سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 148. Ayet
Arapça: ۞ لَّا يُحِبُّ ٱللَّهُ ٱلْجَهْرَ بِٱلسُّوٓءِ مِنَ ٱلْقَوْلِ إِلَّا مَن ظُلِمَ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ سَمِيعًا عَلِيمًا
Türkçe Okunuşu: lâ yuhibbu-llâhu-lcehra bissûi mine-lkavli illâ men żulim. vekâne-llâhu semî`an `alîmâ.
Türkçe Meali: Allah, zulme uğrayan kimseden başkasının, kötülüğü sözle bile açıklamasını sevmez. Allah işitir ve bilir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 149. Ayet
Arapça: إِن تُبْدُوا۟ خَيْرًا أَوْ تُخْفُوهُ أَوْ تَعْفُوا۟ عَن سُوٓءٍۢ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَفُوًّۭا قَدِيرًا
Türkçe Okunuşu: in tubdû ḫayran ev tuḫfûhu ev ta`fû `an sûin feinne-llâhe kâne `afuvven kadîrâ.
Türkçe Meali: Bir iyiliği açığa vurur veya gizler yahut bir kötülüğü affederseniz, bilin ki Allah da Affeden'dir, Güçlü Olan'dır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 150. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكْفُرُونَ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَيُرِيدُونَ أَن يُفَرِّقُوا۟ بَيْنَ ٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَيَقُولُونَ نُؤْمِنُ بِبَعْضٍۢ وَنَكْفُرُ بِبَعْضٍۢ وَيُرِيدُونَ أَن يَتَّخِذُوا۟ بَيْنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne yekfurûne billâhi verusulihî veyurîdûne ey yuferrikû beyne-llâhi verusulihî veyekûlûne nu'minu biba`div venekfuru biba`div veyurîdûne ey yetteḫiẕû beyne ẕâlike sebîlâ.
Türkçe Meali: Allah'ı ve peygamberlerini inkar eden, Allah'la peygamberleri arasını ayırmak isteyen, "Bir kısmına inanır bir kısmını inkar ederiz" diyerek ikisi arasında bir yol tutmak isteyenler, işte onlar gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere ağır bir azab hazırlamışızdır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 151. Ayet
Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَٰفِرُونَ حَقًّۭا ۚ وَأَعْتَدْنَا لِلْكَٰفِرِينَ عَذَابًۭا مُّهِينًۭا
Türkçe Okunuşu: ulâike humu-lkâfirûne hakkâ. vea`tednâ lilkâfirîne `aẕâbem muhînâ.
Türkçe Meali: Allah'ı ve peygamberlerini inkar eden, Allah'la peygamberleri arasını ayırmak isteyen, "Bir kısmına inanır bir kısmını inkar ederiz" diyerek ikisi arasında bir yol tutmak isteyenler, işte onlar gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere ağır bir azab hazırlamışızdır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 152. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَلَمْ يُفَرِّقُوا۟ بَيْنَ أَحَدٍۢ مِّنْهُمْ أُو۟لَٰٓئِكَ سَوْفَ يُؤْتِيهِمْ أُجُورَهُمْ ۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورًۭا رَّحِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: velleẕîne âmenû billâhi verusulihî velem yuferrikû beyne ehadim minhum ulâike sevfe yu'tîhim ucûrahum. vekâne-llâhu ğafûrar rahîmâ.
Türkçe Meali: Allah'a ve peygamberlerine inanıp, onlardan hiçbirini ayırmayanlara, işte onlara Allah ecirlerini verecektir. O, bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 153. Ayet
Arapça: يَسْـَٔلُكَ أَهْلُ ٱلْكِتَٰبِ أَن تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَٰبًۭا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ ۚ فَقَدْ سَأَلُوا۟ مُوسَىٰٓ أَكْبَرَ مِن ذَٰلِكَ فَقَالُوٓا۟ أَرِنَا ٱللَّهَ جَهْرَةًۭ فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّٰعِقَةُ بِظُلْمِهِمْ ۚ ثُمَّ ٱتَّخَذُوا۟ ٱلْعِجْلَ مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَتْهُمُ ٱلْبَيِّنَٰتُ فَعَفَوْنَا عَن ذَٰلِكَ ۚ وَءَاتَيْنَا مُوسَىٰ سُلْطَٰنًۭا مُّبِينًۭا
Türkçe Okunuşu: yes'eluke ehlu-lkitâbi en tunezzile `aleyhim kitâbem mine-ssemâi fekad seelû mûsâ ekbera min ẕâlike fekâlû erine-llâhe cehraten feeḫaẕethumu-ssâ`ikatu biżulmihim. ŝumme-tteḫaẕu-l`icle mim ba`di mâ câethumu-lbeyyinâtu fe`afevnâ `an ẕâlik. veâteynâ mûsâ sultânem mubînâ.
Türkçe Meali: Kitap ehli, senin kendilerine gökten bir kitap indirmeni isterler. Musa'dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi ve "Bize Allah'ı apaçık göster" demişlerdi. Zulümlerinden ötürü onları yıldırım çarpmıştı. Belgeler kendilerine geldikten sonra da, buzağıyı tanrı olarak benimsediler, fakat bunları affettik ve Musa'ya apaçık bir hüccet verdik, söz vermelerine karşılık Tur dağını üzerlerine kaldırdık ve onlara: "Kapıdan secde ederek girin" dedik, "Cumartesileri aşırı gitmeyin" dedik, onlardan sağlam bir söz aldık.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 154. Ayet
Arapça: وَرَفَعْنَا فَوْقَهُمُ ٱلطُّورَ بِمِيثَٰقِهِمْ وَقُلْنَا لَهُمُ ٱدْخُلُوا۟ ٱلْبَابَ سُجَّدًۭا وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا۟ فِى ٱلسَّبْتِ وَأَخَذْنَا مِنْهُم مِّيثَٰقًا غَلِيظًۭا
Türkçe Okunuşu: verafa`nâ fevkahumu-ttûra bimîŝâkihim vekulnâ lehumu-dḫulu-lbâbe succedev vekulnâ lehum lâ ta`dû fi-ssebti veeḫaẕnâ minhum mîŝâkan ğalîżâ.
Türkçe Meali: Kitap ehli, senin kendilerine gökten bir kitap indirmeni isterler. Musa'dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi ve "Bize Allah'ı apaçık göster" demişlerdi. Zulümlerinden ötürü onları yıldırım çarpmıştı. Belgeler kendilerine geldikten sonra da, buzağıyı tanrı olarak benimsediler, fakat bunları affettik ve Musa'ya apaçık bir hüccet verdik, söz vermelerine karşılık Tur dağını üzerlerine kaldırdık ve onlara: "Kapıdan secde ederek girin" dedik, "Cumartesileri aşırı gitmeyin" dedik, onlardan sağlam bir söz aldık.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 155. Ayet
Arapça: فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَٰقَهُمْ وَكُفْرِهِم بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَقَتْلِهِمُ ٱلْأَنۢبِيَآءَ بِغَيْرِ حَقٍّۢ وَقَوْلِهِمْ قُلُوبُنَا غُلْفٌۢ ۚ بَلْ طَبَعَ ٱللَّهُ عَلَيْهَا بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: febimâ nakdihim mîŝâkahum vekufrihim biâyâti-llâhi vekatlihimu-l'embiyâe biğayri hakkiv vekavlihim kulûbunâ ğulf. bel tabe`a-llâhu `aleyhâ bikufrihim felâ yu'minûne illâ kalîlâ.
Türkçe Meali: Sözleşmelerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri, "Kalblerimiz perdelidir" demelerinden ötürü Allah, evet, inkarlarına karşılık onların kalblerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı inanır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 156. Ayet
Arapça: وَبِكُفْرِهِمْ وَقَوْلِهِمْ عَلَىٰ مَرْيَمَ بُهْتَٰنًا عَظِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: vebikufrihim vekavlihim `alâ meryeme buhtânen `ażîmâ.
Türkçe Meali: Bu, bir de inkarlarından, Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarından ve: "Meryem oğlu İsa Mesih'i, Allah'ın elçisini öldürdük" demelerinden ötürüdür. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar, fakat onlara öyle göründü. Ayrılığa düştükleri şeyde doğrusu şüphededirler, bu husustaki bilgileri ancak sanıya uymaktan ibarettir, kesin olarak onu öldürmediler, bilakis Allah onu kendi katına yükseltti. Allah Güçlü'dür, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 157. Ayet
Arapça: وَقَوْلِهِمْ إِنَّا قَتَلْنَا ٱلْمَسِيحَ عِيسَى ٱبْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ ٱللَّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَٰكِن شُبِّهَ لَهُمْ ۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ ٱخْتَلَفُوا۟ فِيهِ لَفِى شَكٍّۢ مِّنْهُ ۚ مَا لَهُم بِهِۦ مِنْ عِلْمٍ إِلَّا ٱتِّبَاعَ ٱلظَّنِّ ۚ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًۢا
Türkçe Okunuşu: vekavlihim innâ katelne-lmesîha `îse-bne meryeme rasûle-llâh. vemâ katelûhu vemâ salebûhu velâkin şubbihe lehum. veinne-lleẕîne-ḫtelefû fîhi lefî şekkim minh. mâ lehum bihî min `ilmin ille-ttibâ`a-żżann. vemâ katelûhu yekînâ.
Türkçe Meali: Bu, bir de inkarlarından, Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarından ve: "Meryem oğlu İsa Mesih'i, Allah'ın elçisini öldürdük" demelerinden ötürüdür. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar, fakat onlara öyle göründü. Ayrılığa düştükleri şeyde doğrusu şüphededirler, bu husustaki bilgileri ancak sanıya uymaktan ibarettir, kesin olarak onu öldürmediler, bilakis Allah onu kendi katına yükseltti. Allah Güçlü'dür, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 158. Ayet
Arapça: بَل رَّفَعَهُ ٱللَّهُ إِلَيْهِ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: ber rafe`ahu-llâhu ileyh. vekâne-llâhu `azîzen hakîmâ.
Türkçe Meali: Bu, bir de inkarlarından, Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarından ve: "Meryem oğlu İsa Mesih'i, Allah'ın elçisini öldürdük" demelerinden ötürüdür. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar, fakat onlara öyle göründü. Ayrılığa düştükleri şeyde doğrusu şüphededirler, bu husustaki bilgileri ancak sanıya uymaktan ibarettir, kesin olarak onu öldürmediler, bilakis Allah onu kendi katına yükseltti. Allah Güçlü'dür, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 159. Ayet
Arapça: وَإِن مِّنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ إِلَّا لَيُؤْمِنَنَّ بِهِۦ قَبْلَ مَوْتِهِۦ ۖ وَيَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ يَكُونُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًۭا
Türkçe Okunuşu: veim min ehli-lkitâbi illâ leyu'minenne bihî kable mevtih. veyevme-lkiyâmeti yekûnu `aleyhim şehîdâ.
Türkçe Meali: Kitap ehlinden, ölmeden önce, İsa'ya inanmayacak yoktur. O, gerektiği gibi inanmadıklarından, kıyamet günü onların aleyhine şahit olur.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 160. Ayet
Arapça: فَبِظُلْمٍۢ مِّنَ ٱلَّذِينَ هَادُوا۟ حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ طَيِّبَٰتٍ أُحِلَّتْ لَهُمْ وَبِصَدِّهِمْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ كَثِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: febiżulmim mine-lleẕîne hâdû harramnâ `aleyhim tayyibâtin uhillet lehum vebisaddihim `an sebîli-llâhi keŝîrâ.
Türkçe Meali: Yahudilerin haksızlıklarından, çoklarını Allah yolundan menetmelerinden, yasak edilmişken faiz almaları ve insanların mallarını haksızlıkla yemelerinden ötürü kendilerine helal kılınan temiz şeyleri onlara haram kıldık. Onlardan inkar edenlere, elem verici azab hazırladık.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 161. Ayet
Arapça: وَأَخْذِهِمُ ٱلرِّبَوٰا۟ وَقَدْ نُهُوا۟ عَنْهُ وَأَكْلِهِمْ أَمْوَٰلَ ٱلنَّاسِ بِٱلْبَٰطِلِ ۚ وَأَعْتَدْنَا لِلْكَٰفِرِينَ مِنْهُمْ عَذَابًا أَلِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: veaḫẕihimu-rribâ vekad nuhû `anhu veeklihim emvâle-nnâsi bilbâtil. vea`tednâ lilkâfirîne minhum `aẕâben elîmâ.
Türkçe Meali: Yahudilerin haksızlıklarından, çoklarını Allah yolundan menetmelerinden, yasak edilmişken faiz almaları ve insanların mallarını haksızlıkla yemelerinden ötürü kendilerine helal kılınan temiz şeyleri onlara haram kıldık. Onlardan inkar edenlere, elem verici azab hazırladık.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 162. Ayet
Arapça: لَّٰكِنِ ٱلرَّٰسِخُونَ فِى ٱلْعِلْمِ مِنْهُمْ وَٱلْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ ۚ وَٱلْمُقِيمِينَ ٱلصَّلَوٰةَ ۚ وَٱلْمُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلْمُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ أُو۟لَٰٓئِكَ سَنُؤْتِيهِمْ أَجْرًا عَظِيمًا
Türkçe Okunuşu: lâkini-rrâsiḫûne fi-l`ilmi minhum velmu'minûne yu'minûne bimâ unzile ileyke vemâ unzile min kablike velmukîmîne-ssalâte velmu'tûne-zzekâte velmu'minûne billâhi velyevmi-l'âḫir. ulâike senu'tîhim ecran `ażîmâ.
Türkçe Meali: Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlara, sana indirilen Kitap'a ve senden önce indirilen Kitap'a inanan müminlere, namaz kılanlara, zekat verenlere, Allah'a ve ahiret gününe inananlara, elbette büyük ecir vereceğiz.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 163. Ayet
Arapça: ۞ إِنَّآ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ كَمَآ أَوْحَيْنَآ إِلَىٰ نُوحٍۢ وَٱلنَّبِيِّۦنَ مِنۢ بَعْدِهِۦ ۚ وَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰٓ إِبْرَٰهِيمَ وَإِسْمَٰعِيلَ وَإِسْحَٰقَ وَيَعْقُوبَ وَٱلْأَسْبَاطِ وَعِيسَىٰ وَأَيُّوبَ وَيُونُسَ وَهَٰرُونَ وَسُلَيْمَٰنَ ۚ وَءَاتَيْنَا دَاوُۥدَ زَبُورًۭا
Türkçe Okunuşu: innâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhiv vennebiyyîne mim ba`dih. veevhaynâ ilâ ibrâhîme veismâ`île veishâka veya`kûbe vel'esbâti ve`îsâ veeyyûbe veyûnuse vehârûne vesuleymân. veâteynâ dâvûde zebûrâ.
Türkçe Meali: Nuh'a, ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a vahyettiğimiz gibi şüphesiz sana da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 164. Ayet
Arapça: وَرُسُلًۭا قَدْ قَصَصْنَٰهُمْ عَلَيْكَ مِن قَبْلُ وَرُسُلًۭا لَّمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَ ۚ وَكَلَّمَ ٱللَّهُ مُوسَىٰ تَكْلِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: verusulen kad kasasnâhum `aleyke min kablu verusulel lem naksushum `aleyk. vekelleme-llâhu mûsâ teklîmâ.
Türkçe Meali: Peygamberlerden sonra, insanların Allah'a karşı bir hüccetleri olmaması için, gönderilen müjdeci ve uyarıcı peygamberlerden bir kısmını daha önce sana anlatmış, bir kısmını da anlatmamıştık. Allah, Musa'ya hitabetmişti. Allah güçlüdür, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 165. Ayet
Arapça: رُّسُلًۭا مُّبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى ٱللَّهِ حُجَّةٌۢ بَعْدَ ٱلرُّسُلِ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: rusulem mubeşşirîne vemunẕirîne liellâ yekûne linnâsi `ale-llâhi huccetum ba`de-rrusul. vekâne-llâhu `azîzen hakîmâ.
Türkçe Meali: Peygamberlerden sonra, insanların Allah'a karşı bir hüccetleri olmaması için, gönderilen müjdeci ve uyarıcı peygamberlerden bir kısmını daha önce sana anlatmış, bir kısmını da anlatmamıştık. Allah, Musa'ya hitabetmişti. Allah güçlüdür, Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 166. Ayet
Arapça: لَّٰكِنِ ٱللَّهُ يَشْهَدُ بِمَآ أَنزَلَ إِلَيْكَ ۖ أَنزَلَهُۥ بِعِلْمِهِۦ ۖ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ يَشْهَدُونَ ۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدًا
Türkçe Okunuşu: lâkini-llâhu yeşhedu bimâ enzele ileyke enzelehû bi`ilmih. velmelâiketu yeşhedûn. vekefâ billâhi şehîdâ.
Türkçe Meali: Fakat Allah sana indirdiğine şahidlik eder, onu bilerek indirmiştir, melekler de şahidlik ederler. Şahid olarak Allah yeter.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 167. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَصَدُّوا۟ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ قَدْ ضَلُّوا۟ ضَلَٰلًۢا بَعِيدًا
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne keferû vesaddû `an sebîli-llâhi kad dallû dalâlem be`îdâ.
Türkçe Meali: İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmışlardır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 168. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَظَلَمُوا۟ لَمْ يَكُنِ ٱللَّهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ وَلَا لِيَهْدِيَهُمْ طَرِيقًا
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne keferû veżalemû lem yekuni-llâhu liyağfira lehum velâ liyehdiyehum tarîkâ.
Türkçe Meali: İnkar edenleri ve zalimleri Allah şüphesiz bağışlamaz, onları içinde temelli ve ebediyyen kalacakları cehennem yolundan başka bir yola eriştirmez. Bu, Allah'a kolaydır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 169. Ayet
Arapça: إِلَّا طَرِيقَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًۭا ۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: illâ tarîka cehenneme ḫâlidîne fîhâ ebedâ. vekâne ẕâlike `ale-llâhi yesîrâ.
Türkçe Meali: İnkar edenleri ve zalimleri Allah şüphesiz bağışlamaz, onları içinde temelli ve ebediyyen kalacakları cehennem yolundan başka bir yola eriştirmez. Bu, Allah'a kolaydır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 170. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدْ جَآءَكُمُ ٱلرَّسُولُ بِٱلْحَقِّ مِن رَّبِّكُمْ فَـَٔامِنُوا۟ خَيْرًۭا لَّكُمْ ۚ وَإِن تَكْفُرُوا۟ فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-nnâsu kad câekumu-rrasûlu bilhakki mir rabbikum feâminû ḫayral lekum. vein tekfurû feinne lillâhi mâ fi-ssemâvâti vel'ard. vekâne-llâhu `alîmen hakîmâ.
Türkçe Meali: Ey İnsanlar! Peygamber Rabbiniz'den size gerçekle geldi, inanın, bu sizin hayrınızadır. İnkar ederseniz, bilin ki, göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Allah bilendir. Hakim'dir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 171. Ayet
Arapça: يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ لَا تَغْلُوا۟ فِى دِينِكُمْ وَلَا تَقُولُوا۟ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلْحَقَّ ۚ إِنَّمَا ٱلْمَسِيحُ عِيسَى ٱبْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ ٱللَّهِ وَكَلِمَتُهُۥٓ أَلْقَىٰهَآ إِلَىٰ مَرْيَمَ وَرُوحٌۭ مِّنْهُ ۖ فَـَٔامِنُوا۟ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ ۖ وَلَا تَقُولُوا۟ ثَلَٰثَةٌ ۚ ٱنتَهُوا۟ خَيْرًۭا لَّكُمْ ۚ إِنَّمَا ٱللَّهُ إِلَٰهٌۭ وَٰحِدٌۭ ۖ سُبْحَٰنَهُۥٓ أَن يَكُونَ لَهُۥ وَلَدٌۭ ۘ لَّهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۗ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلًۭا
Türkçe Okunuşu: yâ ehle-lkitâbi lâ tağlû fî dînikum velâ tekûlû `ale-llâhi ille-lhakk. inneme-lmesîhu `îse-bnu meryeme rasûlu-llâhi vekelimetuh. elkâhâ ilâ meryeme verûhum minh. feâminû billâhi verusulih. velâ tekûlû ŝelâŝeh. intehû ḫayral lekum. inneme-llâhu ilâhuv vâhid. subhâneh ey yekûne lehû veled. lehû mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'ard. vekefâ billâhi vekîlâ.
Türkçe Meali: Ey Kitap ehli! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanın, "üçtür" demeyin, vazgeçin, bu hayrınızadır. Allah ancak bir tek Tanrı'dır, çocuğu olmaktan münezzehtir, göklerde olanlar da yerde olanlar da O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 172. Ayet
Arapça: لَّن يَسْتَنكِفَ ٱلْمَسِيحُ أَن يَكُونَ عَبْدًۭا لِّلَّهِ وَلَا ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ ٱلْمُقَرَّبُونَ ۚ وَمَن يَسْتَنكِفْ عَنْ عِبَادَتِهِۦ وَيَسْتَكْبِرْ فَسَيَحْشُرُهُمْ إِلَيْهِ جَمِيعًۭا
Türkçe Okunuşu: ley yestenkife-lmesîhu ey yekûne `abdel lillâhi vele-lmelâiketu-lmukarrabûn. vemey yestenkif `an `ibâdetihî veyestekbir feseyahşuruhum ileyhi cemî`â.
Türkçe Meali: Mesih de, gözde melekler de Allah'a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim O'na kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, hepsini huzuruna toplayacaktır.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 173. Ayet
Arapça: فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدُهُم مِّن فَضْلِهِۦ ۖ وَأَمَّا ٱلَّذِينَ ٱسْتَنكَفُوا۟ وَٱسْتَكْبَرُوا۟ فَيُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا أَلِيمًۭا وَلَا يَجِدُونَ لَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيًّۭا وَلَا نَصِيرًۭا
Türkçe Okunuşu: feemme-lleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti feyuveffîhim ucûrahum veyezîduhum min fadlih. veemme-lleẕîne-stenkefû vestekberû feyu`aẕẕibuhum `aẕâben elîmev velâ yecidûne lehum min dûni-llâhi veliyyev velâ nesîrâ.
Türkçe Meali: İnananlara ve yararlı iş işleyenlere, ecirlerini ödeyecek, onlara olan bol nimetini daha da artıracaktır. Kulluk etmekten çekinenleri ve büyüklük taslayanları elem verici bir azaba uğratacaktır. Onlar kendilerine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı bulamazlar.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 174. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدْ جَآءَكُم بُرْهَٰنٌۭ مِّن رَّبِّكُمْ وَأَنزَلْنَآ إِلَيْكُمْ نُورًۭا مُّبِينًۭا
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-nnâsu kad câekum burhânum mir rabbikum veenzelnâ ileykum nûram mubînâ.
Türkçe Meali: Ey İnsanlar! Rabbiniz'den size açık bir delil geldi, size apaçık bir nur, Kuran indirdik.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 175. Ayet
Arapça: فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ بِٱللَّهِ وَٱعْتَصَمُوا۟ بِهِۦ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِى رَحْمَةٍۢ مِّنْهُ وَفَضْلٍۢ وَيَهْدِيهِمْ إِلَيْهِ صِرَٰطًۭا مُّسْتَقِيمًۭا
Türkçe Okunuşu: feemme-lleẕîne âmenû billâhi va`tesamû bihî feseyudḫiluhum fî rahmetim minhu vefadliv veyehdîhim ileyhi sirâtam mustekîmâ.
Türkçe Meali: Allah kendisine inananları ve Kitabına sarılanları rahmetine ve bol nimetine kavuşturacak, onları Kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.
سُورَةُ النِّسَاءِ - Nisâ Suresi - 176. Ayet
Arapça: يَسْتَفْتُونَكَ قُلِ ٱللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِى ٱلْكَلَٰلَةِ ۚ إِنِ ٱمْرُؤٌا۟ هَلَكَ لَيْسَ لَهُۥ وَلَدٌۭ وَلَهُۥٓ أُخْتٌۭ فَلَهَا نِصْفُ مَا تَرَكَ ۚ وَهُوَ يَرِثُهَآ إِن لَّمْ يَكُن لَّهَا وَلَدٌۭ ۚ فَإِن كَانَتَا ٱثْنَتَيْنِ فَلَهُمَا ٱلثُّلُثَانِ مِمَّا تَرَكَ ۚ وَإِن كَانُوٓا۟ إِخْوَةًۭ رِّجَالًۭا وَنِسَآءًۭ فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ ٱلْأُنثَيَيْنِ ۗ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمْ أَن تَضِلُّوا۟ ۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌۢ
Türkçe Okunuşu: yesteftûnek. kuli-llâhu yuftîkum fi-lkelâleh. ini-mruun heleke leyse lehû veleduv velehû uḫtun felehâ nisfu mâ terak. vehuve yeriŝuhâ il lem yekul lehâ veledun. fein kânete-ŝneteyni felehume-ŝŝuluŝâni mimmâ terak. vein kânû iḫveter ricâlev venisâen feliẕẕekeri miŝlu hażżi-l'unŝeyeyn. yubeyyinu-llâhu lekum en tedillû. vellâhu bikulli şey'in `alîm.
Türkçe Meali: Senden fetva isterler, de ki: "Allah size ikinci dereceden mirasçılar hakkında fetva veriyor: "Şayet çocuğu olmayıp bir kızkardeşi bulunan kimse ölürse, bıraktığının yarısı kızkardeşe kalır. Fakat kızkardeşinin çocuğu yoksa kendisi, ona tamamen varis olur. Eğer iki kızkardeş kalmışsa, bıraktığının üçte ikisi onlaradır. Eğer mirasçılar erkek ve kadın kardeşlerse, erkeğe, iki dişinin hissesi kadar vardır. Doğru yoldan saparsınız diye Allah size açıklıyor." Allah her şeyi bilir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 1. Ayet
Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَوْفُوا۟ بِٱلْعُقُودِ ۚ أُحِلَّتْ لَكُم بَهِيمَةُ ٱلْأَنْعَٰمِ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّى ٱلصَّيْدِ وَأَنتُمْ حُرُمٌ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ يَحْكُمُ مَا يُرِيدُ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû evfû bil`ukûd. uhillet lekum behîmetu-l'en`âmi illâ mâ yutlâ `aleykum ğayra muhilli-ssaydi veentum hurum. inne-llâhe yahkumu mâ yurîd.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Akidleri yerine getirin. İhramda iken avlanmayı helal görmeksizin, size bildirilecek olanlar dışında, hayvanlar helal kılındı; Allah dilediği hükmü verir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 2. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تُحِلُّوا۟ شَعَٰٓئِرَ ٱللَّهِ وَلَا ٱلشَّهْرَ ٱلْحَرَامَ وَلَا ٱلْهَدْىَ وَلَا ٱلْقَلَٰٓئِدَ وَلَآ ءَآمِّينَ ٱلْبَيْتَ ٱلْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًۭا مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَٰنًۭا ۚ وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَٱصْطَادُوا۟ ۚ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَـَٔانُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ ٱلْمَسْجِدِ ٱلْحَرَامِ أَن تَعْتَدُوا۟ ۘ وَتَعَاوَنُوا۟ عَلَى ٱلْبِرِّ وَٱلتَّقْوَىٰ ۖ وَلَا تَعَاوَنُوا۟ عَلَى ٱلْإِثْمِ وَٱلْعُدْوَٰنِ ۚ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلْعِقَابِ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû lâ tuhillû şe`âira-llâhi vele-şşehra-lharâme vele-lhedye vele-lkalâide velâ âmmîne-lbeyte-lharâme yebteğûne fadlem mir rabbihim veridvânâ. veiẕâ haleltum fastâdû. velâ yecrimennekum şeneânu kavmin en saddûkum `ani-lmescidi-lharâmi en ta`tedû. vete`âvenû `ale-lbirri vettakvâ. velâ te`âvenû `ale-l'iŝmi vel`udvân. vetteku-llâh. inne-llâhe şedîdu-l`ikâb.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Allah'ın nişanelerine, hürmet edilen aya, hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklar takılan hayvanlara, Rab'lerinden bol nimet ve rıza talep ederek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan menettiği için bir topluluğa olan kininiz, aşırı gitmenize sebep olmasın; iyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın. Allah'tan sakının, Allah'ın cezası şiddetlidir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 3. Ayet
Arapça: حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ ٱلْمَيْتَةُ وَٱلدَّمُ وَلَحْمُ ٱلْخِنزِيرِ وَمَآ أُهِلَّ لِغَيْرِ ٱللَّهِ بِهِۦ وَٱلْمُنْخَنِقَةُ وَٱلْمَوْقُوذَةُ وَٱلْمُتَرَدِّيَةُ وَٱلنَّطِيحَةُ وَمَآ أَكَلَ ٱلسَّبُعُ إِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى ٱلنُّصُبِ وَأَن تَسْتَقْسِمُوا۟ بِٱلْأَزْلَٰمِ ۚ ذَٰلِكُمْ فِسْقٌ ۗ ٱلْيَوْمَ يَئِسَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِن دِينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَٱخْشَوْنِ ۚ ٱلْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِى وَرَضِيتُ لَكُمُ ٱلْإِسْلَٰمَ دِينًۭا ۚ فَمَنِ ٱضْطُرَّ فِى مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍۢ لِّإِثْمٍۢ ۙ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: hurrimet `aleykumu-lmeytetu veddemu velahmu-lḫinzîri vemâ uhille liğayri-llâhi bihî velmunḫanikatu velmevkûẕetu velmuteraddiyetu vennetîhatu vemâ ekele-ssebu`u illâ mâ ẕekkeytum vemâ ẕubiha `ale-nnusubi veen testaksimû bil'ezlâm. ẕâlikum fisk. elyevme yeise-lleẕîne keferû min dînikum felâ taḫşevhum vaḫşevn. elyevme ekmeltu lekum dînekum veetmemtu `aleykum ni`metî veradîtu lekumu-l'islâme dînâ. femeni-dturra fî maḫmesatin ğayra mutecânifil liiŝmin feinne-llâhe ğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilenler, -canları çıkmadan önce kesmemişseniz, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından süsülmüş, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş olanları- dikili taşlar üzerine boğazlananlar ile fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı; bunlar fasıklıktır. Bugün, inkar edenler sizi dininizden etmekten umutlarını kesmişlerdir, onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün, size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim. Açlıktan darda kalan, günaha kaymaksızın yiyebilir. Doğrusu Allah Bağışlayan'dır, merhametli olandır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 4. Ayet
Arapça: يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَآ أُحِلَّ لَهُمْ ۖ قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ ٱلطَّيِّبَٰتُ ۙ وَمَا عَلَّمْتُم مِّنَ ٱلْجَوَارِحِ مُكَلِّبِينَ تُعَلِّمُونَهُنَّ مِمَّا عَلَّمَكُمُ ٱللَّهُ ۖ فَكُلُوا۟ مِمَّآ أَمْسَكْنَ عَلَيْكُمْ وَٱذْكُرُوا۟ ٱسْمَ ٱللَّهِ عَلَيْهِ ۖ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلْحِسَابِ
Türkçe Okunuşu: yes'elûneke mâẕâ uhille lehum. kul uhille lekumu-ttayyibâtu vemâ `allemtum mine-lcevârihi mukellibîne tu`allimûnehunne mimmâ `allemekumu-llâh. fekulû mimmâ emsekne `aleykum veẕkuru-sme-llâhi `aleyh. vetteku-llâh. inne-llâhe serî`u-lhisâb.
Türkçe Meali: Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar, de ki: Size temiz olanlar helal kılındı; Allah'ın size öğrettiği üzere alıştırıp yetiştirerek öğrettiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Allah'tan sakının, doğrusu Allah hesabı çabuk görür.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 5. Ayet
Arapça: ٱلْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ ٱلطَّيِّبَٰتُ ۖ وَطَعَامُ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ حِلٌّۭ لَّكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّۭ لَّهُمْ ۖ وَٱلْمُحْصَنَٰتُ مِنَ ٱلْمُؤْمِنَٰتِ وَٱلْمُحْصَنَٰتُ مِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ مِن قَبْلِكُمْ إِذَآ ءَاتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَٰفِحِينَ وَلَا مُتَّخِذِىٓ أَخْدَانٍۢ ۗ وَمَن يَكْفُرْ بِٱلْإِيمَٰنِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُۥ وَهُوَ فِى ٱلْءَاخِرَةِ مِنَ ٱلْخَٰسِرِينَ
Türkçe Okunuşu: elyevme uhille lekumu-ttayyibât. veta`âmu-lleẕîne ûtu-lkitâbe hillul lekum. veta`âmukum hillul lehum. velmuhsanâtu mine-lmu'minâti velmuhsanâtu mine-lleẕîne ûtu-lkitâbe min kablikum iẕâ âteytumûhunne ucûrahunne muhsinîne ğayra musâfihîne velâ mutteḫiẕî aḫdân. vemey yekfur bil'îmâni fekad habita `ameluh. vehuve fi-l'âḫirati mine-lḫâsirîn.
Türkçe Meali: Bugün, size temiz olanlar helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin yemeğiniz de onlara helaldir. İnanan hür ve iffetli kadınlar ve sizden önce kitap verilenlerin hür ve iffetli kadınları -zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın ve mehirlerini verdiğiniz takdirde- size helaldir. Kim imanı inkar ederse, şüphesiz amelleri boşa gider. O, ahirette de kaybedenlerdendir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 6. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِذَا قُمْتُمْ إِلَى ٱلصَّلَوٰةِ فَٱغْسِلُوا۟ وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى ٱلْمَرَافِقِ وَٱمْسَحُوا۟ بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى ٱلْكَعْبَيْنِ ۚ وَإِن كُنتُمْ جُنُبًۭا فَٱطَّهَّرُوا۟ ۚ وَإِن كُنتُم مَّرْضَىٰٓ أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ أَوْ جَآءَ أَحَدٌۭ مِّنكُم مِّنَ ٱلْغَآئِطِ أَوْ لَٰمَسْتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَلَمْ تَجِدُوا۟ مَآءًۭ فَتَيَمَّمُوا۟ صَعِيدًۭا طَيِّبًۭا فَٱمْسَحُوا۟ بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُم مِّنْهُ ۚ مَا يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُم مِّنْ حَرَجٍۢ وَلَٰكِن يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُۥ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû iẕâ kumtum ile-ssalâti fağsilû vucûhekum veeydiyekum ile-lmerâfiki vemsehû biruûsikum veerculekum ile-lka`beyn. vein kuntum cunuben fettahherû. vein kuntum merdâ ev `alâ seferin ev câe ehadum minkum mine-lğâiti ev lemestumu-nnisâe felem tecidû mâen feteyemmemû sa`îden tayyiben femsehû bivucûhikum veeydîkum minh. mâ yurîdu-llâhu liyec`ale `aleykum min haraciv velâkiy yurîdu liyutahhirakum veliyutimme ni`metehû `aleykum le`allekum teşkurûn.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, -başlarınızı meshedip- topuk kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüpseniz yıkanıp temizlenin; şayet hasta veya yolculukta iseniz veya ayak yolundan gelmişseniz yahut kadınlara yaklaşmışsanız ve su bulamamışsanız temiz bir toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin. Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 7. Ayet
Arapça: وَٱذْكُرُوا۟ نِعْمَةَ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمِيثَٰقَهُ ٱلَّذِى وَاثَقَكُم بِهِۦٓ إِذْ قُلْتُمْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۖ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Türkçe Okunuşu: veẕkurû ni`mete-llâhi `aleykum vemîŝâkahu-lleẕî vâŝekakum bihî iẕ kultum semi`nâ veeta`nâ. vetteku-llâh. inne-llâhe `alîmum biẕâti-ssudûr.
Türkçe Meali: Allah'ın size olan nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizi andına bağladığı sözünü anın. Allah'tan sakının, Allah içinizde olanı elbette bilir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 8. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ كُونُوا۟ قَوَّٰمِينَ لِلَّهِ شُهَدَآءَ بِٱلْقِسْطِ ۖ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَـَٔانُ قَوْمٍ عَلَىٰٓ أَلَّا تَعْدِلُوا۟ ۚ ٱعْدِلُوا۟ هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ ۖ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرٌۢ بِمَا تَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû kûnû kavvâmîne lillâhi şuhedâe bilkist. velâ yecrimennekum şeneânu kavmin `alâ ellâ ta`dilû. i`dilû. huve akrabu littakvâ. vetteku-llâh. inne-llâhe ḫabîrum bimâ ta`melûn.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının, doğrusu Allah işlediklerinizden Haberdar'dır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 9. Ayet
Arapça: وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ ۙ لَهُم مَّغْفِرَةٌۭ وَأَجْرٌ عَظِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: ve`ade-llâhu-lleẕîne âmenû ve`amilu-ssâlihâti lehum mağfiratuv veecrun `ażîm.
Türkçe Meali: Allah, inananlara ve yararlı işler işleyenlere mağfiret ve büyük ecir olduğunu vadetmiştir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 10. Ayet
Arapça: وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَآ أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْجَحِيمِ
Türkçe Okunuşu: velleẕîne keferû vekeẕẕebû biâyâtinâ ulâike ashâbu-lcehîm.
Türkçe Meali: İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehennemliklerdir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 11. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱذْكُرُوا۟ نِعْمَتَ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ هَمَّ قَوْمٌ أَن يَبْسُطُوٓا۟ إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ فَكَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنكُمْ ۖ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ ۚ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ ٱلْمُؤْمِنُونَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenu-ẕkurû ni`mete-llâhi `aleykum iẕ hemme kavmun ey yebsutû ileykum eydiyehum fekeffe eydiyehum `ankum. vetteku-llâh. ve`ale-llâhi felyetevekkeli-lmu'minûn.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Allah'ın üzerinize olan nimetini anın: Hani bir topluluk size tecavüze kalkışmıştı da Allah onlara mani olmuştu. Allah'tan sakının, inananlar Allah'a güvensinler.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 12. Ayet
Arapça: ۞ وَلَقَدْ أَخَذَ ٱللَّهُ مِيثَٰقَ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ ٱثْنَىْ عَشَرَ نَقِيبًۭا ۖ وَقَالَ ٱللَّهُ إِنِّى مَعَكُمْ ۖ لَئِنْ أَقَمْتُمُ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَيْتُمُ ٱلزَّكَوٰةَ وَءَامَنتُم بِرُسُلِى وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ ٱللَّهَ قَرْضًا حَسَنًۭا لَّأُكَفِّرَنَّ عَنكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّٰتٍۢ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ ۚ فَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَٰلِكَ مِنكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَآءَ ٱلسَّبِيلِ
Türkçe Okunuşu: velekad eḫaẕe-llâhu mîŝâka benî isrâîl. vebe`aŝnâ minhumu-ŝney `aşera nekîbâ. vekâle-llâhu innî me`akum. lein ekamtumu-ssalâte veâteytumu-zzekâte veâmentum birusulî ve`azzertumûhum veakradtumu-llâhe kardan hasenel leukeffiranne `ankum seyyiâtikum veleudḫilennekum cennâtin tecrî min tahtihe-l'enhâr. femen kefera ba`de ẕâlike minkum fekad dalle sevâe-ssebîl.
Türkçe Meali: And olsun ki, Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. Onlardan oniki reis seçtik. Allah: "Ben şüphesiz sizinleyim, namaz kılarsanız, zekat verirseniz, peygamberlerime inanır ve onlara yardım ederseniz, Allah uğrunda güzel bir takdimede bulunursanız, and olsun ki kötülüklerinizi örterim. And olsun ki, sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse şüphesiz doğru yoldan sapmış olur" dedi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 13. Ayet
Arapça: فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَٰقَهُمْ لَعَنَّٰهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَٰسِيَةًۭ ۖ يُحَرِّفُونَ ٱلْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِۦ ۙ وَنَسُوا۟ حَظًّۭا مِّمَّا ذُكِّرُوا۟ بِهِۦ ۚ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَآئِنَةٍۢ مِّنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًۭا مِّنْهُمْ ۖ فَٱعْفُ عَنْهُمْ وَٱصْفَحْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ
Türkçe Okunuşu: febimâ nakdihim mîŝâkahum le`annâhum vece`alnâ kulûbehum kâsiyeh. yuharrifûne-lkelime `am mevâdi`ihî venesû hażżam mimmâ ẕukkirû bih. velâ tezâlu tettali`u `alâ ḫâinetim minhum illâ kalîlem minhum fa`fu `anhum vasfah. inne-llâhe yuhibbu-lmuhsinîn.
Türkçe Meali: Sözlerini bozdukları için onlara lanet ettik, kalblerini katılaştırdık. Onlar sözleri yerlerinden değiştirirler. Kendilerine belletilenin bir kısmını unuttular. İçlerinden pek azından başkasının daima hainliklerini görürsün, onları affet ve geç. Allah iyilik yapanları şüphesiz sever.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 14. Ayet
Arapça: وَمِنَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ إِنَّا نَصَٰرَىٰٓ أَخَذْنَا مِيثَٰقَهُمْ فَنَسُوا۟ حَظًّۭا مِّمَّا ذُكِّرُوا۟ بِهِۦ فَأَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ ٱلْعَدَاوَةَ وَٱلْبَغْضَآءَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ ۚ وَسَوْفَ يُنَبِّئُهُمُ ٱللَّهُ بِمَا كَانُوا۟ يَصْنَعُونَ
Türkçe Okunuşu: vemine-lleẕîne kâlû innâ nesârâ eḫaẕnâ mîŝâkahum fenesû hażżam mimmâ ẕukkirû bih. feağraynâ beynehumu-l`adâvete velbağdâe ilâ yevmi-lkiyâmeh. vesevfe yunebbiuhumu-llâhu bimâ kânû yasne`ûn.
Türkçe Meali: "Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık; onlar, kendilerine belletilenin bir kısmını unuttular, bu yüzden aralarına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Allah, yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 15. Ayet
Arapça: يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ قَدْ جَآءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًۭا مِّمَّا كُنتُمْ تُخْفُونَ مِنَ ٱلْكِتَٰبِ وَيَعْفُوا۟ عَن كَثِيرٍۢ ۚ قَدْ جَآءَكُم مِّنَ ٱللَّهِ نُورٌۭ وَكِتَٰبٌۭ مُّبِينٌۭ
Türkçe Okunuşu: yâ ehle-lkitâbi kad câekum rasûlunâ yubeyyinu lekum keŝîram mimmâ kuntum tuḫfûne mine-lkitâbi veya`fû `an keŝîr. kad câekum mine-llâhi nûruv vekitâbum mubîn.
Türkçe Meali: Ey Kitap ehli! Kitap'dan gizleyip durduğunuzun çoğunu size açıkça anlatan ve çoğundan da geçiveren peygamberimiz gelmiştir. Doğrusu size Allah'tan bir nur ve apaçık bir Kitap gelmiştir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 16. Ayet
Arapça: يَهْدِى بِهِ ٱللَّهُ مَنِ ٱتَّبَعَ رِضْوَٰنَهُۥ سُبُلَ ٱلسَّلَٰمِ وَيُخْرِجُهُم مِّنَ ٱلظُّلُمَٰتِ إِلَى ٱلنُّورِ بِإِذْنِهِۦ وَيَهْدِيهِمْ إِلَىٰ صِرَٰطٍۢ مُّسْتَقِيمٍۢ
Türkçe Okunuşu: yehdî bihi-llâhu meni-ttebe`a ridvânehû subule-sselâmi veyuḫricuhum mine-żżulumâti ile-nnûri biiẕnihî veyehdîhim ilâ sirâtim mustekîm.
Türkçe Meali: Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola iletir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 17. Ayet
Arapça: لَّقَدْ كَفَرَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْمَسِيحُ ٱبْنُ مَرْيَمَ ۚ قُلْ فَمَن يَمْلِكُ مِنَ ٱللَّهِ شَيْـًٔا إِنْ أَرَادَ أَن يُهْلِكَ ٱلْمَسِيحَ ٱبْنَ مَرْيَمَ وَأُمَّهُۥ وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ جَمِيعًۭا ۗ وَلِلَّهِ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۚ يَخْلُقُ مَا يَشَآءُ ۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍۢ قَدِيرٌۭ
Türkçe Okunuşu: lekad kefera-lleẕîne kâlû inne-llâhe huve-lmesîhu-bnu meryem. kul femey yemliku mine-llâhi şey'en in erâde ey yuhlike-lmesîha-bne meryeme veummehû vemen fi-l'ardi cemî`â. velillâhi mulku-ssemâvâti vel'ardi vemâ beynehumâ. yaḫluku mâ yeşâ'. vellâhu `alâ kulli şey'in kadîr.
Türkçe Meali: "Allah ancak Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler and olsun ki kafir olmuşlardır. De ki: "Allah Meryem oğlu Mesih'i, anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmeyi dilerse kim O'na karşı koyabilir?" Göklerin, yerin ve arasındakilerin hükümranlığı Allah'ındır, dilediğini yaratır. Allah her şeye Kadir'dir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 18. Ayet
Arapça: وَقَالَتِ ٱلْيَهُودُ وَٱلنَّصَٰرَىٰ نَحْنُ أَبْنَٰٓؤُا۟ ٱللَّهِ وَأَحِبَّٰٓؤُهُۥ ۚ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُم بِذُنُوبِكُم ۖ بَلْ أَنتُم بَشَرٌۭ مِّمَّنْ خَلَقَ ۚ يَغْفِرُ لِمَن يَشَآءُ وَيُعَذِّبُ مَن يَشَآءُ ۚ وَلِلَّهِ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ وَإِلَيْهِ ٱلْمَصِيرُ
Türkçe Okunuşu: vekâleti-lyehûdu vennesârâ nahnu ebnâu-llâhi veehibbâuh. kul felime yu`aẕẕibukum biẕunûbikum. bel entum beşerum mimmen ḫalek. yağfiru limey yeşâu veyu`aẕẕibu mey yeşâ'. velillâhi mulku-ssemâvâti vel'ardi vemâ beynehumâ. veileyhi-lmesîr.
Türkçe Meali: Yahudiler ve hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. "Öyleyse günahlarınızdan ötürü size niçin azabediyor? Bilakis siz O'nun yarattığı insanlarsınız" de, Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisinin arasındakilerin hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş O'nadır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 19. Ayet
Arapça: يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ قَدْ جَآءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَىٰ فَتْرَةٍۢ مِّنَ ٱلرُّسُلِ أَن تَقُولُوا۟ مَا جَآءَنَا مِنۢ بَشِيرٍۢ وَلَا نَذِيرٍۢ ۖ فَقَدْ جَآءَكُم بَشِيرٌۭ وَنَذِيرٌۭ ۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍۢ قَدِيرٌۭ
Türkçe Okunuşu: yâ ehle-lkitâbi kad câekum rasûlunâ yubeyyinu lekum `alâ fetratim mine-rrusuli en tekûlû mâ câenâ mim beşîriv velâ neẕîr. fekad câekum beşîruv veneẕîr. vellâhu `alâ kulli şey'in kadîr.
Türkçe Meali: Ey Kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiğinde, "Bize müjdeci ve uyarıcı gelmedi" dersiniz diye, size açıkça anlatacak peygamberimiz geldi. Şüphesiz O, size müjdeci ve uyarıcı olarak gelmiştir. Allah her şeye Kadir'dir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 20. Ayet
Arapça: وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِۦ يَٰقَوْمِ ٱذْكُرُوا۟ نِعْمَةَ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ جَعَلَ فِيكُمْ أَنۢبِيَآءَ وَجَعَلَكُم مُّلُوكًۭا وَءَاتَىٰكُم مَّا لَمْ يُؤْتِ أَحَدًۭا مِّنَ ٱلْعَٰلَمِينَ
Türkçe Okunuşu: veiẕ kâle mûsâ likavmihî yâ kavmi-ẕkurû ni`mete-llâhi `aleykum iẕ ce`ale fîkum embiyâe vece`alekum mulûkâ. veâtâkum mâ lem yu'ti ehadem mine-l`âlemîn.
Türkçe Meali: Musa, milletine: "Ey milletim! Allah'ın size olan nimetini anın: içinizden peygamberler çıkarmış ve sizi hükümdar yapmıştır, dünyalarda kimseye vermediğini size vermiştir".
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 21. Ayet
Arapça: يَٰقَوْمِ ٱدْخُلُوا۟ ٱلْأَرْضَ ٱلْمُقَدَّسَةَ ٱلَّتِى كَتَبَ ٱللَّهُ لَكُمْ وَلَا تَرْتَدُّوا۟ عَلَىٰٓ أَدْبَارِكُمْ فَتَنقَلِبُوا۟ خَٰسِرِينَ
Türkçe Okunuşu: yâ kavmi-dḫulu-l'arda-lmukaddesete-lletî ketebe-llâhu lekum velâ terteddû `alâ edbârikum fetenkalibû ḫâsirîn.
Türkçe Meali: "Ey milletim! Allah'ın size yazdığı kutsal yere girin, ardınıza dönmeyin, yoksa kaybedenler olarak dönersiniz" demişti.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 22. Ayet
Arapça: قَالُوا۟ يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّ فِيهَا قَوْمًۭا جَبَّارِينَ وَإِنَّا لَن نَّدْخُلَهَا حَتَّىٰ يَخْرُجُوا۟ مِنْهَا فَإِن يَخْرُجُوا۟ مِنْهَا فَإِنَّا دَٰخِلُونَ
Türkçe Okunuşu: kâlû yâ mûsâ inne fîhâ kavmen cebbârîn. veinnâ len nedḫulehâ hattâ yaḫrucû minhâ. feiy yaḫrucû minhâ feinnâ dâḫilûn.
Türkçe Meali: "Ey Musa! Orada zorba bir millet vardır, onlar oradan çıkmadıkça biz oraya girmeyeceğiz, eğer çıkarlarsa, biz de gireriz" demişlerdi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 23. Ayet
Arapça: قَالَ رَجُلَانِ مِنَ ٱلَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْعَمَ ٱللَّهُ عَلَيْهِمَا ٱدْخُلُوا۟ عَلَيْهِمُ ٱلْبَابَ فَإِذَا دَخَلْتُمُوهُ فَإِنَّكُمْ غَٰلِبُونَ ۚ وَعَلَى ٱللَّهِ فَتَوَكَّلُوٓا۟ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: kâle raculâni mine-lleẕîne yeḫâfûne en`ame-llâhu `aleyhime-dḫulû `aleyhimu-lbâb. feiẕâ deḫaltumûhu feinnekum ğâlibûne ve`ale-llâhi fetevekkelû in kuntum mu'minîn.
Türkçe Meali: Korkanlar arasında bulunan, Allah'ın nimete erdirdiği iki adam: "Üstlerine kapıdan yürüyün, oradan girerseniz şüphesiz galip gelirsiniz; eğer inanıyorsanız Allah'a güvenin" demişlerdi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 24. Ayet
Arapça: قَالُوا۟ يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّا لَن نَّدْخُلَهَآ أَبَدًۭا مَّا دَامُوا۟ فِيهَا ۖ فَٱذْهَبْ أَنتَ وَرَبُّكَ فَقَٰتِلَآ إِنَّا هَٰهُنَا قَٰعِدُونَ
Türkçe Okunuşu: kâlû yâ mûsâ innâ len nedḫulehâ ebedem mâ dâmû fîhâ feẕheb ente verabbuke fekâtilâ innâ hâhunâ kâ`idûn.
Türkçe Meali: "Ey Musa! Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız" demişlerdi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 25. Ayet
Arapça: قَالَ رَبِّ إِنِّى لَآ أَمْلِكُ إِلَّا نَفْسِى وَأَخِى ۖ فَٱفْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ ٱلْقَوْمِ ٱلْفَٰسِقِينَ
Türkçe Okunuşu: kâle rabbi innî lâ emliku illâ nefsî veeḫî fefruk beynenâ vebeyne-lkavmi-lfâsikîn.
Türkçe Meali: Musa: "Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebiliyorum; artık bizimle bu yoldan çıkmış milletin arasını ayır" dedi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 26. Ayet
Arapça: قَالَ فَإِنَّهَا مُحَرَّمَةٌ عَلَيْهِمْ ۛ أَرْبَعِينَ سَنَةًۭ ۛ يَتِيهُونَ فِى ٱلْأَرْضِ ۚ فَلَا تَأْسَ عَلَى ٱلْقَوْمِ ٱلْفَٰسِقِينَ
Türkçe Okunuşu: kâle feinnehâ muharrametun `aleyhim erbe`îne seneh. yetîhûne fi-l'ardi felâ te'se `ale-lkavmi-lfâsikîn.
Türkçe Meali: Allah: "Orası onlara kırk yıl haram kılındı; yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Sen, yoldan çıkmış millet için tasalanma" dedi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 27. Ayet
Arapça: ۞ وَٱتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ ٱبْنَىْ ءَادَمَ بِٱلْحَقِّ إِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًۭا فَتُقُبِّلَ مِنْ أَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ ٱلْءَاخَرِ قَالَ لَأَقْتُلَنَّكَ ۖ قَالَ إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ ٱللَّهُ مِنَ ٱلْمُتَّقِينَ
Türkçe Okunuşu: vetlu `aleyhim nebee-bney âdeme bilhakk. iẕ karrabâ kurbânen fetukubbile min ehadihimâ velem yutekabbel mine-l'âḫar. kâle leaktulennek. kâle innemâ yetekabbelu-llâhu mine-lmuttekîn.
Türkçe Meali: Onlara, Adem'in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat: İkisi birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki edilmemişti. Kabul edilmeyen, "And olsun seni öldüreceğim" deyince, kardeşi: "Allah ancak sakınanların takdimesini kabul eder" demişti.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 28. Ayet
Arapça: لَئِنۢ بَسَطتَ إِلَىَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنِى مَآ أَنَا۠ بِبَاسِطٍۢ يَدِىَ إِلَيْكَ لِأَقْتُلَكَ ۖ إِنِّىٓ أَخَافُ ٱللَّهَ رَبَّ ٱلْعَٰلَمِينَ
Türkçe Okunuşu: leim besatte ileyye yedeke litaktulenî mâ ene bibâsitiy yediye ileyke liaktulek. innî eḫâfu-llâhe rabbe-l`âlemîn.
Türkçe Meali: "Beni öldürmek üzere elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam, çünkü ben, Alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 29. Ayet
Arapça: إِنِّىٓ أُرِيدُ أَن تَبُوٓأَ بِإِثْمِى وَإِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ أَصْحَٰبِ ٱلنَّارِ ۚ وَذَٰلِكَ جَزَٰٓؤُا۟ ٱلظَّٰلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: innî urîdu en tebûe biiŝmî veiŝmike fetekûne min ashâbi-nnâr. veẕâlike cezâu-żżâlimîn.
Türkçe Meali: Ben, hem benim hem de kendi günahını yüklenip cehennemliklerden olmanı isterim, zulmedenlerin cezası budur".
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 30. Ayet
Arapça: فَطَوَّعَتْ لَهُۥ نَفْسُهُۥ قَتْلَ أَخِيهِ فَقَتَلَهُۥ فَأَصْبَحَ مِنَ ٱلْخَٰسِرِينَ
Türkçe Okunuşu: fetavve`at lehû nefsuhû katle eḫîhi fekatelehû feasbeha mine-lḫâsirîn.
Türkçe Meali: Bunun üzerine, kardeşini öldürmekte nefsine uydu ve onu öldürerek, zarara uğrayanlardan oldu.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 31. Ayet
Arapça: فَبَعَثَ ٱللَّهُ غُرَابًۭا يَبْحَثُ فِى ٱلْأَرْضِ لِيُرِيَهُۥ كَيْفَ يُوَٰرِى سَوْءَةَ أَخِيهِ ۚ قَالَ يَٰوَيْلَتَىٰٓ أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَٰذَا ٱلْغُرَابِ فَأُوَٰرِىَ سَوْءَةَ أَخِى ۖ فَأَصْبَحَ مِنَ ٱلنَّٰدِمِينَ
Türkçe Okunuşu: febe`aŝe-llâhu ğurâbey yebhaŝu fi-l'ardi liyuriyehû keyfe yuvârî sev'ete eḫîh. kâle yâ veyletâ e`aceztu en ekûne miŝle hâẕe-lğurâbi feuvâriye sev'ete eḫî. feasbeha mine-nnâdimîn.
Türkçe Meali: Allah, kardeşinin ölüsünü nasıl gömeceğini göstermek üzere, ona yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun! Kardeşimin ölüsünü örtmek için bu karga kadar olmaktan aciz kaldım" dedi de ettiğine yananlardan oldu.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 32. Ayet
Arapça: مِنْ أَجْلِ ذَٰلِكَ كَتَبْنَا عَلَىٰ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ أَنَّهُۥ مَن قَتَلَ نَفْسًۢا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍۢ فِى ٱلْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ ٱلنَّاسَ جَمِيعًۭا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَآ أَحْيَا ٱلنَّاسَ جَمِيعًۭا ۚ وَلَقَدْ جَآءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِٱلْبَيِّنَٰتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًۭا مِّنْهُم بَعْدَ ذَٰلِكَ فِى ٱلْأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ
Türkçe Okunuşu: min ecli ẕâlik. ketebnâ `alâ benî isrâîle ennehû men katele nefsem biğayri nefsin ev fesâdin fi-l'ardi fekeennemâ katele-nnâse cemî`â. vemen ahyâhâ fekeennemâ ahye-nnâse cemî`â. velekad câethum rusulunâ bilbeyyinât. ŝumme inne keŝîram minhum ba`de ẕâlike fi-l'ardi lemusrifûn.
Türkçe Meali: Bunun için İsrailoğullarına şöyle yazdık: "Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa) bütün insanları diriltmiş gibi olur". And olsun ki, onlara belgelerle peygamberlerimiz geldi, sonra buna rağmen, onların çoğu yeryüzünde taşkınlık edenler oldu.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 33. Ayet
Arapça: إِنَّمَا جَزَٰٓؤُا۟ ٱلَّذِينَ يُحَارِبُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَيَسْعَوْنَ فِى ٱلْأَرْضِ فَسَادًا أَن يُقَتَّلُوٓا۟ أَوْ يُصَلَّبُوٓا۟ أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُم مِّنْ خِلَٰفٍ أَوْ يُنفَوْا۟ مِنَ ٱلْأَرْضِ ۚ ذَٰلِكَ لَهُمْ خِزْىٌۭ فِى ٱلدُّنْيَا ۖ وَلَهُمْ فِى ٱلْءَاخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Türkçe Okunuşu: innemâ cezâu-lleẕîne yuhâribûne-llâhe verasûlehû veyes`avne fi-l'ardi fesâden ey yukattelû ev yusallebû ev tukatta`a eydîhim veerculuhum min ḫilâfin ev yunfev mine-l'ard. ẕâlike lehum ḫizyun fi-ddunyâ velehum fi-l'âḫirati `aẕâbun `ażîm.
Türkçe Meali: Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azab vardır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 34. Ayet
Arapça: إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُوا۟ مِن قَبْلِ أَن تَقْدِرُوا۟ عَلَيْهِمْ ۖ فَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: ille-lleẕîne tâbû min kabli en takdirû `aleyhim. fa`lemû enne-llâhe ğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Ancak, onları yakalamanızdan önce tevbe edenler bunun dışındadır. Biliniz ki Allah, bağışlar ve merhamet eder.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 35. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَٱبْتَغُوٓا۟ إِلَيْهِ ٱلْوَسِيلَةَ وَجَٰهِدُوا۟ فِى سَبِيلِهِۦ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenu-tteku-llâhe vebteğû ileyhi-lvesîlete vecâhidû fî sebîlihî le`allekum tuflihûn.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Allah'tan sakının, O'na ulaşmaya yol arayın, yolunda cihad edin ki kurtulasınız.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 36. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَوْ أَنَّ لَهُم مَّا فِى ٱلْأَرْضِ جَمِيعًۭا وَمِثْلَهُۥ مَعَهُۥ لِيَفْتَدُوا۟ بِهِۦ مِنْ عَذَابِ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ مَا تُقُبِّلَ مِنْهُمْ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne keferû lev enne lehum mâ fi-l'ardi cemî`av vemiŝlehû me`ahû liyeftedû bihî min `aẕâbi yevmi-lkiyâmeti mâ tukubbile minhum. velehum `aẕâbun elîm.
Türkçe Meali: Doğrusu, yeryüzünde olan bütün şeyler ve onların bir katı daha kafirlerin olsa da, kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verseler kabul edilmez. Onlara elem verici azab vardır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 37. Ayet
Arapça: يُرِيدُونَ أَن يَخْرُجُوا۟ مِنَ ٱلنَّارِ وَمَا هُم بِخَٰرِجِينَ مِنْهَا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌۭ مُّقِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: yurîdûne ey yaḫrucû mine-nnâri vemâ hum biḫâricîne minhâ. velehum `aẕâbum mukîm.
Türkçe Meali: Ateşten çıkmak isterler, çıkamazlar. Onlara sürekli azab vardır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 38. Ayet
Arapça: وَٱلسَّارِقُ وَٱلسَّارِقَةُ فَٱقْطَعُوٓا۟ أَيْدِيَهُمَا جَزَآءًۢ بِمَا كَسَبَا نَكَٰلًۭا مِّنَ ٱللَّهِ ۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: vessâriku vessârikatu fakta`û eydiyehumâ cezâem bimâ kesebâ nekâlem mine-llâh. vellâhu `azîzun hakîm.
Türkçe Meali: Erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. Allah Güçlü'dür, Hakim'dir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 39. Ayet
Arapça: فَمَن تَابَ مِنۢ بَعْدِ ظُلْمِهِۦ وَأَصْلَحَ فَإِنَّ ٱللَّهَ يَتُوبُ عَلَيْهِ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌۭ رَّحِيمٌ
Türkçe Okunuşu: femen tâbe mim ba`di żulmihî veasleha feinne-llâhe yetûbu `aleyh. inne-llâhe ğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Ettiği zulümden sonra tevbe edip düzelen kimse, bilsin ki Allah onun tevbesini kabul eder. Allah şüphesiz Bağışlayan'dır, merhametli olandır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 40. Ayet
Arapça: أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ ٱللَّهَ لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ يُعَذِّبُ مَن يَشَآءُ وَيَغْفِرُ لِمَن يَشَآءُ ۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍۢ قَدِيرٌۭ
Türkçe Okunuşu: elem ta`lem enne-llâhe lehû mulku-ssemâvâti vel'ardi yu`aẕẕibu mey yeşâu veyağfiru limey yeşâ'. vellâhu `alâ kulli şey'in kadîr.
Türkçe Meali: Göklerin ve yerin hükümranlığının Allah'ın olduğunu bilmiyor musun? Dilediğine azabeder, dilediğini bağışlar. Allah her şeye Kadir'dir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 41. Ayet
Arapça: ۞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلرَّسُولُ لَا يَحْزُنكَ ٱلَّذِينَ يُسَٰرِعُونَ فِى ٱلْكُفْرِ مِنَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ ءَامَنَّا بِأَفْوَٰهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِن قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ ٱلَّذِينَ هَادُوا۟ ۛ سَمَّٰعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّٰعُونَ لِقَوْمٍ ءَاخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ ٱلْكَلِمَ مِنۢ بَعْدِ مَوَاضِعِهِۦ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِن لَّمْ تُؤْتَوْهُ فَٱحْذَرُوا۟ ۚ وَمَن يُرِدِ ٱللَّهُ فِتْنَتَهُۥ فَلَن تَمْلِكَ لَهُۥ مِنَ ٱللَّهِ شَيْـًٔا ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَمْ يُرِدِ ٱللَّهُ أَن يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِى ٱلدُّنْيَا خِزْىٌۭ ۖ وَلَهُمْ فِى ٱلْءَاخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-rrasûlu lâ yahzunke-lleẕîne yusâri`ûne fi-lkufri mine-lleẕîne kâlû âmennâ biefvâhihim velem tu'min kulûbuhum. vemine-lleẕîne hâdû semmâ`ûne lilkeẕibi semmâ`ûne likavmin âḫarîne lem ye'tûk. yuharrifûne-lkelime mim ba`di mevâdi`ih. yekûlûne in ûtîtum hâẕâ feḫuẕûhu veil lem tu'tevhu fahẕerû. vemey yuridi-llâhu fitnetehû felen temlike lehû mine-llâhi şey'â. ulâike-lleẕîne lem yuridi-llâhu ey yutahhira kulûbehum. lehum fi-ddunyâ ḫizyuv velehum fi-l'âḫirati `aẕâbun `ażîm.
Türkçe Meali: Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, "İnandık" diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, "Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının" derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab vardır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 42. Ayet
Arapça: سَمَّٰعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّٰلُونَ لِلسُّحْتِ ۚ فَإِن جَآءُوكَ فَٱحْكُم بَيْنَهُمْ أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ ۖ وَإِن تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَن يَضُرُّوكَ شَيْـًۭٔا ۖ وَإِنْ حَكَمْتَ فَٱحْكُم بَيْنَهُم بِٱلْقِسْطِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ
Türkçe Okunuşu: semmâ`ûne lilkeẕibi ekkâlûne lissuht. fein câûke fahkum beynehum ev a`rid `anhum. vein tu`rid `anhum feley yedurrûke şey'â. vein hakemte fahkum beynehum bilkist. inne-llâhe yuhibbu-lmuksitîn.
Türkçe Meali: Onlar yalana kulak verirler, haram yerler. Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları sever.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 43. Ayet
Arapça: وَكَيْفَ يُحَكِّمُونَكَ وَعِندَهُمُ ٱلتَّوْرَىٰةُ فِيهَا حُكْمُ ٱللَّهِ ثُمَّ يَتَوَلَّوْنَ مِنۢ بَعْدِ ذَٰلِكَ ۚ وَمَآ أُو۟لَٰٓئِكَ بِٱلْمُؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: vekeyfe yuhakkimûneke ve`indehumu-ttevrâtu fîhâ hukmu-llâhi ŝumme yetevellevne mim ba`di ẕâlik. vemâ ulâike bilmu'minîn.
Türkçe Meali: Allah'ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında iken, ne yüzle seni hakem tayin ediyorlar da sonra bundan yüz çeviriyorlar? İşte onlar inanmış değillerdir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 44. Ayet
Arapça: إِنَّآ أَنزَلْنَا ٱلتَّوْرَىٰةَ فِيهَا هُدًۭى وَنُورٌۭ ۚ يَحْكُمُ بِهَا ٱلنَّبِيُّونَ ٱلَّذِينَ أَسْلَمُوا۟ لِلَّذِينَ هَادُوا۟ وَٱلرَّبَّٰنِيُّونَ وَٱلْأَحْبَارُ بِمَا ٱسْتُحْفِظُوا۟ مِن كِتَٰبِ ٱللَّهِ وَكَانُوا۟ عَلَيْهِ شُهَدَآءَ ۚ فَلَا تَخْشَوُا۟ ٱلنَّاسَ وَٱخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا۟ بِـَٔايَٰتِى ثَمَنًۭا قَلِيلًۭا ۚ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَٰفِرُونَ
Türkçe Okunuşu: innâ enzelne-ttevrâte fîhâ hudev venûr. yahkumu bihe-nnebiyyûne-lleẕîne eslemû lilleẕîne hâdû verrabbâniyyûne vel'ahbâru bime-stuhfiżû min kitâbi-llâhi vekânû `aleyhi şuhedâ'. felâ taḫşevu-nnâse vaḫşevni velâ teşterû biâyâtî ŝemenen kalîlâ. vemel lem yahkum bimâ enzele-llâhu feulâike humu-lkâfirûn.
Türkçe Meali: Doğrusu Biz yol gösterici olarak Tevrat'ı indirdik. Kendisini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudi olanlara onunla ve Rabbe kul olanlar, bilginler de Allah'ın Kitap'ından elde mahfuz kalanla hükmederlerdi. Tevrat'a şahiddiler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun, ayetlerimi hiçbir değerle değiştirmeyin; Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 45. Ayet
Arapça: وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَآ أَنَّ ٱلنَّفْسَ بِٱلنَّفْسِ وَٱلْعَيْنَ بِٱلْعَيْنِ وَٱلْأَنفَ بِٱلْأَنفِ وَٱلْأُذُنَ بِٱلْأُذُنِ وَٱلسِّنَّ بِٱلسِّنِّ وَٱلْجُرُوحَ قِصَاصٌۭ ۚ فَمَن تَصَدَّقَ بِهِۦ فَهُوَ كَفَّارَةٌۭ لَّهُۥ ۚ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ
Türkçe Okunuşu: veketebnâ `aleyhim fîhâ enne-nnefse binnefsi vel`ayne bil`ayni vel'enfe bil'enfi vel'uẕune bil'uẕuni vessinne bissinni velcurûha kisâs. femen tesaddeka bihî fehuve keffâratul leh. vemel lem yahkum bimâ enzele-llâhu feulâike humu-żżâlimûn.
Türkçe Meali: Orada onlara cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe dişle ve yaralara karşılıklı ödeşme yazdık. Kim hakkından vazgeçerse bu, onun günahlarına keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 46. Ayet
Arapça: وَقَفَّيْنَا عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِم بِعِيسَى ٱبْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًۭا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ ٱلتَّوْرَىٰةِ ۖ وَءَاتَيْنَٰهُ ٱلْإِنجِيلَ فِيهِ هُدًۭى وَنُورٌۭ وَمُصَدِّقًۭا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ ٱلتَّوْرَىٰةِ وَهُدًۭى وَمَوْعِظَةًۭ لِّلْمُتَّقِينَ
Türkçe Okunuşu: vekaffeynâ `alâ âŝârihim bi`îse-bni meryeme musaddikal limâ beyne yedeyhi mine-ttevrât. veâteynâhu-l'incîle fîhi hudev venûruv vemusaddikal limâ beyne yedeyhi mine-ttevrâti vehudev vemev`iżatel lilmuttekîn.
Türkçe Meali: Onların izi üzerine arkalarından Meryem oğlu İsa'yı, ondan önce gelmiş bulunan Tevrat'ı doğrulayarak gönderdik. Ona, yol gösterici, aydınlatıcı olan ve önünde bulunan Tevrat'ı doğrulayan İncil'i sakınanlara öğüt ve yol gösterici olarak verdik.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 47. Ayet
Arapça: وَلْيَحْكُمْ أَهْلُ ٱلْإِنجِيلِ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فِيهِ ۚ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْفَٰسِقُونَ
Türkçe Okunuşu: velyahkum ehlu-l'incîli bimâ enzele-llâhu fîh. vemel lem yahkum bimâ enzele-llâhu feulâike humu-lfâsikûn.
Türkçe Meali: İncil sahibleri Allah'ın onda indirdikleri ile hükmetsinler. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar fasık olanlardır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 48. Ayet
Arapça: وَأَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ بِٱلْحَقِّ مُصَدِّقًۭا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ ٱلْكِتَٰبِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ ۖ فَٱحْكُم بَيْنَهُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ ۖ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ عَمَّا جَآءَكَ مِنَ ٱلْحَقِّ ۚ لِكُلٍّۢ جَعَلْنَا مِنكُمْ شِرْعَةًۭ وَمِنْهَاجًۭا ۚ وَلَوْ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةًۭ وَٰحِدَةًۭ وَلَٰكِن لِّيَبْلُوَكُمْ فِى مَآ ءَاتَىٰكُمْ ۖ فَٱسْتَبِقُوا۟ ٱلْخَيْرَٰتِ ۚ إِلَى ٱللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًۭا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
Türkçe Okunuşu: veenzelnâ ileyke-lkitâbe bilhakki musaddikal limâ beyne yedeyhi mine-lkitâbi vemuheyminen `aleyhi fahkum beynehum bimâ enzele-llâhu velâ tettebi` ehvâehum `ammâ câeke mine-lhakk. likullin ce`alnâ minkum şir`atev veminhâcâ. velev şâe-llâhu lece`alekum ummetev vâhidetev velâkil liyebluvekum fî mâ âtâkum festebiku-lḫayrât. ile-llâhi merci`ukum cemî`an feyunebbiukum bimâ kuntum fîhi taḫtelifûn.
Türkçe Meali: Kuran'ı, önce gelen Kitap'ı tasdik ederek ve ona şahid olarak gerçekle sana indirdik. Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğuna göre, onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık; eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere koşuşun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 49. Ayet
Arapça: وَأَنِ ٱحْكُم بَيْنَهُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ وَٱحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَنۢ بَعْضِ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ إِلَيْكَ ۖ فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَٱعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُصِيبَهُم بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ ۗ وَإِنَّ كَثِيرًۭا مِّنَ ٱلنَّاسِ لَفَٰسِقُونَ
Türkçe Okunuşu: veeni-hkum beynehum bimâ enzele-llâhu velâ tettebi` ehvâehum vahẕerhum ey yeftinûke `am ba`di mâ enzele-llâhu ileyk. fein tevellev fa`lem ennemâ yurîdu-llâhu ey yusîbehum biba`di ẕunûbihim. veinne keŝîram mine-nnâsi lefâsikûn.
Türkçe Meali: O halde, Allah'ın indirdiği Kitap ile aralarında hükmet, Allah'ın sana indirdiği Kuran'ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma; eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 50. Ayet
Arapça: أَفَحُكْمَ ٱلْجَٰهِلِيَّةِ يَبْغُونَ ۚ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ ٱللَّهِ حُكْمًۭا لِّقَوْمٍۢ يُوقِنُونَ
Türkçe Okunuşu: efehukme-lcâhiliyyeti yebğûne. vemen ahsenu mine-llâhi hukmel likavmiy yûkinûn.
Türkçe Meali: Cahiliye devri hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir millet için Allah'tan daha iyi hüküm veren kim vardır?
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 51. Ayet
Arapça: ۞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تَتَّخِذُوا۟ ٱلْيَهُودَ وَٱلنَّصَٰرَىٰٓ أَوْلِيَآءَ ۘ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَآءُ بَعْضٍۢ ۚ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُۥ مِنْهُمْ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلظَّٰلِمِينَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû lâ tetteḫiẕu-lyehûde vennesârâ evliyâ'. ba`duhum evliyâu ba`d. vemey yetevellehum minkum feinnehû minhum. inne-llâhe lâ yehdi-lkavme-żżâlimîn.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Yahudileri ve hıristiyanları dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 52. Ayet
Arapça: فَتَرَى ٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌۭ يُسَٰرِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَىٰٓ أَن تُصِيبَنَا دَآئِرَةٌۭ ۚ فَعَسَى ٱللَّهُ أَن يَأْتِىَ بِٱلْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍۢ مِّنْ عِندِهِۦ فَيُصْبِحُوا۟ عَلَىٰ مَآ أَسَرُّوا۟ فِىٓ أَنفُسِهِمْ نَٰدِمِينَ
Türkçe Okunuşu: fetere-lleẕîne fî kulûbihim meraduy yusâri`ûne fîhim yekûlûne naḫşâ en tusîbenâ dâirah. fe`ase-llâhu ey ye'tiye bilfethi ev emrim min `indihî feyusbihû `alâ mâ eserrû fî enfusihim nâdimîn.
Türkçe Meali: Kalblerinde hastalık olanların, "Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek onlara koştuğunu görürsün. Olur ki Allah bir zafer verir veya katından bir emir getirir de kalblerinde gizlediklerine içleri yananlara dönerler.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 53. Ayet
Arapça: وَيَقُولُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَهَٰٓؤُلَآءِ ٱلَّذِينَ أَقْسَمُوا۟ بِٱللَّهِ جَهْدَ أَيْمَٰنِهِمْ ۙ إِنَّهُمْ لَمَعَكُمْ ۚ حَبِطَتْ أَعْمَٰلُهُمْ فَأَصْبَحُوا۟ خَٰسِرِينَ
Türkçe Okunuşu: veyekûlu-lleẕîne âmenû ehâulâi-lleẕîne aksemû billâhi cehde eymânihim innehum leme`akum. habitat a`mâluhum feasbehû ḫâsirîn.
Türkçe Meali: İnananlar, "Sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle Allah'a yemin edenler bunlar mıdır?" derler. Onların amelleri boşa gitmiş ve kaybeden kimseler olmuşlardır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 54. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِۦ فَسَوْفَ يَأْتِى ٱللَّهُ بِقَوْمٍۢ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُۥٓ أَذِلَّةٍ عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ يُجَٰهِدُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَآئِمٍۢ ۚ ذَٰلِكَ فَضْلُ ٱللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَآءُ ۚ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû mey yertedde minkum `an dînihî fesevfe ye'ti-llâhu bikavmiy yuhibbuhum veyuhibbûnehû eẕilletin `ale-lmu'minîne e`izzetin `ale-lkâfirîn. yucâhidûne fî sebîli-llâhi velâ yeḫâfûne levmete lâim. ẕâlike fadlu-llâhi yu'tîhi mey yeşâ'. vellâhu vâsi`un `alîm.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Aranızda dininden kim dönerse bilsin ki, Allah, sevdiği ve onların O'nu sevdiği, inananlara karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı güçlü, Allah yolunda cihad eden, yerenin yermesinden korkmayan bir millet getirir. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği bol nimetidir. Allah her şeyi kaplar ve bilir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 55. Ayet
Arapça: إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُمْ رَٰكِعُونَ
Türkçe Okunuşu: innemâ veliyyukumu-llâhu verasûluhû velleẕîne âmenu-lleẕîne yukîmûne-ssalâte veyu'tûne-zzekâte vehum râki`ûn.
Türkçe Meali: Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun Peygamberi ve namaz kılan, zekat veren ve rüku eden müminlerdir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 56. Ayet
Arapça: وَمَن يَتَوَلَّ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ فَإِنَّ حِزْبَ ٱللَّهِ هُمُ ٱلْغَٰلِبُونَ
Türkçe Okunuşu: vemey yetevelle-llâhe verasûlehû velleẕîne âmenû feinne hizbe-llâhi humu-lğâlibûn.
Türkçe Meali: Kim Allah'ı, Peygamberini ve inananları dost edinirse bilsin ki, şüphesiz Allah'tan yana olanlar üstün gelirler.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 57. Ayet
Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تَتَّخِذُوا۟ ٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُوا۟ دِينَكُمْ هُزُوًۭا وَلَعِبًۭا مِّنَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ مِن قَبْلِكُمْ وَٱلْكُفَّارَ أَوْلِيَآءَ ۚ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-lleẕîne âmenû lâ tetteḫiẕu-lleẕîne-tteḫaẕû dînekum huzuvev vele`ibem mine-lleẕîne ûtu-lkitâbe min kablikum velkuffâra evliyâ'. vetteku-llâhe in kuntum mu'minîn.
Türkçe Meali: Ey İnananlar! Kendilerine sizden önce kitap verilenlerden, dininizi alaya ve eğlenceye alanları ve inkarcıları dost olarak benimsemeyin. İnanıyorsanız Allah'tan sakının.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 58. Ayet
Arapça: وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى ٱلصَّلَوٰةِ ٱتَّخَذُوهَا هُزُوًۭا وَلَعِبًۭا ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌۭ لَّا يَعْقِلُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ nâdeytum ile-ssalâti-tteḫaẕûhâ huzuvev vele`ibâ. ẕâlike biennehum kavmul lâ ya`kilûn.
Türkçe Meali: Namaza çağırdığınızda onu alay ve eğlenceye alırlar. Bu, onların akletmeyen bir topluluk olmasındandır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 59. Ayet
Arapça: قُلْ يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ هَلْ تَنقِمُونَ مِنَّآ إِلَّآ أَنْ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْنَا وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبْلُ وَأَنَّ أَكْثَرَكُمْ فَٰسِقُونَ
Türkçe Okunuşu: kul yâ ehle-lkitâbi hel tenkimûne minnâ illâ en âmennâ billâhi vemâ unzile ileynâ vemâ unzile min kablu veenne ekŝerakum fâsikûn.
Türkçe Meali: De ki, "Ey kitap ehli! Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inanmamızdan ve çoğunuzun fasık olmasından ötürü mü bizden hoşlanmıyorsunuz?"
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 60. Ayet
Arapça: قُلْ هَلْ أُنَبِّئُكُم بِشَرٍّۢ مِّن ذَٰلِكَ مَثُوبَةً عِندَ ٱللَّهِ ۚ مَن لَّعَنَهُ ٱللَّهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ ٱلْقِرَدَةَ وَٱلْخَنَازِيرَ وَعَبَدَ ٱلطَّٰغُوتَ ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ شَرٌّۭ مَّكَانًۭا وَأَضَلُّ عَن سَوَآءِ ٱلسَّبِيلِ
Türkçe Okunuşu: kul hel unebbiukum bişerrim min ẕâlike meŝûbeten `inde-llâh. mel le`anehu-llâhu veğadibe `aleyhi vece`ale minhumu-lkiradete velḫanâzîra ve`abede-ttâğût. ulâike şerrum mekânev veedallu `an sevâi-ssebîl.
Türkçe Meali: "Allah katında bundan daha kötü bir karşılığın bulunduğunu size haber vereyim mi?" de, Allah kime lanet ve gazab ederse, kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana kullar kılarsa, işte onlar yeri en kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 61. Ayet
Arapça: وَإِذَا جَآءُوكُمْ قَالُوٓا۟ ءَامَنَّا وَقَد دَّخَلُوا۟ بِٱلْكُفْرِ وَهُمْ قَدْ خَرَجُوا۟ بِهِۦ ۚ وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا كَانُوا۟ يَكْتُمُونَ
Türkçe Okunuşu: veiẕâ câûkum kâlû âmennâ vekad deḫalû bilkufri vehum kad ḫaracû bih. vellâhu a`lemu bimâ kânû yektumûn.
Türkçe Meali: Size geldiklerinde "İnandık" derler, oysa yanınıza inkarcı olarak girmiş ve yine inkarcı olarak çıkmışlardır. Gizlemekte olduklarını Allah daha iyi bilir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 62. Ayet
Arapça: وَتَرَىٰ كَثِيرًۭا مِّنْهُمْ يُسَٰرِعُونَ فِى ٱلْإِثْمِ وَٱلْعُدْوَٰنِ وَأَكْلِهِمُ ٱلسُّحْتَ ۚ لَبِئْسَ مَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: veterâ keŝîram minhum yusâri`ûne fi-l'iŝmi vel`udvâni veeklihimu-ssuht. lebi'se mâ kânû ya`melûn.
Türkçe Meali: Onlardan çoğunun günaha, haksızlığa ve haram yemeğe koşuştuklarını görürsün. Yaptıkları ne kötüdür!
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 63. Ayet
Arapça: لَوْلَا يَنْهَىٰهُمُ ٱلرَّبَّٰنِيُّونَ وَٱلْأَحْبَارُ عَن قَوْلِهِمُ ٱلْإِثْمَ وَأَكْلِهِمُ ٱلسُّحْتَ ۚ لَبِئْسَ مَا كَانُوا۟ يَصْنَعُونَ
Türkçe Okunuşu: levlâ yenhâhumu-rrabbâniyyûne vel'ahbâru `an kavlihimu-l'iŝme veeklihimu-ssuht. lebi'se mâ kânû yasne`ûn.
Türkçe Meali: Rabbe kul olanlar ve bilginlerin onlara günah söz söylemeyi ve haram yemeyi yasak etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta oldukları ne kötüdür!
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 64. Ayet
Arapça: وَقَالَتِ ٱلْيَهُودُ يَدُ ٱللَّهِ مَغْلُولَةٌ ۚ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُوا۟ بِمَا قَالُوا۟ ۘ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنفِقُ كَيْفَ يَشَآءُ ۚ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًۭا مِّنْهُم مَّآ أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَٰنًۭا وَكُفْرًۭا ۚ وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ ٱلْعَدَٰوَةَ وَٱلْبَغْضَآءَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ ۚ كُلَّمَآ أَوْقَدُوا۟ نَارًۭا لِّلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا ٱللَّهُ ۚ وَيَسْعَوْنَ فِى ٱلْأَرْضِ فَسَادًۭا ۚ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلْمُفْسِدِينَ
Türkçe Okunuşu: vekâleti-lyehûdu yedu-llâhi mağlûleh. ğullet eydîhim velu`inû bimâ kâlû. bel yedâhu mebsûtatâni yunfiku keyfe yeşâ'. veleyezîdenne keŝîram minhum mâ unzile ileyke mir rabbike tuğyânev vekufrâ. veelkaynâ beynehumu-l`adâvete velbağdâe ilâ yevmi-lkiyâmeh. kullemâ evkadû nâral lilharbi atfeehe-llâhu veyes`avne fi-l'ardi fesâdâ. vellâhu lâ yuhibbu-lmufsidîn.
Türkçe Meali: Yahudiler, "Allah'ın eli sıkıdır" dediler; dediklerinden ötürü elleri bağlandı, lanetlendiler. Hayır, O'nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarfeder. And olsun ki, sana Rabbinden indirilen sözler onların çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Savaş ateşini ne zaman körükleseler Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah bozguncuları sevmez.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 65. Ayet
Arapça: وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ ءَامَنُوا۟ وَٱتَّقَوْا۟ لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَأَدْخَلْنَٰهُمْ جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Türkçe Okunuşu: velev enne ehle-lkitâbi âmenû vettekav lekeffernâ `anhum seyyiâtihim veleedḫalnâhum cennâti-nne`îm.
Türkçe Meali: Şayet kitap ehli inanıp karşı gelmekten sakınsalardı, kötülüklerini örterdik ve onları nimet cennetlerine koyardık.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 66. Ayet
Arapça: وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُوا۟ ٱلتَّوْرَىٰةَ وَٱلْإِنجِيلَ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْهِم مِّن رَّبِّهِمْ لَأَكَلُوا۟ مِن فَوْقِهِمْ وَمِن تَحْتِ أَرْجُلِهِم ۚ مِّنْهُمْ أُمَّةٌۭ مُّقْتَصِدَةٌۭ ۖ وَكَثِيرٌۭ مِّنْهُمْ سَآءَ مَا يَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: velev ennehum ekâmu-ttevrâte vel'incîle vemâ unzile ileyhim mir rabbihim leekelû min fevkihim vemin tahti erculihim. minhum ummetum muktesideh. vekeŝîrum minhum sâe mâ ya`melûn.
Türkçe Meali: Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kuran'ı gereğince uygulasalardı, her yönden nimete ermiş olurlardı. İçlerinde orta yolu tutan bir zümre vardı, çoğunun işledikleri ise kötü idi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 67. Ayet
Arapça: ۞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلرَّسُولُ بَلِّغْ مَآ أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ ۖ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۥ ۚ وَٱللَّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ ٱلنَّاسِ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْكَٰفِرِينَ
Türkçe Okunuşu: yâ eyyuhe-rrasûlu belliğ mâ unzile ileyke mir rabbik. veil lem tef`al femâ bellağte risâleteh. vellâhu ya`simuke mine-nnâs. inne-llâhe lâ yehdi-lkavme-lkâfirîn.
Türkçe Meali: Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kafirlere yol göstermez.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 68. Ayet
Arapça: قُلْ يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ لَسْتُمْ عَلَىٰ شَىْءٍ حَتَّىٰ تُقِيمُوا۟ ٱلتَّوْرَىٰةَ وَٱلْإِنجِيلَ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْكُم مِّن رَّبِّكُمْ ۗ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًۭا مِّنْهُم مَّآ أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَٰنًۭا وَكُفْرًۭا ۖ فَلَا تَأْسَ عَلَى ٱلْقَوْمِ ٱلْكَٰفِرِينَ
Türkçe Okunuşu: kul yâ ehle-lkitâbi lestum `alâ şey'in hattâ tukîmu-ttevrâte vel'incîle vemâ unzile ileykum mir rabbikum. veleyezîdenne keŝîram minhum mâ unzile ileyke mir rabbike tuğyânev vekufrâ. felâ te'se `ale-lkavmi-lkâfirîn.
Türkçe Meali: "Ey Kitap ehli! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni gereğince uygulamadıkça bir temeliniz olmaz" de. And olsun ki Rabbinden sana indirilen, Kuran, onlardan çoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Öyleyse kafirler için tasalanma.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 69. Ayet
Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَٱلَّذِينَ هَادُوا۟ وَٱلصَّٰبِـُٔونَ وَٱلنَّصَٰرَىٰ مَنْ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَعَمِلَ صَٰلِحًۭا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne âmenû velleẕîne hâdû vessâbiûne vennesârâ men âmene billâhi velyevmi-l'âḫiri ve`amile sâlihan felâ ḫavfun `aleyhim velâ hum yahzenûn.
Türkçe Meali: Doğrusu inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanan, yararlı iş yapan kimselere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 70. Ayet
Arapça: لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَٰقَ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ وَأَرْسَلْنَآ إِلَيْهِمْ رُسُلًۭا ۖ كُلَّمَا جَآءَهُمْ رَسُولٌۢ بِمَا لَا تَهْوَىٰٓ أَنفُسُهُمْ فَرِيقًۭا كَذَّبُوا۟ وَفَرِيقًۭا يَقْتُلُونَ
Türkçe Okunuşu: lekad eḫaẕnâ mîŝâka benî isrâîle veerselnâ ileyhim rusulâ. kullemâ câehum rasûlum bimâ lâ tehvâ enfusuhum ferîkan keẕẕebû veferîkay yaktulûn.
Türkçe Meali: And olsun ki İsrailoğullarından söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Nefislerinin hoşlanmadığı bir şeyle onlara her peygamber gelişte, bir kısmını yalanlarlar ve bir kısmını da öldürürlerdi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 71. Ayet
Arapça: وَحَسِبُوٓا۟ أَلَّا تَكُونَ فِتْنَةٌۭ فَعَمُوا۟ وَصَمُّوا۟ ثُمَّ تَابَ ٱللَّهُ عَلَيْهِمْ ثُمَّ عَمُوا۟ وَصَمُّوا۟ كَثِيرٌۭ مِّنْهُمْ ۚ وَٱللَّهُ بَصِيرٌۢ بِمَا يَعْمَلُونَ
Türkçe Okunuşu: vehasibû ellâ tekûne fitnetun fe`amû vesammû ŝumme tâbe-llâhu `aleyhim ŝumme `amû vesammû keŝîrum minhum. vellâhu besîrum bimâ ya`melûn.
Türkçe Meali: Bir fitne kopmayacağını sandılar, körleştiler, sağırlaştılar; sonra Allah tevbelerini kabul etti, yine de çoğu körleştiler ve sağırlaştılar. Allah, işlediklerini görür.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 72. Ayet
Arapça: لَقَدْ كَفَرَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْمَسِيحُ ٱبْنُ مَرْيَمَ ۖ وَقَالَ ٱلْمَسِيحُ يَٰبَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ٱعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ رَبِّى وَرَبَّكُمْ ۖ إِنَّهُۥ مَن يُشْرِكْ بِٱللَّهِ فَقَدْ حَرَّمَ ٱللَّهُ عَلَيْهِ ٱلْجَنَّةَ وَمَأْوَىٰهُ ٱلنَّارُ ۖ وَمَا لِلظَّٰلِمِينَ مِنْ أَنصَارٍۢ
Türkçe Okunuşu: lekad kefera-lleẕîne kâlû inne-llâhe huve-lmesîhu-bnu meryem. vekâle-lmesîhu yâ benî isrâîle-`budu-llâhe rabbî verabbekum. innehû mey yuşrik billâhi fekad harrame-llâhu `aleyhi-lcennete veme'vâhu-nnâr. vemâ liżżâlimîne min ensâr.
Türkçe Meali: And olsun ki, "Allah ancak Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kafir oldular. Oysa Mesih, "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin; kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram eder, varacağı yer ateştir, zulmedenlerin yardımcıları yoktur" dedi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 73. Ayet
Arapça: لَّقَدْ كَفَرَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ إِنَّ ٱللَّهَ ثَالِثُ ثَلَٰثَةٍۢ ۘ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّآ إِلَٰهٌۭ وَٰحِدٌۭ ۚ وَإِن لَّمْ يَنتَهُوا۟ عَمَّا يَقُولُونَ لَيَمَسَّنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِنْهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Türkçe Okunuşu: lekad kefera-lleẕîne kâlû inne-llâhe ŝâliŝu ŝelâŝeh. vemâ min ilâhin illâ ilâhuv vâhid. veil lem yentehû `ammâ yekûlûne leyemessenne-lleẕîne keferû minhum `aẕâbun elîm.
Türkçe Meali: And olsun ki, "Allah üçten biridir" diyenler kafir olmuştur; oysa tanrı ancak bir tek Tanrı'dır. Dediklerinden vazgeçmezlerse, and olsun onlardan inkar edenler elem verici bir azaba uğrayacaktır.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 74. Ayet
Arapça: أَفَلَا يَتُوبُونَ إِلَى ٱللَّهِ وَيَسْتَغْفِرُونَهُۥ ۚ وَٱللَّهُ غَفُورٌۭ رَّحِيمٌۭ
Türkçe Okunuşu: efelâ yetûbûne ile-llâhi veyestağfirûneh. vellâhu ğafûrur rahîm.
Türkçe Meali: Allah'a tevbe etmezler, O'ndan mağfiret dilemezler mi? Oysa Allah Bağışlayan'dır, merhamet edendir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 75. Ayet
Arapça: مَّا ٱلْمَسِيحُ ٱبْنُ مَرْيَمَ إِلَّا رَسُولٌۭ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ ٱلرُّسُلُ وَأُمُّهُۥ صِدِّيقَةٌۭ ۖ كَانَا يَأْكُلَانِ ٱلطَّعَامَ ۗ ٱنظُرْ كَيْفَ نُبَيِّنُ لَهُمُ ٱلْءَايَٰتِ ثُمَّ ٱنظُرْ أَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ
Türkçe Okunuşu: me-lmesîhu-bnu meryeme illâ rasûl. kad ḫalet min kablihi-rrusul. veummuhû siddîkah. kânâ ye'kulâni-tta`âm. unżur keyfe nubeyyinu lehumu-l'âyâti ŝumme-nżur ennâ yu'fekûn.
Türkçe Meali: Meryem oğlu Mesih sadece peygamberdir, -ondan önce de peygamberler geçmiştir- onun annesi dosdoğrudur, her ikisi de yemek yerlerdi. Onlara ayetleri nasıl açıkladığımıza bir bak, sonra da bak ki nasıl yüz çeviriyorlar!
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 76. Ayet
Arapça: قُلْ أَتَعْبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّۭا وَلَا نَفْعًۭا ۚ وَٱللَّهُ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ
Türkçe Okunuşu: kul eta`budûne min dûni-llâhi mâ lâ yemliku lekum darrav velâ nef`â. vellâhu huve-ssemî`u-l`alîm.
Türkçe Meali: "Size zarar da fayda da veremeyecek, Allah'tan başka birine mi kulluk ediyorsunuz?" de. Allah hem işitir, hem bilir.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 77. Ayet
Arapça: قُلْ يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ لَا تَغْلُوا۟ فِى دِينِكُمْ غَيْرَ ٱلْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعُوٓا۟ أَهْوَآءَ قَوْمٍۢ قَدْ ضَلُّوا۟ مِن قَبْلُ وَأَضَلُّوا۟ كَثِيرًۭا وَضَلُّوا۟ عَن سَوَآءِ ٱلسَّبِيلِ
Türkçe Okunuşu: kul yâ ehle-lkitâbi lâ tağlû fî dînikum ğayra-lhakki velâ tettebi`û ehvâe kavmin kad dallû min kablu veedallû keŝîrav vedallû `an sevâi-ssebîl.
Türkçe Meali: "Ey Kitap ehli! Haksız olarak dininizde taşkınlık etmeyin. Daha önce sapıtan, çoğunu saptıran ve doğru yoldan ayrılan bir milletin heveslerine uymayın" de.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 78. Ayet
Arapça: لُعِنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِنۢ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ عَلَىٰ لِسَانِ دَاوُۥدَ وَعِيسَى ٱبْنِ مَرْيَمَ ۚ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَوا۟ وَّكَانُوا۟ يَعْتَدُونَ
Türkçe Okunuşu: lu`ine-lleẕîne keferû mim benî isrâîle `alâ lisâni dâvûde ve`îse-bni meryem. ẕâlike bimâ `asav vekânû ya`tedûn.
Türkçe Meali: İsrailoğullarından inkar edenler, Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişlerdi. Bu, baş kaldırmaları ve aşırı gitmelerindendi.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 79. Ayet
Arapça: كَانُوا۟ لَا يَتَنَاهَوْنَ عَن مُّنكَرٍۢ فَعَلُوهُ ۚ لَبِئْسَ مَا كَانُوا۟ يَفْعَلُونَ
Türkçe Okunuşu: kânû lâ yetenâhevne `am munkerin fe`alûhu. lebi'se mâ kânû yef`alûn.
Türkçe Meali: Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mani olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi!
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 80. Ayet
Arapça: تَرَىٰ كَثِيرًۭا مِّنْهُمْ يَتَوَلَّوْنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ ۚ لَبِئْسَ مَا قَدَّمَتْ لَهُمْ أَنفُسُهُمْ أَن سَخِطَ ٱللَّهُ عَلَيْهِمْ وَفِى ٱلْعَذَابِ هُمْ خَٰلِدُونَ
Türkçe Okunuşu: terâ keŝîram minhum yetevellevne-lleẕîne keferû. lebi'se mâ kaddemet lehum enfusuhum en seḫita-llâhu `aleyhim vefi-l`aẕâbi hum ḫâlidûn.
Türkçe Meali: Çoğunun inkar edenleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin önlerine sürdüğü ne kötüdür! Allah onlara gazabetmiştir, onlar azabta temellidirler.
سُورَةُ المَائـِدَةِ - Mâide Suresi - 81. Ayet
Arapça: وَلَوْ كَانُوا۟ يُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلنَّبِىِّ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْهِ مَا ٱتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَآءَ وَلَٰكِنَّ كَثِيرًۭا مِّنْهُمْ فَٰسِقُونَ
Türkçe Okunuşu: velev kânû yu'minûne billâhi vennebiyyi vemâ unzile ileyhi me-tteḫaẕûhum evliyâe velâkinne keŝîram minhum fâsikûn.
Türkçe Meali: Eğer Allah'a, Peygambere ve ona indirilen Kuran'a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu fasıktır.