seferin ev câe ehadum minkum mine-lğâiti ev lemestumu-nnisâe felem tecidû mâen feteyemmemû sa`îden tayyiben femsehû bivucûhikum veeydîkum. inne-llâhe kâne `afuvven ğafûrâ.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilene kadar, cünübken, yolcu olan müstesna gusledene kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz yahut biriniz ayak yolundan gelmişseniz veya kadınlara yaklaşmışsanız ve bu durumlarda su bulamamışsanız tertemiz bir toprağa teyemmüm edin, yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah affeder ve bağışlar.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 44. Ayet
Arapça: أَلَمْ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ نَصِيبًۭا مِّنَ ٱلْكِتَٰبِ يَشْتَرُونَ ٱلضَّلَٰلَةَ وَيُرِيدُونَ أَن تَضِلُّوا۟ ٱلسَّبِيلَ
Türkçe Okunuşu: elem tera ile-lleẕîne ûtû nesîbem mine-lkitâbi yeşterûne-ddalâlete veyurîdûne en tedillu-ssebîl.
Türkçe Meali: Kendilerine Kitap'dan bir pay verilenlerin sapıklığı satın aldıklarını ve sizin yolu sapıtmanızı istediklerini görmüyor musun?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 45. Ayet
Arapça: وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِأَعْدَآئِكُمْ ۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَلِيًّۭا وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ نَصِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: vellâhu a`lemu bia`dâikum. vekefâ billâhi veliyyâ. vekefâ billâhi nesîrâ.
Türkçe Meali: Allah, düşmanlarınızı çok iyi bilir. Allah size dost olarak da yeter, yardımcı olarak da yeter.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 46. Ayet
Arapça: مِّنَ ٱلَّذِينَ هَادُوا۟ يُحَرِّفُونَ ٱلْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِۦ وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَٱسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍۢ وَرَٰعِنَا لَيًّۢا بِأَلْسِنَتِهِمْ وَطَعْنًۭا فِى ٱلدِّينِ ۚ وَلَوْ أَنَّهُمْ قَالُوا۟ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَٱسْمَعْ وَٱنظُرْنَا لَكَانَ خَيْرًۭا لَّهُمْ وَأَقْوَمَ وَلَٰكِن لَّعَنَهُمُ ٱللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: mine-lleẕîne hâdû yuharrifûne-lkelime `am mevâdi`ihî veyekûlûne semi`nâ ve`asaynâ vesma` ğayra musme`iv verâ`inâ leyyem bielsinetihim veta`nen fi-ddîn. velev ennehum kâlû semi`nâ veeta`nâ vesma` venżurnâ lekâne ḫayral lehum veakveme velâkil le`anehumu-llâhu bikufrihim felâ yu'minûne illâ kalîlâ.
Türkçe Meali: Yahudilerden, sözleri yerlerinden değiştirip: "İşittik ve karşı geldik, kulak vermeyerek dinle" ve dillerini eğip bükerek ve dini yererek: "Bizi de dinle" diyenler vardır. Şayet: "İşittik ve itaat ettik, dinle ve bizi gözet" demiş olsalardı, onlar için daha iyi daha doğru olurdu. İşte Allah inkarları yüzünden onlara lanet etmiştir. Onların ancak pek azı inanır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 47. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ ءَامِنُوا۟ بِمَا نَزَّلْنَا مُصَدِّقًۭا لِّمَا مَعَكُم مِّن قَبْلِ أَن نَّطْمِسَ وُجُوهًۭا فَنَرُدَّهَا عَلَىٰٓ أَدْبَارِهَآ أَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّآ أَصْحَٰبَ ٱلسَّبْتِ ۚ وَكَانَ أَمْرُ ٱللَّهِ مَفْعُولًا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne ûtu-lkitâbe âminû bimâ nezzelnâ musaddikal limâ me`akum min kabli en natmise vucûhen feneruddehâ `alâ edbârihâ ev nel`anehum kemâ le`annâ ashâbe-ssebt. vekâne emru-llâhi mef`ûlâ.
Türkçe Meali: Ey Kitap verilenler! Yüzleri silip arkaya çevirerek enseler gibi dümdüz yapmadan, yahut cumartesi güncüleri lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, yanınızdakini tasdik ederek indirdiğimiz Kuran'a inanın; Allah'ın emri daima yapılagelmiştir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 48. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِۦ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَن يَشَآءُ ۚ وَمَن يُشْرِكْ بِٱللَّهِ فَقَدِ ٱفْتَرَىٰٓ إِثْمًا عَظِيمًا
Türkçe Okunuşu: inne-llâhe lâ yağfiru ey yuşrake bihî veyağfiru mâ dûne ẕâlike limey yeşâ'. vemey yuşrik billâhi fekadi-fterâ iŝmen `ażîmâ.
Türkçe Meali: Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse, şüphesiz büyük bir günahla iftira etmiş olur.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 49. Ayet
Arapça: أَلَمْ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ يُزَكُّونَ أَنفُسَهُم ۚ بَلِ ٱللَّهُ يُزَكِّى مَن يَشَآءُ وَلَا يُظْلَمُونَ فَتِيلًا
Türkçe Okunuşu: elem tera ile-lleẕîne yuzekkûne enfusehum. beli-llâhu yuzekkî mey yeşâu velâ yużlemûne fetîlâ.
Türkçe Meali: Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Allah dilediğini temize çıkarır ve kendilerine kıl kadar haksızlık yapmaz.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 50. Ayet
Arapça: ٱنظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ ۖ وَكَفَىٰ بِهِۦٓ إِثْمًۭا مُّبِينًا
Türkçe Okunuşu: unżur keyfe yefterûne `ale-llâhi-lkeẕib. vekefâ bihî iŝmem mubînâ.
Türkçe Meali: Allah'a nasıl yalan yere iftira ettiklerine bir bak. Bu, apaçık bir günah olarak yeter.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 51. Ayet
Arapça: أَلَمْ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ نَصِيبًۭا مِّنَ ٱلْكِتَٰبِ يُؤْمِنُونَ بِٱلْجِبْتِ وَٱلطَّٰغُوتِ وَيَقُولُونَ لِلَّذِينَ كَفَرُوا۟ هَٰٓؤُلَآءِ أَهْدَىٰ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ سَبِيلًا
Türkçe Okunuşu: elem tera ile-lleẕîne ûtû nesîbem mine-lkitâbi yu'minûne bilcibti vettâğûti veyekûlûne lilleẕîne keferû hâulâi ehdâ mine-lleẕîne âmenû sebîlâ.
Türkçe Meali: Kendilerine kitap verilmiş olanların, puta ve şeytana kanıp, inkar edenlere: "Bunlar, inananlardan daha doğru yoldadırlar" dediklerini görmedin mi?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 52. Ayet
Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَعَنَهُمُ ٱللَّهُ ۖ وَمَن يَلْعَنِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ نَصِيرًا
Türkçe Okunuşu: ulâike-lleẕîne le`anehumu-llâh. vemey yel`ani-llâhu felen tecide lehû nesîrâ.
Türkçe Meali: İşte, Allah'ın lanetledikleri onlardır. Allah'ın lanetlediği kişiye asla yardımcı bulamayacaksın.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 53. Ayet
Arapça: أَمْ لَهُمْ نَصِيبٌۭ مِّنَ ٱلْمُلْكِ فَإِذًۭا لَّا يُؤْتُونَ ٱلنَّاسَ نَقِيرًا
Türkçe Okunuşu: em lehum nesîbum mine-lmulki feiẕel lâ yu'tûne-nnâse nekîrâ.
Türkçe Meali: Yoksa onların hükümranlıktan bir payı mı var? O zaman insanlara bir çekirdek parçası bile vermezler.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 54. Ayet
Arapça: أَمْ يَحْسُدُونَ ٱلنَّاسَ عَلَىٰ مَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضْلِهِۦ ۖ فَقَدْ ءَاتَيْنَآ ءَالَ إِبْرَٰهِيمَ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَءَاتَيْنَٰهُم مُّلْكًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: em yahsudûne-nnâse `alâ mâ âtâhumu-llâhu min fadlih. fekad âteynâ âle ibrâhîme-lkitâbe velhikmete veâteynâhum mulken `ażîmâ.
Türkçe Meali: Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar? Oysa İbrahim ailesine kitap ve hikmet verdik, onlara büyük hükümranlık bahşettik.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 55. Ayet
Arapça: فَمِنْهُم مَّنْ ءَامَنَ بِهِۦ وَمِنْهُم مَّن صَدَّ عَنْهُ ۚ وَكَفَىٰ بِجَهَنَّمَ سَعِيرًا
Türkçe Okunuşu: feminhum men âmene bihî veminhum men sadde `anh. vekefâ bicehenneme se`îrâ.
Türkçe Meali: Onlardan ona inananlar ve yüz çevirenler vardı. Çılgın bir alev olarak cehennem yeter. Doğrusu, ayetlerimizi inkar edenleri ateşe sokacağız; derilerinin her yanışında, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah güçlüdür, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 56. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا سَوْفَ نُصْلِيهِمْ نَارًۭا كُلَّمَا نَضِجَتْ جُلُودُهُم بَدَّلْنَٰهُمْ جُلُودًا غَيْرَهَا لِيَذُوقُوا۟ ٱلْعَذَابَ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَزِيزًا حَكِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne keferû biâyâtinâ sevfe nuslîhim nârâ. kullemâ nedicet culûduhum beddelnâhum culûden ğayrahâ liyeẕûku-l`aẕâb. inne-llâhe kâne `azîzen hakîmâ.
Türkçe Meali: Onlardan ona inananlar ve yüz çevirenler vardı. Çılgın bir alev olarak cehennem yeter. Doğrusu, ayetlerimizi inkar edenleri ateşe sokacağız; derilerinin her yanışında, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah güçlüdür, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 57. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّٰتٍۢ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًۭا ۖ لَّهُمْ فِيهَآ أَزْوَٰجٌۭ مُّطَهَّرَةٌۭ ۖ وَنُدْخِلُهُمْ ظِلًّۭا ظَلِيلًا
Türkçe Okunuşu: velleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti senudḫiluhum cennâtin tecrî min tahtihe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ ebedâ. lehum fîhâ ezvâcum mutahherah. venudḫiluhum żillen żalîlâ.
Türkçe Meali: İnanıp yararlı iş işleyenleri içinde temelli ve ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları en koyu gölgeliklere yerleştireceğiz.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 58. Ayet
Arapça: ۞ إِنَّ ٱللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤَدُّوا۟ ٱلْأَمَٰنَٰتِ إِلَىٰٓ أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ ٱلنَّاسِ أَن تَحْكُمُوا۟ بِٱلْعَدْلِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِۦٓ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ سَمِيعًۢا بَصِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: inne-llâhe ye'murukum en tu'eddu-l'emenâti ilâ ehlihâ veiẕâ hakemtum beyne-nnâsi en tahkumû bil`adl. inne-llâhe ni`immâ ye`iżukum bih. inne-llâhe kâne semî`am besîrâ.
Türkçe Meali: Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 59. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَطِيعُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُوا۟ ٱلرَّسُولَ وَأُو۟لِى ٱلْأَمْرِ مِنكُمْ ۖ فَإِن تَنَٰزَعْتُمْ فِى شَىْءٍۢ فَرُدُّوهُ إِلَى ٱللَّهِ وَٱلرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ ۚ ذَٰلِكَ خَيْرٌۭ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû etî`u-llâhe veetî`u-rrasûle veuli-l'emri minkum. fein tenâza`tum fî şey'in feruddûhu ile-llâhi verrasûli in kuntum tu'minûne billâhi velyevmi-l'âḫir. ẕâlike ḫayruv veahsenu te'vîlâ.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin. Eğer bir şeyde çekişirseniz, Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız onun halini Allah'a ve Peygambere bırakın. Bu, hayırlı ve netice itibariyle en güzeldir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 60. Ayet
Arapça: أَلَمْ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ ءَامَنُوا۟ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُوٓا۟ إِلَى ٱلطَّٰغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوٓا۟ أَن يَكْفُرُوا۟ بِهِۦ وَيُرِيدُ ٱلشَّيْطَٰنُ أَن يُضِلَّهُمْ ضَلَٰلًۢا بَعِيدًۭا
Türkçe Okunuşu: elem tera ile-lleẕîne yez`umûne ennehum âmenû bimâ unzile ileyke vemâ unzile min kablike yurîdûne ey yetehâkemû ile-ttâğûti vekad umirû ey yekfurû bih. veyurîdu-şşeytânu ey yudillehum dalâlem be`îdâ.
Türkçe Meali: Sana indirilen Kuran'a ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Putlarının önünde muhakeme olunmalarını isterler. Oysa, onları tanımamakla emr olunmuşlardı. Şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 61. Ayet
Arapça: وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا۟ إِلَىٰ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَإِلَى ٱلرَّسُولِ رَأَيْتَ ٱلْمُنَٰفِقِينَ يَصُدُّونَ عَنكَ صُدُودًۭا
Türkçe Okunuşu: veiẕâ kîle lehum te`âlev ilâ mâ enzele-llâhu veile-rrasûli raeyte-lmunâfikîne yesuddûne `anke sudûdâ.
Türkçe Meali: Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve Peygambere gelin" dendiği zaman, münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 62. Ayet
Arapça: فَكَيْفَ إِذَآ أَصَٰبَتْهُم مُّصِيبَةٌۢ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ ثُمَّ جَآءُوكَ يَحْلِفُونَ بِٱللَّهِ إِنْ أَرَدْنَآ إِلَّآ إِحْسَٰنًۭا وَتَوْفِيقًا
Türkçe Okunuşu: fekeyfe iẕâ esâbethum musîbetum bimâ kaddemet eydîhim ŝumme câûke yahlifûne billâhi in eradnâ illâ ihsânev vetevfîkâ.
Türkçe Meali: Başlarına kendi işlediklerinden ötürü bir musibet çattığında sana gelip: "Biz, iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diye de nasıl Allah'a yemin ederler?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 63. Ayet
Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ يَعْلَمُ ٱللَّهُ مَا فِى قُلُوبِهِمْ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُل لَّهُمْ فِىٓ أَنفُسِهِمْ قَوْلًۢا بَلِيغًۭا
Türkçe Okunuşu: ulâike-lleẕîne ya`lemu-llâhu mâ fî kulûbihim fea`rid `anhum ve`iżhum vekul lehum fî enfusihim kavlem belîğâ.
Türkçe Meali: İşte bunlarin kalblerinde olanı Allah bilir. Onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver, kendilerine tesirli sözler söyle.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 64. Ayet
Arapça: وَمَآ أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذْنِ ٱللَّهِ ۚ وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذ ظَّلَمُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ جَآءُوكَ فَٱسْتَغْفَرُوا۟ ٱللَّهَ وَٱسْتَغْفَرَ لَهُمُ ٱلرَّسُولُ لَوَجَدُوا۟ ٱللَّهَ تَوَّابًۭا رَّحِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: vemâ erselnâ mir rasûlin illâ liyutâ`a biiẕni-llâh. velev ennehum iż żalemû enfusehum câûke festağferu-llâhe vestağfera lehumu-rrasûlu levecedu-llâhe tevvâber rahîmâ.
Türkçe Meali: Biz her peygamberi ancak, Allah'ın izniyle, itaat olunması için gönderdik. Onlar, kendilerine yazık ettiklerinde, sana gelip Allah'tan mağfiret dileseler ve Peygamber de onlara mağfiret dileseydi, Allah'ın tevbeleri daima kabul ve merhamet eden olduğunu görürlerdi.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 65. Ayet
Arapça: فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا۟ فِىٓ أَنفُسِهِمْ حَرَجًۭا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا۟ تَسْلِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: felâ verabbike lâ yu'minûne hattâ yuhakkimûke fîmâ şecera beynehum ŝumme lâ yecidû fî enfusihim haracem mimmâ kadayte veyusellimû teslîmâ.
Türkçe Meali: Hayır; Rabb'ine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış olmazlar.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 66. Ayet
Arapça: وَلَوْ أَنَّا كَتَبْنَا عَلَيْهِمْ أَنِ ٱقْتُلُوٓا۟ أَنفُسَكُمْ أَوِ ٱخْرُجُوا۟ مِن دِيَٰرِكُم مَّا فَعَلُوهُ إِلَّا قَلِيلٌۭ مِّنْهُمْ ۖ وَلَوْ أَنَّهُمْ فَعَلُوا۟ مَا يُوعَظُونَ بِهِۦ لَكَانَ خَيْرًۭا لَّهُمْ وَأَشَدَّ تَثْبِيتًۭا
Türkçe Okunuşu: velev ennâ ketebnâ `aleyhim eni-ktulû enfusekum evi-ḫrucû min diyârikum mâ fe`alûhu illâ kalîlum minhum. velev ennehum fe`alû mâ yû`ażûne bihî lekâne ḫayral lehum veeşedde teŝbîtâ.
Türkçe Meali: Şayet onlara "Kendinizi öldürün" yahut "Memleketinizden çıkın" diye emretmiş olsaydık, pek azından başkaları bunu yapmazlardı. Kendilerine verilen öğüdü yerine getirmiş olsalardı onlar için daha iyi ve daha sağlam olurdu.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 67. Ayet
Arapça: وَإِذًۭا لَّءَاتَيْنَٰهُم مِّن لَّدُنَّآ أَجْرًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: veiẕel leâteynâhum mil ledunnâ ecran `ażîmâ.
Türkçe Meali: O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verir ve onları doğru yola eriştirirdik.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 68. Ayet
Arapça: وَلَهَدَيْنَٰهُمْ صِرَٰطًۭا مُّسْتَقِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: velehedeynâhum sirâtam mustekîmâ.
Türkçe Meali: O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verir ve onları doğru yola eriştirirdik.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 69. Ayet
Arapça: وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَٱلرَّسُولَ فَأُو۟لَٰٓئِكَ مَعَ ٱلَّذِينَ أَنْعَمَ ٱللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ ٱلنَّبِيِّۦنَ وَٱلصِّدِّيقِينَ وَٱلشُّهَدَآءِ وَٱلصَّٰلِحِينَ ۚ وَحَسُنَ أُو۟لَٰٓئِكَ رَفِيقًۭا
Türkçe Okunuşu: vemey yuti`i-llâhe verrasûle feulâike me`a-lleẕîne en`ame-llâhu `aleyhim mine-nnebiyyîne vessiddîkîne veşşuhedâi vessâlihîn. vehasune ulâike rafîkâ.
Türkçe Meali: Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar Allah'ın nimetine eriştirdiği peygamberlerle, dosdoğru olanlar, şehidler ve iyilerle beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaştırlar!
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 70. Ayet
Arapça: ذَٰلِكَ ٱلْفَضْلُ مِنَ ٱللَّهِ ۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ عَلِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: ẕâlike-lfadlu mine-llâh. vekefâ billâhi `alîmâ.
Türkçe Meali: Bu nimet, Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 71. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ خُذُوا۟ حِذْرَكُمْ فَٱنفِرُوا۟ ثُبَاتٍ أَوِ ٱنفِرُوا۟ جَمِيعًۭا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû ḫuẕû hiẕrakum fenfirû ŝubâtin evi-nfirû cemî`â.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! İhtiyatlı davranın, bölük bölük veya hep birden savaşa gidin.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 72. Ayet
Arapça: وَإِنَّ مِنكُمْ لَمَن لَّيُبَطِّئَنَّ فَإِنْ أَصَٰبَتْكُم مُّصِيبَةٌۭ قَالَ قَدْ أَنْعَمَ ٱللَّهُ عَلَىَّ إِذْ لَمْ أَكُن مَّعَهُمْ شَهِيدًۭا
Türkçe Okunuşu: veinne minkum lemel leyubettienn. fein esâbetkum musîbetun kâle kad en`ame-llâhu `aleyye iẕ lem ekum me`ahum şehîdâ.
Türkçe Meali: Şüphesiz aranızda pek ağır davrananlar vardır; size bir musibet gelirse: "Allah bana iyilikte bulundu, çünkü onlarla beraber bulunmadim" der.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 73. Ayet
Arapça: وَلَئِنْ أَصَٰبَكُمْ فَضْلٌۭ مِّنَ ٱللَّهِ لَيَقُولَنَّ كَأَن لَّمْ تَكُنۢ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُۥ مَوَدَّةٌۭ يَٰلَيْتَنِى كُنتُ مَعَهُمْ فَأَفُوزَ فَوْزًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: velein esâbekum fadlum mine-llâhi leyekûlenne keel lem tekum beynekum vebeynehû meveddetuy yâ leytenî kuntu me`ahum feefûze fevzen `ażîmâ.
Türkçe Meali: Allah'tan size bir nimet erişse, and olsun ki, sizinle kendi arasında bir dostluk yokmuş gibi: "Keşki onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım" der.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 74. Ayet
Arapça: ۞ فَلْيُقَٰتِلْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ ٱلَّذِينَ يَشْرُونَ ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا بِٱلْءَاخِرَةِ ۚ وَمَن يُقَٰتِلْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَيُقْتَلْ أَوْ يَغْلِبْ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: felyukâtil fî sebîli-llâhi-lleẕîne yeşrûne-lhayâte-ddunyâ bil'âḫirah. vemey yukâtil fî sebîli-llâhi feyuktel ev yağlib fesevfe nu'tîhi ecran `ażîmâ.
Türkçe Meali: O halde, dünya hayatı yerine ahireti alanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır, öldürülür veya galib gelirse, Biz ona büyük bir ecir vereceğiz.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 75. Ayet
Arapça: وَمَا لَكُمْ لَا تُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ ٱلرِّجَالِ وَٱلنِّسَآءِ وَٱلْوِلْدَٰنِ ٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَآ أَخْرِجْنَا مِنْ هَٰذِهِ ٱلْقَرْيَةِ ٱلظَّالِمِ أَهْلُهَا وَٱجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيًّۭا وَٱجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا
Türkçe Okunuşu: vemâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîli-llâhi velmustad`afîne mine-rricâli vennisâi velvildâni-lleẕîne yekûlûne rabbenâ aḫricnâ min hâẕihi-lkaryeti-żżâlimi ehluhâ. vec`al lenâ mil ledunke veliyyâ. vec`al lenâ mil ledunke nesîrâ.
Türkçe Meali: Size ne oluyor da: "Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lutfet" diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 76. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ يُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ ۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ يُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِ ٱلطَّٰغُوتِ فَقَٰتِلُوٓا۟ أَوْلِيَآءَ ٱلشَّيْطَٰنِ ۖ إِنَّ كَيْدَ ٱلشَّيْطَٰنِ كَانَ ضَعِيفًا
Türkçe Okunuşu: elleẕîne âmenû yukâtilûne fî sebîli-llâh. velleẕîne keferû yukâtilûne fî sebîli-ttâğûti fekâtilû evliyâe-şşeytân. inne keyde-şşeytâni kâne da`îfâ.
Türkçe Meali: İnananlar Allah yolunda savaşırlar, inkar edenler ise tağut yolunda harbederler. Şeytanın dostlarıyla savaşın, esasen şeytanın hilesi zayıftır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 77. Ayet
Arapça: أَلَمْ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ قِيلَ لَهُمْ كُفُّوٓا۟ أَيْدِيَكُمْ وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ ٱلْقِتَالُ إِذَا فَرِيقٌۭ مِّنْهُمْ يَخْشَوْنَ ٱلنَّاسَ كَخَشْيَةِ ٱللَّهِ أَوْ أَشَدَّ خَشْيَةًۭ ۚ وَقَالُوا۟ رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا ٱلْقِتَالَ لَوْلَآ أَخَّرْتَنَآ إِلَىٰٓ أَجَلٍۢ قَرِيبٍۢ ۗ قُلْ مَتَٰعُ ٱلدُّنْيَا قَلِيلٌۭ وَٱلْءَاخِرَةُ خَيْرٌۭ لِّمَنِ ٱتَّقَىٰ وَلَا تُظْلَمُونَ فَتِيلًا
Türkçe Okunuşu: elem tera ile-lleẕîne kîle lehum kuffû eydiyekum veekîmu-ssalâte veâtu-zzekâh. felemmâ kutibe `aleyhimu-lkitâlu iẕâ ferîkum minhum yaḫşevne-nnâse keḫaşyeti-llâhi ev eşedde ḫaşyeh. vekâlû rabbenâ lime ketebte `aleyne-lkitâl. levlâ eḫḫartenâ ilâ ecelin karîb. kul metâ`u-ddunyâ kalîl. vel'âḫiratu ḫayrul limeni-ttekâ velâ tużlemûne fetîlâ.
Türkçe Meali: Kendilerine: "Elinizi savaştan çekin, namaz kılın, zekat verin" denenleri görmedin mi? Onlara savaş farz kılındığında, içlerinden bir takımı hemen, insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Bize savaşı niçin farz kıldın, bizi yakın bir zamana kadar tehir edemez miydin?" derler. De ki: "Dünya geçimliği azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan için hayırlıdır, size zerre kadar zulmedilmez".
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 78. Ayet
Arapça: أَيْنَمَا تَكُونُوا۟ يُدْرِككُّمُ ٱلْمَوْتُ وَلَوْ كُنتُمْ فِى بُرُوجٍۢ مُّشَيَّدَةٍۢ ۗ وَإِن تُصِبْهُمْ حَسَنَةٌۭ يَقُولُوا۟ هَٰذِهِۦ مِنْ عِندِ ٱللَّهِ ۖ وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌۭ يَقُولُوا۟ هَٰذِهِۦ مِنْ عِندِكَ ۚ قُلْ كُلٌّۭ مِّنْ عِندِ ٱللَّهِ ۖ فَمَالِ هَٰٓؤُلَآءِ ٱلْقَوْمِ لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ حَدِيثًۭا
Türkçe Okunuşu: eyne mâ tekûnû yudrikkumu-lmevtu velev kuntum fî burûcim muşeyyedeh. vein tusibhum hasenetuy yekûlû hâẕihî min `indi-llâh. vein tusibhum seyyietuy yekûlû hâẕihî min `indik. kul kullum min `indi-llâh. femâ lihâulâi-lkavmi lâ yekâdûne yefkahûne hadîŝâ.
Türkçe Meali: Nerede olursaniz olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir. Onlara bir iyilik gelirse: "Bu Allah'tandır" derler, bir kötülüğe uğrarlarsa "Bu, senin tarafındandır" derler. De ki: "Hepsi Allah'tandır". Bunlara ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 79. Ayet
Arapça: مَّآ أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍۢ فَمِنَ ٱللَّهِ ۖ وَمَآ أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍۢ فَمِن نَّفْسِكَ ۚ وَأَرْسَلْنَٰكَ لِلنَّاسِ رَسُولًۭا ۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدًۭا
Türkçe Okunuşu: mâ esâbeke min hasenetin femine-llâh. vemâ esâbeke min seyyietin femin nefsik. veerselnâke linnâsi rasûlâ. vekefâ billâhi şehîdâ.
Türkçe Meali: Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Seni insanlara peygamber gönderdik, şahid olarak Allah yeter.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 80. Ayet
Arapça: مَّن يُطِعِ ٱلرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ ٱللَّهَ ۖ وَمَن تَوَلَّىٰ فَمَآ أَرْسَلْنَٰكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًۭا
Türkçe Okunuşu: mey yuti`i-rrasûle fekad etâ`a-llâh. vemen tevellâ femâ erselnâke `aleyhim hafîżâ.
Türkçe Meali: Peygamber'e itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse bilsin ki, Biz seni onlara bekçi göndermedik.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 81. Ayet
Arapça: وَيَقُولُونَ طَاعَةٌۭ فَإِذَا بَرَزُوا۟ مِنْ عِندِكَ بَيَّتَ طَآئِفَةٌۭ مِّنْهُمْ غَيْرَ ٱلَّذِى تَقُولُ ۖ وَٱللَّهُ يَكْتُبُ مَا يُبَيِّتُونَ ۖ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى ٱللَّهِ ۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلًا
Türkçe Okunuşu: veyekûlûne tâ`ah. feiẕâ berazû min `indike beyyete tâifetum minhum ğayra-lleẕî tekûl. vellâhu yektubu mâ yubeyyitûn. fea`rid `anhum vetevekkel `ale-llâh. vekefâ billâhi vekîlâ.
Türkçe Meali: "Peki" derler, fakat senin yanından çıktıklarında, içlerinden bir takımı, geceleyin senin dediklerinden başka bir şey kurarlar. Allah gece tasarladıklarını yazıyor, onlara aldırış etme. Allah'a güven, vekil olarak Allah yeter.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 82. Ayet
Arapça: أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ ٱلْقُرْءَانَ ۚ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِندِ غَيْرِ ٱللَّهِ لَوَجَدُوا۟ فِيهِ ٱخْتِلَٰفًۭا كَثِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: efelâ yetedebberûne-lkur'ân. velev kâne min `indi ğayri-llâhi levecedû fîhi-ḫtilâfen keŝîrâ.
Türkçe Meali: Kuran'ı durup düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah'tan başkasından gelseydi, onda çok aykırılıklar bulurlardı.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 83. Ayet
Arapça: وَإِذَا جَآءَهُمْ أَمْرٌۭ مِّنَ ٱلْأَمْنِ أَوِ ٱلْخَوْفِ أَذَاعُوا۟ بِهِۦ ۖ وَلَوْ رَدُّوهُ إِلَى ٱلرَّسُولِ وَإِلَىٰٓ أُو۟لِى ٱلْأَمْرِ مِنْهُمْ لَعَلِمَهُ ٱلَّذِينَ يَسْتَنۢبِطُونَهُۥ مِنْهُمْ ۗ وَلَوْلَا فَضْلُ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُۥ لَٱتَّبَعْتُمُ ٱلشَّيْطَٰنَ إِلَّا قَلِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: veiẕâ câehum emrum mine-l'emni evi-lḫavfi eẕâ`û bih. velev raddûhu ile-rrasûli veilâ uli-l'emri minhum le`alimehu-lleẕîne yestembitûnehû minhum. velevlâ fadlu-llâhi `aleykum verahmetuhû letteba`tumu-şşeytâne illâ kalîlâ.
Türkçe Meali: Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu yayarlar; halbuki o haberi Peygamber'e veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya kadir olanlar onu bilirdi. Allah'ın size bol nimeti ve rahmeti olmasaydı, pek azınız bir yana, şeytana uyardınız.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 84. Ayet
Arapça: فَقَٰتِلْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ لَا تُكَلَّفُ إِلَّا نَفْسَكَ ۚ وَحَرِّضِ ٱلْمُؤْمِنِينَ ۖ عَسَى ٱللَّهُ أَن يَكُفَّ بَأْسَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ ۚ وَٱللَّهُ أَشَدُّ بَأْسًۭا وَأَشَدُّ تَنكِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: fekâtil fî sebîli-llâh. lâ tukellefu illâ nefseke veharridi-lmu'minîn. `asa-llâhu ey yekuffe be'se-lleẕîne keferû. vellâhu eşeddu be'sev veeşeddu tenkîlâ.
Türkçe Meali: Allah yolunda savaş; sen ancak kendinden sorumlusun, inananları teşvik et; umulur ki Allah, inkar edenlerin baskınını önler. Allah'ın kahrı da, ibret alınacak cezası da pek şiddetlidir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 85. Ayet
Arapça: مَّن يَشْفَعْ شَفَٰعَةً حَسَنَةًۭ يَكُن لَّهُۥ نَصِيبٌۭ مِّنْهَا ۖ وَمَن يَشْفَعْ شَفَٰعَةًۭ سَيِّئَةًۭ يَكُن لَّهُۥ كِفْلٌۭ مِّنْهَا ۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍۢ مُّقِيتًۭا
Türkçe Okunuşu: mey yeşfa` şefâ`aten hasenetey yekul lehû nesîbum minhâ. vemey yeşfa` şefâ`aten seyyietey yekul lehû kiflum minhâ. vekâne-llâhu `alâ kulli şey'im mukîtâ.
Türkçe Meali: Kim iyi bir işte aracılık ederse, ona onun sevabından bir pay vardır; kim de kötü bir şeyde aracılık yaparsa, ona o kötülükten bir hisse vardır. Allah, her şeyin karşılığını verir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 86. Ayet
Arapça: وَإِذَا حُيِّيتُم بِتَحِيَّةٍۢ فَحَيُّوا۟ بِأَحْسَنَ مِنْهَآ أَوْ رُدُّوهَآ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ حَسِيبًا
Türkçe Okunuşu: veiẕâ huyyîtum bitehiyyetin fehayyû biahsene minhâ ev ruddûhâ. inne-llâhe kâne `alâ kulli şey'in hasîbâ.
Türkçe Meali: Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin. Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 87. Ayet
Arapça: ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۚ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ لَا رَيْبَ فِيهِ ۗ وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ ٱللَّهِ حَدِيثًۭا
Türkçe Okunuşu: allâhu lâ ilâhe illâ hû. leyecme`annekum ilâ yevmi-lkiyâmeti lâ raybe fîh. vemen asdeku mine-llâhi hadîŝâ.
Türkçe Meali: Allah'tan başka tanrı yoktur, geleceğinde şüphe olmayan kıyamet günü, sizi mutlaka toplayacaktır. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 88. Ayet
Arapça: ۞ فَمَا لَكُمْ فِى ٱلْمُنَٰفِقِينَ فِئَتَيْنِ وَٱللَّهُ أَرْكَسَهُم بِمَا كَسَبُوٓا۟ ۚ أَتُرِيدُونَ أَن تَهْدُوا۟ مَنْ أَضَلَّ ٱللَّهُ ۖ وَمَن يُضْلِلِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ سَبِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: femâ lekum fi-lmunâfikîne fieteyni vellâhu erkesehum bimâ kesebû. eturîdûne en tehdû men edalle-llâh. vemey yudlili-llâhu felen tecide lehû sebîlâ.
Türkçe Meali: Ey müslümanlar! Münafıklar hakkında iki fırka olmanız da niye? Allah onları, yaptıklarından dolayı başaşağı etmiştir. Allah'ın saptırdığını siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimseye sen hiç yol bulamayacaksın.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 89. Ayet
Arapça: وَدُّوا۟ لَوْ تَكْفُرُونَ كَمَا كَفَرُوا۟ فَتَكُونُونَ سَوَآءًۭ ۖ فَلَا تَتَّخِذُوا۟ مِنْهُمْ أَوْلِيَآءَ حَتَّىٰ يُهَاجِرُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ ۚ فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَخُذُوهُمْ وَٱقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدتُّمُوهُمْ ۖ وَلَا تَتَّخِذُوا۟ مِنْهُمْ وَلِيًّۭا وَلَا نَصِيرًا
Türkçe Okunuşu: veddû lev tekfurûne kemâ keferû fetekûnûne sevâen felâ tetteḫiẕû minhum evliyâe hattâ yuhâcirû fî sebîli-llâh. fein tevellev feḫuẕûhum vaktulûhum hayŝu vecettumûhum. velâ tetteḫiẕû minhum veliyyev velâ nesîrâ.
Türkçe Meali: Onlar kendileri inkar ettikleri gibi, keşki siz de inkar etseniz de eşit olsanız isterler. Allah yolunda hicret etmedikçe onlardan dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları tutun, bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan dost ve yardımcı edinmeyin.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 90. Ayet
Arapça: إِلَّا ٱلَّذِينَ يَصِلُونَ إِلَىٰ قَوْمٍۭ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَٰقٌ أَوْ جَآءُوكُمْ حَصِرَتْ صُدُورُهُمْ أَن يُقَٰتِلُوكُمْ أَوْ يُقَٰتِلُوا۟ قَوْمَهُمْ ۚ وَلَوْ شَآءَ ٱللَّهُ لَسَلَّطَهُمْ عَلَيْكُمْ فَلَقَٰتَلُوكُمْ ۚ فَإِنِ ٱعْتَزَلُوكُمْ فَلَمْ يُقَٰتِلُوكُمْ وَأَلْقَوْا۟ إِلَيْكُمُ ٱلسَّلَمَ فَمَا جَعَلَ ٱللَّهُ لَكُمْ عَلَيْهِمْ سَبِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: ille-lleẕîne yesilûne ilâ kavmim beynekum vebeynehum mîŝâkun ev câûkum hasirat sudûruhum ey yukâtilûkum ev yukâtilû kavmehum. velev şâe-llâhu leselletahum `aleykum felekâtelûkum. feini-`tezelûkum felem yukâtilûkum veelkav ileykumu-sseleme femâ ce`ale-llâhu lekum `aleyhim sebîlâ.
Türkçe Meali: Ancak, sizinle kendileri arasında anlaşma olan bir millete sığınanlar yahut sizinle savaştan veya kendi milletleriyle savaşmaktan bıkarak size başvuranlar müstesnadır. Allah dileseydi onları üzerinize çullandırırdı da sizinle savaşırlardı. Eğer sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış teklif ederlerse Allah onlara dokunmanıza izin vermez.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 91. Ayet
Arapça: سَتَجِدُونَ ءَاخَرِينَ يُرِيدُونَ أَن يَأْمَنُوكُمْ وَيَأْمَنُوا۟ قَوْمَهُمْ كُلَّ مَا رُدُّوٓا۟ إِلَى ٱلْفِتْنَةِ أُرْكِسُوا۟ فِيهَا ۚ فَإِن لَّمْ يَعْتَزِلُوكُمْ وَيُلْقُوٓا۟ إِلَيْكُمُ ٱلسَّلَمَ وَيَكُفُّوٓا۟ أَيْدِيَهُمْ فَخُذُوهُمْ وَٱقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ ۚ وَأُو۟لَٰٓئِكُمْ جَعَلْنَا لَكُمْ عَلَيْهِمْ سُلْطَٰنًۭا مُّبِينًۭا
Türkçe Okunuşu: setecidûne âḫarîne yurîdûne ey ye'menûkum veye'menû kavmehum. kullemâ ruddû ile-lfitneti urkisû fîhâ. feil lem ya`tezilûkum veyulkû ileykumu-sseleme veyekuffû eydiyehum feḫuẕûhum vaktulûhum hayŝu ŝekiftumûhum. veulâikum ce`alnâ lekum `aleyhim sultânem mubînâ.
Türkçe Meali: Diğerlerinin de sizden ve kendi milletlerinden güvende olmayı istediklerini göreceksiniz. Ne var ki fitneciliğe her çağırıldıklarında ona can atarlar; eğer sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler ve sizden el çekmezlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhlerine size apaçık ferman verdik.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 92. Ayet
Arapça: وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ أَن يَقْتُلَ مُؤْمِنًا إِلَّا خَطَـًۭٔا ۚ وَمَن قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَـًۭٔا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍۢ مُّؤْمِنَةٍۢ وَدِيَةٌۭ مُّسَلَّمَةٌ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦٓ إِلَّآ أَن يَصَّدَّقُوا۟ ۚ فَإِن كَانَ مِن قَوْمٍ عَدُوٍّۢ لَّكُمْ وَهُوَ مُؤْمِنٌۭ فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍۢ مُّؤْمِنَةٍۢ ۖ وَإِن كَانَ مِن قَوْمٍۭ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَٰقٌۭ فَدِيَةٌۭ مُّسَلَّمَةٌ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ وَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍۢ مُّؤْمِنَةٍۢ ۖ فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ تَوْبَةًۭ مِّنَ ٱللَّهِ ۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: vemâ kâne limu'minin ey yaktule mu'minen illâ ḫataâ. vemen katele mu'minen ḫataen fetahrîru rakabetim mu'minetiv vediyetum musellemetun ilâ ehlihî illâ ey yessaddekû. fein kâne min kavmin `aduvvil lekum vehuve mu'minun fetahrîru rakabetim mu'mineh. vein kâne min kavmim beynekum vebeynehum mîŝâkun fediyetum musellemetun ilâ ehlihî vetahrîru rakabetim mu'mineh. femel lem yecid fesiyâmu şehrayni mutetâbi`ayn. tevbetem mine-llâh. vekâne-llâhu `alîmen hakîmâ.
Türkçe Meali: Bir müminin diğer mümini yanlışlık dışında öldürmesi asla caiz değildir. Bir mümini yanlışlıkla öldürenin, bir mümin köleyi azad etmesi ve öldürülenin ailesi bağışlamadıkça, ona diyet ödemesi gerekir. Eğer o mümin, size düşman bir topluluktan ise mümin bir köleyi azad etmek gerekir. Şayet aranızda anlaşma olan bir millettense, ailesine diyet ödemek ve mümin bir köleyi azat etmek gerekir. Bulamayana, Allah tarafından tevbesinin kabulü için, ard arda iki ay oruç tutmak gerekir. Allah bilendir. Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 93. Ayet
Arapça: وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِنًۭا مُّتَعَمِّدًۭا فَجَزَآؤُهُۥ جَهَنَّمُ خَٰلِدًۭا فِيهَا وَغَضِبَ ٱللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُۥ وَأَعَدَّ لَهُۥ عَذَابًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: vemey yaktul mu'minem mute`ammiden fecezâuhû cehennemu ḫâliden fîhâ veğadibe-llâhu `aleyhi vele`anehû vee`adde lehû `aẕâben `ażîmâ.
Türkçe Meali: Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde temelli kalacağı cehennemdir. Allah ona gazabetmiş, lanetlemiş ve büyük azab hazırlamıştır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 94. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِذَا ضَرَبْتُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَتَبَيَّنُوا۟ وَلَا تَقُولُوا۟ لِمَنْ أَلْقَىٰٓ إِلَيْكُمُ ٱلسَّلَٰمَ لَسْتَ مُؤْمِنًۭا تَبْتَغُونَ عَرَضَ ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا فَعِندَ ٱللَّهِ مَغَانِمُ كَثِيرَةٌۭ ۚ كَذَٰلِكَ كُنتُم مِّن قَبْلُ فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيْكُمْ فَتَبَيَّنُوٓا۟ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû iẕâ darabtum fî sebîli-llâhi fetebeyyenû velâ tekûlû limen elkâ ileykumu-sselâme leste mu'minâ. tebteğûne `arada-lhayâti-ddunyâ. fe`inde-llâhi meğânimu keŝîrah. keẕâlike kuntum min kablu femenne-llâhu `aleykum fetebeyyenû. inne-llâhe kâne bimâ ta`melûne ḫabîrâ.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın. Size, müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: "Sen mümin değilsin" demeyin. Allah katında birçok ganimetler vardır. Evvelce siz de öyleydiniz. Allah size iyilikte bulundu, iyice araştırıp anlayın, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 95. Ayet
Arapça: لَّا يَسْتَوِى ٱلْقَٰعِدُونَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُو۟لِى ٱلضَّرَرِ وَٱلْمُجَٰهِدُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ بِأَمْوَٰلِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ ۚ فَضَّلَ ٱللَّهُ ٱلْمُجَٰهِدِينَ بِأَمْوَٰلِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ عَلَى ٱلْقَٰعِدِينَ دَرَجَةًۭ ۚ وَكُلًّۭا وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلْحُسْنَىٰ ۚ وَفَضَّلَ ٱللَّهُ ٱلْمُجَٰهِدِينَ عَلَى ٱلْقَٰعِدِينَ أَجْرًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: lâ yestevi-lkâ`idûne mine-lmu'minîne ğayru uli-ddarari velmucâhidûne fî sebîli-llâhi biemvâlihim veenfusihim. feddale-llâhu-lmucâhidîne biemvâlihim veenfusihim `ale-lkâ`idîne deraceh. vekullev ve`ade-llâhu-lhusnâ. vefeddale-llâhu-lmucâhidîne `ale-lkâ`idîne ecran `ażîmâ.
Türkçe Meali: İnananlardan, özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlariyle cihad edenleri, mertebece, oturanlardan üstün kılmıştır. Allah hepsine de cenneti vadetmiştir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, büyük ecirler, dereceler, mağfiret ve rahmetle üstün kılmıştır. Allah bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 96. Ayet
Arapça: دَرَجَٰتٍۢ مِّنْهُ وَمَغْفِرَةًۭ وَرَحْمَةًۭ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورًۭا رَّحِيمًا
Türkçe Okunuşu: deracâtim minhu vemağfiratev verahmeh. vekâne-llâhu ğafûrar rahîmâ.
Türkçe Meali: İnananlardan, özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlariyle cihad edenleri, mertebece, oturanlardan üstün kılmıştır. Allah hepsine de cenneti vadetmiştir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, büyük ecirler, dereceler, mağfiret ve rahmetle üstün kılmıştır. Allah bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 97. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ تَوَفَّىٰهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ ظَالِمِىٓ أَنفُسِهِمْ قَالُوا۟ فِيمَ كُنتُمْ ۖ قَالُوا۟ كُنَّا مُسْتَضْعَفِينَ فِى ٱلْأَرْضِ ۚ قَالُوٓا۟ أَلَمْ تَكُنْ أَرْضُ ٱللَّهِ وَٰسِعَةًۭ فَتُهَاجِرُوا۟ فِيهَا ۚ فَأُو۟لَٰٓئِكَ مَأْوَىٰهُمْ جَهَنَّمُ ۖ وَسَآءَتْ مَصِيرًا
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne teveffâhumu-lmelâiketu żâlimî enfusihim kâlû fîme kuntum. kâlû kunnâ mustad`afîne fi-l'ard. kâlû elem tekun ardu-llâhi vâsi`aten fetuhâcirû fîhâ. feulâike me'vâhum cehennem. vesâet mesîrâ.
Türkçe Meali: Kendilerine yazık edenlerin melekler canlarını aldıkları zaman onlara: "Ne yaptınız bakalım?" deyince, "Biz yeryüzünde zavallı kimselerdik" diyecekler, melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" cevabını verecekler. Onlarınvaracakları yer cehennemdir. Orası ne kötü dönülecek yerdir!
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 98. Ayet
Arapça: إِلَّا ٱلْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ ٱلرِّجَالِ وَٱلنِّسَآءِ وَٱلْوِلْدَٰنِ لَا يَسْتَطِيعُونَ حِيلَةًۭ وَلَا يَهْتَدُونَ سَبِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: ille-lmustad`afîne mine-rricâli vennisâi velvildâni lâ yestetî`ûne hîletev velâ yehtedûne sebîlâ.
Türkçe Meali: Çaresiz kalan, yol bulamayan zavallı erkek, kadın ve çocuklar müstesnadırlar.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 99. Ayet
Arapça: فَأُو۟لَٰٓئِكَ عَسَى ٱللَّهُ أَن يَعْفُوَ عَنْهُمْ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَفُوًّا غَفُورًۭا
Türkçe Okunuşu: feulâike `asa-llâhu ey ya`fuve `anhum. vekâne-llâhu `afuvven ğafûrâ.
Türkçe Meali: İşte Allah'ın bunları affetmesi umulur. Allah Affedendir, Bağışlayan'dır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 100. Ayet
Arapça: ۞ وَمَن يُهَاجِرْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ يَجِدْ فِى ٱلْأَرْضِ مُرَٰغَمًۭا كَثِيرًۭا وَسَعَةًۭ ۚ وَمَن يَخْرُجْ مِنۢ بَيْتِهِۦ مُهَاجِرًا إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ ثُمَّ يُدْرِكْهُ ٱلْمَوْتُ فَقَدْ وَقَعَ أَجْرُهُۥ عَلَى ٱللَّهِ ۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورًۭا رَّحِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: vemey yuhâcir fî sebîli-llâhi yecid fi-l'ardi murâğamen keŝîrav vese`ah. vemey yaḫruc mim beytihî muhâciran ile-llâhi verasûlihî ŝumme yudrikhu-lmevtu fekad veka`a ecruhû `ale-llâh. vekâne-llâhu ğafûrar rahîmâ.
Türkçe Meali: Allah yolunda hicret eden kişi, yeryüzünde çok bereketli yer ve genişlik bulur. Evinden, Allah'a ve Peygamberine hicret ederek çıkan kimseye ölüm gelirse, onun ecrini vermek Allah'a düşer. Allah bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 101. Ayet
Arapça: وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِى ٱلْأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَقْصُرُوا۟ مِنَ ٱلصَّلَوٰةِ إِنْ خِفْتُمْ أَن يَفْتِنَكُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ ۚ إِنَّ ٱلْكَٰفِرِينَ كَانُوا۟ لَكُمْ عَدُوًّۭا مُّبِينًۭا
Türkçe Okunuşu: veiẕâ darabtum fi-l'ardi feleyse `aleykum cunâhun en taksurû mine-ssalâh. in ḫiftum ey yeftinekumu-lleẕîne keferû. inne-lkâfirîne kânû lekum `aduvvem mubînâ.
Türkçe Meali: Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur. Zira kafirler, size apaçık düşmandırlar.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 102. Ayet
Arapça: وَإِذَا كُنتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ ٱلصَّلَوٰةَ فَلْتَقُمْ طَآئِفَةٌۭ مِّنْهُم مَّعَكَ وَلْيَأْخُذُوٓا۟ أَسْلِحَتَهُمْ فَإِذَا سَجَدُوا۟ فَلْيَكُونُوا۟ مِن وَرَآئِكُمْ وَلْتَأْتِ طَآئِفَةٌ أُخْرَىٰ لَمْ يُصَلُّوا۟ فَلْيُصَلُّوا۟ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا۟ حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ ۗ وَدَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُم مَّيْلَةًۭ وَٰحِدَةًۭ ۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِن كَانَ بِكُمْ أَذًۭى مِّن مَّطَرٍ أَوْ كُنتُم مَّرْضَىٰٓ أَن تَضَعُوٓا۟ أَسْلِحَتَكُمْ ۖ وَخُذُوا۟ حِذْرَكُمْ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ أَعَدَّ لِلْكَٰفِرِينَ عَذَابًۭا مُّهِينًۭا
Türkçe Okunuşu: veiẕâ kunte fîhim feekamte lehumu-ssalâte feltekum tâifetum minhum me`ake velye'ḫuẕû eslihatehum. feiẕâ secedû felyekûnû miv verâikum. velte'ti tâifetun uḫrâ lem yusallû felyusallû me`ake velye'ḫuẕû hiẕrahum veeslihatehum. vedde-lleẕîne keferû lev tağfulûne `an eslihatikum veemti`atikum feyemîlûne `aleykum meyletev vâhideten. velâ cunâha `aleykum in kâne bikum eẕem mim metarin ev kuntum merdâ en teda`û eslihatekum. veḫuẕû hiẕrakum. inne-llâhe e`adde lilkâfirîne `aẕâbem muhînâ.
Türkçe Meali: Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler, size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah kafirlere şüphesiz ağır bir azab hazırlamıştır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 103. Ayet
Arapça: فَإِذَا قَضَيْتُمُ ٱلصَّلَوٰةَ فَٱذْكُرُوا۟ ٱللَّهَ قِيَٰمًۭا وَقُعُودًۭا وَعَلَىٰ جُنُوبِكُمْ ۚ فَإِذَا ٱطْمَأْنَنتُمْ فَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ ۚ إِنَّ ٱلصَّلَوٰةَ كَانَتْ عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ كِتَٰبًۭا مَّوْقُوتًۭا
Türkçe Okunuşu: feiẕâ kadaytumu-ssalâte feẕkuru-llâhe kiyâmev veku`ûdev ve`alâ cunûbikum. feiẕe-tme'nentum feekîmu-ssalâh. inne-ssalâte kânet `ale-lmu'minîne kitâbem mevkûtâ.
Türkçe Meali: Namazı kıldıktan başka, Allah'ı ayakta iken, otururken, yan yatarken de anın. Emniyete kavuştuğunuzda, namazı gereğince kılın. Namaz şüphesiz, inananlara belirli vakitlerde farz kılınmıştır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 104. Ayet
Arapça: وَلَا تَهِنُوا۟ فِى ٱبْتِغَآءِ ٱلْقَوْمِ ۖ إِن تَكُونُوا۟ تَأْلَمُونَ فَإِنَّهُمْ يَأْلَمُونَ كَمَا تَأْلَمُونَ ۖ وَتَرْجُونَ مِنَ ٱللَّهِ مَا لَا يَرْجُونَ ۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا
Türkçe Okunuşu: velâ tehinû fi-btiğâi-lkavm. in tekûnû te'lemûne feinnehum ye'lemûne kemâ te'lemûn. vetercûne mine-llâhi mâ lâ yercûn. vekâne-llâhu `alîmen hakîmâ.
Türkçe Meali: Düşman milleti kovalamakta gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekiyorlar; oysa siz Allah'tan onların beklemedikleri şeyleri bekliyorsunuz. Allah Bilendir, Hakim olandır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 105. Ayet
Arapça: إِنَّآ أَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ بِٱلْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ ٱلنَّاسِ بِمَآ أَرَىٰكَ ٱللَّهُ ۚ وَلَا تَكُن لِّلْخَآئِنِينَ خَصِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: innâ enzelnâ ileyke-lkitâbe bilhakki litahkume beyne-nnâsi bimâ erâke-llâh. velâ tekul lilḫâinîne ḫasîmâ.
Türkçe Meali: Doğrusu, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye Kitap'ı sana hak olarak indirdik; hakkı gözet, hainlerden taraf olma.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 106. Ayet
Arapça: وَٱسْتَغْفِرِ ٱللَّهَ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورًۭا رَّحِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: vestağfiri-llâh. inne-llâhe kâne ğafûrar rahîmâ.
Türkçe Meali: Allah'tan mağfiret dile. Allah bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 107. Ayet
Arapça: وَلَا تُجَٰدِلْ عَنِ ٱلَّذِينَ يَخْتَانُونَ أَنفُسَهُمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ مَن كَانَ خَوَّانًا أَثِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: velâ tucâdil `ani-lleẕîne yaḫtânûne enfusehum. inne-llâhe lâ yuhibbu men kâne ḫavvânen eŝîmâ.
Türkçe Meali: Kendilerine hainlik edenlerden yana uğraşmaya kalkma. Allah, hainlikte direnen suçluyu sevmez.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 108. Ayet
Arapça: يَسْتَخْفُونَ مِنَ ٱلنَّاسِ وَلَا يَسْتَخْفُونَ مِنَ ٱللَّهِ وَهُوَ مَعَهُمْ إِذْ يُبَيِّتُونَ مَا لَا يَرْضَىٰ مِنَ ٱلْقَوْلِ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطًا
Türkçe Okunuşu: yestaḫfûne mine-nnâsi velâ yestaḫfûne mine-llâhi vehuve me`ahum iẕ yubeyyitûne mâ lâ yerdâ mine-lkavl. vekâne-llâhu bimâ ya`melûne muhîtâ.
Türkçe Meali: Allah'ın razı olmadığı sözü gece kurarlarken, onu, insanlardan gizliyorlar da kendileriyle beraber olan Allah'dan gizlemiyorlar. Allah işlediklerinin hepsini bilmektedir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 109. Ayet
Arapça: هَٰٓأَنتُمْ هَٰٓؤُلَآءِ جَٰدَلْتُمْ عَنْهُمْ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا فَمَن يُجَٰدِلُ ٱللَّهَ عَنْهُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ أَم مَّن يَكُونُ عَلَيْهِمْ وَكِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: hâentum hâulâi câdeltum `anhum fi-lhayâti-ddunyâ femey yucâdilu-llâhe `anhum yevme-lkiyâmeti em mey yekûnu `aleyhim vekîlâ.
Türkçe Meali: İşte siz dünya hayatında onları savunuyorsunuz ama, kıyamet günü onları Allah'a karşı kim savunacak? Veya onların vekaletini kim üzerine alacaktır?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 110. Ayet
Arapça: وَمَن يَعْمَلْ سُوٓءًا أَوْ يَظْلِمْ نَفْسَهُۥ ثُمَّ يَسْتَغْفِرِ ٱللَّهَ يَجِدِ ٱللَّهَ غَفُورًۭا رَّحِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: vemey ya`mel sûen ev yażlim nefsehû ŝumme yestağfiri-llâhe yecidi-llâhe ğafûrar rahîmâ.
Türkçe Meali: Kim kötülük işler veya kendine yazık eder de sonra Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah'ı mağfiret ve merhamet sahibi olarak bulur.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 111. Ayet
Arapça: وَمَن يَكْسِبْ إِثْمًۭا فَإِنَّمَا يَكْسِبُهُۥ عَلَىٰ نَفْسِهِۦ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: vemey yeksib iŝmen feinnemâ yeksibuhû `alâ nefsih. vekâne-llâhu `alîmen hakîmâ.
Türkçe Meali: Kim günah işlerse bunu ancak kendi aleyhine yapmış olur. Allah bilendir, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 112. Ayet
Arapça: وَمَن يَكْسِبْ خَطِيٓـَٔةً أَوْ إِثْمًۭا ثُمَّ يَرْمِ بِهِۦ بَرِيٓـًۭٔا فَقَدِ ٱحْتَمَلَ بُهْتَٰنًۭا وَإِثْمًۭا مُّبِينًۭا
Türkçe Okunuşu: vemey yeksib ḫatîeten ev iŝmen ŝumme yermi bihî berîen fekadi-htemele buhtânev veiŝmem mubînâ.
Türkçe Meali: Kim yanılır veya suç işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 113. Ayet
Arapça: وَلَوْلَا فَضْلُ ٱللَّهِ عَلَيْكَ وَرَحْمَتُهُۥ لَهَمَّت طَّآئِفَةٌۭ مِّنْهُمْ أَن يُضِلُّوكَ وَمَا يُضِلُّونَ إِلَّآ أَنفُسَهُمْ ۖ وَمَا يَضُرُّونَكَ مِن شَىْءٍۢ ۚ وَأَنزَلَ ٱللَّهُ عَلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمْ تَكُن تَعْلَمُ ۚ وَكَانَ فَضْلُ ٱللَّهِ عَلَيْكَ عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: velevlâ fadlu-llâhi `aleyke verahmetuhû lehemmet tâifetum minhum ey yudillûk. vemâ yudillûne illâ enfusehum vemâ yedurrûneke min şey'. veenzele-llâhu `aleyke-lkitâbe velhikmete ve`allemeke mâ lem tekun ta`lem. vekâne fadlu-llâhi `aleyke `ażîmâ.
Türkçe Meali: Eğer sana Allah'ın bol nimeti ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir takımı seni sapıtmaya çalışırdı. Halbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar, sana da bir zarar vermezler. Allah sana Kitap ve hikmet indirmiş, sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın sana olan nimeti ne büyüktür.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 114. Ayet
Arapça: ۞ لَّا خَيْرَ فِى كَثِيرٍۢ مِّن نَّجْوَىٰهُمْ إِلَّا مَنْ أَمَرَ بِصَدَقَةٍ أَوْ مَعْرُوفٍ أَوْ إِصْلَٰحٍۭ بَيْنَ ٱلنَّاسِ ۚ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ ٱبْتِغَآءَ مَرْضَاتِ ٱللَّهِ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: lâ ḫayra fî keŝîrim min necvâhum illâ men emera bisadekatin ev ma`rûfin ev islâhim beyne-nnâs. vemey yef`al ẕâlike-btiğâe merdâti-llâhi fesevfe nu'tîhi ecran `ażîmâ.
Türkçe Meali: Ancak sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı ve insanların arasını düzeltmeyi gözeten kimseler müstesna, onların gizli toplantılarının çoğunda hayır yoktur. Bunları, Allah'ın rızasını kazanmak için yapana büyük ecir vereceğiz.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 115. Ayet
Arapça: وَمَن يُشَاقِقِ ٱلرَّسُولَ مِنۢ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ ٱلْهُدَىٰ وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ ٱلْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِۦ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصْلِهِۦ جَهَنَّمَ ۖ وَسَآءَتْ مَصِيرًا
Türkçe Okunuşu: vemey yuşâkiki-rrasûle mim ba`di mâ tebeyyene lehu-lhudâ veyettebi` ğayra sebîli-lmu'minîne nuvellihî mâ tevellâ venuslihî cehennem. vesâet mesîrâ.
Türkçe Meali: Doğru yol kendisine apaçık belli olduktan sonra, Peygamberden ayrılıp, inananların yolundan başkasına uyan kimseyi, döndüğü yöne döndürür ve onu cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir!
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 116. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِۦ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَن يَشَآءُ ۚ وَمَن يُشْرِكْ بِٱللَّهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَٰلًۢا بَعِيدًا
Türkçe Okunuşu: inne-llâhe lâ yağfiru ey yuşrake bihî veyağfiru mâ dûne ẕâlike limey yeşâ'. vemey yuşrik billâhi fekad dalle dalâlem be`îdâ.
Türkçe Meali: Allah, kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse derin bir sapıklığa sapmış olur.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 117. Ayet
Arapça: إِن يَدْعُونَ مِن دُونِهِۦٓ إِلَّآ إِنَٰثًۭا وَإِن يَدْعُونَ إِلَّا شَيْطَٰنًۭا مَّرِيدًۭا
Türkçe Okunuşu: iy yed`ûne min dûnihî illâ inâŝâ. veiy yed`ûne illâ şeytânem merîdâ.
Türkçe Meali: Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: "Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 118. Ayet
Arapça: لَّعَنَهُ ٱللَّهُ ۘ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيبًۭا مَّفْرُوضًۭا
Türkçe Okunuşu: le`anehu-llâh. vekâle leetteḫiẕenne min `ibâdike nesîbem mefrûdâ.
Türkçe Meali: Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: "Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 119. Ayet
Arapça: وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَءَامُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ ءَاذَانَ ٱلْأَنْعَٰمِ وَلَءَامُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ ٱللَّهِ ۚ وَمَن يَتَّخِذِ ٱلشَّيْطَٰنَ وَلِيًّۭا مِّن دُونِ ٱللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًۭا مُّبِينًۭا
Türkçe Okunuşu: veleudillennehum veleumenniyennehum veleâmurannehum feleyubettikunne âẕâne-l'en`âmi veleâmurannehum feleyuğayyirunne ḫalka-llâh. vemey yetteḫiẕi-şşeytâne veliyyem min dûni-llâhi fekad ḫasira ḫusrânem mubînâ.
Türkçe Meali: Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: "Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 120. Ayet
Arapça: يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ ۖ وَمَا يَعِدُهُمُ ٱلشَّيْطَٰنُ إِلَّا غُرُورًا
Türkçe Okunuşu: ye`iduhum veyumennîhim. vemâ ye`iduhumu-şşeytânu illâ ğurûrâ.
Türkçe Meali: Şeytan onlara vadediyor, onları kuruntulara düşürüyor, ancak aldatmak için vaadde bulunuyor.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 121. Ayet
Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ مَأْوَىٰهُمْ جَهَنَّمُ وَلَا يَجِدُونَ عَنْهَا مَحِيصًۭا
Türkçe Okunuşu: ulâike me'vâhum cehennemu velâ yecidûne `anhâ mehîsâ.
Türkçe Meali: İşte onların varacağı yer cehennemdir. Oradan kaçacak yer de bulamıyacaklardır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 122. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّٰتٍۢ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًۭا ۖ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقًّۭا ۚ وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ ٱللَّهِ قِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: velleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti senudḫiluhum cennâtin tecrî min tahtihe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ ebedâ. va`de-llâhi hakkâ. vemen asdeku mine-llâhi kîlâ.
Türkçe Meali: İnanıp yararlı işler yapanları, Allah'ın gerçek bir sözü olarak, içinde temelli ve ebedi kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 123. Ayet
Arapça: لَّيْسَ بِأَمَانِيِّكُمْ وَلَآ أَمَانِىِّ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ ۗ مَن يَعْمَلْ سُوٓءًۭا يُجْزَ بِهِۦ وَلَا يَجِدْ لَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيًّۭا وَلَا نَصِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: leyse biemâniyyikum velâ emâniyyi ehli-lkitâb. mey ya`mel sûey yucze bihî velâ yecid lehû min dûni-llâhi veliyyev velâ nesîrâ.
Türkçe Meali: Bu, sizin kuruntularınıza ve Kitap ehlinin kuruntularına göre değildir. Kim fenalık yaparsa cezasını görür, kendisine Allah'tan başka ne dost ve ne de yardımcı bulur.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 124. Ayet
Arapça: وَمَن يَعْمَلْ مِنَ ٱلصَّٰلِحَٰتِ مِن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌۭ فَأُو۟لَٰٓئِكَ يَدْخُلُونَ ٱلْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ نَقِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: vemey ya`mel mine-ssâlihâti min ẕekerin ev unŝâ vehuve mu'minun feulâike yedḫulûne-lcennete velâ yużlemûne nekîrâ.
Türkçe Meali: Erkek veya kadın, mümin olarak, kim yararlı işler işlerse, işte onlar cennete girerler, kendilerine zerre kadar zulmedilmez.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 125. Ayet
Arapça: وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًۭا مِّمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُۥ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌۭ وَٱتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَٰهِيمَ حَنِيفًۭا ۗ وَٱتَّخَذَ ٱللَّهُ إِبْرَٰهِيمَ خَلِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: vemen ahsenu dînem mimmen esleme vechehû lillâhi vehuve muhsinuv vettebe`a millete ibrâhîme hanîfâ. vetteḫaẕe-llâhu ibrâhîme ḫalîlâ.
Türkçe Meali: İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim edip, hakka yönelen İbrahim'in dinine uyandan, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah İbrahim'i dost edinmişti.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 126. Ayet
Arapça: وَلِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِكُلِّ شَىْءٍۢ مُّحِيطًۭا
Türkçe Okunuşu: velillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'ard. vekâne-llâhu bikulli şey'im muhîtâ.
Türkçe Meali: Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. Allah her şeyi kuşatır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 127. Ayet
Arapça: وَيَسْتَفْتُونَكَ فِى ٱلنِّسَآءِ ۖ قُلِ ٱللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ وَمَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فِى ٱلْكِتَٰبِ فِى يَتَٰمَى ٱلنِّسَآءِ ٱلَّٰتِى لَا تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ وَٱلْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ ٱلْوِلْدَٰنِ وَأَن تَقُومُوا۟ لِلْيَتَٰمَىٰ بِٱلْقِسْطِ ۚ وَمَا تَفْعَلُوا۟ مِنْ خَيْرٍۢ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِهِۦ عَلِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: veyesteftûneke fi-nnisâ'. kuli-llâhu yuftîkum fîhinne vemâ yutlâ `aleykum fi-lkitâbi fî yetâme-nnisâi-llâtî lâ tu'tûnehunne mâ kutibe lehunne veterğabûne en tenkihûhunne velmustad`afîne mine-lvildâni veen tekûmû lilyetâmâ bilkist. vemâ tef`alû min ḫayrin feinne-llâhe kâne bihî `alîmâ.
Türkçe Meali: Kadınlar hakkında senden fetva isterler, de ki: "Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor: "Bu fetva, kendilerine yazılan şeyi vermeyip kendileriyle evlenmeyi arzuladığınız yetim kadınlara ve bir de zavallı çocuklara ve yetimlere doğrulukla bakmanız hususunda Kitap'da size okunandır". Ne iyilik yaparsaniz Allah onu şüphesiz bilir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 128. Ayet
Arapça: وَإِنِ ٱمْرَأَةٌ خَافَتْ مِنۢ بَعْلِهَا نُشُوزًا أَوْ إِعْرَاضًۭا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَآ أَن يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًۭا ۚ وَٱلصُّلْحُ خَيْرٌۭ ۗ وَأُحْضِرَتِ ٱلْأَنفُسُ ٱلشُّحَّ ۚ وَإِن تُحْسِنُوا۟ وَتَتَّقُوا۟ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: veini-mraetun ḫâfet mim ba`lihâ nuşûzen ev i`râdan felâ cunâha `aleyhimâ ey yuslihâ beynehumâ sulhâ. vessulhu ḫayr. veuhdirati-l'enfusu-şşuhh. vein tuhsinû vetettekû feinne-llâhe kâne bimâ ta`melûne ḫabîrâ.
Türkçe Meali: Eğer kadın, kocasının serkeşliğinden veya aldırışsızlığından endişe ederse, aralarında anlaşmaya çalışmalarında kendilerine bir engel yoktur. Anlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler kıskançlığa meyyaldir. Eğer iyi davranır ve haksızlıktan sakınırsaniz bilin ki, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 129. Ayet
Arapça: وَلَن تَسْتَطِيعُوٓا۟ أَن تَعْدِلُوا۟ بَيْنَ ٱلنِّسَآءِ وَلَوْ حَرَصْتُمْ ۖ فَلَا تَمِيلُوا۟ كُلَّ ٱلْمَيْلِ فَتَذَرُوهَا كَٱلْمُعَلَّقَةِ ۚ وَإِن تُصْلِحُوا۟ وَتَتَّقُوا۟ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورًۭا رَّحِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: velen testetî`û en ta`dilû beyne-nnisâi velev harastum felâ temîlû kulle-lmeyli feteẕerûhâ kelmu`allekah. vein tuslihû vetettekû feinne-llâhe kâne ğafûrar rahîmâ.
Türkçe Meali: Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız, bari bir tarafa kalben tamamen meyletmeyin ki diğerini askıdaymış gibi bırakmış olmayasınız. İşleri düzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız bilin ki Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 130. Ayet
Arapça: وَإِن يَتَفَرَّقَا يُغْنِ ٱللَّهُ كُلًّۭا مِّن سَعَتِهِۦ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ وَٰسِعًا حَكِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: veiy yeteferrakâ yuğni-llâhu kullem min se`atih. vekâne-llâhu vâsi`an hakîmâ.
Türkçe Meali: Ayrılırlarsa, Allah her birini nimetinin genişliğiyle yoksulluktan kurtarır, Allah her şeyi kaplayandır. Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 131. Ayet
Arapça: وَلِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۗ وَلَقَدْ وَصَّيْنَا ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ مِن قَبْلِكُمْ وَإِيَّاكُمْ أَنِ ٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ ۚ وَإِن تَكْفُرُوا۟ فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَنِيًّا حَمِيدًۭا
Türkçe Okunuşu: velillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'ard. velekad vessayne-lleẕîne ûtu-lkitâbe min kablikum veiyyâkum eni-tteku-llâh. vein tekfurû feinne lillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'ard. vekâne-llâhu ğaniyyen hamîdâ.
Türkçe Meali: Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. And olsun ki, sizden önce Kitap verilenlere ve size, Allah'tan sakınmanızı tavsiye ettik. İnkar ederseniz bilin ki, göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah'ındır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 132. Ayet
Arapça: وَلِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلًا
Türkçe Okunuşu: velillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'ard. vekefâ billâhi vekîlâ.
Türkçe Meali: Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 133. Ayet
Arapça: إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ أَيُّهَا ٱلنَّاسُ وَيَأْتِ بِـَٔاخَرِينَ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ ذَٰلِكَ قَدِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: iy yeşe' yuẕhibkum eyyuhe-nnâsu veye'ti biâḫarîn. vekâne-llâhu `alâ ẕâlike kadîrâ.
Türkçe Meali: Ey İnsanlar! Allah dilerse sizi yok eder, başkalarını getirir, O, buna Kadir'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 134. Ayet
Arapça: مَّن كَانَ يُرِيدُ ثَوَابَ ٱلدُّنْيَا فَعِندَ ٱللَّهِ ثَوَابُ ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ سَمِيعًۢا بَصِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: men kâne yurîdu ŝevâbe-ddunyâ fe`inde-llâhi ŝevâbu-ddunyâ vel'âḫirah. vekâne-llâhu semî`am besîrâ.
Türkçe Meali: Dünya nimetini kim isterse, bilsin ki, dünyanın ve ahiretin nimeti Allah'ın katındadır. Allah işitir ve görür.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 135. Ayet
Arapça: ۞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ كُونُوا۟ قَوَّٰمِينَ بِٱلْقِسْطِ شُهَدَآءَ لِلَّهِ وَلَوْ عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمْ أَوِ ٱلْوَٰلِدَيْنِ وَٱلْأَقْرَبِينَ ۚ إِن يَكُنْ غَنِيًّا أَوْ فَقِيرًۭا فَٱللَّهُ أَوْلَىٰ بِهِمَا ۖ فَلَا تَتَّبِعُوا۟ ٱلْهَوَىٰٓ أَن تَعْدِلُوا۟ ۚ وَإِن تَلْوُۥٓا۟ أَوْ تُعْرِضُوا۟ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû kûnû kavvâmîne bilkisti şuhedâe lillâhi velev `alâ enfusikum evi-lvâlideyni vel'akrabîn. iy yekun ğaniyyen ev fekîran fellâhu evlâ bihimâ felâ tettebi`u-lhevâ en ta`dilû. vein telvû ev tu`ridû feinne-llâhe kâne bimâ ta`melûne ḫabîrâ.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Kendiniz, ana babanız ve yakınlarınız aleyhlerine de olsa, Allah için şahit olarak adaleti gözetin; ister zengin, ister fakir olsun, Allah onlara daha yakındır. Adaletinizde heveslere uymayın. Eğer eğriltirseniz veya yüz çevirirseniz bilin ki, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 136. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ ءَامِنُوا۟ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَٱلْكِتَٰبِ ٱلَّذِى نَزَّلَ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ وَٱلْكِتَٰبِ ٱلَّذِىٓ أَنزَلَ مِن قَبْلُ ۚ وَمَن يَكْفُرْ بِٱللَّهِ وَمَلَٰٓئِكَتِهِۦ وَكُتُبِهِۦ وَرُسُلِهِۦ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَٰلًۢا بَعِيدًا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû âminû billâhi verasûlihî velkitâbi-lleẕî nezzele `alâ rasûlihî velkitâbi-lleẕî enzele min kabl. vemey yekfur billâhi vemelâiketihî vekutubihî verusulihî velyevmi-l'âḫiri fekad dalle dalâlem be`îdâ.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitap'a ve daha önce indirdiği Kitap'a inanmakta sebat gösterin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününu inkar ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmıştır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 137. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ثُمَّ كَفَرُوا۟ ثُمَّ ءَامَنُوا۟ ثُمَّ كَفَرُوا۟ ثُمَّ ٱزْدَادُوا۟ كُفْرًۭا لَّمْ يَكُنِ ٱللَّهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ وَلَا لِيَهْدِيَهُمْ سَبِيلًۢا
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne âmenû ŝumme keferû ŝumme âmenû ŝumme keferû ŝumme-zdâdû kufral lem yekuni-llâhu liyağfira lehum velâ liyehdiyehum sebîlâ.
Türkçe Meali: Doğrusu inanıp sonra inkar edenleri, sonra inanıp tekrar inkar edenleri, sonra da inkarları artmış olanları Allah bağışlamaz; onları doğru yola eriştirmez.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 138. Ayet
Arapça: بَشِّرِ ٱلْمُنَٰفِقِينَ بِأَنَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Türkçe Okunuşu: beşşiri-lmunâfikîne bienne lehum `aẕâben elîmâ.
Türkçe Meali: Münafıklara, kendilerine elem verici bir azab olduğunu müjdele.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 139. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ يَتَّخِذُونَ ٱلْكَٰفِرِينَ أَوْلِيَآءَ مِن دُونِ ٱلْمُؤْمِنِينَ ۚ أَيَبْتَغُونَ عِندَهُمُ ٱلْعِزَّةَ فَإِنَّ ٱلْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًۭا
Türkçe Okunuşu: elleẕîne yetteḫiẕûne-lkâfirîne evliyâe min dûni-lmu'minîn. eyebteğûne `indehumu-l`izzete feinne-l`izzete lillâhi cemî`â.
Türkçe Meali: Onlar, inananları bırakıp da kafirleri dost edinirler; onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Doğrusu kudret bütün olarak Allah'ındır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 140. Ayet
Arapça: وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِى ٱلْكِتَٰبِ أَنْ إِذَا سَمِعْتُمْ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ يُكْفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَأُ بِهَا فَلَا تَقْعُدُوا۟ مَعَهُمْ حَتَّىٰ يَخُوضُوا۟ فِى حَدِيثٍ غَيْرِهِۦٓ ۚ إِنَّكُمْ إِذًۭا مِّثْلُهُمْ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ جَامِعُ ٱلْمُنَٰفِقِينَ وَٱلْكَٰفِرِينَ فِى جَهَنَّمَ جَمِيعًا
Türkçe Okunuşu: vekad nezzele `aleykum fi-lkitâbi en iẕâ semi`tum âyâti-llâhi yukferu bihâ veyustehzeu bihâ felâ tak`udû me`ahum hattâ yeḫûdû fî hadîŝin ğayrihi. innekum iẕem miŝluhum. inne-llâhe câmi`u-lmunâfikîne velkâfirîne fî cehenneme cemî`â.
Türkçe Meali: O, size Kitap'da "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve alaya alındığını işittiğinizde, başka bir söze geçmedikçe, onlarla bir arada oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah münafıkları ve kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 141. Ayet
Arapça: ٱلَّذِينَ يَتَرَبَّصُونَ بِكُمْ فَإِن كَانَ لَكُمْ فَتْحٌۭ مِّنَ ٱللَّهِ قَالُوٓا۟ أَلَمْ نَكُن مَّعَكُمْ وَإِن كَانَ لِلْكَٰفِرِينَ نَصِيبٌۭ قَالُوٓا۟ أَلَمْ نَسْتَحْوِذْ عَلَيْكُمْ وَنَمْنَعْكُم مِّنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ۚ فَٱللَّهُ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ ۗ وَلَن يَجْعَلَ ٱللَّهُ لِلْكَٰفِرِينَ عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا
Türkçe Okunuşu: elleẕîne yeterabbesûne bikum. fein kâne lekum fethum mine-llâhi kâlû elem nekum me`akum. vein kâne lilkâfirîne nesîbun kâlû elem nestahviẕ `aleykum venemna`kum mine-lmu'minîn. fellâhu yahkumu beynekum yevme-lkiyâmeh. veley yec`ale-llâhu lilkâfirîne `ale-lmu'minîne sebîlâ.
Türkçe Meali: Sizi gözleyenler, Allah'tan size bir zafer gelirse, "Sizinle beraber değil miydik?" derler; eğer kafirlere bir pay çıkarsa, onlara: "Size üstünlük sağlayarak sizi müminlerden korumadık mı?" derler. Allah kıyamet günü aranızda hüküm verir. Allah inkarcılara, inananlar aleyhinde asla fırsat vermeyecektir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 142. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلْمُنَٰفِقِينَ يُخَٰدِعُونَ ٱللَّهَ وَهُوَ خَٰدِعُهُمْ وَإِذَا قَامُوٓا۟ إِلَى ٱلصَّلَوٰةِ قَامُوا۟ كُسَالَىٰ يُرَآءُونَ ٱلنَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ ٱللَّهَ إِلَّا قَلِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: inne-lmunâfikîne yuḫâdi`ûne-llâhe vehuve ḫâdi`uhum. veiẕâ kâmû ile-ssalâti kâmû kusâlâ yurâûne-nnâse velâ yeẕkurûne-llâhe illâ kalîlâ.
Türkçe Meali: Doğrusu münafıklar Allah'ı aldatmağa çalışırlar, oysa O, onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir. Onlar namaza tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, ne onlarla, ne de bunlarla olur, ikisi arasında bocalayarak Allah'ı pek az anarlar. Allah'ın saptırdığı kimseye yol bulamayacaksın.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 143. Ayet
Arapça: مُّذَبْذَبِينَ بَيْنَ ذَٰلِكَ لَآ إِلَىٰ هَٰٓؤُلَآءِ وَلَآ إِلَىٰ هَٰٓؤُلَآءِ ۚ وَمَن يُضْلِلِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ سَبِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: muẕebẕebîne beyne ẕâlik. lâ ilâ hâulâi velâ ilâ hâulâ'. vemey yudlili-llâhu felen tecide lehû sebîlâ.
Türkçe Meali: Doğrusu münafıklar Allah'ı aldatmağa çalışırlar, oysa O, onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir. Onlar namaza tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, ne onlarla, ne de bunlarla olur, ikisi arasında bocalayarak Allah'ı pek az anarlar. Allah'ın saptırdığı kimseye yol bulamayacaksın.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 144. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تَتَّخِذُوا۟ ٱلْكَٰفِرِينَ أَوْلِيَآءَ مِن دُونِ ٱلْمُؤْمِنِينَ ۚ أَتُرِيدُونَ أَن تَجْعَلُوا۟ لِلَّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَٰنًۭا مُّبِينًا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû lâ tetteḫiẕu-lkâfirîne evliyâe min dûni-lmu'minîn. eturîdûne en tec`alû lillâhi `aleykum sultânem mubînâ.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Müminleri bırakıp kafirleri dost edinmeyin. Allah'ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 145. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلْمُنَٰفِقِينَ فِى ٱلدَّرْكِ ٱلْأَسْفَلِ مِنَ ٱلنَّارِ وَلَن تَجِدَ لَهُمْ نَصِيرًا
Türkçe Okunuşu: inne-lmunâfikîne fi-dderki-l'esfeli mine-nnâr. velen tecide lehum nesîrâ.
Türkçe Meali: Doğrusu münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar. Onlara yardımcı bulamayacaksın.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 146. Ayet
Arapça: إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُوا۟ وَأَصْلَحُوا۟ وَٱعْتَصَمُوا۟ بِٱللَّهِ وَأَخْلَصُوا۟ دِينَهُمْ لِلَّهِ فَأُو۟لَٰٓئِكَ مَعَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ۖ وَسَوْفَ يُؤْتِ ٱللَّهُ ٱلْمُؤْمِنِينَ أَجْرًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: ille-lleẕîne tâbû veaslehû va`tesamû billâhi veaḫlesû dînehum lillâhi feulâike me`a-lmu'minîn. vesevfe yu'ti-llâhu-lmu'minîne ecran `ażîmâ.
Türkçe Meali: Ancak tevbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah'ın Kitap'ına sarılanlar ve dinlerine Allah için candan bağlananlar müstesnadır. Onlar inananlarla beraberdirler. Allah müminlere büyük ecir verecektir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 147. Ayet
Arapça: مَّا يَفْعَلُ ٱللَّهُ بِعَذَابِكُمْ إِن شَكَرْتُمْ وَءَامَنتُمْ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ شَاكِرًا عَلِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: mâ yef`alu-llâhu bi`aẕâbikum in şekertum veâmentum. vekâne-llâhu şâkiran `alîmâ.
Türkçe Meali: Şükreder ve inanırsanız, Allah size niçin azabetsin? Allah şükrün karşılığını verir ve bilir.